Hilâl KAPLAN
Bir ülke yönetiminin bir diğer ülkenin istihbarî yönetimi aleyhinde açıktan propaganda yaptığı görülmemiştir. Bu ilk kez, 2010 yılında, MİT'in başına Hakan Fidan atandığında gerçekleşti. Binyamin Netenyahu ve Ehud Barak, Fidan'ı İrancı olmakla suçlayan sert açıklamalarda bulundular. Aslında bu özetle 'Şimdiye dek Türkiye istihbaratı MOSSAD'ın bazen güdümünde bazen yönlendirmesiyle İsrail'in çıkarlarıyla hep örtüşen işler yaptı. Ancak bundan sonra dalganın yönü değişebilir' şeklindeki bir 'ön alma' çabasıydı. İşe yaramadı.
Türkiye, Suriye politikasından anlaşılacağı üzere ne İran'ın ne de İsrail-ABD'nin güdümünde hareket etti.
Mısır darbesi boyunca Suudi Arabistan, İran, Suriye, İsrail ve ABD aynı çizgide buluşurlarken, Türkiye kendi yolunu çizmeyi tercih etti.
Çözüm sürecine üçüncü bir yabancı devleti araya sokmadan (Örneğin Oslo sürecinde İngiltere devredeydi) kendi barış istikametini çizmeyi tercih etti ve daha önceki süreçlere göre de şimdiden daha uzun mesafe kat etti, ediyor. Bu üç politikada da yöneten Başbakan Erdoğan olsa da, şekillendirici ortak isim MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dı.
7 Şubat'ı şimdi anladınız mı?
Geçtiğimiz sene 7 Şubat tarihinde, bir savcının elindeki yarım yamalak bir suç dosyasıyla 'kelle'si alınmaya çalışılan Fidan'ın, ABD ve İsrail'in bir numaralı hedeflerinden biri olduğu geçtiğimiz günlerde daha net biçimde ortaya çıkmış oldu.
Bir hafta içinde Washington Times, Wall Street Journal ve en son Washington Post'ta Fidan aleyhinde saldırganlık dozu gittikçe artan makaleler yayımlandı. Bundan üç yıl önce, bir MİT Müsteşarı hakkında iki satır okumanın haber sayılacağı günlerle bugün arasındaki fark, MİT'in gelmiş olduğu noktayı ve bu noktanın uluslararası bağzı koalisyonlar açısından ne kadar rahatsız edici olduğunu gözler önüne seriyor.
Wall Street Journal'da, 'Türkiye'nin istihbarat şefi Suriye'de kendi yolunu çizdi' başlığıyla yayınlanan haber, Fidan'ın Suriye politikasındaki etkinliğini ele alıyor. Araya birkaç güzel cümle serpiştirilmiş olsa da, makale, özellikle ABD'nin Esed rejimine askerî müdahaleden geri adım atmasına mukabil, Türkiye'nin de Suriye politikasında değişime gitmesine yönelik bir baskı işareti olarak okunabilir. Fidan'ın direk hedefe oturtulmasıysa, şahıslar üzerinden operasyonel mesaj vermenin bir örneği olarak görülebilir.
Dün de, Türkiye kamuoyunca 'one minute' hadisesinde, Başbakan Erdoğan'ın ısrarla sözünü kesmeye çalışmasıyla hatırlanan David Ignatius, Washington Post'da bir makale yayımladı. Uluslararası bir gazetede çıkmamış olsa ciddiye alınması zor bir yazıydı bu. Zira 'bilgili kaynaklar'a dayandırılan bir haber, 'şöyle söyleniyor' şeklinde bir dedikodu metni söz konusuydu.
Bir tane doğrulatılabilen kaynak ismi geçmezken, yazı MİT'in İran istihbaratına, İsrail'e çalışan 10 İranlı ajanı ele verdiği iddiasını gerçek olarak sunuyordu. Ayrıca Suriye'de Esed karşıtı politikanın mimarlarından olan Fidan'ın, nasıl oluyorsa aynı zamanda Esed'in bir numaralı destekçisi olan İran'ın tarafında olduğuna inanmamızı bekliyordu.
Şayet MİT Müsteşarı Fidan, eskiden olduğu gibi MİT'i CIA-MOSSAD ve Alman istihbaratlarının cirit attığı bir kurum olarak muhafaza etseydi, uluslararası bazı odakların nüfuzuna açık olsaydı, 'işbirliği'ne yanaşsaydı bu itibarsızlaştırma kampanyalarına maruz kalmayacaktı.
7 Şubat'ın sadece bir 'iç mesele', bir hukukî hata, bir yanlış anlaşılma olduğuna inanmamızı bekleyenler, bu olağandışı karalama kampanyasının da bir tesadüf olduğuna inanmamızı mı bekliyorlar?
Çözüm sürecinin millîliği
Gezi süreci ve eşzamanlı gerçekleşen Mısır'daki darbeyle uluslarası alanda kartlar yeniden karıldı. Ignatius'un yazısının sonunda işbirliğine giden ülkelerin 'ABD, İsrail, İran, Suudi Arabistan ve Mısır' şeklinde sıralanması da bunu doğruluyor. Türkiye de, kendi geleceğini ve bağımsızlığını çöpe atması anlamına gelecek bu suç ortaklığına kayıtsız şartsız teslim olmaya davet ediliyor.
Bundan sonra ne kadar yol alacağımız, çözüm sürecini siyasî çekişmelere ne kadar kurban edeceğimize bağlıdır. Tüm dış ülkelerden münezzeh yürütülen çözüm sürecinin millîliği, bu gelişmelerin ışığında daha da berraklaşmıştır.
Başından beri süreci bulandırmak için Başbakan Erdoğan'ın Öcalan karşında diz çökeceği şayiasını yayanlar, aslında İsrail karşısında diz çökmemizi istiyor olmasınlar? Zira çözüm sürecini başarıya erdiren bir Türkiye'nin, ABD-İsrail'in güdümüne girmeyeceği aşikâr...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019