İbrahim Kahveci
Verilen kararlara bakıyoruz. Nerede ise her bir karar bir başka kararın tam tersi.
Bir mahkeme diyor ki; “Burada ortaklık var, yani faizli bir para ilişkisi yok.”
Bir başka mahkeme “Burada ortaklık gibi gözükse de aslında yüksek kar payı vaadi ile faiz ilişkisi kurulmuştur” derken bir diğeri ise “Ortaklık var ama aslında vaat var ve bu nedenle işleyen faizle para alınır ama ortaklıkta sürer” kararı veriyor. Başka bir mahkemenin kararı da “Zaman aşımı çoktan doldu, artık bir dava olamaz” şeklinde.
Oysa yanı başındaki mahkeme de “Burada temel hukuk zaman aşımı dese bile bu davada zaman aşımı olamaz” görüşünde.
2009 yılına kadar Yargıtay bile tersi yönde karar verirken, sonradan ne olduysa kararlar değişmeye başladı.
***
Örneklerle aktarayım;
Mahkeme: “Davacının gerçekten ortak olup olmadığı konusunda çekişme varken mahkemenin bu konuda tam tespit yapmadan davacının ortak olduğuna karar vermesi doğru değil.”
Yargıtay: “Davacı primli pay senedi almışsa, buna ilişkin genel kurul kararı alınıp alınmadığı incelenmesi lazım. Eğer bu karar yoksa hisse senedinin üzerinde yazılı nominal değer ile senedin satış tutarı arasındaki farkın ortağa ödenmesi lazım.”
Yine Yargıtay: “SPK ve ticaret hukuku uzmanlarından bir bilirkişi kurulu oluşturulup, davacının aslen mi devren mi ortak olduğunun araştırılması gerekir. Primli hisse senedi çıkarılması yönünde bir genel kurul kararı var mı? bunun araştırılması gerekir, karar yoksa nominal değer ile satış değeri arasındaki farkın davacıya ödenmesi gerekir.”
Aynı Yargıtay: “İnceleme neticesinde davacının ortak olmadığının anlaşılması halinde eylemin, Bankalar Kanunu’nda belirtilen izinsiz mevduat toplamak kabul edilerek karar verilmesi gerekir.”
Yine Yargıtay: “Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karar verilmesi gerekir.”
Son olarak Yargıtay: “Davacı ortak değildir, olayda haksız fiil vardır, yatırdığı paranın faizi ile birlikte davacıya iade edilmesi gerekir. Her ne kadar haksız fiil zamanaşımına uğramışsa da, medeni kanundaki dürüstlük kuralı göz önünde alındığında bu davada zamanaşımı uygulanmaz”
Öyle mahkeme kararları var ki, mesela bir kararda da şöyle deniliyor: “Borsaya kayıtlı dahi olsa kişi ortak değildir.”
***
Ortada bir hukuk fırtınası esiyor. Elbette adalet hukuk ile tecelli edecektir. Ama dün yazdığım gibi, burada bir ekonomik sorun var ve bu sorunu en iyi bilen sistemin bağımsız üst kurulu olan SPK’dır.
O nedenle SPK’nın hukuki süreçler noktasında Kombassan davasında belirleyici rol üstlenmesi beklenirdi.
Bu konu şu açıdan çok önemli. Bu tür para toplayan 70’e yakın şirket zaten baştan dolandırıcıydı ve büyük mağduriyetler yarattı.
Yaşayan ve değer yaratan birkaç şirket kaldı.
28 Şubat sürecinde zaten bu şirketlerin ciddi mal varlıkları iç edildi. Buna rağmen ayakta kalanlardan 3-5 şirket var.
Geçmişte hem kaynak temini hem de kaynak kullanımı açısından çokça eleştirilecek noktalar bulunabilir. Ama bugün yaşıyorlar ve değer oluşturuyorlar.
Borsada işlem görmeye başladıktan sonra da ortaklara hisseleri satma fırsatı doğmuş oldu. İsteyen satar, isteyen yeni hisse alır.
Ama iş hukuki süreçte tabiri caiz ise kilitlendi. Değişik değişik ve farklı farklı yargı kararları geliyor.
Almanya’da bile alınamayan kararlar Türkiye’de alınmaya başlandı. Almanya bu süreci kısa sürede çözdü, bitirdi. Hatta bu davaların Türkiye’de yankı bulması ile özel hukuk büroları da çalışmaya başladı.
Çünkü pasta büyük ve siyasi. Siyasi olduğunu da şuradan görüyoruz: Bu hukuk bürolarının bir çoğu kampanyalar eşliğinde farklı görüşten olmalarına rağmen bu işe geliyor.
***
Sürecin bitirilemeyişi de şu açıdan önemli: Mesela Kombassan’da 5 bine yakın çalışan var.
Ayrıca şirketin kurucu diye kabul edilecek 70 bin ortağı daha var.
Bir de borsadan hisse almış sayısı 10 binleri geçen yeni hissedarları var.
Herkes ağzını açmış kararları takip ediyorlar. Acaba ne olacak?
Yargıtay bile önce zaman aşımı var diyor; sonra zaman aşımı geçmemiştir diyor. Ama her bir karar binlerce ailenin ekmeğini ilgilendiriyor.
Ayakta kalanı yaşatmak mı önemli; yoksa bitirmek mi önemli.
Yapmak yıllar sürebilir ama yıkmak bir kaç dakikalık iştir. Yapıcı mı olunacak; yoksa yıkılsın 300-500 dava açan mı kazansın?
Bir karar alırken şu noktaları da bilmekte fayda var:
* Kombassan Holding, 28 Şubat döneminden itibaren büyük zararlar etmeye başlamış ve nihayetinde toplam sermayesinin büyük kısmı zararlarla yok olmuştur.
* 2007 yılında gerçekleşen yönetim değişikliği sonrasında ise toparlanma sürecine girilmiş ve şirketler tekrar kar eder hale gelmiştir. 2012 yılında ise holding hisseleri Borsa’da işlem görmeye başlayarak ortaklara hisse senetlerini satma imkanı sağlanmıştır.
* 2018 yılı itibariyle şirketin faal 32 tesisi, 2,2 milyar TL konsolide cirosu, 4 bin 600 çalışanı ve Türkiye’de ikinci 500 arasına giren 5 şirketi bulunmaktadır.
* Şirketin şu andaki mevcut net mal varlığı 1.815 milyon TL olarak hesaplanmaktadır. Dolayısıyla bir hisse için 40 euro ödemiş bir ortağın hissesinin fiili karşılığı 42,5 TL’ye düşmüştür.
* Kombassan’a ortak olan her kişi kar/zarar ortağı olarak ortak olmuştur. Mahkeme, dava açan kişilerin ortak olmadığına ve yatırdıkları 40 euro’nun faiziyle birlikte iadesine karar vermektedir. Bu durumda dava açan bin 200 kişi, dava açmayan 69 bin kişinin hakkını almış olacaktır.
* Dava açıp kazanan ortaklar ise hiçbir zarara katılmadıkları gibi paralarını bir de faiziyle birlikte tahsil edip geriye kalan 69 bin kişinin malvarlığının daha da azalmasına neden olacaklardır.
* Bu haksız paylaşım, dava açmayan ortaklar aleyhine büyük bir adeletsizlik ortaya çıkaracaktır.
* Borsa’dan hisse senedi alarak şirketimize ortak olan çok sayıda yeni ortak, yabancı fonlar ve kurumlar vardır. Mahkeme kararları ile bu ortakların malvarlığı haksız bir biçimde dava açan eski ortaklar lehine azaltılmış olacaktır.
Bugün savunma sanayinde olsun, yurtdışı yatırımlarda olsun ortada bir değer var. Bu değer yaşasın ve büyüsün mü; yoksa geçmişin izlerini de beraberinde getirip silinip gitsin mi?
Karar sizindir!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025