İbrahim Karagül
Tam yüz yıl önce bugünlerde Kudüs’ü kaybettik. Filistin’i kaybettik. Bütün coğrafyayı kaybettik. Son Kale Anadolu’ya sığındık. Burada kendimizi koruduk. Coğrafyanın her köşesinden akın akın gelenler için bir sığınak inşa ettik.
Tam yüz yıl önce, Gazze savaşlarında köy köy, Kanal savaşlarında tepe tepe direndik, Anadolu’nun dört bir yanından giden gençlerimizi kurbanverdik. Yemen’de, Irak’ta, Suriye’de ağır bedeller ödedik. Medine’yi savunduk, Kâbe’yi savunduk, ayrım gözetmeden bütün coğrafyayı savunduk.
Bu bir “Haçlı Saldırısı”ydı
Biliyorduk ki bu bir Haçlı Saldırısıydı. Biliyorduk ki bu, İslam yurdunun tamamına yönelen bir istilaydı.. Biliyorduk ki bu, İslam’ı ve Müslümanları tarih dışına itme savaşıydı.
Bir coğrafya dağıldı. Müslüman dünya dağıldı. Biz dağıldık. Garnizon devletler kurdular, baskıcı rejimler kurdular. Topraklarımızı, tarihimizi, onurumuzu rehin aldılar. Müslüman dünyayı, Atlantik kıyılarından Pasifik kıyılarına kadar paramparça ettiler.
Tam yüz yıl sonra ayağa kalkabildik
Tam yüz yıl sonra biz ayağa kalktık. Kendimizi bulduk, ülkemizi bulduk, tarihimizi ve kişiliğimizi bulduk. Dik yürümenin, onurun, özgürlüğün, yerliliğin ne olduğunu öğrendik. Bir tarih yürüyüşü başlattık. Anadolu’dan, Türkiye’den bir yükseliş dalgası başlattık. Komşularımızı, geçmişimizi, ortak alanlarımızı, şehirlerimizi, medeniyet kimliğimiziyeniden keşfettik ve bugüne taşıdık.
Ve onlar bir kez daha saldırıya geçti
Bu bir coğrafya yürüyüşüydü. Bu, yeniden dirilişin, yeniden tarih yazmanın, yeniden ayağa kalkmanın mücadelesiydi. Bu, ülkelerimizin, şehirlerimizin, insanlarımızın üzerindeki yüz yıllık ağırlıktan kurtulma, ayaklarımızdaki ve zihinlerimizdeki esaret zincirlerini kırma mücadelesiydi.
Yüz yıl sonra bir kez daha topyekûn saldırıya geçtiler. Türkiye’yi her köşeden kuşatmaya aldılar. İçerideki ortaklarıyla, dışarıdan terörörgütleriyle saldırdılar. Bu tarih yürüyüşünü bozmak için her yolu denediler. Yeni bir Haçlı Saldırısı’yla karşı karşıyaydık. Neredeyse bütün Batı dünyası tek cephe oldu, sesimizi, soluğumuzu kesmeye kalkıştı.
Türkiye ayağa kalkarsa Kudüs korunur, Mekke korunur, bunu biliyorlar!
Çünkü biliyorlardı, Türkiye ayağa kalkarsa tarih dirilir, coğrafya dirilir, Müslüman dünya dirilir, kadim şehirlerimiz şenlenir. Türkiye ayağa kalkarsa Kudüs korunur, Mekke-Medine korunur, bu coğrafya üzerindeki bütün vesayet yerle bir olur.
Bu yüzden biz, bu topyekun saldırıya karşı “Acımasız Mücadele”yi başlattık. Vatanımızı, milletimizi, coğrafyamızı, şehirlerimizi yüz yıl sonra yeniden özgürleştirmek için toplandık. Türkiye’den bütün coğrafyaya, Müslüman toplumlara yüksek sesle sözler söyledik.
“Ayağa kalkın” dedik. “Dik durun” dedik. “Ülkenizi ve şehirlerinizi koruyun” dedik. “Yüz yıllık esarete son verin” dedik. “Yeni bir istila dalgası var hazırlık yapın” dedik. “Bu dalga Müslüman toplumları, ülkeleri paramparça edecek, teyakkuza geçin” dedik. “Artık sizin Batı korumasına ihtiyacınız yok, kendiniz olun” dedik. “Dininize, inancınıza, kardeşliğinize sarılın, bu güç size yetecek” dedik. “Biz, Türkiye olarak bu cephenin en ön safında olacağız, asla diz çökmeyeceğiz, teslim olmayacağız, bir yüz yıl daha kaybetmeyeceğiz, siz de öyle yapın” dedik. “Biz içerideki vatan hainleriyle vuruluyoruz, siz zalim yöneticiler tarafından satılıyorsunuz” dedik.
Kudüs’ü sattılar! Mekke ve Medine’yi de satarlar
Kudüs satıldı. İlk kıble satıldı, peşkeş çekildi, çok kirli bir pazarlığa konu edildi. Bugüne kadar petrol verip iktidar satın alanlar şimdi Kudüs’ü vererek iktidar pazarlığına girdi. Size “Ilımlı İslam” diye pazarladıkları işte bu kirli pazarlıktı ve ilk kurban Kudüs oldu. Size İran korkusu pazarlayıp Kudüs’ü aldılar. Yarın aynı pazarlıkla Filistin’i de alacaklar. Yarın aynı pazarlıkla Mekke ve Medine’yi denetim altına, vesayet altına alacaklar, rehin alacaklar.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliahtı Muhammed Bin Zaid ile S. Arabistan Veliahtı Muhammed Bin SelmanABD ile, İsrail ile neyin pazarlığını yaptı?“Biz artık İsrail’in dostuyuz”, “Biz artık İsrail’le müttefikiz”, “Arap-İsrail kavgası bitmiştir” diyenler Kudüs’ü teslim ettiler. Onlar tarih önünde, İslam milleti önünde, kendi milleti önündebunun hesabını nasıl verecekler?
Arap sokakları bu büyük ihanetin hesabını sormalı
Kudüs’ü peşkeş çekenler Mekke’yi ve Medine’yi koruyamaz. Böyle bir ehliyetleri, yetkileri, sorumlulukları yoktur. Çok geçmeden İslam’ın kalbini de pazarlık konusu yapacaklar. Bugün ABD ve İsrail’le ittifak kuran bu yönetici ekip, kendi ülkelerinin parçalanmasına, Mekke ve Medine’nin rehin alınmasına hiçbir şekilde ses çıkaramayacak.
Arap toplumu, Arap sokakları bunun hesabını sormalı. Arap olmayan Müslüman dünya, bunun hesabını sormalı. Kim, hangi yetki ve cesaretle Kudüs’ü pazarlık konusu yapıp, kendi iktidarları için peşkeş çekebiliyor? Kudüs’ü savunmak sadece mazlum Filistin halkının mı sorumluluğu?
Savaş İslam’ın kalbine taşınıyor
Yüz yıl önce Filistin’in her köyünde direnen Türkiye’nin, İslam kimliğine sahip milyarların sorumluluğu değil mi? Pakistan’ın, Endonezya’nın, Mısır’ın, Nijerya’nın, İran’ın sorumluluğu değil mi?
Ey Müslümanlar, ey bu coğrafyanın, bu kadim şehirlerin çocukları!
Çok büyük bir ihanetle yüz yüzesiniz. Yüz yıl sonra yeniden başlatılan ve Müslümanları tarih dışına itmeyi amaçlayan büyük istilanın en vahim tablosuyla karşı karşıyasınız. “Savaşı İslam’ın kalbine, merkezine taşıyacağız” diyenler, “İslam iç savaşı” projesi yapanlar Irak’tan, Afganistan’dan, Libya’dan, Suriye’den İslam’ın kalbine yöneldi.
Kudüs’e, Mekke ve Medine’ye yöneldi.
Ama Kudüs bunun intikamını alacak
Ama Kudüs, bunun intikamını alacak. Mekke ve Medine, kendilerine yönelenlerden intikamını alacak. Bu kutsal şehirler, kendilerini satanlardan intikamını alacak. Kendilerini rehin verenlerden intikamını alacak. Onların “Ilımlı İslam” projeleri, “İsrail’le ittifak” projeleri, “Ortak Cephe” projeleri, “yeni eksen” projeleri yerle bir olacak. Bugün, bu ihanete imza atanlar, tarihin en utanç verici sayfalarında yer bulacak.
‘Acımasız direniş’ten başka yolumuz yok, kaybetmeye niyetimiz yok
Ey Müslümanlar, ey bu coğrafyanın, bu kadim şehirlerin çocukları!
“Acımasız Direniş”ten başka yol yok. Ülkelerimizi, şehirlerimizi, köylerimizi direnç kalelerine dönüştürme dışında seçeneğimiz yok. Bu uğursuz rüzgarı tersine çevirmekten başka ihtimalimiz yok. İslam yurdunu istiladan ve ihanetten temizlemekten başka yolumuz yok.
Bu, 21. Yüzyılın hesaplaşmasıdır. Bir kez daha esaret altına girmeye, bir yüz yılı kaybetmeye hiç niyetimiz yok.Bu hesaplaşmanın Arabı, Türkü, Acemi yok. Onları bu topraklardan sürmekten başka mücadele yöntemimiz yok.
Yüz yıl sonra bugün, aynı kavgayı bir kez daha veriyoruz, vereceğiz. Aynı istila ile yüz yüzeyiz, aynı direnişleri örgütlemek zorundayız. Yüz yıl önce kaybeden bizler, yeni bir yükseliş çağı yakaladık. Bu hesaplaşmayı kaybetmeye hiç niyetimiz yok.
Direnmekten başka yol yok..
Şimdi, İntifada zamanı..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021