Kemal ÖZTÜRK
Bir arkadaşım whatsapp grubunda yazılanlardan şikayet etti önceki akşam. İnsanların ruh halinin tuhaflaştığını ve uçlara doğru kaydığını anlattı. Sürekli eleştiren, karamsar yorumlar yapan arkadaşlarından dolayı bunalmış.
Ona şöyle dedim: Eğer bir insan iktidarı hep eleştiriyorsa, hiç doğru yaptığından bahsetmiyorsa ve sürekli kötülüyorsa bil ki orada bir sorun var demektir. O insanların analizlerinde, yazdıklarında denge ve adalet kalmamıştır. Dolayısıyla yazılanlara inanma.
Aynı şey tersi için de geçerli tabii ki. Ülkede hiç sorun yokmuş gibi, iktidarın eleştirecek hiç icraatı yokmuş gibi yazanların da denge ve adaleti kaybolmuş demektir. Orada da bir sorun var.
HAYATA SİYAH BEYAZ BAKMAK
Sadece medyada, sosyal medyada değil, her gün karşılaştığım insanlarda bu tavrı görüyorum.
Sanırım siyah ve beyaz günlere döndük. Bir şeyi tanımlamak için elimizde başka renk kalmadı sanki. Siyah ve beyazdan başka tanım kullanmıyor kimse.
Üçüncü havalimanı inşaatında yaşanan olaylarda bir grup ‘beyaz’ derken, diğer grup ‘siyah’ diyerek girişiyor bir birbirine. Bana da mesaj gönderen bir ekip, panik halde HDP ve CHP’nin yeni bir Gezi olayı planladıklarını söyleyerek harekete geçmemizi istemişti.
İşçilerin yaşadığı sıkıntılardan, sorunlardan ve işçi ölümlerinden siyasi çıkar elde etmeye çalışanlar bir tarafta, sanki orada hiç sorun yokmuş, sanki işçi ölümleri olmuyor gibi davrananlar da bir tarafta.
Bizi de zorluyorlar, ‘ya siyah de, ya beyaz’.
‘İyi de burada gri bir durum var’ dediğinizde, bertaraf olmuş, kimseye yaranmamış oluyorsunuz.
İnşaatın ana üstlenici firmaları ve hükümet, sorunların olduğunu, çözüm için harekete geçtiklerini, ancak durumun abartıldığı kadar büyük olmadığını açıkladığında aslında her iki taraf da açığa düşünüş oluyor. Ne siyah ne beyaz, gri bir durum var ortada demektir bu.
EKONOMİDE YAŞANAN SORUNLARI DOĞRU TESPİT ETMEK
Ekonomideki sorunları tartışırken de aynı şeyi yaşıyoruz. Çarşıya, pazara, bakkala, manava gidin, iki katına fırlamış fiyatlar, ateş pahasına dönmüş ürünlerle karşılaşırsınız. Domates satan da, yumurta satan da, musluk tamircisi de zam yapmış her şeye. Mazeretleri hazır. “Ekonomik kriz var, dolar fırladı, böyle oldu.”
Satışları durduranlar, mal stoklayanlar, dolardan etkilenmemesine rağmen zam yapanlar vatandaşın canına ot tıkamak üzere. Ortada bir sorun var, bir problem var.
Sorun, doların reel olmayan gerekçelerle fırlaması. Sebebi ekonomik değil, siyasi ya da manipülatif olabilir. Sonuçta sokaktaki vatandaşı doğrudan etkiliyor.
Buna rağmen siyah ve beyaz diyenler yine kavgaya tutuştu.
Doların spekülatif arttığını, dünyadaki dalgalanmayı görmezden gelen, ekonominin çarklarının döndüğünü yok sayan insanlar, tüm suçu, günahı hükümete yükleyip işin içinde çıkmaya çalışıyor.
Buna mukabil, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi, her şeye zam yapılmamış gibi, vatandaş sıkıntı çekmiyormuş gibi konuşan bir ekip de tüm suçu ve günahı ABD’ye yükleyerek işin içinden çıkıyor.
Ortada ekonomik kriz yoksa da, tüm ekonomiyi ve hayatımızı etkileyen bir sorun var değil mi? İşte bunu tespit etmek, anlamak ve tanımı doğru yapmak gerek. Hükümet her alanda sürekli düzenlemeler yaparak, ekonomide yaşanan sorunları çözmeye çalışıyorsa, ortada bir problem var demektir.
DENGEYİ VE ADALETİ KAYBEDERSEK BİR YERE ÇARPARIZ
Neden eleştirilerde ve tespitlerde dengeyi ve adaleti kaçırdık düşünmek lazım. Hakkaniyetli bir insanın söyleyeceği sözlerin daha inandırıcı ve daha etkili olduğunu unuttuk neredeyse. Zira ekranlardaki tartışmalarda, gazetelerdeki yazılarda siyah ve beyazdan başka renk kalmadı.
Hükümetin yanlışını söylemek, Erdoğan karşıtı olmak demek değildir. Hükümetin doğrularını anlatmak da iktidara biat etmek değildir.
Ancak ekranlarda, gazetelerde ve sosyal medyada kamuoyunu etkileyenler bu zihniyette olunca, toplum da böyle şekilleniyor. Limon satan pazarcı, domates satan yan tezgahtaki adamı, ‘ekonomik kriz var’ dediği için kolayca ‘vatan haini’ ilen edebiliyor. Ya da tam tersi oluyor.
İçine girdiğimiz girdap savuruyor hepimizi. Buna direnmezsek, hakkaniyeti, adaleti ve dengeyi korumazsak bir yere çarpacağız sonunda. Benim gördüğüm budur.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
20.04.2024
20.04.2024
12.04.2024
25.01.2024
9.05.2022
7.04.2021
26.03.2021
19.03.2021
11.03.2021