Leyla İPEKCİ
Memlekete döndüm ve etrafımdaki akademisyenleri, gazeteci ve köşe yazarı arkadaşlarımı yine eskisi gibi bir olayı bir başka olayla analiz etmeye devam ederken buldum.
Öyleyse ben de ayağımın tozuyla, son üç hafta içindeki olaylar ile daha bütünsel olarak 'Arap baharı' dediğimiz olaylar zinciri arasında nasıl bağlantılar kurduğumu, neyle neyi bir arada okuyup değerlendirdiğimi anlatmayı deneyeyim.
Bu yazıda en azından bir temaya değinebilmek için CHP'deki Dersim tartışmaları vesilesiyle daha görünür olan çözülüş ile Esad'ın Baas rejiminin çözülüşü arasındaki bağlantılardan bahsetmek istiyorum.
Çünkü CHP'li kadınların İP, EMEP'lilerle birlikte Esad rejimine desteklerini sunmak için Suriye'ye giderek kardeşlikten dem vurması ve 'emperyalist oyunlara' karşı Esad ile dayanışma mesajları vermesi çözülen CHP zihniyeti ile çözülen Baasçı zihniyetini kesiştiren güçlü bir sembol olmuş bana kalırsa.
Kimi gazeteci ve yazarların özellikle on yıldır örtük bir biçimde bize savunmaya çalıştığı Baasçılığın örgütlü ve aleni biçimde savunulması da mümkünmüş, bunu gördük bu sayede öncelikle. Ama bizim arkadaşlar AB karşıtlığının, anti-kapitalizmin, tam bağımsızlık naralarının ve en fazla da anti-emperyalizm kılıfının ardına gizliyordu Baasçı rejimleri savunmayı. CHP'li kadınlar ise neredeyse 'ummi' bir coşkuyla kucaklamışlar doğal müttefiklerini.
Suriye'deki Baasçılık ruhunun bizdeki Kemalizm'e diğer Baas rejimlerinden çok daha fazla benzediğini fark etmeyen kalmamıştır herhalde. Koyu bir din korkusu sebebiyle seküler Esad ve ailesini destekleyen diğer dinlere ve mezheplere mensup Suriyeliler, bizdeki irtica korkusuyla askerî darbeleri savunan elit sınıfın orduyla ilişkisini hatırlatıyor.
Tabii Suriye'de anti-emperyalist söylemlere rağmen 'sömürgeci'lerle olan ilişkiler de mesela gözlerimize epeyce aşina geliyor. İsrail'in Lübnan saldırısını protesto etmek için Lübnan'dan Suriye'ye geçmiş ve Şam parlamentosunun önüne gelmiştik. Her kesimden ve görüşten Türkiyeli bir aradaydık. Etrafımızı bir anda Baasçı gençler çevirip slogan atmaya başlamışlardı.
O vakit, onların statükodan ve siyasetten nasıl nemalandıklarını ve bizi kendi rejimlerinin şakşakçısı yapabilmek için orada olduklarını fark etmiştim. Lübnan'da ölen sivilleri protesto eden dil, bu sloganları üreten dil olamazdı çünkü. Bizleri Baasçı rejimin kucağına atan arkadaşlarımız ise elbette slogan atmamış, kenara çekilerek izlemişlerdi parlamento önündeki Baasçı gösterileri!
Velhasıl, 'Arap baharı' derken bugün eğer halkına zulmeden, seküler-milliyetçi ve göründüğünün tam aksine 'sömürgeci' devletlerle işbirliği yapan diktatörlerden ve onların rejimine son vermekten bahsediyorsak, bizim memleketimizdeki son dönem CHP'nin çözülüş sürecine mutlaka atıfta bulunmamız gerek.
Kemalist nutuklar atanların anti-emperyalist olmak yerine, tam tersi 'sömürgeci'lerle el altından sürekli işbirliği yaptığı, darbeleri dahi birlikte tezgahladıkları ortaya çıktı bu süreçte. Atatürkçülük adı altında ulusalcı gençlere gayrımüslim düşmanlığı aşılandığı, 'yabancılar memleketi ele geçiriyor' paranoyasının verildiği görüldü.
Sünni değerlere düşmanlığın birçok saptırılmış olayla (sahte şeyh, Danıştay saldırısı vesaire) gözeneklerimize nasıl zehir misali zerk edildiği kanıtlandı. Gençleri cinayetlere azmettirenlerin her fırsatta 'ilke ve inkılaplar'dan dem vurmasının iç yüzü ortaya çıktıkça, Kemalist rejimin suçları da kendiliğinden su üstünde kaynamaya başladı. Dersim katliamı da bunlardan biriydi işte.
Kendi vatandaşını kendi vatandaşına katlettiren zihniyetin zorbalıkları sadece Dersim'deki katliamı hasıraltı etmekten ibaret değildi tabii. Aynı şekilde Alevilerin hedef alındığı ve derin devlet operasyonu olduğu artık çoktan bilinen birçok katliamda gaza getirilen kitleler, sağ-sol çatışmasında birbirine düşürülen gençler, faili meçhul Türkler ve Kürtler... Bu memleketin Kemalist rejiminin harabelerini temsil ediyor bugün maalesef. Ergenekon'un ve tüm bu Kemalist rejimin avukatlığına soyunmuş CHP, bu sözcülüğüne, kırılıp dökülmek pahasına devam ediyor.
Esad, Suriye'de dökülen kan için 'acı ve üzüntü' hissettiğini, ancak sorunun, 'şiddet olaylarının büyük bir kısmının sorumluluğunu taşıyan militanların' yok edilmesiyle çözüleceğini söylemiş. Ne kadar tanıdık bir söylem! Kökünü kazırsak bitecektir solculuk, sağcılık, terör ve irtica! On yıllardır Kürt meselesine, Dersim'e, Ermeni meselesine, azınlıklara, Alevilere, başörtülülere bakış hep bu yönde değil miydi? Zincirleme zulümleri devam ettiren en büyük yalan!
Darbeyi, karanlık ilişkileri, "az-ınlık" sermayesini destekleyen, halkı 'cahil, ilkel ve birbirine düşman' kıvamda tutarak kendi görünmez iktidarını ilelebet sürdürmeyi planlayan bizim Baasçılarımızın temsilcisi CHP, bugün Dersim kriziyle boğuşuyorsa bu tesadüf değil. Dün liderlik kriziyle, daha önce seçim krizleriyle şununla bununla çalkalanıyordu, gelen son haberlere göre yarın da farklı olmayacak... Zalim unutuyor evet, ama mazlum, adalet yerine bulana dek hatırlar.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018