Mahmut ÖVÜR
Gezi olayları iş dünyasında da derin ayrılıklar yarattı; laik ve muhafazakâr işadamları gibi bir durum ortaya çıktı.
Birincilerin yani laik burjuvazinin Gezi olayları arkasında yer alması ikincilerin ilk başta sessiz kalmaları eleştirilmelerine neden oldu. Hatta var olup olmadıkları bile tartışma konusu yapıldı.
İş dünyasında yaşanan bu tartışmaya yol açan şey ise özellikle İstanbul sermayesi denilen laik burjuvazinin başından beri AK Parti hükümetinden rahatsız olmasıydı.
Frekansları hiç uyuşmadı.
Bunu da başta TÜSİAD olmak üzere laik burjuvazinin kurumları veya aktörleri zaman zaman açık mecralarda zaman zaman da kulislerde dile getirdiler.
Her seçim döneminde farklı ilişkilere girenleri bile oldu. Gezi parkı olaylarından önce siyaset kulislerinde en çok İstanbul sermayesinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine yönelik projeleri konuşuluyordu.
Herkesin bildiği gibi, bu konuda üzerinde yoğunlaştıkları isim de Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'dü ve Sarıgül'ün CHP adayı olması için inanılmaz baskı yapılıyordu.
Bu yoğunlaşan baskıları bir CHP'li şöyle anlatıyordu: "Şu aralar iki ünlü işadamı hem Kemal Bey'e hem de Sarıgül'e öyle baskı yapıyorlar ki inanılır gibi değil. Ben eminim ikisi de bu baskıdan bıkmış durumdalar." İşte bu kesim Gezi olaylarının yerel seçim sürecine nasıl etki edeceği hesabını yapıyor. Aslında ilk üç gün müthiş bir hava vardı.
Gezi'ye katılanların büyük çoğunluğu laik Kemalist kesimdi ve sokağın özgüven patlaması yarattığı konuşuluyordu.
Aynı havayı TÜSİAD çevresi de yaşıyordu.
TÜSİAD'ın ana omurgasını oluşturan aileler İstanbul'daki bu kalkışmayı yeni bir dönemin ilk işareti olduğu için kutluyorlardı.
Çünkü İstanbul sermayesi, Gezi olaylarını İstanbul seçimlerini kazanmanın ilk raundu olarak gördü. Onlara göre, olayların derinleşmesi ve kendilerinin de sert açıklamalarla hükümeti köşeye sıkıştırması sadece İstanbul seçimlerinin değil, genel seçimin bile seyrini değişebilecekti. Hâlâ da birçoğu bu umudu taşıyor.
İşte bu güvenle, Başbakan Erdoğan'ın yurtdışında olduğu sıralarda TÜSİAD'ın önde gelen isimleri "kılıçların çekilmesi" anlamına gelecek bir çıkışın hazırlığını yaptı.
Biraz 1980 öncesi Ecevit hükümetine karşı gazetelerde boy boy yayınlanan o ünlü TÜSİAD bildirisini hatırlatacak bir hazırlıktı bu...
İlan verirler miydi emin değilim ama "çok sert açıklama" yapılması ciddi ciddi düşünülmüştü. Ama Başbakan Erdoğan'ın Tunus dönüşünde kalabalıklarca karşılanması bütün hesapları altüst etti. "Hâlâ halk desteği sürüyor" tespiti geri adım attırmış ve devreye TÜSİAD'ın makul aklı girerek İstanbul sermayesinin sert çıkışı törpülenmişti.
Gezi olayları üzerine Başbakan Erdoğan'la görüşen TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, görüşme sonrası şunları söylüyordu: "Biz bu olaylara, Türkiye'de toplumun demokratik katılım kanallarından ülkesine, şehrinin meselelerine sahip çıkmanın ötesinde bir yere gitmesine sıcak bakmıyoruz.
Yani yakıp, yıkmak, kırmak, dökmek...
Arınmaya çalıştığımız şiddet ve terör geri gelmemeli. Bunları tabii ki kınıyoruz, benimsemiyoruz. Tabii toplumun katılımcı iradesine de engel olmamalı.
Ekonominin, refahın, geleceğin güvencesi bu olacak."
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2013/06/21/istanbul-sermayesinin-gezi-plani
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019