Mahmut ÖVÜR
Çözüm sürecinde yeni bir sayfa açılıyor ama hâlâ sürecin bazı aktörlerinin çelişkili ifadeleri kafaları karıştırmaya devam ediyor. Elimizde Öcalan'dan gelen bir taslak metni var ve Kandil dahil PKK çevresi bu metne onay vermiş durumda. Bir yanda da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın başını çektiği siyasi aktörlerin hükümete yönelik ve çözüm sürecini riske sokacak sert açıklamaları var.
Bu açıklamalar PKK-HDP hattında Demirtaş üzerinden bir iç hesaplaşma yaşandığını gösteriyor. Hesaplaşmanın ipuçlarını da, İmralı'ya giden heyette, Gülen cemaatinin negatif rolüne dikkat çeken Hatip Dicle ve Leyla Zana gibi isimlerin bulunmasından anlıyoruz. Demirtaş, Gülen Cemaati'ne ait Bugün gazetesine verdiği bir önceki demecini aratmayan ve sokakları adres gösteren sert çıkışıyla deyim yerindeyse hayal kırıklığı yarattı. Oysa Türkiye'nin kangrene dönüşmüş en önemli sorununu çözmeyi hedefleyen sivil bir siyasi aktörün diline her zamankinden çok daha dikkat etmesi gerekiyor.
O dilin, çok değil bir ay önce bu ülkeye nasıl acılar yaşattığını, ağır bedeller ödettiğini gördük. Yaşananlardan ders almayan bir siyasi aktörün, insanları tekrar sokağa çağırması akıl alır gibi değil. Sanıyorum Öcalan bu gerçeği gördüğü için İmralı'ya gidecek siyasi aktörleri yavaş yavaş değiştiriyor. Bu değişim bir süre sonra sivil siyasetin yönetim kadrosuna da yansıyacak gibi görünüyor.
Aynı siyasi dilin, medya versiyonları da boş durmuyor. Çözüm sürecinde yeni bir aşama olarak nitelenen "Müzakere taslak metni"nin basına yansıyış biçimine bakın. Bazı gazeteler bilinçli bir biçimde "taslak" metnini sanki üzerinde anlaşma sağlanmış bir metin olarak veriyor. Özellikle "özerklik" maddesinin taslakta olmadığı açıklanmasına rağmen, öne çıkartılması boşuna değil.
Yine aynı şekilde bu taslak metin, bilinçli biçimde sanki PKK-BDP hattı dayatmış, hükümet de yerine getirmiş gibi sunuluyor. Halbuki adı üstünde bu bir taslak metin. O metinde başta İzleme Komisyonu olmak üzere, sürecin yasal altyapısını oluşturacak birçok maddeden, birçok talepten söz edilebilir. Buna karşı hükümetin de talepleri var. Müzakerenin başarısı ise bu talepleri Türkiye toplumunun ortak taleplerine dönüştürmekten geçiyor.
Süreci bu açıdan yakından izleyen bir bürokratın şu tespiti önemli: "Öcalan sürecin ana omurgasını şöyle özetlemişti: Artık silahlı mücadele dönemi bitti, siyaset dönemi başladı. Müzakere denilen şey de bu. Ancak bunun yapılabilmesi için hükümetin vazgeçilmez saydığı iki şartı var: Kamu düzeninin sağlanması ve silahlı güçlerin bölgeden çekilmesi. Bunlar olduğunda siyaseten her şey konuşulabilir."
O noktaya gelişin ilk işareti, Öcalan'ın "Paralel devlet yapılanması" olarak nitelediği ve bölgede yargılamalar yapan "Kürdistan Adalet Divanı"nın DTK tarafından feshedilmesiyle atıldı. Bundan sonra çok daha önemli adımların atılacağını beklemek gerekiyor.
Nehri sendelemeden geçmek ve Türkiye'ye barışı getirmek için başta HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere herkesin sağduyulu olmasına ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019