Markar ESAYAN

Müsamere...
17.07.2014
2031

 Gerçekten hayat çok dönüştürücü. İnsan gerçekten hayret ediyor. Erdoğan nefreti birgün bu ülkeye irticayı da getirebilir, ölmüş komünizmi de... Erdoğan nefreti öyle bir kalıp ki, içine her şeyi almaya, her şeyi kullanmaya, her şeyle ittifak kurma kapasitesine sahip. Poker masasında sürekli kaybeden kumarbaz gibi, artık elde ne kalmışsa, kol saati, ceket gömlek, her şeyin ortaya konduğu günlerdeyiz. 30 Mart Yerel Seçimleri'nde Erdoğan nefreti ile Mustafa Sarıgül'ü destekleyen zihniyet, Gezi Fatihi Sırrı Süreyya Önder'i bir kalemde çizmişti. Oysa "Gezi ruhunun" siyasete kanalize olması için bundan daha iyi bir fırsat olabilir miydi? Aday olması bile ihanet olarak görüldü, örselendi Önder. Baskın Oran hocamız bile köşesinde 'Oylar CHP'ye' çağrısı yapmıştı. Ne olmuştu Kürtçülüğü Kürtlere bile bırakmayan, özerklikten vazgeçtiği için Öcalan'a atar yapılan hallere de, Sırrı Süreyya'dan hoop Sarıgül gibi bir isme zıplanıvermişti? Olmuştu birşeyler işte... Nasıl ki, babası bir Atatürk ve rejim muhalifi sürgünün dindar oğluna oy verilecekse, aynısı olmuştu. Yine Baskın hocanın deyimiyle en öncelikli mesele Erdoğan'ın önünü kesmek haline gelmişti. Şimdi ise, Ekmel beyin zayıf kaldığı anlaşılınca Selahattin Demirtaş sevgisi, ilgisinde bir patlama yaşanıyor. Hak yemeyelim, tabii ki Kürtlerin, AK Parti'ye mesafeli ama ulusalcı olmayan kesimlerin Demirtaş'ı desteklemelerinden daha normal bir durum olamaz. Bir Kürdün cumhurbaşkanlığı seçimine katılabilmesi de Türkiye için büyük bir kazanımdır ve bu Öcalan'ın mücadelesinin yanında 12 yılın reformlarının bir ürünüdür. Ancak Beyaz Türk medyasının Demirtaş ilgisi gerçekten çok ilginç. İhsanoğlu'nun adaylığı açıklandığı gün Erdoğan'a 'Senden kurtulmak için nelere katlanıyoruz' şeklinde tezahür eden ruh halinin başka bir sonucu bu. Kürtlere yönelik dindarlıktan daha iyi duygular beslemediğini Ahmet Kaya linçinden, 90'lı yıllardaki yayınlarından iyi bildiğimiz zihniyetin Demirtaş güzellemelerinin nedeni belli: Kürtlerin oylarının Erdoğan'a gitmesini önlemek ve katılımı yüksek tutmak.

Şüphesiz HDP'nin de bu eğilimi siyaseten kullanması, baraj derdi olmadan Türkiye genelinde gücünü arttırmak istemesinden daha doğal bir durum olamaz. Bunların elinden geçmişte neler çektiğini Kürtlere hatırlatmaya kalkarsak işgüzarlık yapmış oluruz. Ama, nasıl derler, Erdoğan ile yan yana görünmeye dikkat edildiği kadar, hiç olmazsa onun yarısı kadar, sorunun kaynağı ve Çözüm Süreci'nin yeminli karşıtları ile bu kadar sarmaş dolaş olmamaya dikkat edilmesi gerekmez mi? Erdoğan'a karşı işlevsel olduğu için bu imkanı kapıdan kovsanız bacadan girerek kullanacaklar zaten. 7 Şubat MİT krizinin, KCK kitlesel tutuklamalarının neyi hedeflediği bizzat Öcalan'ın tesbitleriyle bu kadar yakından bilinirken, bu ittifakla bu kadar sarmaş dolaş olmanın sınırını çizememek, hatta müsebbipleri arkalamak gerçekten çok trajik. İmralı zabıtlarının sızdırıldığı gün, 'Çözüm Süreci'nin ipliğini pazara çıkardık' diyen Can Dündar'a 'Can Dündar candır' güzellemesi yapan bir eğilim bu.

Bu kafa karışıklığının bir sonucu mu? Öcalan'ın barışı dindar Erdoğan'la yapıyor olmasına yönelik bir hınç mı? Kemalist laik kodların bir türlü aşılamaması mı? Ya da, olur da 'Erdoğan hal edilirse bunlarla baş başa kalacağız, arayı kötü tutmayalım' taktiği mi? Oysa ben Öcalan'ın şu çağrısını Türkiye gerçeğini doğru okumak olarak algılıyorum: 'Başta HDP ve BDP olmak üzere tüm kurumlarımızın kampanyayı daha da genişletici ve bütün ezilenleri, kimlikleri, inançları ve emekçileri kucaklayacak bir içerik ve üslupla Selahattin Bey'in kampanyasına omuz vermesi önemlidir. Bu aynı zamanda barışa giden yolda tarihsel bir referandum niteliği taşıyacaktır.' Türkiye'de bu kadar sert ve merkezinde Çözüm Süreci'ni çökertmek olan bir egemenlik kavgası verilirken, Öcalan'ın 'referandumun tarihselliğine' hangi açıdan vurgu yaptığı ortada değil midir? Peki Öcalan 'bütün ezilenler, kimlikler, inançlar ve emekçiler' derken, Beyaz Türkleri ve onun medyasını mı kast etmektedir? HDP böyle mi Türkiye partisi olacaktır? HDP Erdoğan ve AK Parti'ye kefil veya herhangi bir partinin yedeği tabii ki olmamalıdır. Böyle bir duruma mesafeli olmak HDP'nin hakkıdır. Peki neden CHP'li bir ismi ortak aday olarak göstermek üzere bu partiye teklif götürülmüştür? Bunun siyasi mantığı nedir? Allahtan, CHP, MHP üzerinden dindar görünümlü bir adaya dümen kırmıştır da, HDP böyle tarihi bir hataya düşmekten kurtulmuştur. Daha Dersim katliamları ile bile yüzleşmeyen, Türk ve Kürdün eşit olamayacağını açıkça zikreden, Kürt sorununun müsebbibbi bir zihniyetle yola çıkmaya hevesli olmak, Çankaya seçimlerinin göbeğinde Çözüm Süreci varken nasıl açıklanabilir?

Çözüm Süreci ve ezilen halkların devletin iradesine hakim olmasını nefret besleyen kesimlere biraz daha mesafe konsa nasıl olur? Oyun bu kadar açık oynanırken, müsamere bu kadar bayağı bir haldeyken, nasıl algılandığımıza, bu algılanmanın kimin işine yarayacağına da biraz özen gösterilmemeli mi? HDP önemli bir parti, önemsediğimiz bir hareket. Yeni Türkiye'nin iki kurucusundan Kürtlerin bir bölümünü temsil ediyor. Yeni Türkiye'nin vizesi de Çözüm Süreci'nin başarıya ulaşmasından geçiyor. Bu anlamda HDP'den, onu önemseyenler olarak daha tutarlı bir siyaset beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. İyi ve kötü siyasetin arasındaki sınır başka nasıl çizilir ki?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar