Mehmet Ocaktan
Bütün dünyayı tehdit eden Covid-19 tehlikesinden kurtulabilmek için günlerdir evlerimizden çıkamıyoruz.
Bu çerçevede geçtiğimiz hafta sonu ‘sokağa çıkma yasağı’ dolayısıyla bütün Türkiye evlerindeydi, bu hafta sonu da yine evlerimizde olacağız. Yani musibeti def edebilmek için bütün bir toplum olarak teyakkuz halindeyiz.
Bu arada devletimiz de boş durmuyor, muhtemelen milletin evlerine kapanmasını da fırsat bilerek Şehir Üniversitesi’ni kapatmak için alelacele bir kanun tasarısı hazırlayarak komisyondan geçiriverdi.
Yüksek Öğrenim Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasını öngören tasarıdaki ilgili maddeye göre vakıf mütevelli heyeti, üniversite üzerindeki tüm yetki ve haklarını kaybediyor ve tümüyle YÖK’e devredilerek Şehir Üniversitesi’nin kapanmasının önü açılıyor. Her ne kadar tasarıda Şehir Üniversitesi adı geçmese de, adım adım bu üniversite tarif ediliyor. Tasarı yasalaştığında yaptırımlar şimdilik Şehir Üniversitesi’ne uygulanacak ama, yasayla bu durum genel hüküm haline geleceği için artık bundan sonra bütün vakıf üniversiteleri için uygulanabilecek.
Görüldüğü gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi o kadar hızlı çalışıyor ki, bütün Türkiye Covid-19 ölüm celladından kurtulmaya çalışırken, devletimiz jet hızıyla üniversitenin kapısına kilit vuran bir yasa bile çıkarabiliyor...
Demek ki yeni sistem tam da bugünler için hazırlanmış... Ve öyle anlaşılıyor ki Meclisimiz hızlı kararlarıyla tarihe geçecek. Mesela iki saat içinde ‘sokağa çıkma yasağı’ ilan edilebiliyor, sessiz sedasız Kanal İstanbul ihalesi yapılabiliyor ve üniversite kapatılabiliyor.
İşin trajik tarafı, özgürlükçü ideallerle yola çıkan AK Parti’nin sonunda yasa gücüyle üniversite kapatan yasakçı bir iklime demir atmış olmasıdır. Oysa aynı AK Parti 2002 yılında “Üniversiteler, her çeşit düşüncenin demokratik bir ortamda, hoşgörü içinde öğretilip tartışıldığı, yasakların ve sınırlamaların olmadığı özgür bir foruma dönüştürülecektir” diyerek reformist hedeflerle yola çıkmıştı.
Kaderin cilvesine bakın ki geçmişte reformist ve özgürlükçü uygulamalarıyla Türkiye toplumunun gönlünde müstesna bir yere sahip olan AK Parti iktidarının milletvekilleri, bugün üniversite kapatan yasakçı bir yasanın altına imza atabiliyorlar. Yıllarca yasaklara, hukuksuzluklara ve özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı mücadele veren insanların bugün böyle bir yasanın altına imza atıyor hale gelmeleri doğrusu büyük bir talihsizlik. Herhalde yıllarca düşünseydik AK Parti’nin sonunda geleceği yerin burası olacağı aklımızın ucundan bile geçmezdi... Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir belediye başkanlığı günlerinden bu yana onunla birlikte hareket eden Milli Eğitim ve Çalışma eski bakanı Ömer Dinçer de aynı hayal kırıklığını yaşayan isimlerden birisi...
Şehir Üniversitesi’nin son mütevelli heyeti başkanı olan Ömer Dinçer Pazartesi günü Karar tv’ye verdiği röportajda AK Partili vekillere ilişkin hayal kırıklıkları ve sitemleri şöyle: “Teklife imza atanlara tek tek baktım. Hayatta kindar bir insan olmadım. Herkesle temasım oldu. Hiç kin tutmadım. Yine kin tutmayacağım ama oraya imza atan hiçbir arkadaşımı (yüz yüze tanıdığım) affetmeyeceğim. Öbür dünyada Allah hesaplarını sorsun onlara. Otorite ve otoritenin sağladığı çıkarları kaybetme endişesi suskunluğundan başka bir şey değil bu. Hepsinin vicdanı başka şeyler söylüyorken; elleri ve dilleri başka bir şey yapıyor ve bunun farkındalar. Buraya imza atmayacağını düşündüğüm isimler bile imza atmış. Bu açıdan bakıldığında arkadaşların hepsi için ahlak, hukuk, Allaha karşı ve topluma karşı sorumluluk gibi pek çok ilke ortadan kalkmış görünüyor. Bu arkadaşlarımızın hepsi vekilliğini koruma adına böyle bir zillete katlanıyor.”
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025