Mehmet TIRAŞ
Bir insanın yaşaması için, ”ekmek, hava ve su” ne kadar yaşamsal ise…
Hukukta toplum ve devlet için: ”sorunların çözümü, kamusal düzenin sağlanması ve adaletin dağıtılması açısından, o kadar önemli ve vaz geçilmez bir kavramdır.”
Bir toplum hukuk toplumu olamıyor ve hukuku ortak payda olarak seçmediği sürece, o toplumun; “olayları ve sorunları, makul ve mantıklı olarak” analiz etmesi çözüm önerilerinde bulunması da mümkün olmuyor.
15 Temmuz kontrollü darbenin ardından Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine sonra, hukuku daha çok arar olduk.
Kuvvetler birliği demokrasinin en büyük düşmanı olduğunu gördük.
İktidar yargıyı muhaliflerine karşı sopa olarak kullanmaya başladı.
Toplumsal hiçbir sorunumuz çözemez olduk ve deyim yerinde ise tıkandık.
Gerçekle yüzleşerek yaşadığımız sorunlara aklıselim çözüm arayacağımıza, şiddet üzerinden birbirimize saldırıyoruz.
Hakaretler, iftiralar ve tehditler havada uçuşuyor.
Demokrasiden ve hukuktan yana olan toplumun her kesimi ve bireyi rahatsız ve rahatsız olmaya da devam ediyor.
“Hukuk devleti olamazsak hiçbir sorunu çözemeyiz” diyor…
Kim diyor?
Eski AYM Başkanı Haşim Kılıç.
Haşim Kılıç kim?
17 Mart 2008 Tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Baş Savcısının AKP’yi laikliğe aykırı hareket ettiği için, Anayasa Mahkemesine (AYM) kapatma davası açtığı tarihte; AYM Başkanı olan ve AKP’yi bir oy farkla kapatmaktan kurtaran kişi.
İnternette gazetelerin web sayfalarını ve Haber sitelerini tararken 23 Aralık 2023 Tarihinde, Haşim Kılıç’ın; ”Demokraside Birlik Vakfının” Ankara Gençlik Parkı Kültür Merkezinde, düzenlediği toplantıda yaptığı konuşmasına rastladım.
Gelin Haşim Kılıç’a kulak verelim:
“2010 yılındaki anayasa değişikliğiyle ilgili olarak “bir vesayeti kaldırırken bir başka vesayetin fırtınasına uğradık.”
Bir ülkenin hukuk devleti olması ve sorunlarını çözmesi için “üç kurumun bağımsızlığına” dikkat çekiyor.
-Anayasa Mahkemesinin.
-Hakimler ve Savcılar kurulunun.
-Yüksek Seçim Kurulunun.
Bu üç kurumun tarafsız ve bağımsızlığını temin etmedikçe asla sorunlarımızdan kurtulamayız.
Eğer bu üç kurum şuan ki haliyle devam ederse hiçbir toplumsal sorunumuzu çözemeyiz,buna ekonomi de dâhil açıklamasında bulunuyor.
Cumhurbaşkanını eleştirdi diye 30 bin kişi tutuklanır mı?
Şuan hapishanelerde 300 bin insan var.
Mahkemelerin yorum hakkını kullanmadığını belirtiyor.
Biz mahkemeleri adalet dağıtan değil de tutuklama aracı olarak kullanıyoruz” diyor.
1.5 milyon insanın terör örgütü üyeliğinden yargılandığı ülke olur mu?
Yaşadığımız olumsuz tüm sorunlarımızın nedeni hukuktan uzaklaşmanın sonucu değil mi?
Hukuktan uzaklaştıkça ülkenin sorunlarının önünü tıkayan ve ülkenin gündeminden hiç düşmeyen; “Kürt sorunundan kaynaklanan”çatışmalarda ölen asker cenazelerinde yaşadıklarımız, kabul edilir bir durum değil.
TSK’nin Kuzey Irak bölgesine yaptığı “pençe-kilit operasyonunda” 12 askerin 21-22 Aralık 2023 Tarihlerinde PKK ile girdiği çatışmalarda hayatını kaybetmesinin ardından;iktidar hiçbir sorumluluk almadan, terör konusunda muhalefeti hedef göstermesi ve terör üzerinden seçimin startını vermesi, kabaca, ilkel bir kurnazlık değil mi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel niye hedef gösterildi?
Özel 12 asker nasıl öldürüldü, bunun hesabını gelin mecliste verin diyor.
CHP olarak iktidarın hazırladığı bildiriye imza atmayıp, partisinin daha sert bildirisini yayınladı.
İktidar ve ortakları kıyamet kopardı.
Hadsizliğe bakın…
AKP ve MHP Muhalefeti de kendine benzetmek istiyor.
Böyle bir demokrasi gördünüz mü, böyle bir küstahlığa rastladınız mı?
Muhalefet partisi kendi politikalarını değil de iktidarın kuyruğuna takılacak.
Gitmezse gelsin şiddet, gelsin kaba kuvvet.
2015 Tarihine kadar PKK ile çatışmada ölen asker cenazelerinde, MHP’nin talimatı ile Ülkü Ocakları tarafından camilerde organize edilir ve AKP’nin bakanlarına saldırılar düzenlenir protestolar yapılırdı.
Kayseri’de 19 Nisan 2010 Tarihinde PKK le çatışmada ölen yüzbaşı Levent Çetinkaya’nın cenazesine katılan AKP’li Bakan Taner Yıldız’a; mesleği Beden Eğitimi öğretmeni olan MHP’li Şahin Şimşek yumruklu saldırı yaparak ,Taner Yıldız’ın korumalarının önünde burnunu kırdı. Bu saldırgan ilk duruşmada tahliye oldu.
AKP’li bakanlara yine PKK ile çatışmada ölen asker cenazelerinde Bursa’da,Ankara’da saldırlar düzenlendi ve cenaze töreni bitmeden bakanlar camiden kaçarak ayrılmak zorunda kaldılar.
Erdoğan şehit cenazelerinde olay çıkartanları uyararak MHP’yi ve Ülkü Ocaklarını, ”kafa tasçı,ırkçı faşistler”, “Nekrofiller” diye ağır sözlerle hedef alıyor,biz her türlü milliyetçiliği ayaklar altına almış bir iktidarız…
Erdoğan, daha da ileri giderek neye mal olursa olsun bu akan kardeşkanını durduracağım…
“Kürt sorununu çözeceğim” diyerek adına ” Analar Ağlamsın” koyduğu çözüm sürecini başlattı.
Çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Erdoğan dümeni MHP’ye kırdı.
2018 yılında Cumhurbaşkanlığı ucube hükümet sistemini MHP ile anlaşmasından sonra; çatışmalarda ölen asker cenazelerindeki protestolar ve saldırılar birden, Ana muhalefet partisine evirildi.
Hatırlatayım:
17 Aralık 2016 Tarihinde terör örgütünün bombalı saldırısı sonucu çarşı izninden dönen askerleri taşıyan otobüse yapılan bombalı saldırı da ,15 asker vahşice katledilirken, organize edilen bir grup iktidarı değil de muhalefeti protesto etmek için sokaklara çıktı.
22 Nisan 2019 Tarihinde Ankara Çubuk’ta yine bir asker cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunulmuş ve Kılıçdaroğlu bir eve sığınarak, zırhlı askeri bir araçla ilçeden kaçırılmıştı.
12 askerin cenazelerinde örgütlü yapılan provokasyonlara ve saldırılara baktığımızda, iktidar yerel seçim öncesi, terör sezonunu açmış gözüküyor.
İktidar ve ortağı Kendisinden farklı düşünen muhalefet partilerini, muhalif olan toplumun her kesimini ve meslek kuruluşlarını(AYM’ni, TTB’ni ve Baroları hedef gösterilmesi) terör örgütünün müttefikleri olarak hedef gösterip suçlar oldular.
HDP’ye yapılan saldırılar ve ölümlere varan olaylar başlı başına bir yazı konusu
Türkiye “her türlü sorunlarını ve olayları hukuk çerçevesinde ele almadıkça”, “çoklu organ yetmezliğine yakalanmış hasta bir insan durumundan kurtulamaz.”
Hukuk bir toplumun can ve mal güvenliğini sağladığı gibi, aynı zamanda sosyal güvencesidir;toplumsal barışın, huzurun, özgürlüğün,refahın ve adaletin de sigortasıdır.
Türkiye’nin değişmez yolu Hukuka dönüp AB’ liginin müktesebatını yerine getirmektir.
“Hukuk Yoksa eşit vatandaşlık hukuku da yok.”
İşte iki yargı garabeti.
13 Aralık 2023 Tarihinde sahada hakemi yumruklayan ve tutuklanarak cezaevine konan, Ankara Gücünün eski kulüp başkanı, Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski ev sahibi, AKP’den iki dönem milletvekilliği yapan Faruk Koca,15 gün sonra tahliye edildi.
18 Aralık 2023 Tarihli “Şiddet var Hukuk yok” başlıklı yazımda Faruk Koca ilk duruşmada ya da, mahkemeye çıkmadan tahliye olur demiştim, öyle de oldu.
İktidar yanlısı olanların muhalefete yönelik işledikleri suçlar ölümle sonuçlanmadığı sürece; en fazla iki veya üç ay içeride kalıyorlar ve tahliye ediliyorlar.
Ülkü Ocakları tarafından Kırşehir’de Kürt kökenlilerin iş yerlerinin yakılmasından tutunda, kolu kırılan, başı yarılan ve hastanelik olan gazetecilere saldıranların hiç birisi ceza almadı.
AYM’nin iki defa “Hak İhlali” kararı vermesine rağmen, 7 aydır tutuklu olan TİP Hatay milletvekili Can Atalay kararını, İstanbul 13’cü Ağır ceza mahkemesi ikinci defa uygulamadı ve dosyayı tekrar Yargıtay 3’cü Ceza Daire’sine gönderdi.
Askeri darbe dönemlerinde bile yargı kararları yok sayılmadı.
AYM’nin kararlarının uygulanmaması tarihe açıkça sivil bir darbe olarak geçti.
“Bizim iktidarımızda üstünlerin değil Hukukun üstünlüğü olacak” sözünü veriyorlardı.
AKP iktidara geldiğinde “Türkiye 139 ülke arasında hukuk sıralamasında” ,”yeri 52’iken”, 2023 yılında “117’ci sıraya” geriledi.
Maalesef Yeni yılda da ” İlle de Hukuk” diyeceğiz.
Bunu demeye de mecburuz.
Bütün okurlarımın yeni yılını kutluyorum.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
23.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025