Mehmet TIRAŞ

Sende az pezeveng değilsin
15.09.2013
7470

 Azerbaycan devlet başkanı Haydar Aliyev ile KKTC devlet başkanı Rauf  Denktaş’ın bir ayağı görevde bulundukları sürece Türkiye de oldu..Devlet protokollerinde olmayan bir sıkı fıkı diplomaside pek rastlanmayan ilişkiydi,Aliyev ve Denktaş ikisi de hakkın rahmetine kavuştular ama Haydar Aliyev’in gelip gitmeleri çok şaşalı geçerdi Türkiye de; en çokta Haydar Aliyev ile Süleyman Demirel’in aralarında olan görüşmeler televizyon ekranlarına yansır ana haber gültenlerinde birinci haber olarak verilirdi;görüşmenin içeriğinden çok beden dilleri ve kendilerine özgü figürleri  öne çıkardı, tabi karşılıklı iltifatlarda hava da uçuşurdu.

Haydar Aliyev’in   Türkiye ye her gelişinde  uçaktan iner inmez kendi aksanıyla o meşhur ve klasik haline gelen karşılaşmalarında sık kullandığı bir söz vardı iki ülkeyi kardeş gören bir görüştü,”iki devlet tek millet” diye övgüler dizer; Süleyman gardaşımla Nazmiye bacımla bir arada olmaktan gurur duyuyorum, ikinci vatanımdayım,  diyerek sarılır kardeşlik işaretleri verirdi..

Yine böyle bir iki devlet adamının Azerbaycan da karşılaşmasında Süleyman Demirel’in onuruna Bakü’ de gece görkemli bir yemek veren Haydar Aliyev, Demirel için ne kadar övgüye değer söz varsa hepsini söyler..

Bu övgü dolu sözlerinin içinde “pezevenk” sözcüğünü çok sık vurgular Demirel için,Haydar Aliyev..

Azeri dilinde  pezevenk sözcüğünün kelime anlamıbaşarılı yetenekli anlamındadır”.

Böylesi görkemli yemekte Haydar Aliyev Süleyman gardaşım dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı siyasi pezevenği, der,kadehimi de değerli pezevenk  gardaşımın ve heyetinin onuruna kaldırıyorum,diye yudumlar..Bu sözler Demirel ve  heyetinde bulunan siyasiler , gazeteciler arasında Türk heyetinde büyük gülüşmelere neden olur.

Haydar Aliyev den sonra konuşma sırası Demirel’e gelir, Demirel de devlet erkanına yakışır diplomasi bir dille konuşmasını yapar ama aklı Haydar Aliyev’in kendisini dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli büyük pezevenklerinden sözüne takılır;Demirel kendine münhasır espri yeteneğiyle  Haydar Aliyev’e döner “sende az pezevenk değilsin” diyerek işi kotarır.

Kelimeler her ülke de aynı anlama gelmediğinden her dilin kendi içinde büyük vecizeler anlatan anlamları vardır; yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu art niyetli veya bilinçli kullanan kasıtlı bir söz değildir ama işte dillerin esprisi de buradan gelir.

Ben Azeri ve Arap spikerlerin futbol maçlarını anlatmalarına bayılırım dillerini anlamasam da.

Azeriler kaleciye kapıcı derler,topun direğe çarpmasını da top kapının kenarına vurdu demeleri, tabi bunu  benim yazıyla anlatmam çok fazla düşündüren bir güldürmeyi yaratmayacaktır,bunu  ancak Azeri bir spikerden dinlediğinizde anlarsınız her hikaye ve olay kendi dilinde ve aksanında anlatılır ve söylenirse edebi bir tat verir.

Bir Azeri İstanbul da  dolmuşla bir yere gitmek için biner Azerilerde ineceği yere düşecek,dedikleri  için ineceği yere yaklaşınca Azeri, şoföre” birazdan düşecek” var der.

“Şoför kapı kapalı niye düşeceksin ki” der.

Azeri düşecek var diyorum ,diye ısrar eder geldiği yere yaklaştıkça ama şoför hiç oralı olmaz,tam ineceği yere gelince Azeri birden araba yavaşlayınca durmadan  atlar, tabi atlamasıyla da yuvarlanır,şoförde düşeceğim düşeceğim dedin ve en sonunda düştün,der.

Dillerin tezadının çokta değişik tat veren edebi bir lezzeti vardır bunu ancak çok dilli bir lisansa sahip olduğunuzda anlarsınız veya karşılaştırıldığında .Yabancı diliniz yoksa bendenizde buna dahilim çok farklı dillerin tadını ancak yabancı romanlarda ve sanat eserlerinde çevirmenlerin sayesinde anlarsınız sinema ve  tiyatroda olduğu gibi.

Bir insanın ikici bir dili bilmemesi bir kulağının duymaması ve bir gözünün görmemesi gibidir.Tek dilli olmak tek yönlü beslenmek gibidir.

Yabancı dillerden çevrilen eserleri size sevdiren ve peşinde koşturan çevirmenlerdir;eğer çevirmenin dili çevirdiği eserin dillinin aykırı zenginliğini yani aksanlarını yansıtmıyorsa o eser çok edebi bir tat vermez ne kadar iyi bir eser olursa olsun.

Ben bir çevirmenin derdini ve sıkıntısını okumuştum bir edebiyat dergisinde bir romanın veya hikayenin okunabilir ve beyinde bıraktığı lezzeti editör ve çevirmen verir.

Çevirmen şöyle diyordu; bir Alman yazarın romanını bana bir yayın evi çevirmemi istedi, ben Almanca eserleri Türkçeye çeviriyordum.Çevirmemi istedikleri  eseri ilk önce aldım,her zaman olduğu gibi baştan sona eseri çok dikkatlice not alarak bazı cümlelerin altını çizerek  okudum  ve yayın evini aradım ben bu eseri Türkçeye çeviremem dedim;gerekçemi de sıraladım; bir kere bu eser çok zengin bir Alman diliyle yazılmış ve bazı Almanca sözcüklerin Türkçe de karşılığı yok dedim..

Tekrar yayın evi bana döndü ve ne kadar karşılığı varsa lütfen çevirin diye ısrar ettiler.

Ben olmaz dedim ve bir örnek verdim:bir bardak suyu bir sürahiye doldurabilirsiniz ve sürahi bunu alır ama bir sürahi suyu bir bardağa dolduramazsınız; edebiyatın böyle bir inceliği ve zenginliği vardır,deyip kabul etmedim.

Çevirmenin üstünde durduğu gibi bir dil bir toplumun gelişmişliği,zenginliği ve sosyalliğiyle anlam kazandırır esere.Eğer diliniz farklı toplumların günlük kullandıkları dillerin içinde geçmiyorsa,dış dünyaya açılmamışsa  o dil sığlaşır.Dili zenginleştiren edebi eserlerdir yani edebiyat ve sanattır.

Ben hep şu tezimi ileri sürerim; İngilizceyi ABD gibi dünyanın en zengin ülkesi kullanmasaydı bu kadar evrensel bir dil haline gelmezdi,derim.ABD kullandığı için İngilizce evrensel bir dil oldu.

İngilizceden sonra dünyada en fazla kullanan dillerin başında Portekizce ve Arapça gelir.Portekizce güney Amerika da çok yaygın bir dildir. Arapça ise orta doğu toplumlarından tutunda Müslüman toplukluların yaşadığı tüm kıtalarda kullanan bir dildir.Bizim günlük kullandığımız dilin pek çoğu Arapça kökenlidir.Aşk sözcüğü Arapçada sarmaşık anlamına gelir.

Dillerin zenginliği ve esprisi hiçbir yemekte tatmadığınız lezzet ve  hiçbir tatlıda tadamadığınız kadar haz verir.

Yukarıda Azeri dilindeki pezevenk kelimesinin anlamı ne kadar düşündürücü bir mizahı anlatıyor, bize değil mi?

Pezevengin Türkiye de anlamı ney:kadın pazarlayan kişiye söylenir.

Pezevenk sözcüğünün Türkçe de  bir anlamı olmasaydı,bir makale konusu olur muydu?

Sende az pezevenk değilsin,diye..

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar