Mensur Akgün
Avrupa Birliği, Cumartesi günü Roma’da üye ülkelerin liderlerinin katılımıyla 60’ıncı doğum gününü kutladı. Yayınlanan bildiriyle Avrupa’nın daha güvenli bir yer haline geleceği, daha varlıklı olacağı, sosyal hakların daha çok korunacağı, dünyadaki ağırlığının daha da artacağı söylendi. AB Konsey Başkanı Donald Tusk, ya daha çok birleşeceğiz ya da yok olacağız mealinde bir konuşma yaptı.
Ancak onlar birliğin geleceğine ilişkin olumlu açıklamalar yaparken kıdemli üyelerden Birleşik Krallık, bütünleşmeden ziyade birlikten ayrılığının ne şekilde gerçekleşeceğini belirleyecek müzakereleri başlatacak süreç için çalışmaktaydı. Başbakan Teresa May bir yandan AB’den maksimumu talep ederken, diğer yandan da ülkesini bir arada tutma gayreti içindeydi.
***
May, Pazartesi günü Glasgow’da umutsuz bir görüşme gerçekleştirdi. Muhatabı İskoçya Başbakan’ı Nicola Sturgeon’u kendi birliklerinden ayrılmama konusunda ikna edemedi. Bilindiği gibi İskoçlar, İngilizlerin aksine AB üyesi olmaktan mutlu, AB’den ayrılmaktansa İngiltere ile 1707’den bu yana biraz da kerhen sürdürdükleri ortaklığı bozmayı daha akıllıca buluyorlar.
Zaten daha önce de denemişler, 2014’daki referandumda az sayılabilecek bir farkla (yüzde 45’e karşılık yüzde 55) Birleşik Krallık bünyesinde kalmayı kerhen kabullenmişlerdi. Ama o zaman Brexit yoktu. Şimdi parçaları oldukları ülkenin, üyesi olmaktan menfaat sağladıkları birlikten çıkması söz konusu. Bir kez daha sandık başına giderlerse bu kez sonuç farklı çıkacağa benziyor.
İskoçlar, Birleşik Krallık’tan ayrılmak konusunda yalnız değil. Kuzey İrlandalı “Katolikler” yani oldum olası İrlanda ile birleşme yanlıları da huzursuzlar. Birleşik Krallık, AB’den ayrılırsa onlar da İrlanda’dan ayrılacaklar diye düşünüyorlar. Çare olarak da Birleşik Krallık’tan ayrılmayı planlıyorlar.
AB’nin kendilerini sömürdüğüne, güçsüzleştirdiğine inanan Britanyalılar bu ay sonunda tetiklenecek ayrılık sürecinden daha da güçsüzleşerek, daha doğrusu küçülerek çıkabilirler. Hem AB üyeliğinden ve onu getirdiklerinden hem de ülkelerinin toprak bütünlüğünden olabilirler.
Belki de Birleşik Krallığı, hatta AB’yi iki yıl sürmesi beklenen müzakere sürecinin sonucunda uzlaşmamak kurtarabilir. Bir referandum daha yapıp istediğimiz gibi ayrılamıyoruz, ne dersiniz kalalım mı diye halklarına sorabilirler ya da uzlaşmadan ayrılmanın zararlarını not edip ayrılığı daha ileriki bir tarihe erteleyebilirler.
Umarız o zaman bir arada yaşamak, Birleşik Krallığı birleşik olarak korumak için çok geç kalınmamış olur. Umarız diyorum, çünkü bu tür büyük sarsıntılar herkesi, her ülkeyi etkiler. İstenmedik, beklenmedik sonuçlar doğurur.
Evet, AB’nin tek sorunu İngilizlerin ayrılığı değil. Ama Brexit en önemli sorunlarından biri. Her şeyden önce bu oylamayla uzun süredir gündemde olan, üyelikten kaynaklanan, daha doğrusu üyeliğe atfedilen memnuniyetsizlik ilk defa somut, hem de çok somut bir eyleme dönüştü.
Birleşik Krallık, bütünleşme sürecini ve onun varsayılan cazibesini az bir oy farkla bir çırpıda yok etti. AB’nin çekim gücünü, birlik olarak siyasetini üstüne oturttuğu “conditionallity” ilkesini zafiyete uğrattı. Artık “iyilik için” sadece daha fazla birleşen, bütünleşen bir yapıdan söz etmiyoruz. Ayrılık, kopuş da “iyiliğin” bir parçası.
AB, Britanya’nın bu kararıyla etkisi şu sıralarda çok hissedilmese de en ciddi krizini yaşamaya başladı. Hollanda az daha Brexit yolundan gidecekti. Şimdi sırada Fransa var. Marine Le Pen, Cumhurbaşkanı olursa Roma’da yapılana benzer açıklamalar, hoş-sohbet toplantılar AB’nin 60 yaş krizini aşmasına yardımcı olmayabilir.
***
Mülteci krizleri ve terör saldırılarıyla tetiklenen sarsıntı dalga dalga yayılacağa ve hemen her ülkeyi bir şekilde etkileyeceğe benziyor. Bu yüzden de 18 Mart 2016 Mülteci Anlaşması onlar için hayati önemde ve Türkiye’ye, Türkiye’nin dış politikasındaki sıkışmışlıkların aşılmasına önemli imkanlar sunuyor.
Teröre karşı AB ile birlikte mücadele eden, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen ülkelerinden kaçan insanlara kucak açan bir Türkiye nereden bakılırsa bakılsın çıkarları kolay kolay feda edilemeyecek bir ülkedir. Yeter ki bunları doğrudan pazarlık konusu yapmayalım, hem insani açıdan bakalım hem de yumuşak güç unsuru olarak görelim...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
7.12.2025
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025