Mesut YEĞEN
DEM Parti çevrelerinden ve heyetten gelen ümitvar açıklamalar, ağırdan da olsa Erdoğan’ın da oyuna dahil olması, KCK’den gelen ‘olabilir’ sinyalleri, Öcalan’la ikinci görüşmenin de yapılmış olması ve “15 Şubat’ta açıklama geliyor” kulisleri süreç ve akıbeti hakkında iyimser kalmaya imkân veriyor. Dileyelim durum değişmesin ve 40 senelik çatışma sona erip, 100 senelik Kürt meselesi nihayet bir hal yoluna girsin.
Aylarca süren kapsamlı müzakerelere yaslanan önceki süreç çökmüşken, en azından göz önündeki kısmı Öcalan’la birkaç ay içinde yapılan bir-iki görüşmeden ibaret görünen yeni sürecin işleyebilir olmasının ardında neyin yattığına birkaç kez işaret etmiştim: Tarafları çok zorlayıp, çok memnun edebilir görünen yeni şartlar. İsrail’in birkaç ay içinde bölgeyi İransızlaştırması Irak ve Suriye Kürtlerini kuşatan 1991 sonrası statükoyu sürdürülemez kılmış, bu da Türkiye’yi ve Kürtleri bir tarafında büyüyen çatışmanın diğerinde topyekûn barış seçeneklerinin olduğu bir yolçatına getirmiş görünüyor. Büyüyen çatışma seçeneğinin iticiliği bir taraftan, topyekûn barış seçeneğinin cazibesi diğer taraftan ‘tarafları’ işleyebilir bir sürece sevk etmişe benziyor. Büyüyen çatışma yolu Kürtlerin 100 senedir süren gün yüzü görmeme halini katmerlendirirken, Türkiye’yi de İran ve Rusya’nın çekilmesinin ardından Körfez, İsrail, Batı ve Türkiye arası bir uzlaşmayla kurulabilir görünen yeni nizamın getirilerinden mahrum bırakabilir; Türkiye’ye yeni bölge nizamının engelleyicisi ülke olma vasfını kazandırarak tabii ki. Topyekûn barış yoluysa Türkiye’ye ve Kürtlere yeni bölge nizamının oluşumuna birlikte katılmak imkânını verebilir. Yeni şartlar dediğim bu.
Yeni süreç bu yeni şartlardan, bu yeni şartların zorlayıcılığından ve cazibesinden dolayı işlerlik kazanmış olmakla beraber, süreci stop ettirebilecek riskler yok değil. Bertaraf edilebilir görünmekle beraber üç büyük risk var süreci stop ettirebilecek. Biri PKK’yle diğer ikisi devletle, iktidarla ilgili.
Üç Risk
PKK tarafındaki risk belli: Silah bırakma kararını almamak. Bildik PKK yeni şartlar dediğimiz durumu yeni fırsatlar olarak görüp silah bırakma kararını almayabilir gerçekten. Ancak daha az hesaba katılan özellikleriyle birlikte değerlendirildiğinde PKK’nin silah bırakma kararı alması epey muhtemel. Daha az hesaba katılan özellikleri derken kastettiğim, bir Türkiye ve Suriye çıktısı olarak PKK’nin Türkiye ve Suriye Kürtlerinin genel eğilimleriyle kökten biçimde ters düşmekten sakınmak isteyeceği. Türkiye ve Suriye Kürtleri Öcalan, DEM Parti ve SDG vasıtasıyla silahsızlanma çağrısında bulunduğu takdirde PKK’nin bu çağrıya uymama ihtimali zayıf. Zayıf çünkü silahlı faaliyete onay vermeme bağlamının genişleyip genelleşmesi PKK’yi sürdürülebilir olmaktan çıkarabilir.
Öte yandan, Türkiye ve Suriye Kürtlerinin Öcalan vasıtasıyla açık seçik ve kuvvetli bir silahsızlanma çağrısı yapabilmesi için halledilmesi gereken bir mesele var: Rojava’nın akıbetinin ne olacağı. Suriye’nin yeni yönetimiyle SDG ve ENKS temsilcilerinden oluşacağı anlaşılan Kürt heyeti Suriye Kürtlerinin akıbetiyle ilgili olarak Türkiye’nin de olur verdiği bir uzlaşmaya varırsa, Türkiye ve Suriye Kürtlerinin DEM, SDG ve tabii ki esas olarak Öcalan vasıtasıyla PKK’ye açık seçik ve kuvvetli bir silahsızlanma çağrısı yapması işten bile olmaz ve bu olursa da PKK’nin silah bırakma çağrısına karşı çıkma ihtimali çok zayıflar. Ne var ki, Suriye Kürtlerinin akıbetine dair bir uzlaşma oluşmazsa, bu saatten sonra bir çağrı yapmaktan geri durması zor görünen Öcalan’ın çağrısı PKK’nin “tamam o zaman” demesini mümkün kılacak netlikte olmayabilir. Süreci işleyebilir olmaktan çıkarabilecek ilk risk bu ve ardında Suriye’de bir uzlaşmaya varılamaması, Rojava tümseğinin aşılamaması ihtimali var.
İktidar tarafıyla ilgili risklerden ilki de Rojava tümseğiyle, tümseğin aşılamaması ihtimaliyle alakalı. Risk şu: İktidarın bir cenahı ya da devlet aklının bir tarafı, yeni süreci teşvik etmiş görünen yeni şartları Türkiye açısından o kadar da zorlayıcı bulmuyor olabilir ya da bulmaktan vazgeçebilir ve şartların bu farklı yorumundan ötürü de yeni Suriye yönetimiyle Kürtler arasındaki uzlaşmanın Suriye Arap Cumhuriyeti fikrine yaslanması gerektiğinde ısrar edebilir. Diğer deyişle, devlet aklının bir tarafı, bölgenin İransızlaşmasına bağlı olarak ortaya çıkması muhtemel görünen yeni bölge nizamının Türkiye Kürtlerle barışmasa da kurulabileceğine, dolayısıyla da Kürtlerle topyekûn barışın o kadar da elzem olmadığına kani olabilir ve buna bağlı olarak da SDG’den arındırılmış bir Rojava teklifine yapışıp kalabilir. Suriye yönetimini SDG’yle uzlaşmadan uzak durmaya teşvik edebilecek bu hal Rojava tümseğinin aşılamamasına, bu da sürecin stop etmesine yol açabilir.
İktidar tarafındaki ikinci risk ise sürecin işlemesinin Türkiye’de rejimi dönüşmeye zorlayabilecek olmasıyla ilgili. Süreç stop etmeden ilerler de PKK silahsızlanma davetine uyacağını açıklarsa, an itibarıyla silahsızlanma ve barış süreci olarak yürüyen işin bir tür çözüm sürecine dönmesi ve bazı demokratikleşme adımlarıyla devam etmesi muhtemel, aslında kaçınılmaz. PKK’lilere dönük bir af düzenlemesi ve cezaevindeki siyasilerin salıverilmesini sağlayacak yasal ve idari değişiklikler olmadan sürecin yürümesi pek mümkün görünmüyor. Öte yandan, bu türden demokratikleşme adımları bir tür katalizör işlevi görüp diğer türden demokratikleşme ve reform adımlarını tetikleyebilir ya da bu türden adımların atılmasını zorlayan bir atmosfer oluşturabilir. Bu olursa pek sağlam temeller üzerine oturtulamamış görünen 2016 sonrası tek adam rejiminden ricat etmek gerekebilir. Sürecin artçılarının bir süredir içinde debelendiğimiz tek adam rejimini geri çekilmeye mecbur bırakabilecek olması diğer önemli risk. İktidardakiler, en azından bir kısmı, barışın yanında bonus olarak tek adam rejimini çözebilecek bir demokratikleşme getirebileceğinden süreci ilerletebilecek heveste olmayabilirler. Diğer büyük risk de bu. Nitekim, iktidar medyasında “nereden çıktı bu süreç havasına” girenler az değil ve bu havada olanların endişesi daha ziyade 2016 sonrası duruma zeval gelmesi ihtimaliyle ilgili.
Süreç, nazar değmesin, devam ediyor. Dileyelim bunları ve oluşabilecek başka riskleri bertaraf ederek tamamına ersin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025
8.03.2025
4.02.2025
25.01.2025
11.01.2025
28.12.2024
13.12.2024