Münir AKTOLGA
Bir kere önce şu gerçeğin kabul edilmesi gerekiyor; bizim son derece pragmatik, ne istediğini ve neyi istemediğini bilen bir halkımız var. Bununla gerçekten gurur duyabiliriz...
Peki halkımız 1 Kasım mesajıyla ne dedi; ne istiyor bu halk, ya da neyi istemiyor? Önce isterseniz 7 Haziran’a geri dönelim ve oradaki mesajı bir hatırlayalım:
7 Haziran Seçiminden hemen sonra şöyle yazmıştık :
http://www.marmarayerelhaber.com/Munir-AKTOLGA/34979-LAFI-UZATMAYA-GEREK-VAR-MI
1-Sayın Erdoğan, "Kürt sorunu yoktur", "Dolmabahçe uzlaşması yanlıştır" dediği an halkımız bunu çözüm sürecine başından beri karşı çıkan MHP'nin haklı olduğunun ilanı olarak yorumlamıştır... Çözüm sürecini başlattığı, bu konuda çok emek verdiği halde bu yeni politikayla Sayın Erdoğan HDP yi de haklı-mazlum, hakkı yenmiş konumuna sokmuştur... „Kürt sorunu yoksa’, ‘Dolmabahçe uzlaşması yanlışsa’ o zaman sen iki yıldır hangi sorunu çözmeye çalışıyordun!! Demek ki, MHP nin haklı olduğunu görerek masadan kalkan sensin“ diyerek halkımız HDP yi çözümün tek savunucusu olarak görmeye başlamıştır... Tam seçim öncesinde bu türden bir duruşla sayın Erdoğan zaten Hükümetin manevi sahsiyetini de sıfıra indirmiştir...
2-Sayın Erdoğan “Türk tipi başkanlık sistemi” dayatmasıyla yeni demokratik bir anayasa talebinin önünü kesmiştir ki, bu da başından beri AK Parti’yi destekleyen demoktat kamu oyunu tereddüde yöneltmiştir...Erdoğan, mücadeleyi 21.Yüzyıl kulvarından 20.Yüzyıl kulvarına taşımakla, ipleri bir kısım danışmanlara kaptırmakla kendisini seçimin tek mağlubu haline getirmiştir. HDP’nin başarısının altında yatan tek neden sayın Erdoğan’ın izlediği yanlış politikadır... Bu politika "seni başkan seçtirmeyeceğizden" başka birşey söylemeyen HDP yi bütün tepki oylarının yöneldiği merkez haline getirmiştir...Yani, secimin galibi HDP değildir... Seçimin mağlubu sayın Erdoğan’ın izlediği politikadır... HDP bunu görerek tepki oylarını kendisine kanalize etme başarısını göstermiştir o kadar...Sürekli gerilim, sürekli tırmanış, sürekli kavga havasının yaratılması halkın tepkisini toplamıştır... Yok efendim bütün dünya bize savaş açmışta, küresel güçlerle savaşıyormuşuz, ikinci kurtuluş savaşı veriyormuşuz ruh hali halkın tekpisini toplamış, HDP de bu tepki oylarını kendisine kanalize etmeyi başarmıştır. Bu kadar açık!!..
21.Yüzyıl Türkiye’sinde kimse Türkiye’yi küresel süreçlerin dışına taşıyamaz. Öyle antika „kurtarıcılara“-mehdilere ihtiyacı yok Türkiye’nin. AK parti bir an önce ilk on yıldaki politikalarına geri dönmelidir…
Ben herşeye rağmen HDP barajı aşarken AK Partinin de gene tek başına iktidar olmasını istiyordum, böyle de tahmin etmiştim; ama demek ki halkımız olayı biraz daha radikal bir şekilde değerlendirmiş ve ona göre de Erdoğan’a daha ağır bir fatura kesmiş... HDP nin herşeye rağmen parlamentoya girmesi ise iyi olmuştur, inşallah seçim öncesi uç çıkışları kaybolur ve çözüm sürecinde kararlı bir şekilde devam ederler“... (Bu yazının 8 Haziran 2015 tarihli olduğunu hatırlatıyorum!)
Şimdi dönüyoruz 1 Kasım Seçim sürecine:
Hakkını yememek lazım, hatasını anladığı için olsa gerek, bir yeniden seçim olursa 7 Haziran’dan farklı sonuçların ortaya çıkabileceğini düşünen-belki de başka çıkış yolu olmadığı için- Sayın Erdoğan, Türkiye’yi 1 Kasım yeniden seçim sürecine yönelten en önemli etken olmuştur. Ve de-arada sırada gene, ben de buradayım dercesine ortaya çıkmakla birlikte-öyle 7 Haziran öncesinde olduğu gibi aktif bir seçim propagandası yapmaktan kaçınmış, „Türk tipi Başkanlık“ söylemini falan da terkederek, yeniden „AB katılım sürecinden“ bahsetmeye başlamıştır… Ama bu kadar; buradan, bazılarının yazdığı gibi, 1 Kasım’dan „Erdoğan’ın nasıl bir stratejik deha olduğu“ sonucu falan çıkmaz!!... Madem bu kadar „stratejik bir deha“ idi, o zaman bu „dehayı“ neden 7 Haziran öncesinde kullanmadı Erdoğan?...
Bu noktada Davutoğlu’nun da hakkını vermek lazım…
Bir kere, Babacan ve Şimşeğe sahip çıkarak daha işin başında jakobenlere, „durun bakalım ben de varım“ diyerek, öyle küresel süreçleri, piyasa mekanizmasını falan bir yana iterek ne olduğu belli olmayan ekonomi politikalarıyla bir yere varılamayacağını ortaya koymuş, Saray’a da- ilişkileri zedelemeden- „o kadar da değil“ deme cesaretini göstermiştir… Bunun dışında, 1 Kasım Seçimine damga vuran diğer Davutoğlu politikalarını şöyle özetleyebiliriz:
1- 1 Kasım Seçim kampanyası boyunca AK Parti’nin en önemli sloganı „kuruluş değerlerimize dönmek“ olmuştur.
2- 1 Kasım Seçimi, 7 Haziran’da olduğu gibi ne olduğu belli olmayan-aslında olan- bir „Türk tipi Başkanlık Sistemi“ oylaması olmaktan çıkarılmıştır.
3- „Kürt Sorunu yoktur“ söylemi terkedilerek, „seçimden sonra zamanı gelince „Çözüm Süreci buzdolabından çıkarılacaktır“ söylemi öne çıkarılmıştır.
4- En geniş katılımla yeni bir anayasa yapımı vaadi tekrar gündeme alınmıştır.
Kongre öncesinde AK parti’ye yazılan „Açık Mektup’ta“ şöyle diyorduk:
http://www.marmarayerelhaber.com/Munir-AKTOLGA/37335--KONGRE-ONCESi-AK-PARTiYE-ACIK-MEKTUP (13.9.2015)
“O halde ne yapmak gerekiyor?
AK Parti, kendi varoluş diyalektiğine-özüne-dönerek direksiyonu yeniden ilk on yıldaki doğrultuya-„Devrimin ikinci aşamasına“ doğru çevirebilir mi?... Bu, Türkiye’nin olduğu kadar AK Parti’nin de iç dinamiklerine bağlı; ama önce, her halukarda, AK Parti’nin Türkiye’yi vesayetten kurtarırken içine düştüğü vesayetten kurtulmasına bağlıdır!…
Sayın Erdoğan’a gelince, devrimin birinci aşamasının önderi-lideri olarak onun önünde de bir yol ayrımı var. Ya „göklerden gelen iradeyi temsil eden Tanrısal bir güç-mehdi“ falan olmadığını görerek ilk on yılda olduğu gibi dünyalı bir lider olduğunu farkedip halkın önderi rolüne geri dönecek, ya da, kendisini „kefen giyme“ yoluna sokan ideolojinin çıkmaz sokaklarında kalacak!... Bu durumda yazık olacak tabi. Bu halk o kadar güvendi ona, onu bağrına bastı, gerçekten yazık olacak!…
Peki bu saatten sonra bütün bunlar mümkün müdür?...1 Kasım Seçimi AK Parti’nin ve sayın Erdoğan’ın tarihsel olarak devrimci rollerine dönmeleri için bir şans olarak görülebilir mi?
Evet, ama bunun da bir ön koşulu var!... Bunun için AK Parti’nin Kongre kararı olarak topluma açık bir irade beyanında bulunması gerekiyor:
1- İlk fırsatta merkeziyetçi eski Devlet yapısının değiştirilerek, bunun yerine bütün Türkiye için geçerli olmak üzere yerelden yönetime ağırlık veren adem-i merkeziyetçi bir yeniden yapılanmaya gidileceğinin,
2- eşit vatandaşlık statüsünü ve anadilde eğitim özgürlüğünü de içine alan demokratik standartlara uygun yeni bir anayasa yapılacağının ilan edilmesi gerekiyor”…
SONUÇ...
Gerçi AK Parti Kongre kararı olarak yukardaki gibi bir irade beyanında bulunmadı ama, gene de halkımız, “şu an başka bir alternatif yok” diyerekten 1 Kasım Seçimiyle ona bir kredi açtı. Umalım ki AK Parti kurmayları bu mesajı doğru okuyabilsinler. Bu yolda umut verici ilk gelişme Davutoğlu’nun balkon konuşmasından geldi. Şöyle dedi Davutoğlu:
“İlk günden bu yana yapmış olduğumuz anayasa davetini, her iki kişiden birinin oyunu alan Türkiye'nin bu anlamda kaderinin öncüsü olan bir partinin, iktidar partisinin genel başkanı olarak bir kez daha tekrarlıyorum, sağlıklı bir seçim sistemi için, verimli ve şeffaf bir hükümet yapılanması için, bürokrasinin siyasete ayak bağı olmadığı bir Türkiye için Meclis'e giren bütün partilere yerli ve milli anayasa yapma çağrısında bulunuyorum. Darbe anayasalarını bırakarak, sivil ve özgürlükçü bir anayasa için hep beraber el ele verelim' diyorum."
SAKIN HA!!..
AK Parti’nin, Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın ve de diğer AK Parti kurmaylarının düşebileceği en büyük hata ne olur biliyor musunuz:
“Bakın gördünüz mü, 7 Haziran’da hata yapan halkımız, hatasını gördü ve düzeltti”!!..
Göreceksiniz, bütün o jakoben kılıklı “Danışmanlar” ve basındaki AK Parti silahşörleri 1 Kasım sonuçlarını bu şekilde yorumlayarak süreci yeniden yolundan saptırmaya çalışacaklar!... Gerisi artık sayın Davutoğlu’na kalıyor!...
1- Bence Davutoğlu, Babacan’a, Şimşek’e, Merkez Bankası kadrolarına sahip çıkılmalıdır. Jakobenlerin ne olduğu belirsiz maceracı-Devletçi ekonomi politikalarına prim verilmemeli, küresel sermaye çevrelerine olumlu mesajlar iletilmelidir...
2- Derhal yeni bir anayasa için kollar sıvanmalı, bütün sivil toplum potansiyeli de arkaya alınarak Kürtlerle zedelenen duygusal bağlar yeniden inşa edilmeli, dünyaya olduğu kadar bölgeye de “yumuşak güç” politikalarına geri dönüldüğü ilan edilmelidir...
3- “Üst akıl” falan gibi jakoben politikalara destek yapılmaya çalışılan -komplo teorilerinden vazgeçilmeli, Türkiye’nin karşısında oluşan cephenin önemli oranda bütün dünyayı karşımıza alan yanlış-maceracı-Osmanlıcı politikaların sonucu olduğu anlaşılarak dünyaya ve Batı’ya Türkiye’nin güvenilir bir müttefik olduğ mesajı verilmelidir...
4- Ortadoğu politikasının ekseni Osmanlıyı ihya etme olmaktan çıkarılmalı, Türkiye’nin, “ülkelerin iç işlerine karışmama” ilkesine bağlı olduğunun altı çizilmelidir...
Bunlar, 1 Kasım mesajının AK Parti’ye yönelik bölümleri. Ama 1 Kasım’ın bir de PKK-HDP politikalarına yönelik yanı var ki bu da en azından diğeri kadar önemlidir:
GELELİM HDP-PKK CEPHESİNE!...
1 Kasım Seçimi’nin asıl mağlubu bu ikili bence!...
1 Kasım akşamı Sayın Demirtaş’ın yaptığı basın toplantısını- seçim değerlendirmesini- dinlediyseniz sanırım siz de onun yaşanılanlardan hiç bir sonuç çıkaramadığını görmüşsünüzdür!... Sanki, 80 milletvekiliyle parlamenter mücadele olanaklarını sonuna kadar kullanmışta bundan sonuç alınamamış gibi şimdi tutmuş “parlamento dışı mücadeleden” falan bahsediyor!...
Bu halk sana, Erdoğan’a karşı duyulan tepkiyi falan da içine alan bir kredi açmıştı ama sen ne yaptın, “Demokratik özerklik”, “Devrimci halk savaşı” falan gibi PKK’nın 20.Yüzyıl kalıntısı politikalarıyla arana bir çizgi çekemedin... “Barış” derken bile “savaştan” medet umduğunu herkes anladı. Yani inandırıcılığını kaybettin!...
Aynı şekilde PKK da öyle, onlar da durumu yanlış değerlendirdiler. Adam öldürmeyle, baraj, yol, hava alanı inşaatlarını tahrip etmeyle-kısacası üretici güçleri tahrip etmeyle- bir yere varabileceklerini sandılar... “Demokratik özerklik” diyerek Suriye’nin kuzeyinde ilan ettikleri “Komün-Kantonların” benzerini Türkiye’de de ilan edebileceklerini sandılar... Arkamızı Batı’ya-ABD’ye dayadık, artık Türkiye’de istediğimiz gibi at koşturabiliriz diyerek hata yaptılar ve işi o hale getirdiler ki, Kürtleri “Dimyad’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olur” hale getirerek kendilerinden uzaklaştırdılar... Seçim sonuçlarına bakın, PKK-HDP nin barikatlar kurup “Demokratik özerklik” ilan ettiği her yerde HDP’nin oyları düşmüş!!..
Kısacası, eğer 7 Haziran’ın kaybedeni Erdoğan ise, 1 Kasım’ın kaybedeni de HDP-PKK olmuştur....
MHP ve CHP yi yok varsayıyorum!!... MHP “yok, yok” politikasıyla zaten kendini bitirmişti. Buna bir de “paralelcilere” destek olma eklenince, ve de tabi Kürt düşmanlığının boyutları artarak devam edince Erdoğan’ın “Kürt Sorunu yoktur” diyerek karşısına aldığı kamu oyunu “bunlar iç savaş istiyor” diyerekten iyice korkuttu ve karşısına aldı... CHP ise zaten oportünist!... Paralelcilerin peşinden sürüklenmekten başka ne yaptılar ki? Tamam, koalisyona varız falan diyerek güya uzlaşmacı bir role soyunmuşlardı ama sonra ortaya çıktı ki onların uzlaşma anlayışının altında yatan “restorasyonmuş”... Yani Türkiye’yi On iki yıl geriye döndürebileceklerini sandılar!!.. Onlar da 1 Kasım mesajından paylarını aldılar tabi...
Ya “liberaller” ve “solcular” demeyin sakın!!... Meğer onlar da Paralelci aşığıymışta biz bilmiyormuşuz!... Seçim süreci boyunca ibreti alem için buna şahit olduk. Maşalah, Paralelcilerin Medyasını da öyle güzel “kullandılar”ki (!!)... 1 Kasım Seçimi halkımızın Jöntürk-Jönkürt solculuğuna “yeter artık şımarıklığın bu kadarına da tahammülüm yok” deyişi oldu!!
1 Kasım öncesinde “seçim mesajım” olarak Facebook’ta bir video yayınlamıştım.
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/originals/e4/94/45/e4944539e382719963b837171793f7c9.gif
Bunun anlamı şu idi: Söylenecek her şey söylenmiş, yazılacak her şey yazılmıştır. Yapılacak iş ortadadır... Benim görevim bu kadar. Şimdi geriye, tıpkı o kedi gibi kendi şeffaf kabuklarının içine oturarak süreci seyretmek kalıyor!... Aynı mesaj 1 Kasım sonrası için de geçerli!...
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023