Murat BELGE
Ta 1966 yılı… Sezai Karakoç Diriliş dergisini çıkardı. Daha önce de çıkmış bu dergi – düzensiz bir şekilde daha sonra da yayımlandı. Ben 1966’nın ilk sayısını hatırlıyorum, çünkü bunu almıştım. Sezai Karakoç’u İkinci Yeni şairlerinden biri olarak tanıyorum. Cemal Süreya (ikisi de aynı yıllarda Mülkiye öğrencisi ve mezunu) anlatırdı. “Nitelikli” bir İslâmcı dergide bakalım neler var, merakıyla aldım. Yazılardan biri, özenle sunulan, “Hitler’in Vasiyeti” diye bir şeydi. Epey bir hayal kırıklığına uğradığımı hatırlıyorum. Tuhafıma da gitti: bir İslâmcı niçin “Hitler-perver” biri olur? Ama sonra baktım, bu olay Sezai Karakoç’la başlayıp biten bir şey değil, İslâmcı kesim içinde bayağı yaygın. Kimi durumda rastlantılara, kişisel ilişkilere bağlı olan kesişmeler olabiliyor. Belirli sorunlar veya konular karşısında benzer görüşe sahip olma durumu olabiliyor: bunların başında da anti-semitizm geliyor.
Birçok toplumda anti-semitizm faşist partilerin cephaneliğinde bulunan bir motiftir. Türkiye’de tam böyle olmamıştır. Müslüman kesim, özellikle de “siyasî İslâm” denen kesim daha ileri derecede anti-semitisttir. Faşist kesimde Ermeni düşmanlığı anti-semitizmin önüne geçer. Örneğin Necmettin Erbakan gibi bir İslâmcı’nın böyle bir özelliği vardı. “Milli Görüş” hareketi içinde Şevket Kazan gibi kişilerin göze çarpan bir özelliğiydi. Ama bu cephede bu bakımdan en yüksek sesli sözcülerden biri Tayyip Erdoğan’ın “pir”i sayılabilecek Necip Fazıl’dı. Başlıca davası anti-semitizm olan Cevat Atilhan da “fikir”lerini onun Büyük Doğu’sunda dile getirdi.
Ancak, anti-semitizm gibi konular dışında da birtakım ilginç ortaklıklar kurulabildiği, bunların bazan Almanya’ya paralel gittiği de görülüyor. Özellikle şu alan önemli: militarizmin “patrisyen” ve “pleb” temelleri konusu; yani, “üst-sınıf” ve “alt” ya da “alt-orta-sınıf” temelleri.
Malûm, Alman birliğini kuran Prusya’ydı; Prusya’nın lokomotifi Prusya ordusuydu; bu ordunun tekmil “zabit” sınıfı da Prusyalı toprak beyleri olan Junker’lerden gelirdi. Prusya’nın Alman Birliği’ni kurmasının iki mimarı, Bismarck da, Moltke de, Junker kökenliydi. Birlik kurulduktan sonra da ordu içinde Junker ve Prusya hegemonyası devam etti. Savaşın iki önderi, Hindenburg ve Ludendorff da Junker’di. Askerî değerler sistemine sımsıkı bağlı bu iki adam değişik zamanlarda ve tarzlarda Hitler’le işbirliği yaptılar. Ama ikisi de ondan nefret ettiler. Hitler’le “birahane darbesi”ne katılan Ludendorff sonra Hindenburg’u, ona şansölyelik verdi diye, vatan haini ilân etti. Hindenburg da hayatı boyunca Hitler’den “Şu Avusturyalı onbaşı” diye söz etti. Ama Alman milliyetçiliği, militarizmi ve yayılmacılığı onları aynı cephede birleşmeye itti.
Türkiye’de orduda böyle bir sınıf temeli yoktur, ama subaylık eğitimi boyunca bir “esprit-de-corps” yaratacak bir ideoloji, yani Kemalizm verilir. “Patrisyen” bir ruh da kazandırılır. “Bu memleketin bir sahibi var... o da biziz” tavrı oluşturulur.
Ama ordunun bu kendine özgü militarizmine özenen birkaç sağ kanat, ama “pleb” çizgi de toplumda yer alır. Bu “pleb” kesim gerek genel İslâm, gerekse Osmanlı tarihini bir askerî zaferler, cihad, fütûhat v.b. tarihi olarak tanır ve yüceltir ve o şanlı günlere dönmenin hayalini kurarlar. Bugün MHP’de ve Erdoğan çizgisindeki AKP’de yer alan “pleb” militarizmi kastediyorum. Bunlar, kendi haklarının Kemalizm tarafından gaspedildiğine inanarak ve inandırılarak yetişmiş kadrolardır. Bu öfke anlaşılır nedenlerle din kaynaklı pleb hareketinde daha ağır basmaktadır.
AKP ile Silâhlı Kuvvetler arasında bilinen siyasi sürtüşmeler yaşandı ve 28 Şubat’tan farklı biçimde, AKP’nin ağır basmasıyla sonuçlandı. Ancak verili koşullar, muhafazakâr AKP iktidarını böylece bozulan ilişkileri onarmaya zorluyor ve şu günlerde buna ilişkin çeşitli manevraları gözlemliyoruz. Erdoğan açısından baş düşman(lar) değişti ve gerek Gülen’e, gerekse Kürtler’e karşı, TSK’nın da harekete geçirilebileceğini düşünüyor. Bir yandan da, PKK’ya karşı, MHP’nin yıllardır salık verdiği yöntemi kullanarak o tabanı da kendine doğru çelmeye çalışıyor. TSK şüphesiz bu “düşman”lara karşı Erdoğan’la birlikte hareket edebilir; ama bunun Erdoğan’ı benimsemek anlamına gelip gelmeyeceği ayrı konu.
Dolayısıyla şu ortamda Tayyip Erdoğan’ın olumlu bir örnek olarak “Hitler Almanyası” demesi anlamlı bir olay. Bunun bir “gaf” ya da bir “lapsus” olduğunu düşünmüyorum. Uzun vadeli planını şimdiden bir “çıtlatmak”ta fayda olacağını düşündü ve bunu yaptı. Şimdi sanırım kendisi bu konuyu daha ileri taşımayacak, tabanda tartışılmasını gözlemleyecek. Olumlu cevap alacağını umduğunu sanıyorum. Alırsa, başka, daha açık beyanatlarda da bulunabilir. Ayrıca, umduğunu alacağını da sanıyorum. Çünkü onun oynadığı tabanda öyle üniformalı, çizmeli, kanun-hukuk tanımayan (“vigilante” kafasında) insan kalabalığı var zaten.
Muhtar toplantıları bunun bir adımı. Yenikapı (denizin doldurulması, büyük kalabalıkların miting yapacağı alanların hazırlanması) ortamı pekâlâ bir Nürnberg’e çevrilebilir. Neredeyse Hitler’i de aratacak bir keyfîlik zaten nicedir devam edip gidiyor. Basın-yayın üzerinde ağır bir baskı kuruldu ve muhalif sesler kısıldı. Yargıçtan çok iktidar partisinin militanı gibi hareket eden savcılar, bu gelişmelere uyumlu bir polis, geniş bir propaganda örgütü kuruldu, çalışıyor.
Yani, alâmetler çoktan belirdi.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025