Neşe Düzel
“Gülen Cemaati, AK Parti’nin dindar ve laik kutuplaştırmasını keskinleştireceğinden ürküyor ve AK Parti’nin bu stratejisini istemiyor. Çünkü Cemaat’in dünyaya verdiği projeksiyon ılımlı İslam. Ilımlı İslam üzerinden küresel güç kazanmış hareket bu.”
“Siyasete bakış tarzı olarak dinci Kemalizm bu! Modernizmin insanları şekillendirme cüreti vardır. Dinî hareketler buna karşı olduklarını söylerler ama bu gerçek değildir. Aksine çoğu dinî hareket insanı şekillendirme hakkını sadece kendinde görür.”
“AK Parti, teknolojiye meraklı olan ama muhalif kişiliği olmayan, çok talepte bulunmayan dindar bir kitle yetiştirmek istiyor. Kamu okulu üzerinden kendi bakış açısıyla insan yetiştirmek istiyor. Kemalizm’i eleştirenler şimdi bunu da eleştirmeliler!”
***
NEDEN YÜKSEL TAŞKIN
AK Parti henüz on yıllık bir parti ve on yıldır da iktidarda. Bu yüzden on yıl boyunca yapılanlar da ve söylenenler de sesli olarak çok net hafızalarda. AK Parti özellikle son bir yıldır öyle hızlı bir değişimden geçti ki, onu destekleyenler de eleştirenler de partideki büyük değişimin nedenini anlayamıyorlar. Demokrasiden otoriterliğe, açılımlardan kapanmacılığa, barışçılıktan savaşçılığa, Avrupa Birliği çizgisinden Ankaracılığa, hak ve özgürlükçülükten herkese ve her yere nizam vermeye neden savrulduğunu kavrayamıyorlar. Komşularla sıfır sorun diyen AK Parti neden bütün ülkelerle sertlik üzerinden ilişki kuruyor? Hangi düşünceyle komşularını karşısına oluyor? Libya’da bekleyen Türkiye neden Suriye’de herkesten önce savaşın eşiğine geldi? Halkın büyük çoğunluğunun Suriye politikasını tasvip etmediği kamuoyu araştırmalarıyla ortaya çıkmışken ve halk savaşa karşıyken AK Parti bu sert politikadan içeride nasıl bir siyasi sonuç bekliyor? Hep halkla uyum içinde olmaya özer göstermiş olan AK Parti niye şimdi bu özenden vazgeçiyor? Halkın çok fazla desteklemediği 4+4+4 reformunda hangi siyasi hesaplarla inat ediyor? Uyguladığı Kürt politikasından ne bekliyor? AB’nin demokratik kriterleri artık AK Parti’yi rahatsız mı ediyor? AK Parti merkez parti olmaktan vazgeçip Türk-İslam sentezine mi geri dönüyor? 12 Eylül Referandumu’ndan önceki AK Parti ile bugünkü AK Parti arasında öyle büyük bir fark var ki, onu böyle değiştirecek ne oldu? Bütün bu soruları Türk sağı, İslamcılık, milliyetçilik, muhafazakârlık ve din sosyolojisi üzerine çalışan ve çok parlak akademisyenlerden biri olan siyaset bilimci Doç. Dr. Yüksel Taşkın’a sorduk. Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yüksel Taşkın’ın “AK Parti-İslamcılık ve Ortadoğu” isimli kitabı önümüzdeki günlerde Birikim Yayınları’ndan çıkacak.
***
NEŞE DÜZEL: Bugün AKP’yi eleştirenler de destekleyenler de, bu partideki büyük değişimin nedenini anlayamıyorlar. AKP’nin Avrupa Birliği’nden yerelliğe, demokrasiden otoriterliğe, barışçılıktan savaşçılığa neden savrulduğunu kavrayamıyorlar. Önce savaştan başlayalım. Komşularla sıfır sorun diyen AKP neden böyle bütün ülkelerle sertlik üzerinden ilişki kuruyor?
YÜKSEL TAŞKIN: Arap Baharı sürecine aslında bütün ülkeler hazırlıksız yakalandı. Ama Türkiye’de ayrıca önemli bir sıkıntı var. AK Parti kurumsallaşamadı. Partinin gençlik kolları başkanından kadın kolları başkanına kadar her şeyle Başbakan ilgileniyor. Bu yüzden de hükümet meseleler üzerinde uzun düşünmüyor, hükümetin a, b, c, d planları olamıyor. Konuyu bilenlerle konuşulmuyor. Suriye gibi bir kriz karşısında sadece aceleyle çok hızlı adımlar atıyor.
Libya’da Kaddafi’ye karşı uluslararası harekâta AKP önce karşı çıkmıştı. Suriye’de ise herkesten önce savaş çizgisine geldi. Bu çelişkinin açıklaması ne? Neden aniden Suriye ile savaşın eşiğine geldik? AK Parti neden birdenbire Esad’ı düşman ilan etti?
Esad’ın çok çabuk düşeceğine dair hesap yaptı ve yanıldı. Ama şu da var. AK Parti, Suriye Ulusal Konseyi’nin oluşumunda baştan itibaren Müslüman Kardeşler yanlısı bir tavır takındı. Ben o dönemde Suriye’ye çok gidip geldim. Bunu o süreçlere katılan Suriyeli muhaliflerden de duydum. AK Parti hükümetinin daha baştan Müslüman Kardeşler’e çok fazla angaje olduğunu söylüyorlar. Zaten AK Parti’nin, Esad’a karşı mücadeleyi Müslüman Kardeşler üzerinden götürmeye çalışması yüzünden Konsey, Esad karşıtlarının tümünü çatısı altına alamadı. Bir sürü muhalif, Konsey’e katılmadı. Ayrıca AK Parti Konsey’den, Kürtlerin gelecek Suriye rejiminde etkin bir konuma gelmemelerini de istedi.
Niye?
Çünkü AK Parti, kendi ideolojik sınırlarını aşamadı. Suriye’de PKK ve Barzani yanlısı irili ufaklı 15 kadar Kürt partisi vardı. AK Parti’nin bu politikası sonucunda onlar, “biz Konsey’de yer almayız” dediler. Özgür Suriye Ordusu’na da yaklaşmadılar. AK Parti’nin ideolojik sınırları ve yanlış adımları yüzünden Esad’a karşı Suriye muhalefeti baştan zayıf doğdu. Hatta bazı muhalifler, Türkiye’nin çok fazla müdahil olmasından ötürü silahı bıraktılar.
Peki, ne yaptılar?
“Ne Esad, ne Konsey ne de Özgür Suriye Ordusu” deyip silahsız muhalefete başladılar. Suriye meselesi AK Parti’nin bugüne kadar uluslararası politikada en büyük başarısızlığı oldu. Bugün bütün araştırmalar halkın yüzde 60’ının hükümetin Suriye politikasını onaylamadığını gösteriyor. AK Parti düşen topların ardından yaptığı savaşçı söylemlerle kamuoyunu Suriye konusunda ikna etmeye çalışıyor. “Bakın Esad kaldıkça bizim güvenliğimiz tehdit altında. Ondan kurtulmamız gerek. Bizim politikamız doğru” diyor ama...
Esad’a diktatör diye karşı olan AK parti, bütün dünyada soykırım sanığı olarak aranan Sudan diktatörüyle askerî anlaşma imzaladı. Bu çelişkiyi nasıl açıklayacağız?
AK Parti sadece Sudan’ı değil Irak Başbakan Yardımcı Haşimi’yle ilgili duruşunu da açıklayamıyor. Türkiye bu hamlesiyle Irak’taki esnekliğini ve manevra alanını da kaybetti. Oysa Haşimi, Katar’a gidebilirdi. Katar’ın demokrasi iddiası yok! Bütün bunlar, Erdoğan’ın kongre konuşmasına da yansıyan ideolojik duruşunun getirdiği sınırlamalar aslında.
AK Parti’nin ideolojik duruşu nedir?
AK Parti, her yerde kendi kimliğine daha yakın olan Sünnileri öne çıkarmaya çalışıyor. Bu Sünni yanlısı tavır, Irak politikasına da yansıdı. Irak’la ilgili meselede Sünniliğin hamiliğini yaptı. Başbakan Erdoğan, “ben Irak’a gittiğimde Şiilerin de Sünnilerin de kutsal yerlerini gezdim” dese de, bizimle ilişkisinin kötü olmasından hiçbir çıkarı olmayan Irak devletinin pratikte bizden endişelenip, gidip Rusya’dan beş milyar dolarlık silah almasına neden oluyor. Bu silahları Türkiye’yi caydırmak için satın aldıklarını daha yeni kendileri açıkladılar. AK Parti’nin bu ideolojik duruşu dinsel milliyetçiliktir!
Dinsel milliyetçilik nedir?
Osmanlı ile Ortadoğu’nun çok sıcak ve güçlü ilişkileri olduğuna ve bunun Cumhuriyet’le kesildiğine dair bir kurgusu var bu bakışın. Dolayısıyla Osmanlı’nın İslam dünyasının koruyucusu ve hamisi olduğu iddiası var. Ve bu koruyuculuk rolü üzerinden kurulan bir hiyerarşik ilişki var. Ama bu kurgu doğru değil. Bu bir icat!
Nasıl icat?
Kurgudaki gibi, Osmanlı’nın Araplarla kültürel bir alışverişi yok ki! Osmanlı’da 215 vezir var. Banların ancak üçü Arap’tır. Bu vezirlerden 78’i Türk, 30’u ise Arnavut. Osmanlı’nın ulema hiyerarşisinde de Arap medreselerinden gelen insan yok. Hukukçular hep İstanbullu. Ayrıca Arap paşaların Osmanlı ordusunda bir yeri yok.
Tam olarak ne anlatmak istiyorsunuz?
Şunu söylemek istiyorum. Ne askerî olarak, ne dinî olarak, ne de yönetimsel olarak Osmanlı, Arap’tan besleniyor. Sadece Balkan toprakları kaybedildikten sonra Halifeliği ve din kardeşliğini kullanma anlamında Abdülhamit’in bazı hamleleri oluyor. Ama AK Parti’nin kurgusunda, Araplarla sıkı ilişkilerin Cumhuriyet’le kesildiğine ve şimdi AK Parti’nin bu ilişkiyi tamir ettiğine dair gerçek hayatta karşılığı olmayan bir söylem var. Çünkü AK Parti bazı meseleleri tamamen ideolojik açıdan görüyor. Bu yüzden de Suriye meselesinde şunu söyleyemiyor. “Türkiye, Kürt’üyle, Ermeni’siyle, Hıristiyan’ıyla, bütün Suriye vatandaşlarının anayasal haklarıyla var olacağı özgür bir Suriye özlüyor” diyemiyor.
Bunu niye diyemiyor?
Sürekli Suriye halkı diyor ama “bu Suriye halkı kim?”, hiç somutlanamıyor. Çünkü AK Parti, Ortadoğu ve İslam dünyasına Sünni bir bakışla yaklaşıyor. Dünyayı din kurgusuyla görüyor ve Sünnilik üzerinden bir dayanışma ağı oluşturuyor. “Batı’yı nasıl Hıristiyanlık temsil ediyorsa bizim medeniyetimizi de İslam temsil ediyor. Biz de onun koruyucusuyuz” diyor. Osmanlı geçmişi nedeniyle Türkiye’yi, Ortadoğu’nun ve İslam dünyasının doğal lideri olarak görüyor. Ayrıca Osmanlıyı da Türk hâkimiyeti üzerinden algılıyor.
Siz de söylediniz. Halkın büyük çoğunluğunun Suriye politikasını tasvip etmediği kamuoyu araştırmalarıyla ortaya çıktı. Halk savaşa karşı. AKP buna rağmen sertlikten vazgeçmiyor. Nasıl bir siyasi sonuç bekliyor bu politikadan?
Olumlu bir siyasi sonuç çıkmaz bundan. AK Parti, Suriye sorunu karşısında dağıldı, Suriye politikasını toparlayamıyor. Eğer iktidarda desteği biraz daha düşük bir parti olsaydı, Suriye başarısızlığı o partiyi iktidardan götürürdü. Suriye politikası Gaziantep’ten Adana’ya ekonomik hayata darbe vurduğu için AK Parti’ye bölgede oy da kaybettirecek. Bugüne dek bütün uluslararası meselelerde dışarıdan içeriye müthiş bir güç getiren, dış politika başarılarını içeride güçlenmek için kullanan, iç ve dış politika ayırımını ortadan kaldıran AK Parti, ilk kez bir başarısızlık yaşıyor. Ama “yanıldık, politikamızı değiştirmemizde fayda var” diyemiyor.
Niye diyemiyor?
Aksine tek adamın yanılmazlığı gibi bir durum yaşanıyor. Çünkü ülkede her şey tek kişi üzerinden gidiyor. Gündemi o belirliyor, kararları o veriyor. Kibirle hareket ediliyor ve geri adım atılamıyor. Süreç şu anda kontrolsüz ilerliyor.
Eskiden AK Parti halkla uyum içinde olmaya çok özen gösterirdi. Bu özenden vaz mı geçti?
Evet. Mesela Suriye konusunda ciddi biçimde vazgeçti. ABD’nin bile çok bulaşmak istemediği bir şeye bu kadar angaje olmak fazla riskli davranmaktır. Mesela Alevi meselesinde de AK Parti aynı şekilde bu özenden vazgeçti. Bir milletvekili Alevi raporu hazırladı ve “camide Aleviler için de bir imam olsun, camiye gelsinler” diyebildi. Bu tavır, Kemalistlerin çok eleştirilen toplum mühendisliğine benziyor. Bir AK Partili bakan, “biz hep beraber Alevilere elbise dikeceğiz” dedi. Bu devletin derdi o zaten! Herkese bir şey dikmek istiyor. Bir zamanlar sistemin haylaz çocuğu ve ötekisi olan bir hareket, şimdi sistemin öteki haylaz çocuklarına nizam vermeye, şekil vermeye kalkıyor.
Dinci Kemalizm mi bu?
Kemalizm’in siyasi değerleri değil de... Siyasete bakış tarzı, siyaset kültürü anlamında, toplumsal mühendislik anlamında evet dinci Kemalizm bu. Toplumu sorun olarak görmek ve en ufak bir eylemde insanları şiddetle bastırmak, onlara şekil vermeye çalışmak bu! Modernizmde insanları şekillendirme cüreti vardır. Dinî hareketler buna karşı olduklarını söylerler ama gerçek bu değildir.
Gerçek nedir?
Aksine dinî hareketlerin çoğu insanı şekillendirme hakkını sadece kendilerinde görürler. Türkiye’de de biraz böyle bir şey var. AK Parti ve daha İslami olan gruplar dinin kamusal rolünün artmasını istiyorlar. Dinin kamusal rolünün arttığı bir ortamda laiklik olabilir mi diye sağlıklı bir tartışma yapılmıyor ama...
Hükümetin 4+4+4 reformuna da çok fazla destek yok. Onda da AK Parti inat ediyor. AK Parti, “nasıl olsa bana oy vermek zorundalar” rahatlığı içinde mi davranıyor?
Evet. “Gücüm var, ben yaptım” demektir bu! Yarın da başkası çıkar, gücüm var, ben bu imam-hatipleri kapattım der. AK Parti son derece otoriter, sekter ve dayatmacı bir tarzla bu işi tartışılmadan çözdü.
Ben de onu soruyorum. Niye?
“Erbakan bir sürü imam-hatip açtı ve hayırla anılıyor, ben de bunu yaptığım için hayırla anılacağım” gibi bir düşüncesi var Erdoğan’ın. Merkez parti olma iddiasındaki bir partinin yapacağı bir iş değil bu. Dinî hassasiyetleri öne çıkarmaya çalışan ve çocukları da o tornadan geçirmek isteyen bir partinin yapacağı bir politika bu. “Ben yeni nesilleri kendi din anlayışım üzerinden şekillendireceğim” demek bu. Kemalizm’i, insanları belli bir resmî ideoloji üzerinden şekillendiriyor diye eleştiriyorduk. Şimdi AK Parti bunun işaretlerini veriyor.
AK Parti nasıl insanlar istiyor?
Teknolojiye meraklı ama çok muhalif kişiliği olmayan, çok talepte bulunmayan dindar bir kitle yetiştirmek istiyor. Kamu okulu üzerinden kendi bakış açısıyla insan yetiştirmek istiyor. Kemalizm’i eleştirenler şimdi bunu da eleştirmeliler! AK Parti, topluma kendi ideolojisini, din anlayışını dayatıyor. Bu tarz politikaları dayatırsanız kitle partisi olamazsınız. Belli değerler sistemini hayata geçirmeye çalışan bir misyon partisi olursunuz ancak! Çünkü kitle partisi bu işleri topluma bırakır. Zaten bu yüzden AK Parti merkez partisi değil. O, muhafazakâr popülist bir parti. Popülizm yaptıkça ve kültürel değerler üzerinden kendini var ettikçe merkez partisi olamayacak.
AK Parti Kürt politikasında da sertleşti. Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün insanca açıklamalarına bile tahammül edemiyorlar. Erdoğan, Bahçeli ile aynı çizgiye geldi. Bu sertliğin politik izahı ne?
Emniyet müdürüne son derece milliyetçi ve statükocu bir tepki verdi. Nedeni çok basit. Cumhurbaşkanı olmak için gücünü konsolide etmesi lazım. Bunun için de yüzde 5’lik milliyetçi oyu hedefliyor. Erdoğan cumhurbaşkanlığını aslında kültürel popülizm üzerinden inşa etmeye çalışıyor. Kongrede yaptığı da buydu. Bu kültürel popülizmle yüzde 60 oy imkânının olduğunu düşünüyor. Bu kültürel popülizm stratejisi Türkiye’ye çok zarar veriyor.
Kültürel popülizm nedir? Hangi açıdan zarar veriyor?
Bu popülizmin içinde milliyetçilik ve İslam var. Bu kültürel popülizm karşıtını getiriyor ve Türkiye’yi kültür üzerinden kutuplaştırıyor. AK Parti’deki dinsel milliyetçilik karşı tarafta ulusalcı tepkiyi tetikliyor. Çünkü dinsel milliyetçilik dozunun arttırılması, karşı tarafı çok ürkütüyor ve bir tepki olarak seküler milliyetçiliği yani ulusalcılığı arttırıyor. Sonuçta ülkeye milliyetçi bir dil hâkim oluyor ve bunu gören Kürtler de milliyetçiliğe sığınıyor. Anlayacağınız Erdoğan’ın yerel seçim ve cumhurbaşkanlığı stratejisi çok basit. Her vesileyle CHP’yi ulusalcı reaksiyonerliğin içine sıkıştırmaya çalışıyor. Çünkü ulusalcı reaksiyonerliğin taş çatlasa yüzde 20 oyu var. Erdoğan’ın konumu netleşene kadar AK Parti demokratikleşmede ve Kürt sorununda adım atmayacak. Zaten sağcı partiler hep böyle yaparlar.
Sağcı partiler ne yaparlar?
Reformdan vazgeçtiklerinde kültüre abanırlar. Oysa siyaset, ülkenin somut sorunları üzerinden yapılır. Bizde o sorunlara dokunamayanlar kültürel gerilimlere sığınıyorlar. Kürtaj meselesi hangi konjonktürde gündeme geldi hatırlayın. Hükümet, Uludere’de sıkıştığı anda kürtaj meselesini açtı. AK Parti kültürel meselelerde gerginlik yaratarak statikleşip sağcılaşıyor. AK Parti, bilerek kendisini dindar- laik kutuplaşmasına kilitledi. Buraya kilitlendiğinde değişimcilik sıkıntıya düşüyor tabii. Hâlbuki demokrasi nedir? Demokrasi, muhalefetin rahatlıkla örgütlenip varlığını devam ettirebildiği rejimdir.
Türkiye’de bu anlamda bir demokrasi yok mu?
Yok. Türkiye’de neredeyse bütün rektörler AK Parti’ye yakınlar. Bütün valiler AK Parti zihniyetindeler. O kadar ciddi bir tekçilik var ki, biz bunu demokrasi olarak göremeyiz. Bu bir çoğunluk yönetimidir. Bu, çoğunlukçuluktur!
Biraz açar mısınız?
Belli bir çoğunluğun üzerinden bütün konumların hak edildiğine dair bir anlayış var bugün bu ülkede. Eğer ben belli bir oyu alıyorsam, tüm kamu kurumlarında benim zihniyetim hâkim olmalıdır anlayışı çok ciddi bir otoriter bir anlayıştır! İnsanlar bugün AK Parti’den korkuyorlar. Onu eleştirdiklerinde işlerinden atılacaklarından kaygılılar. Uludere’yi eleştirdi diye Yeni Şafak Gazetesi’nden kovulanlar oldu.
12 Eylül referandumundan önceki AK Parti ile bugünkü AK Parti arasında, sanki iki ayrı partiymiş gibi bir fark var. Bu iki yılda AK Parti’yi böyle değiştirecek ne oldu?
AK Parti reform riski almadan da seçim kazanabileceği duygusuyla hareket ediyor artık. Ekonomiye ve iktisadi büyümeye güveniyor. Siyaset, umut yaratma işidir! Erdoğan bunu iyi başarıyor. İnsanlar, “ben şu anda kötü durumda olabilirim ama tünelin sonunda ışık var” diyorlar. Çevreden gelen insanlar AK Parti döneminde birer konum elde ettiler. Ekonomide, siyasette ve kültürde, yeni bir seçkin grubu eski seçkinlerin yerini aldı. Yeni seçkinlerin merkeze doğru hareket etmesi ve eski seçkinlerin iktidardan gitmesi, geniş kesimlerde bir umut yaratıyor. Bu umut AK Parti’ye oy ve kredi olarak geri dönüyor.
AK Parti ya da Erdoğan Avrupa Birliği’nin kriterlerini niye terk etti?
Reform yapmanın beklenmeyen sonuçlarını ve maliyetlerini gördüler. İktidardan götürebileceğini anladılar. Bir de şu var. AK Parti, kendi içinde Batıcı ya da liberal hiç bir örgütlü grup barındırmayan tek merkez sağ parti!
Anlamadım... Nasıl?
Geçmişte Demokrat Parti’de de, Demirel’in partisinde de, Özal’ın ANAVATAN’ında da liberal ya da Batıcı gruplar vardı ve bunlar güçlüydüler, bakan oluyorlardı. AK Parti’de ise böyle bir Batıcı grup yok. İstanbul’un yerleşik sermaye ve kültür çevrelerinin hiçbir şekilde içinde yer almadığı tek parti AK Parti’dir. AK Parti bu açığı kapatmak için liberal ve sol demokrat kanaat önderleriyle ve Batı’ya dönük bazı iş çevreleriyle iyi ilişki kuruyordu. Bu ittifakın çıpası AB süreci ve demokratikleşmeydi. Şimdi o ilişki koptu. AK Parti uzunca bir süredir liberal ve sol demokratları boşladı.
AK Parti’ye bugüne dek oy verip de şimdi ondan kaygı duyanlar kimler?
Gülen Cemaati mesela... AK Parti’nin siyasi yönelimlerinden, popülizm yapmasından ve toplumu din üzerinden kutuplaştırmasından çok rahatsızlar. Din ve milliyetçilik onlar için de çok önemli ama onlar için Türkiye’de müesses nizamın belli unsurları daha önemli. Onlar daha dengeciler. Aslında Gülenciler dinsel milliyetçilikle ulusaşırı dinamizm arasında sıkışan bir hareket. AK Parti’nin Batı’ya dönük kesimleri bu kadar ötelemesinden rahatsız oluyorlar. Gülen Cemaati AK Parti’nin Türkiye’de dindarlık ve laiklik kutuplaşmasını keskinleştireceğinden ürküyor ve bunu istemiyor. Çünkü Cemaat’in dünyaya verdiği projeksiyon ılımlı İslam. Ilımlı İslam üzerinden küresel gücünü elde etmiş bir hareket bu. Zaten bu yüzden de Mavi Marmara ve karikatür gibi olaylara tepkileri AK Parti’den hep daha sakin.
AKP’nin Türk-İslam sentezine geri döndüğü söyleniyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Erdoğan ve Gül dâhil hepsinde Necip Fazıl Kısakürek gibi isimler üzerinden Türk-İslam düşüncesine bir yatkınlık var. Toplumdan korkan ve kendini asli unsur olarak gören, kendini Türk Müslüman olarak gören bir düşünce hepsinde var. Ama şu da var. AK Parti Türk -İslam sentezi gibi dışa kapanmacı değil. Aksine AK Parti küreselci. Bugün Erdoğan ve AK Parti hem ülke içinde hem de uluslararası ilişkilerde Türk-İslam sentezciliği değil, “dinsel milliyetçilik” yapıyorlar. Hâlbuki onlar, 2002’de muhafazakâr demokratız diyen bir programla ortaya çıkmışlardı ve üç kırmızıçizgi getirmişlerdi.
Neydi kırmızıçizgileri?
“Biz bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçilik yapmayacağız” demişlerdi. Şimdi ise hem ülke içinde ve uluslararası algılarında dinsel milliyetçilik yapıyorlar.
Tek adamlıktan söz ettiniz. AKP’nin tek adamlığı ile Kemalizm’in tek adamlığı arasında bir nasıl bir fark var?
Tek adamı artık bu toplum er geç püskürtür. Çünkü tek adam, toplumun özlemlerine ters düşüyor. Kemalizm’in tek adamlığında toplum çok az örgütlüydü. Şimdiki dünyada ise insanlar gösteri yapıyorlar. Toplumu hizaya koymak ve birörnekleştirmek çok zor artık. Erdoğan başkan seçilebilir ama başkanlık sistemi kurmada çok ciddi tepki görecek. Bu tepkiye dindar insanlar da katılacak. Dindarlar da başkanlık sistemini kabul etmeyecek.
Neye dayanarak bunu söylüyorsunuz?
Erdoğan niye kendine katarak küçücük bir partiyi kapatmak istedi? İnsanlar karşılarında alternatifler görürlerse onlara yönelecekler çünkü. Yerel seçimlerde Gülen Cemaati ve başka gruplar o partiye yüklenirlerse diye bir hamle yaptı. Bu hamle, Erdoğan’daki korkuyu gösteriyor. O da gerçeği görüyor.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012