Oya BAYDAR
Bu yazı yazıldığı sırada, İdlib'i de aşacak, ülkeyle birlikte bölgeyi de ateşe atacak sürecin olumluya evrileceğinin hiçbir işareti yok. İlk hedefiniz Şam! çığlıkları atan aklını yitirmişler korosu eşliğinde harekât Suriye ile savaşa dönüşüyor. Bir mucize gerçekleşmezse sağduyusunu, vicdanını, izanını yitirmiş amok koşucusu bir zihniyet şehitlere şehitler katmaktan, komşu ülkeyi yakıp yıkmaktan, ölüleri taneyle saymaktan ve ne kadar çok insan öldürüldüğüyle övünmekten geri durmayacak.
Biraz empati göstermek zihin ve vicdan açıcı olabilir
İdlib'de, Libya'da, sınırlarımızın ötesinde yaşamlarını yitiren çocuklarımız; iktidar hırsı, fütuhatçı emeller, baştan sona yanlış bir dış siyaset anlayışı uğruna komşu ülkeye ölmeye ve öldürmeye gönderilen canlarımızdır.
Şehitlerimize yüreğimiz kan ağlarken, uykularımız uyku olmaktan çıkmış, gündüzümüz kararmışken bir de binlerle öldürülen Suriyeli çocukları, askerleri düşünelim. Bir an, ülkemizin aynı duruma düştüğünü varsayalım. Bir yabancı ülke, "Başınızdakiler kötü, gaddar, halka zulmediyor" diyerek meşru iktidara karşı cihatçıları, teröristleri silahlandırıp örgütlese, ülkenin bir bölümünü ele geçirmeye çalışan cihatçıları, ayrılıkçıları destekleyerek meşru yönetimi düşürmek için çatışmalara katılsa, sınırlarımızdan kilometrelerce içeri girip topraklarımıza asker yerleştirse ne olurdu, nasıl tepki verirdiniz?
Böyle bir felaket durumunda, tümüyle muhalif olduğum, ülkeye zararlı bulduğum, bir an önce değişmesini istediğim iktidarın yanında yer almakta ve savaşmakta bir an bile tereddüt etmezdim. Düşmanla işbirliği yapanlar, bu kirli savaştan çıkarı olanlar hariç, kimsenin de tereddüt etmeyeceğinden kuşkum yok.
İdlib'de, Libya'da ne işimiz var sorusunu bastıramazsınız
İdlib'de, Libya'da ne işimiz var sorusu iktidarın fena halde canını sıkıyor. Soranlara hainden şerefsize çeşitli hakaretler yağdırılıyor, olmadı gözaltılar, tutuklamalar kapıda bekliyor. Ancak benden söylemesi: bu soru her şehit haberinde biraz daha yaygınlaşıyor. Çünkü Libya'da, hele de canımızı yakan İdlib'de; Fırat'ın doğusunda olduğu gibi PKK/PYD (özünde Kürt) umacısına başvurmak ne mümkün ne de işlevsel. Bu yüzden, göçmen akınını önlemek, sivil halkı korumak, sınır güvenliğini sağlamak gibi gerekçelere sığınılıyor. Ama artık bu gerekçeler yeterli olmuyor, Türkiye'nin Suriye iç savaşına boylu boyunca dalışının ve Suriye topraklarında cihatçı, Nusra'cı terör örgütleriyle mücadele ederek ülkelerinin toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışan Suriyelilerle savaşmasının, orada askerlerimizin şehit olmasının kitleleri ikna edici, inandırıcı bir gerekçesi yok. Gerçekleri saklamaya, çarpıtmaya çalışan düzmece haberler ve yorumlar da artık inandırıcı olmuyor.
Anlaşıldığı kadarıyla şehitler tepesinin boş kalmaması, kanla sulanmayan toprağın arazi olması gibi içi boş hamasi sözlerin ardında Türkiye'nin sınırlarını güneye doğru "de facto" 30-35 kilometre genişletip, bu bölgenin demografisini bütünüyle değiştirip (son dört yılda bu konuda çok yol alandı zaten) orada İhvancı Sünnî Müslüman bir nüfuz bölgesi kurma niyeti ve Osmanlı fütuhatçılığı hayalleri var. Ama hemen söyleyelim: Bunu size yedirmezler ve olan sadece bu politikanın mimarlarına değil hepimize, bütün Türkiye'ye olur.
Millî ve insani çıkarlara aykırı bir savaş siyaseti
Suriye iç savaşına önce bulaşıp sonra boylu boyunca girmek ülkemize maddi manevi çok büyük zararlar verdi, son gelişmeler zararın telafi edilemez boyutlara varacağını gösteriyor. Yitirdiğimiz evlatlarımız, yaşanan manevî acılar (ki muktedirler kayıplarımızın acısını bizler kadar yüreklerinde duysalardı asla bu yolda gitmezlerdi) telafi edilemez. Bire karşı bin kişi öldürdük demekle şehitlerimiz geri gelmez, üstelik öldürdüklerimizin kanı da ellerimize bulaşır. Savaşın ekonomiye etkilerini, silahlanmanın ve savaş ekonomisinin millî serveti nasıl erittiğini, savaştan nemalananlar dışında halkı nasıl yoksullaştırdığını anlatmaya gerek yok. İnsanlar açlıktan, umutsuzluktan intihar ediyorlarsa, cebimize yansıyan halkın enflasyonu, yani gerçek enflasyon yüzde 80'lere dayanmışsa, (abartmıyorum, son bir yıldır ihtiyacım olan ve hiçbiri lüks madde kategorisine girmeyen bütün ürünlerin ve hizmetlerin fiyatı yüzde 60 ile yüzde 100 arasında arttı) bunun en önemli nedenlerinden biri, hatta en önemlisi savaş ekonomisi ve savaş atmosferidir.
Çözüm var ama…
Daha fazla şehit vermeden, komşu ülkenin topraklarında sürdürülen savaşın insanî, vicdanî sorumluluğu dökülen kanlarla ağırlaşıp omuzlarımıza yüklenmeden sağduyu ve izana dönmenin zamanıdır.
Bu ülkenin barıştan yana gerçek yurtseverleri, hangi kesimden, hangi siyasetten olurlarsa olsunlar savaşın sonlandırılması, askerlerimizin bölgeden çekilmesi için çağrı üstüne çağrı yapıyorlar. Biliyorum; Suriye'de durum öylesine karıştı, öylesine kördüğüm oldu ki, bu çağrılar hayalci, gerçek dışı görülüyor. Oysa Türkiye'yi yönetenler Suriye topraklarında ilerlemekten, bir ülkenin iç savaşında cihatçılardan, terör örgütlerinden yana saf tutmaktan, yayılmacı heveslerinden vazgeçebilseler, kalıcı barış için Suriye yönetiminin de katılacağı bir diyalog masasına otursalar savaşsız, kansız, temiz bir çözüm pekâlâ bulunabilir. Üstelik, kendi emelleri uğruna Türkiye'yi kullanmaya kalkışan, oyuna getiren, türlü kumpaslar kuran doğulu batılı bilumum emperyalist güçlerin elleri de böğürlerinde kalır. Türkiye de bölge de, mülteci sorunu başta bir sürü beladan adım adım kurtulabilir.
İktidar barışçı çözüme yanaşır mı? Doğrusunu söylemem gerekirse amaçlarını, zihniyetlerini bildiğim için, hele de son vahim gelişmeleri izleyince pek umudum yok. Ama muhalefet, "millî birlik" zokasını yutup iktidarın dümen suyuna girmeden, savaş değirmenine su taşımadan bu yıkıcı siyasetin karşısına kitlelerle birlikte güçlü bir barış cephesi olarak dikilirse, işte o zaman ülkemizin de, bölgemizin de kaderi değişir.
Son söz: Günümüzde devletlerin gücü korku yaratmalarıyla, yayılmacılıkla, toprak kazanmakla değil dünya ve bölge barışına sağladıkları katkıyla, halkının refahını, huzurunu, özgürlüğünü artırmakla ölçülür. Suriye krizinde tarih ve insanlık önünde tek gerçek ve kalıcı zafer; silahları susturan, kanı durduran, savaşı sonlandıran tarafın olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024