Şahin ALPAY
Soğuk Savaş’ın nihayete ermesinden sonra, büyük sorunlara rağmen Türkiye’nin adım adım da olsa özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi yerleştirme yoluna çıktığına hükmettim.
Kapıldığım temkinli iyimserlik AKP’nin ilk iki iktidar döneminde zirve yaptı. Son genel seçimlerden bu yana yaşananlar, giderek mesafe kaydeden tek parti, tek adam yönetimi ise bende gerçeküstü bir Türkiye’de yaşadığımız, karabasan gördüğümüz izlenimi bırakıyor. Artık temkinli bir karamsarlık içindeyim.
Geride bıraktığımız günlerde karamsarlığım iyice derinleşti. Nedenleri çok, ama en vahiminden birkaçına değinmek yeter. Bunlardan biri, katledilmesinden sekiz yıl sonra Hrant Dink cinayetinin gerçek sorumlularının ortaya çıkarılamamış olması. Dönemin başbakanı bu cinayetin Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacağını söylemiş, Rakel Dink’e faillerin bulunacağına dair namus sözü vermişti. Sonra söylemi değişti; “Dink’i yazılarını hazmedemeyen gençler öldürmüş... Arkasında başka bir şey yok…” demeye başladı. Derken bütün faili meçhuller gibi Hrant Dink cinayeti de “Fethullahçı kumpas” ilan ediliverdi.
Geçen hafta, adını anmayı dahi zül addedeceğim bir AKP genel başkan yardımcısı, hem de anayasa profesörü, “AKP’nin muhalifleri Türkiye’nin düşmanlarıdır…” buyurdu. Şimdilerde iktidara hakim olan, muhalefeti yani demokrasiyi temelinden reddetme zihniyeti herhalde bundan daha iyi ifade edilemezdi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk iddiaları örtbas edildi. TBMM’deki istifa etmek zorunda kalan dört bakanla ilgili Yüce Divan oylamasında büyük çoğunluğuyla AKP Grubu, beklendiği üzere, kariyerlerini ve kazanımlarını “Sağlam İrade”ye borçlu olduklarını unutmadı. “Yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu kopartırım…” deyip duran, dört bakanı kendiliklerinden Yüce Divan’a gitmeye çağıran Başbakan bir bahane buldu, oylamaya katılmadı. Aynı Başbakan’ın açıkladığı, parti il başkanlarına da mal bildiriminde bulunmaları zorunluluğu getiren “kamu yönetiminde şeffalık” paketi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı rahatsız etti. “Mal bildiriminde çok dikkatli olunmalı. Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız…” dedi. Bu sözleri Türkiye’de siyasilerin en azından çoğunun, siyasete esas olarak ceplerini doldurmak için atıldıklarının en yüksek mertebeden yapılan hüzün verici itirafıydı.
Aynı Cumhurbaşkanı, Anayasa’yı çiğneyerek iyice üstlendiği başkanlık rolünde, faiz düşürmesi için baskı yaptığı Merkez Bankası başkanına, “İnmiyor, düşürmüyor, yahu neyi bekliyorsun sen!?..” diye çıkıştı. Arkasından, “Şimdi diyebilirler ha, Merkez Bankası bağımsızdır, ben de bağımsızım...” dedi. Ne demek istediğini anlayamayanlar oldu. Oysa anlamı açıktı: “Ben kimseye hesap vermem ama herkes bana hesap verir; hiçbir devlet kurumu benden bağımsız olamaz…” Putinizm’in bundan daha açık bir ifadesi olamazdı.
Yaşananların belki en vahim olanı “paralel yapı” safsatasının bütün devleti “Sağlam İrade”ye tabi kılma aracından da öteye gitmesi ve iktidarın hesabını veremeyeceği her şeye kulp bulmasına alet edilmesi. Görebildiğim kadarıyla “paralel yapı” safsatasının son kullanılma amacı, “Sağlam İrade”ye biat etmeyen herkesin AKP’den tasfiyesi olacak. “Paralel yapı”ya karşı kararlı duruşu nedeniyle başbakan yapılan Davutoğlu dahi yakında “paralel” ilan edilirse hiç şaşırmayın. (Bkz. Mustafa Ünal, “Saray Divanı,” Zaman, 21.01.2015.) Bir partide demokrasi bitti mi, birbirini yeme dönemi başlar. Otoriter ve totaliter rejim sahibi bütün partilerde böyle olmuştur.
Yaşanan karabasandan uyanacağımıza dair yegane umudum, Türkiye’nin “Sağlam İrade”nin sandığı kadar ilkel bir toplum olmadığına, AKP’nin bile tek adam yönetimine daha uzun süre katlanamayacağına dair devam eden inancıma dayanıyor.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020