Sinan ÇİFTYÜREK
Suriye üzerindeki egemenlik savaşında, dış müdahalelerle paralel gerilim tırmandıkça karşılıklı hamleler de birbirini izlemeye başladı. Rusya’nın, bölgedeki son kalesi Suriye’yi, Batıya kaptırmamak için Eylül ayından bari askeri müdahalede bulunmasına ve Rus desteğindeki Suriye’nin ilerleyerek Halep’i kuşatmasının yanı sıra muhalefetin Kuzeyden gelen ikmal yolunu kesme hamlesine, S. Arabistan ile Türkiye’den “askeri müdahalede bulunuruz” yanıtı gecikmedi. Hesaplar fena karışınca, “Üçüncü Dünya savaşı çıkar” uyarıları gelince, tehlikenin büyüdüğünü gören ABD ile Rusya şimdi tansiyonu düşürme çabasında!
I - Uzatmalı postmodern savaşın kapsam alanı, Sykes-Picot ile sınırlı değil!
Sıkça dile getirdiğim Avrasya üzerinde 20 yıldır sürdürülen vekâlet savaşları, önlem alınmazsa artık Suriye üzerinden tarafların doğrudan savaşmaları gibi tehlikeli bir evrenin kapısını çalmaya başladı. Yapılacak NATO toplantısında, eğer Suudilerin, Suriye’ye asker gönderme önerisi kabul görürse savaş daha da ağırlaşacak demektir. Kabul görürü mü? Zor!
ABD ve Rusya’nın başını çektiği Batı ile Doğu blokları, 100. yıldönümünde salt Sykes Picot’u mu aşmak istiyorlar? Batı ile Doğu güç eksenlerinin 20 yıldır aralıksız süren kavgaları Sykes Picot’un düzenlediği alanla mı sınırlı? Her iki soruya yanıtım hayır! Çünkü kavga sadece Sykes-Picot’un kapsadığı alanlarla sınırlı olmayıp Avrasya’yı kapsamaktadır.
Savaş, neden Avrasya, daraltılmış Avrasya olarak da, Afganistan-Mısır-Ukrayna üçgeninde (yarın öbür gün Pasifike/Güneydoğu Asya’ya kayabilir) sürdürülüyor? Yanıtını “Afganistan-Ukrayna-Mısır üçgeninde savaşın ekonomi politiği” başlıklı yazımda ele almıştım.
ABD ve müttefikleri, genel olarak Sykes-Picot alanını da kapsayan Üçgende statükoyu kendi emperyal çıkarları doğrultusunda değiştirilmesini; somutta Ortadoğu, İran, Rusya, Çin’de yeni ulus devletin kurulmasını hedeflerken; aynı ABD bu genel politikasının yanı sıra yine çıkarları gereği statükoyu savunup bekçiliğini yaptığı birden fazla alan (rejim) da var. Arap isyanları sırasında ABD’nin, Körfez ülkeleri ve Mısır’da statükoyu savunarak muhalefete karşı aldığı tavır bunun kanıtı. Denilebilir ki ABD ve müttefikleri, 11 Eylül 2001 saldırısından beri genelde saldırı, bazen de saldırı içerisinde savunma politikasını izliyorlar.
Rusya ve müttefikleri ise, Avrasya, özelde de belirttiğim Üçgende emperyalist çıkarları gereği mevcut statüko ve sınırlarının devamından yana olup bu geniş alanda savunma ya da savunma içerisinde saldırı pozisyonundadırlar. Rusya genelde mevcut statüko ve sınırların devamından yana bir savunma hattı izlemekle birlikte Gürcistan’da yaşandığı gibi çıkarları gereği yeni sınır ve devletlerin oluşumunu da savunabilir. Dolaysıyla Rusya’nın, Kürdistan’da yüz yüze olduğu handikap, Ortadoğu ve Avrasya ölçeğinde ABD karşısında mevcut sınır/statükoyu savunuyor olmasıdır. Yoksa Kürtlere daha geniş destek verebilirdi!
II - Doğrudan ya da dolaylı müdahil olan aktörlerin Ortadoğu özelde de Suriye’de ki pozisyonları ise şöyle özetlenebilir: ABD, Afganistan ve Irak’ta çıkardığı derslerle kara birliklerine dayalı müdahale yerine daha çok yerel güçlere hava desteği ile yol almak istiyor. AB’nin derdi ise varsa yoksa “mülteci bana gelmesin” ile sınırlı! Türkiye hem izlediği bölgesel politikalar hem de Rus uçağının düşürülmesi üzerinden sınırlarına hapsedilmiş durumda. Rusya ve İran ise kararlı ve militan davranıyorlar!
Ortadoğu’da İran ile birlikte statükoyu savunan Rusya, PYD’yi Suriye rejimi ile birlikte hareket etme çizgisine çekmeye çalışırken; ABD’de tersine statükoyu değiştirme hedefinde PYD’yi Batı bloğu özelde de PDK-Güney ile aynı çizgiye çekme çalışıyor! Her ikisi de Rojava’da askeri üs kuruyor. Peki, hem Rusya hem ABD “desteği” genel de Rojavalı Kürtler, özelde de PYD için bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı? Kürtler/PYD arada sıkışır mı yoksa sıyrılır mı? Büyük devletlerin bile aynı süreçte iki ayrı blokla ittifakı sürdürmede zorlandığı dikkate alınırsa, PYD giderek iki eksenden birini tercih etmekle yüzleşecek. Zaten Rusya, Cenevre –III’te, “ya benimlesin ya da ABD ile” diyerek PYD lehine ağırlığını koyamayarak mesaj vermiş oldu!
PYD, tercihle yüzleştiğinde, Batı ekseni ile mi yoksa Doğu ekseniyle mi ittifak kurmalı sorusuna yanıt önemlidir. PYD’nin “üçüncü alan siyaseti” teorik olarak doğru ancak aynı süreçte hem Rusya hem ABD’nin elini tutarak uzun soluklu yürümesi zor!
ABD’nin PYD’ye doğrudan veya Rusya üzerinden dolaylı desteği, öncelikle Türkiye ile ABD arasında ilişkileri ciddi geriyor. ABD, YPG’nin Kobanê ile Efrin arasını birleştirmede destek vermek için aşamadığı Türkiye engelini Rusya eliyle aşılmasına olumlu bakması Rusya’nın da işine geliyor çünkü PDY üzerinden Kürtlerle ilişkisini geliştiriyor.
Türkiye cumhurbaşkanı, ABD’ye “ya biz ya PYD” diyor! ABD bu dayatma karşısında halen geri adım atmış değil ama zorlandığı görülüyor. Hatta bölgesel çıkarları açısında Türkiye’nin jeopolitik ağırlığını zayıflatmak için orta vade de İran ile ilişkileri geliştirdiği gözlemleniyor.
Türkiye, daha büyük tavizlerle ABD’yi PYD ile ilişkiyi kesmeye zorlayabilir mi? Yarın içeride kendini rahat hissederse, Suudilerle birlikte Rojava’ya müdahale eder mi? ABD askeri olarak da Rojava’dayken ve önemlisi hem hava sahasında hem de Qamışlo’ya yerleşerek karadan da mevzilenen Rusya’ya rağmen Türkiye operasyon yapabilir mi? Rus Başbakanın “üçüncü dünya savaşı çıkar” uyarısına rağmen Türkiye ile Suudi Arabistan karadan müdahaleyi göze alır mı? Zor, zor!
III - Ankara’yı, “Eyvah siyasal Kürdistan ile çevriliyorum” korkusu yönlendiriyor!
Ankara’nın “eyvah siyasal Kürdistan ile çevriliyorum” korkusu sadece Kürtlere dönük değil bölge politikasını belirliyor. Ankara için, Kürdistan’daki parti adlarının KDP, YNK, PYD, KDP-İ, PKK olması fark etmiyor çünkü önemli olan partilerin adları değil taşıdıkları Kürt kimlikleridir. Rojava’da PYD yerine Batı ekseni yanlısı PDK-S ya da PYDKS olsa Türk devleti yine aynı tepkiyi gösterecekti.
Ankara, bölge politikasını Kürt karşıtlığı üzerinden kurduğu için, Batı bloğunda yer almasına karşın mevcut statükonun devamını dolaysıyla Suriye ve Irak’ın toprak birliğini savunmakta. Dikkat edilirse Erdoğan sıkça “Irak’ta düştüğümüz hataya Suriye’de düşmeyeceğiz. 1 Mart teskeresine hayır demek yanlıştı. Eğer Türk askeri Irak’a, koalisyon güçleriyle girseydi bugün Kuzey Irak olmayacaktı” derken verdiği mesaj açık! Ki Davutoğlu da “gerekirse Rojav’ya askeri müdahale yaparız” diyerek Erdoğan’ı tamamlıyor. Ancak bu söyleme rağmen Ankara’nın Rojava’ya saldırması zor! Zira böyle bir kara hareketi Türk devletini birden fazla bölgesel,küresel aktör (Rusya, İran, ABD, Kürtler, Suriye) ile karşı karşıya getirecek!
Ankara, Suriye politikasında hem cami hem de kiliseden olma misali yalnızlaştı. Sınır ötesi her hareketine bölge ve küresel aktörler karşı çıkmakta. Ankara müttefiki ABD ile başta Kürtler konusu olmak üzere bölge siyasetinde anlaşamadığı gibi Rusya’nın başını çektiği Doğu ekseni ile uzlaşmazlık içerisinde! Musul Beşika meselesinde bu net görüldü. Demek Suriye’ye müdahale meselesinde sadece Rus bariyeri yok yanı sıra İran, Hizbullah ve Arap milliyetçiliği de karşı duracak. Ya Kürtler! Sadece Rojavada değil dört parça, Türk rejiminin saldırılarına karşı tutum alır. Bunun için Yaşar Yakış Suriye’ye “saldırı bizden olacağından NATO bizi savunmayabilir Cerablus-Azez'i alalım derken Hatay'ı kaybedebiliriz" diye uyarıyor! Kısacası Türkiye; Suriye-Rojavada meselelerini çözme kapasitesini büyük oranda yitirdi ama jeostratejik konumuyla halen sorun ve engel çıkarma kapasitesini koruyor!
Hamleler peş peşe gelmeye başladı!
Rusya, ABD’yi dengelemek için Suriye’de varım dedi. ABD, Türk basıncı nedeniyle kendisinin yapamadığını Rusların yapmasına göz yumdu fakat Ruslar belirlenen sınırı aşınca hesaplar yeniden karıştı. Tekrarı göze alarak özetlersek:
Rusya, ABD’nin göz yummasını fırsatbilip, YPG’ye desteğin ötesinde Suriye rejiminin Halep başta olmak üzere sahada yeniden hakimiyet sağlamasına giden yolu açmaya yönelmesi … YPG, Azez’i Kuzey ve Güney’den kuşatmaya alması… Davutoğlu’nun "PYD'yi vururuz" demesi… S. Arabistan ve Türkiye destekli muhalefetin ikmal yolunun kesilmesinin gündeme gelmesi… Suudi Bakanının tarih verip “Suriye’ye karadan müdahale ederiz” beyanı... Derken Rus başbakan Medvedev’in “sakın gelmeyin Üçüncü Dünya savaşı çıkar” açıklaması geldi.
Bu gelişmeler zinciri üzerine rahatsız olan ABD, Ruslara; “bakın savaşı durdurmazsanız S. Arabistan’ın karadan müdahalesi gelir” mesajını vermeye başlamsı üzerine Rusya ile ABD dışişleri bakanları yaptıkları ortak basın açıklamasıyla tansiyonu düşürmeye çalıştılar. Lavro ile Kerry, “Suriye’de Esat rejimi ile muhalifler arasında bir hafta içerisinde ateşkes sağlanmasında tarafların uzlaştığı ve bu anlaşmaya IŞİD ile El Nusra’nın dahil olmadığı”nı duyurdular. Ki ateşkes sağlanırs Cenevre-III müzakerelerini de yeniden başlatabilir.
Rusya ile ABD’nin uzatmalı postmodern savaşının Suriye ayağını kontrollü sürdürmeleri demek, Suriye üzerinde “anlaştılar” anlamına gelmez, geçici uzlaştılar denilebilir çünkü ABD ile Rusya hesaplaşmasının Avrasya bütününde sürdüğü ve Suriye ile Irak’ın bu bütünün birer halkasını oluşturdukları; Afganistan, Kırgızistan, Gürcistan, Ermenistan-Azerbaycan, Kırım, Ukrayna, Yemen gibi savaş ve kriz alanları devam ettikçe Suriye halkası üzerinde olsa olsa tansiyonu düşürmek için uzlaşmış olabilirler.
Ankara sıkıştıkça özellikle Rus basıncı altında nefes alamaz hale geldikçe sınırlarının ve hava sahasının korunmasını, “aynı zamanda NATO hava sahasıdır. Onlar da gerekli adımları atmak durumundadır'' diyerek NATO’ya havale ediyor ancak ABD ve NATO ise tersine, Türkiye’yi “Rusya ile sürtüşmeye yol açacak Suriye hava sahasına girme” diye uyarıyorlar!
Ankara’nın önü Ruslarca kesilince, bu kez “Suudi Arabistan, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun kabul etmesi durumunda, IŞİD'e karşı savaşmak üzere Suriye'ye kara gücü göndermeye hazır olduklarını açıkladı. ABD, açıklamayı 'memnuniyetle karşıladı'” ama bu açıklamanın daha çok Rus operasyonlarını frenleme amacını taşıdığını düşünüyorum. Zaten BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın vetosu nedeniyle böyle bir kararı ABD zor çıkartır ki BM kararı olmadan da Türkiye yanaşmaz! Şunu da ekleyelim; Türkiye ile S. Arabistan’ın askeri yakınlaşmasının Suriye’ye dönük potansiyel bir hazırlık olarak algılansa da, İran karşıtı bölgesel Sünni eksen özelliği daha ağır basıyor.
IV - BAAS rejimi sahada güçlendikçe Kürtleri hedef alacağının işaretlerini veriyor
BAAS rejiminin, IŞİD’i geriletilmede Kürt dinamiğine ihtiyacı vardı. Gücünü bölmemek için de ta başında Rojava’dan çekildi. Rejim kendince geri dönmek üzere çekilmişti ve zaten sahada bir parça ilerleme sağlar sağlamaz ilk aklına gelen, “bu Kürtler de fazla ileri gittiler” diyerek Suriye’nin toprak bütünlüğünü hatırlatmak oldu. Cenevre’de BAAS’ı temsil eden Caferi, PYD’nin özerklik talebine ilişkin soruya “Cenevre’ye Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması şartıyla katıldıklarını, federalizme kesinlikle karşı olduklarını” söyleyecekti.
İlginçtir BAAS’ın kanlı kavgalı oldukları Türkiyle aynı kaygıları yanı Kürtlerin “Rojav’da federatif yapı” kuracağı korkusunu taşımaya başlaması ise iki “düşmanı” yakınlaştırabilir!
Kürtlerin, özelde de PYD/YPG’nin siyasi, askeri olarak güçlenmesi ve hem ABD hem Rusya tarafından destekleniyor olması, Esat rejimini bugünden çok yarına dönük rahatsız etmeye başladı. Esat, PYD konusunda, Rusya’nın desteğinden çok ABD’nin desteğinden korkuyor çünkü ABD projeksiyonunda Rojava Kürtleri ile Güney Kürtlerinin birliğini yaratma gibi bir “tehdid” algılamakta ki tüm sömürgeci devletlerin esas korktukları da budur!
Kısacası Suriye rejiminin, Rusya’nın hava, İran ile Hizbullah’ın karasal militan askeri desteğini arkalayarak sahada yeni mevziler kazanması, başta Halep olmak üzere Kuzey’e ilerleyişi sürdükçe, Kürtlerle yüzleşeceği açık! Ya işbirliği ya da çatışma! Görünen o ki Suriye rejimi güçlendikçe, Kürt ulusal hareketine “federalizm yok, kültürel haklarınızı kullanabilir ve silahlarınızla Suriye Ordusuna katılabilirsiniz” dayatmasıyla gelebilir. Suriye rejiminin yeniden toprak birliğinin sağlaması zor ama her seçeneğe hazırlıklı olmak lazım!
V– Cenevre-III meselesi
Suriye’de askeri güç dengesi, 30 Eylül’den beri gelen Rus müdahalesiyle paralel BAAS rejimi lehine değişmeye başladı. Cenevre-III görüşmeleri başlarken, Rusya desteğindeki Suriye, “siz orada konuşun ben bu işi sahada çözeceğim” diyerek Halep’i hedefledi. Tam da toplantıların başlayacağı günlerde, Halep “kuşatmasının ilk aşaması olan Başköy üzerinden Nubul, Zehra beldelerini alması, Cihatçı grupların Halep ile bağlantılarını kesmesi, Cenevre-III’ün amacını yerle bir etti ve toplantının bitmesini sağladı.”
Türkiye sınırını oluşturan Cerablus-Azaz arası ile Halep’in oluşturduğu alan önemlidir. Bu alanın rejimin eline geçmesiyle muhaliflerin ikmal yolları da önemli oranda kesilecek demek.
Savaşın belirleyici cephesi kabul edilen Halep’te, rejimin üstünlük sağladığı ve eğer bu üstünlüğünü sürdürebilirse 25 Şubat’ta yeniden Cenevre-III masası kurulsa bile rejim “ben sahada çözdüm gelmiyorum” diplomatik çözüme kapılarını kapatabilir.
Cenevre sürecinde BAAS rejiminin elini güçlendiren bir diğer unsur; Rojava’lı Kürt ulusal muhalefeti gibi Suriye muhalefetinin de kendi içerisinde parçalı durumudur. Yamalı bohça Suriye muhalefetinin başarısızlığı; IŞİD ile mücadele ve savaşın ağırlaşması gibi faktörler ABD’yi geçici çözüm adına Rusya’nın tezi olan Esat’a razı olmaya ikna etmişti. Bu süreçte Riyad merkezli “Yüksek Müzakere Heyeti” de, Cenevre’ye gelmenin ön şartı olarak; “rejim ablukasının kaldırılması ve varil bombalarıyla yapılan saldırıların durdurulmasını” istemişti.
Cenevre görüşmelerine, Suriye rejimi ile “ılımlı muhalefet” denilen gruplar çağrıldı ama bağımsız bir güç olarak Kürtler özelde de PYD ile ENKS ne ortak ne ayrı çağrılmadılar.
Rusya, ABD, Türkiye, S. Arabistan vb. devletler doğrudan masanın bileşenleri değil perde arkasındaki aktörleri. Perde arkasındaki aktörler, masada doğrudan görüşmelere katılmasalar da doğrudan katılan taraflardan daha belirleyici rolleri olduğu açık.Örneğin Cenevre-III’ün yapılması bile Viyana sürecinde Amerikan-Rus mutabakatıyla çıkmıştı. Ayrıca ABD, Rusya ile bölgesel aktörler, gerek doğrudan savaşta yer alarak gerekse sahadakilere, silah başta olmak üzere destek sağlayarak savaşın gidişatında çoğu kez belirleyici olmaktadırlar.
Cenevre-III, gerek 2015 Aralık ayında alınan BM Güvenlik Konseyi kararına (2254) dolaysıyla ABD ile Rusya’nın arkalanmış mutabakatına; gerekse Viyana Sürecinde İran ile Suudi Arabistan’ı aynı masaya getirebilme kapasitesine sahip olması nedeniyle çok şey bekleniyordu ama maalesef öncekilere yanı Haziran 2012 ve Aralık 2014’te gerçekleştirilen ve “sonuçsuz” kalan Cenevre I ve Cenevre II’ye oranla Cenevre III başlamadan ertelendi.
Cenevre-III’ün başlar başlamaz ertelenmesi, sahada netleşme sağlanmadan Cenevre’de daha çok masalar kurulup dağılacak demektir. Görünen odur ki sahadaki güç dengeleriyle paralel Cenevre masasının oyuncuları da değişkenlik gösterecek.
Cenevre-III görüşmelerine Kürtlerin alınmaması elbette olumsuz bir durumdur ama kalıcı olmayacağı kanaatindeyim çünküAnkara’nın tüm çabalarına rağmen “PYD eşittir IŞİD” propagandası hiçkimse tarafından ciddiye alınmadı. Ankara’nın kırmızı kartını çıkararak PYD’yi Cenevre dışında tutması da kendi başarısından çok ABD’nin kararsızlığı, Rusya’nın PYD’yi test etme tavrı ve Rojava’nın kendi içerisinde ulusal ittifaktan yoksun olmasıdır.
Kürtlerin Cenevre-III’e katılmayı “çantada keklik görülüyordu” çünkü “ABD’nin zaten PYD’ye itirazı yok. Rusya da isterse PYD masaya gelebilir” deniliyordu!
Cenevre’ye Kürtlerin bağımsız bir taraf olarak katılamamasında Türkiye’nin, “PYD gelirse, ben boykot ederim” demesi ve “perde arkası”nda S.Arabistan ile Katar’ın da “boykot”a katılacaklarını ABD’ye iletmesinin önemli etkisi olmuştur. Bu üçlünün paralel tavır alması, ABD’yi Kürtler özelde de PYD konusunda karasızlığa itmiş, Rusya ise hem ABD hem de kendisiyle işbirliğini sürdürmek isteyen PYD’ye mesaj vermiştir. Demek isitediğim, ABD ile Rusya ikili oynadılar Kürtlerin gönlünü almak içinde “üzgünüz, bir dahaki sefere” diyerek teselli etmeye çalıştılar. Böylece ABD ile Rusya’nın PYD ile işbirliği, bölgesel denklemin çıkardığı engeller nedeniyle siyasal alana taşınamayıp askeri alanla sınırlı kaldı.
Kürtler somutta PYD ile ENKS (Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi) eğer Cenevre’ye katılamadılarsa dış faktörlek kadar Kürtlerin kendi içerisinde ulusal ittifaktan yoksun durumlarının da önemli payı bulunmaktadır. Sonuç Rojava’da Ulusal birlik oluşturulamayınca ne TEV- DEM ne de ENKS gidemedi. Cegerxwîn’in tam da dediği yaşandı Rojava’da: “eger hûn nebin yek, hûnê herin yek bi yek”!
Sonuç olarak;
1 - Suriye askeri olarak sahada kaybettiği toprakları yeniden alma sürecine girdi ancak buradan kalkarak Suriye toprak bütünlüğünü sağlayabilir mi? Zor! Bu meseleyi “Irak-Suriye-Ürdün’ün… geleceği ve test edilen Kürdistan bağımsızlığı” başlıklı yazımda ele almıştım.
2 - Sahada askeri olarak güçlenmesinden hareketle “federalizme hayır, Suriye bölünecek olanlar rüya görüyor” diyen Suriyeli yetkililer asıl rüya gördüğünü ekleyeyim.
3 – Kürt siyaseti hiç beklenilmeyen bir gelişmeye; sıkışan Türk devletinin, Suriye rejimi ile anti Kürt politikalarda yakınlaşma-ortaklaşma ihtimaline hazırlıklı olmalıdır!
4 - Kürt siyasetine, yaşananlardan hareketle ulusal çıkarları parti çıkarlarının başına alarak ulusal ittifakı yaratmaları kendini dayatıyor. Bu açıdan Cenevre öncesi Rojavalı 16 Kürt partisinin ortak açıklaması önemliydi kalıcılaştırılmalı. Kuzey’de de benzer adımlar atılmalı.
5 – PDK ile Goran’ın Güney’de yeni bir anlaşmaya hazırlanmaları, iki PDK-İ’nin yakınlaşma çabaları olumlu gelişmeler olup sonuçlandırılmalıdır. 14-02-2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018