Sinan ÇİFTYÜREK
Katılım oranı beklenenden epeyce yüksek, %85.31 oldu. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde katılma oranı %85.10 olduğu dikkate alınırsa katılım beklenenden yüksek. Referandum sonuçları açıklandı, birçok açıdan tartışmalı ve hileli sonuçlar içeriyor. Kaldı ki YSK başkanının açıklaması bizzat seçim sonuçlarının hileli olduğu kanısını oluşturdu ve tartışmalı kıldı. Ayrıca tüm olanlara rağmen iki kişiden birinin “hayır” dediği bu sonuçlar, Erdoğan’ın önüne birden fazla sorunlar koymaya aday! Ve dakika bir gol bir misali daha kesin sonuçları bile beklemeden Erdoğan’ın ilk açıklamasında idam çağrısı yapması, başkanlık sürecinde yapacaklarının ‘ilk işaret fişeği’ olarak okunmalıdır ki bu önümüzdeki süreçte sokakların birden fazla nedenle ısınmasını tetikleyecek demektir.
Şunu da belirtelim; “evet” kampanyasını, AKP ve kısmen MHP devletin imkanlarını kullanarak sürdürürken, “hayır” kampanyasında CHP başı çekse de geniş bir halk kesimi inisiyatif alarak çalıştı. Sokaklarda “evet” propagandasında devlettin soğuk resmi yüzü belirleyiciyken, “hayır”da halkın bağımsız inisiyatifi ön plandaydı.
Birincisi; onca iktidar yıpranmışlığına, iktidarın tek elden merkezileştirilmesi hedefine (ki Erdoğan ve AKP bu iddiayı reddetmek bir yana tersine Atatürk ve İnönü dönemi üzerinden savundular) ve onca baskı, hile olsa da yine de Erdoğan %50 civarında oy nasıl alabildi?
Birden fazla etken var ama ilk elden şunlar özetlenebilir:
İktidarın başta basın tekelini elinde tutmasının büyük rolü oldu olmuştur. İletişimi kontrol edenler halkın üzerinde iktidar kurma gücünü de ellerinde tutarlar, hem öyle ki halkın neyi düşüneceğine ve nasıl düşüneceğine varana kadar etkileyebilirler.
15 yıllık sürede, iktidar lehine el değiştirilen sermayenin de önemli rolü var. O dev propaganda makinesi sadece devletin imkanlarıyla değil aynı zamanda yandaş sermayenin desteğiyle yürüdü. Tabii ki bir de “Fetö damgasını yemeyeyim” veya “bana dokunmasın her şeyi yaparım” kırılmasını da ekleyelim.
ABD ve AB ile özellikle referandum sürecinde bilinçli tırmandırılan gerilimle “bak gördünüz mü yedi düvele kafa tutan lider” imajının yaratılmasının da rolü var. Yani kitlelere verilen mesaj, “Batı emperyalizmi karşısında silik, boynu bükük duran bir Türkiye yerine kafa tutup dik duran bir Türkiye imajının Erdoğan ile sağlandığı” meselesi var. Tabii başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere muhalefetin elinin kolunun bağlanmasını da ekleyelim.
İkincisi; ancak üç partinin yani AKP, MHP, BBP’nin ittifakına (ki bu üç partinin 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde oy oranları % 62) ve diğer kimi desteklere rağmen alınan sonuç başarı olarak görülemez. Çünkü OHAL altında referandum sürecinde, başta Kürt ulusal demokratik güçleri olmak üzere, “hayır” diyenlerin önüne, gözaltı ve tutuklamalarla binbir güvenlik ve siyasi engeller sınırsızca çıkarılırken; “evet” diyenler, devletin tüm maddi, teknik ve güvenlik imkanlarını kullanarak propaganda çalışmaları yaptılar. Buna rağmen tartışmalı ve hileli sonuçlarla kıl payı ancak ilan ettikleri “galibiyeti” halklar taşıyamaz, bir biçimiyle kusacaktır.
İşte bütün bu nedenlerle; hayır cephesi bilinen deyimle “galip sayılır bu yolda mağlup” konumdayken; Erdoğan/AKP ise tersine, “mağlup sayılır bu yolda galip” konumunda olup önümüzdeki siyasal sürecin her adımında bu durumla yüzleşecektir. Demem o ki Erdoğan/AKP galip görüntüsü altında esasında mağlup oldu başka bir ifadeyle “zafer kazanırken” kaybetti! Kaybetmenin ağır sorunlarıyla adım adım yüzleşecek olması, 7 Haziran benzeri ama daha büyük yenilgilerin yollarını döşeyebilir. Hayır diyenler ise tersi bir durumla yani kaybetme görünümü altında kazanmanın dinamiklerini arkaladılar elbette önümüzdeki süreci değerlendirebilirlerse!
Üçüncüsü; dolaysıyla Erdoğan ve AKP’yi bekleyen yakıcı meseleler var. İçeri ve dışarısıyla Kürt/Kürdistan meselesi, ekonomik sorunlar, dış ilişkiler ve Batı yani AB ve ABD ile yaşadığı krizi aşmak gibi…
Kürt/Kürdistan meselesi Erdoğan’ın kucağından atsa atamaz, bıraksa bırakamaz derinlikte ve ağırlıkta acil çözüm bekleyen bir mesele. Ki bu mesele aynı zamanda ABD ve kısmen AB ülkeleriyle de ilişkilerin gerilmesinin esas nedeni.
Kürtler “madem daha önce doğrudan TV kanallarında eyalet sistemi ile yönetilen ülkeler kalkınmış, gelişmiş ülkeler diyordunuz, hatta Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletlerinin varlığını ileri bir sistem olarak gösterip savundun, üstelik Kürdistan’da Kasım 2015 seçimlerine göre oylarında artış var. Eee buyurun adım atın ne duruyorsunuz? Artık Bahçeli’ye de ihtiyacın yok” deyip basınç uygulayabilirler. Dahası bu basınç, Güney Kürdistan’ın bağımsızlık adımıyla ve Rojava’nın da federasyon hamlesiyle içerdeki basınçla birleştirilebilinirse daha da ağırlaşabilir. Kürt ulusal demokratik hareketi parçalarda ve parçalar arası ittifakla Erdoğan iktidarına adım atması için bunaltıcı basınç uygulayabilir.
Ekonomi ise malum! İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesinde temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra ekonomik kötüleşmenin de ciddi payı olmuştur. Ki Batı ile yaşadığı gerilim de dikkate alındığında ekonomiyi toparlamak çok zor olacaktır.
Üstüne üstlük İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya… gibi belli başlı metropollerde MHP ve BBP gibi desteklere rağmen kaybeden; Trakya, Ege, Marmara, Akdeniz ve Kürdistan’da ağırlıklı “hayır”a karşın, ağırlıkla İç Anadolu ve Karadeniz’e dayanmak Erdoğan ve AKP’yi taşıyamaz. Erdoğan ve AKP’liler bu tablonun farkında.
Dördüncüsü; tartışmalı sonuçlarla bıçak sırtında “kazanılan zafer”e bir de Erdoğan/AKP nobranlığı devam ederse yeni ve farklı içerikte Gezilerle yüzleşebilir. Özellikle “ben devletin artık istediğimi yaparım” derse sokaklar ısınarak Erdoğan/AKP’ye karşı temel hak ve özgürlükler alanında itirazlar yükselecek. Bunun ilk işaretleri şimdiden görülmektedir.
Erdoğan ve AKP kurmayları da “mağlup sayılır bu yolda galip” hallerinin farkında (ki bunu son derece gergin yüz çizgilerinde bile okumak mümkündür) ve sanırım alelacele kimi düzenlemelerle birlikte erken seçimi gündeme getirebilirler.
Beşincisi; Kürdistan özelinde ise sömürgeciler beklediği desteği özellikle yakılıp yıkılan kentlerimizde görmediler. Bu olumludur ama Kürt ulusal hareketi de yakılıp yıkılan ilçelerin (Lice %85, Silvan %77, Cizre %81, Silopi %75, Nusaybin %79, Varto %87, Bağlar %72) ve Amed’in (%67.50) dik duruşu dışında, Kürdistan genelinde sevinemedi! 2015 Kasım seçimlerine göre Kürt ulusal hareketine desteğinin bazı kentler de çok ciddi düştüğünü görelim ve üzerinde düşünelim. Özellikle yıkılan kentlerin yarattığı büyük travma nedeniyle Kürdistan’da referandumda boykotun ciddi bir oran oluşturacağı söyleniyor ve bekleniyordu olmadı, yaşanan düşüş boykota değil vereceğim rakamlarda görüleceği üzere “evet” üzerinden Türk rejimine artış olarak döndü! Örneğin;
Antep, Urfa, Malatya, Adıyaman, Elazığ, Erzurum hattı bir yana iç Kürdistan olan ve ulusal özgürlük potansiyeli yüksek şu illerde ki “evet” oy oranı üzerinde herkesin düşünmesi gerekiyor: Siirt %48, Muş %51, Mardin %41, Bitlis %59, Bingöl %72, Ağrı %43, Van %43, Hakkari %32.5, Diyarbakır %35.5! Bu oranlarda HÜDAPAR’ında katkısı olduğunu belirtelim.
1 Kasım 2015 genel seçimlerinde ise AKP’nin bu illerde ki oranı sırasıyla şudur; Siirt %36, Muş %34, Mardin %28, Bitlis %43, Bingöl %43, Ağrı %27, Van %30, Hakkari %12.6, Diyarbakır %21! En düşüğü Siirt’e %12 en yükseği Bingöl’de %29 arasında değişen ciddi oranlarla rejim referandumda oy artışı sağladı. Üzerinde hepimiz kara kara düşünelim dediğim tablo verilerle budur! AKP ve Erdoğan, referandum boyunca Kürtlerin gözünün içine baka baka “tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” diyerek “evet” oyu istediğini unutmayalım!
Elbette Kürdistan özelinde referandumda bu sonucun çıkmasında; Kürdistan kentlerindeki yıkım nedeniyle yaklaşık 400 bin seçmenin yaşadığı yerden göç ettiği yani oy kullanamamasının; HDP’nin başkan ve önemli siyaset kadrosunun tutuklanarak eli-kolunun kırılmasının da önemli payı vardır. Eğer HDP belediye başkanları ve liderleriyle etkili bir siyasal kampanya geliştirebilseydi sonuç farklı olacaktı.
Yedincisi; Anket şirketleri iki-üç tanesi hariç fena halde yanılmanın ötesinde adeta tosladılar. Öyle ki kimileri açıkladıkları veriler ile çıkan sonuçlar arasında %20’leri bulan koca gedikler oluştu.
A&G, evet 60.8, 39.8 hayır; KONDA, evet 51.5, hayır 48.5; ANAR evet 52, hayır 48; GEZİCİ, evet 51. 3, hayır 48.7; GENAR, evet 54.3, hayır 45.7; Andy-Ar, evet 53.7, hayır 46.3; SONAR; hayır 51.2, evet 48.8; AKAM, hayır 57.75, evet 42.25. (kaynak Adil Gür 14 Nisan Hürriyet)
Neden? Özellikle büyük farklarla sonuçlarda toslayan şirketler bağımsız sonuçları açığa çıkartmaktan çok halkı yönlendirmeyi amaç edinmişlerdi.
Sonuç olarak; asıl şimdi yeni bir anayasa, Kürt meselesinde demokratik bir çözümü de içeren yeni bir anayasa lazım. Ve asıl şimdi Kürt ulusal demokratik güçlerinin ortaklaşması lazım. 17.04.2017
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018