Sinan ÇİFTYÜREK
Katılım oranı beklenenden epeyce yüksek, %85.31 oldu. 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde katılma oranı %85.10 olduğu dikkate alınırsa katılım beklenenden yüksek. Referandum sonuçları açıklandı, birçok açıdan tartışmalı ve hileli sonuçlar içeriyor. Kaldı ki YSK başkanının açıklaması bizzat seçim sonuçlarının hileli olduğu kanısını oluşturdu ve tartışmalı kıldı. Ayrıca tüm olanlara rağmen iki kişiden birinin “hayır” dediği bu sonuçlar, Erdoğan’ın önüne birden fazla sorunlar koymaya aday! Ve dakika bir gol bir misali daha kesin sonuçları bile beklemeden Erdoğan’ın ilk açıklamasında idam çağrısı yapması, başkanlık sürecinde yapacaklarının ‘ilk işaret fişeği’ olarak okunmalıdır ki bu önümüzdeki süreçte sokakların birden fazla nedenle ısınmasını tetikleyecek demektir.
Şunu da belirtelim; “evet” kampanyasını, AKP ve kısmen MHP devletin imkanlarını kullanarak sürdürürken, “hayır” kampanyasında CHP başı çekse de geniş bir halk kesimi inisiyatif alarak çalıştı. Sokaklarda “evet” propagandasında devlettin soğuk resmi yüzü belirleyiciyken, “hayır”da halkın bağımsız inisiyatifi ön plandaydı.
Birincisi; onca iktidar yıpranmışlığına, iktidarın tek elden merkezileştirilmesi hedefine (ki Erdoğan ve AKP bu iddiayı reddetmek bir yana tersine Atatürk ve İnönü dönemi üzerinden savundular) ve onca baskı, hile olsa da yine de Erdoğan %50 civarında oy nasıl alabildi?
Birden fazla etken var ama ilk elden şunlar özetlenebilir:
İktidarın başta basın tekelini elinde tutmasının büyük rolü oldu olmuştur. İletişimi kontrol edenler halkın üzerinde iktidar kurma gücünü de ellerinde tutarlar, hem öyle ki halkın neyi düşüneceğine ve nasıl düşüneceğine varana kadar etkileyebilirler.
15 yıllık sürede, iktidar lehine el değiştirilen sermayenin de önemli rolü var. O dev propaganda makinesi sadece devletin imkanlarıyla değil aynı zamanda yandaş sermayenin desteğiyle yürüdü. Tabii ki bir de “Fetö damgasını yemeyeyim” veya “bana dokunmasın her şeyi yaparım” kırılmasını da ekleyelim.
ABD ve AB ile özellikle referandum sürecinde bilinçli tırmandırılan gerilimle “bak gördünüz mü yedi düvele kafa tutan lider” imajının yaratılmasının da rolü var. Yani kitlelere verilen mesaj, “Batı emperyalizmi karşısında silik, boynu bükük duran bir Türkiye yerine kafa tutup dik duran bir Türkiye imajının Erdoğan ile sağlandığı” meselesi var. Tabii başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere muhalefetin elinin kolunun bağlanmasını da ekleyelim.
İkincisi; ancak üç partinin yani AKP, MHP, BBP’nin ittifakına (ki bu üç partinin 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde oy oranları % 62) ve diğer kimi desteklere rağmen alınan sonuç başarı olarak görülemez. Çünkü OHAL altında referandum sürecinde, başta Kürt ulusal demokratik güçleri olmak üzere, “hayır” diyenlerin önüne, gözaltı ve tutuklamalarla binbir güvenlik ve siyasi engeller sınırsızca çıkarılırken; “evet” diyenler, devletin tüm maddi, teknik ve güvenlik imkanlarını kullanarak propaganda çalışmaları yaptılar. Buna rağmen tartışmalı ve hileli sonuçlarla kıl payı ancak ilan ettikleri “galibiyeti” halklar taşıyamaz, bir biçimiyle kusacaktır.
İşte bütün bu nedenlerle; hayır cephesi bilinen deyimle “galip sayılır bu yolda mağlup” konumdayken; Erdoğan/AKP ise tersine, “mağlup sayılır bu yolda galip” konumunda olup önümüzdeki siyasal sürecin her adımında bu durumla yüzleşecektir. Demem o ki Erdoğan/AKP galip görüntüsü altında esasında mağlup oldu başka bir ifadeyle “zafer kazanırken” kaybetti! Kaybetmenin ağır sorunlarıyla adım adım yüzleşecek olması, 7 Haziran benzeri ama daha büyük yenilgilerin yollarını döşeyebilir. Hayır diyenler ise tersi bir durumla yani kaybetme görünümü altında kazanmanın dinamiklerini arkaladılar elbette önümüzdeki süreci değerlendirebilirlerse!
Üçüncüsü; dolaysıyla Erdoğan ve AKP’yi bekleyen yakıcı meseleler var. İçeri ve dışarısıyla Kürt/Kürdistan meselesi, ekonomik sorunlar, dış ilişkiler ve Batı yani AB ve ABD ile yaşadığı krizi aşmak gibi…
Kürt/Kürdistan meselesi Erdoğan’ın kucağından atsa atamaz, bıraksa bırakamaz derinlikte ve ağırlıkta acil çözüm bekleyen bir mesele. Ki bu mesele aynı zamanda ABD ve kısmen AB ülkeleriyle de ilişkilerin gerilmesinin esas nedeni.
Kürtler “madem daha önce doğrudan TV kanallarında eyalet sistemi ile yönetilen ülkeler kalkınmış, gelişmiş ülkeler diyordunuz, hatta Osmanlı’da Lazistan, Kürdistan eyaletlerinin varlığını ileri bir sistem olarak gösterip savundun, üstelik Kürdistan’da Kasım 2015 seçimlerine göre oylarında artış var. Eee buyurun adım atın ne duruyorsunuz? Artık Bahçeli’ye de ihtiyacın yok” deyip basınç uygulayabilirler. Dahası bu basınç, Güney Kürdistan’ın bağımsızlık adımıyla ve Rojava’nın da federasyon hamlesiyle içerdeki basınçla birleştirilebilinirse daha da ağırlaşabilir. Kürt ulusal demokratik hareketi parçalarda ve parçalar arası ittifakla Erdoğan iktidarına adım atması için bunaltıcı basınç uygulayabilir.
Ekonomi ise malum! İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesinde temel hak ve özgürlüklerin yanı sıra ekonomik kötüleşmenin de ciddi payı olmuştur. Ki Batı ile yaşadığı gerilim de dikkate alındığında ekonomiyi toparlamak çok zor olacaktır.
Üstüne üstlük İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Antalya… gibi belli başlı metropollerde MHP ve BBP gibi desteklere rağmen kaybeden; Trakya, Ege, Marmara, Akdeniz ve Kürdistan’da ağırlıklı “hayır”a karşın, ağırlıkla İç Anadolu ve Karadeniz’e dayanmak Erdoğan ve AKP’yi taşıyamaz. Erdoğan ve AKP’liler bu tablonun farkında.
Dördüncüsü; tartışmalı sonuçlarla bıçak sırtında “kazanılan zafer”e bir de Erdoğan/AKP nobranlığı devam ederse yeni ve farklı içerikte Gezilerle yüzleşebilir. Özellikle “ben devletin artık istediğimi yaparım” derse sokaklar ısınarak Erdoğan/AKP’ye karşı temel hak ve özgürlükler alanında itirazlar yükselecek. Bunun ilk işaretleri şimdiden görülmektedir.
Erdoğan ve AKP kurmayları da “mağlup sayılır bu yolda galip” hallerinin farkında (ki bunu son derece gergin yüz çizgilerinde bile okumak mümkündür) ve sanırım alelacele kimi düzenlemelerle birlikte erken seçimi gündeme getirebilirler.
Beşincisi; Kürdistan özelinde ise sömürgeciler beklediği desteği özellikle yakılıp yıkılan kentlerimizde görmediler. Bu olumludur ama Kürt ulusal hareketi de yakılıp yıkılan ilçelerin (Lice %85, Silvan %77, Cizre %81, Silopi %75, Nusaybin %79, Varto %87, Bağlar %72) ve Amed’in (%67.50) dik duruşu dışında, Kürdistan genelinde sevinemedi! 2015 Kasım seçimlerine göre Kürt ulusal hareketine desteğinin bazı kentler de çok ciddi düştüğünü görelim ve üzerinde düşünelim. Özellikle yıkılan kentlerin yarattığı büyük travma nedeniyle Kürdistan’da referandumda boykotun ciddi bir oran oluşturacağı söyleniyor ve bekleniyordu olmadı, yaşanan düşüş boykota değil vereceğim rakamlarda görüleceği üzere “evet” üzerinden Türk rejimine artış olarak döndü! Örneğin;
Antep, Urfa, Malatya, Adıyaman, Elazığ, Erzurum hattı bir yana iç Kürdistan olan ve ulusal özgürlük potansiyeli yüksek şu illerde ki “evet” oy oranı üzerinde herkesin düşünmesi gerekiyor: Siirt %48, Muş %51, Mardin %41, Bitlis %59, Bingöl %72, Ağrı %43, Van %43, Hakkari %32.5, Diyarbakır %35.5! Bu oranlarda HÜDAPAR’ında katkısı olduğunu belirtelim.
1 Kasım 2015 genel seçimlerinde ise AKP’nin bu illerde ki oranı sırasıyla şudur; Siirt %36, Muş %34, Mardin %28, Bitlis %43, Bingöl %43, Ağrı %27, Van %30, Hakkari %12.6, Diyarbakır %21! En düşüğü Siirt’e %12 en yükseği Bingöl’de %29 arasında değişen ciddi oranlarla rejim referandumda oy artışı sağladı. Üzerinde hepimiz kara kara düşünelim dediğim tablo verilerle budur! AKP ve Erdoğan, referandum boyunca Kürtlerin gözünün içine baka baka “tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet” diyerek “evet” oyu istediğini unutmayalım!
Elbette Kürdistan özelinde referandumda bu sonucun çıkmasında; Kürdistan kentlerindeki yıkım nedeniyle yaklaşık 400 bin seçmenin yaşadığı yerden göç ettiği yani oy kullanamamasının; HDP’nin başkan ve önemli siyaset kadrosunun tutuklanarak eli-kolunun kırılmasının da önemli payı vardır. Eğer HDP belediye başkanları ve liderleriyle etkili bir siyasal kampanya geliştirebilseydi sonuç farklı olacaktı.
Yedincisi; Anket şirketleri iki-üç tanesi hariç fena halde yanılmanın ötesinde adeta tosladılar. Öyle ki kimileri açıkladıkları veriler ile çıkan sonuçlar arasında %20’leri bulan koca gedikler oluştu.
A&G, evet 60.8, 39.8 hayır; KONDA, evet 51.5, hayır 48.5; ANAR evet 52, hayır 48; GEZİCİ, evet 51. 3, hayır 48.7; GENAR, evet 54.3, hayır 45.7; Andy-Ar, evet 53.7, hayır 46.3; SONAR; hayır 51.2, evet 48.8; AKAM, hayır 57.75, evet 42.25. (kaynak Adil Gür 14 Nisan Hürriyet)
Neden? Özellikle büyük farklarla sonuçlarda toslayan şirketler bağımsız sonuçları açığa çıkartmaktan çok halkı yönlendirmeyi amaç edinmişlerdi.
Sonuç olarak; asıl şimdi yeni bir anayasa, Kürt meselesinde demokratik bir çözümü de içeren yeni bir anayasa lazım. Ve asıl şimdi Kürt ulusal demokratik güçlerinin ortaklaşması lazım. 17.04.2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018