Taha Akyol
TÜİK eski Başkanı Birol Aydemir, Taha Akyol’un sorularını cevapladı.
Dört ayda Merkez Bankası Başkanı değiştirildi, ne dersiniz?
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile bağımsız kurumların bağımsızlığı bitmiş oldu. Bir gecede Merkez Bankası başkanı değişir oldu. Halbuki Merkez Bankası dahil bu kurumların kendi kanunlarında başkanlarının nasıl atanacağı ve görevden alınacağı var.
Bağımsız kurumların başkanları süreli atanıyordu ve görevden istisnai durumlar hariç alınamıyordu. Şimdi ise kurumların kendi kanunları uygulanmıyor artık. Bu durum aslında özel kanunun genel kanuna şamil olma ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir.
Merkez Bankası artık Cumhurbaşkanına sormadan faizleri değiştiremiyor. Merkez Bankasının faizleri artırması ile ilgili olarak geçmişte sayın Cumhurbaşkanının söyledikleri ile ilgili bugünlerde sosyal medyada tweetler dolaşıyor.
19 Haziran 2018 yılında, yani yeni sistemin cumhurbaşkanı seçilmeden 5 gün önce, söylediği “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” sözleri sürekli paylaşılıyor. Gelinen nokta ortada. Yüzde 19 ile dünyada en yüksek olan faiz oranının olduğu ülkelerden biriyiz artık. Bayağı başarılı olduk ama düşürmede değil yükseltmede.
FAİZDE BİRİNCİ ÜLKE OLDUK
Faiz oranında OECD ve Avrupa ülkeleri içinde birinci Dünyada ise 7 inci sıradayız. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına giremedik ama yüksek faiz oranında girdik. Bu faiz artırımından sonra dün gece Merkez Bankası başkanı görevden alındı. Son 5 yılda 4 başkan atandı. Bu başkanın ömrünün de uzun olacağını sanmıyorum.
Bu atamalar TCMB Kanunu’na aykırıdır ve bağımsızlığını yitirdiğinin en açık delilidir. TCMB başkanının herhangi bir kamu kurumundaki bir yöneticiden farkı kalmamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı sık sık başkan değiştirerek enflasyonu düşüreceğine inanıyorsa bunun mümkün olmadığını geçmişte gördük, şimdi de göreceğiz.
Aslına benim daha güzel bir önerim olacak tıpkı Varlık Fonu’nda olduğu gibi TCMB başkanlığına da kendisini atasın ve faizleri istediği gibi indirsin hatta hemen Avrupa ülkelerinde olduğu gibi 0 veya negatif faiz uygulamasına geçelim. Bunu engelleyen bir durum var mı ? Hayır yok.
Bakalım enflasyon düşüyor mu? Enflasyonun gerçek sebeplerini görmeden yani özellikle başta ithalata bağlı girdi fiyatlarındaki artış olmak üzere elektrik doğalgaz ve personel maliyetlerindeki artışları görmeden faizi indirerek enflasyonun düşürüleceğine inanmak gerçekten akıl ve bilime aykırıdır.
TÜİK’TE 5 YILDA 5 BAŞKAN
Siz TÜİK Başkanıydınız, tecrübeniz var. Son olarak TÜİK’te iki hafta içinde başkan değişti. Bunu nasıl anlayalım
Ben Şubat 2016 da ayrıldım. Benden sonra 5 başkan değişti. Bu süre zarfında en son atanan başkan hariç hiçbir başkan asaleten atanmadı. Yani benden tam 5 yıl sonra bir başkan asaleten atandı. Kurumda başkan dışında asaleten atanan başka bir yönetici de yoktur.
TÜİK gibi bir kurumun 5 yıl asaleten atanan bir başkanının olmaması gerçekten çok vahim bir durum. Bu durum Kurumun bağımsızlığı ile bağdaşmadığı gibi kurumsal kapasiteyi düşüren kurumun etkinlik ve gücünü azaltan bir politikadır. İktidar kurumlara değer vermediği için kurumlara yaptığı atamalara da önem vermiyor.
Aslında bu iktidar bilerek ve isteyerek kurumları zayıflatıyor. Güçlü kurum istemiyorlar. Çünkü güçlü kurumlar fikir, strateji ve politika üretirler, güçlü kurumlar verilen talimatları yapmadan önce düşünüp yanlışlar varsa siyasi iktidara söylerler.
Peki bu iktidar böyle kurumlar ister mi. Tabii ki hayır. Bu iktidar söylediklerini yerine getirecek, asla itiraz etmeyecek güçsüz kurumlar istiyor. Bu nedenle de başta TÜİK olmak üzere bağımsız kurumların bağımsızlıklarını bitirdi, kurumların gelenek ve kültürlerini yok etti. Sürekli bakanlıkları ve kurumları birleştirip ayırarak veya kaldırarak kurumsal zafiyetlere neden oldu ve olmakta. Ben bu duruma kurumların çöküşü diyorum. İşte bu gerçek beka sorunudur. Bu ülkede bir beka sorunu varsa bu kurumların çöküşüdür.
TÜİK VERİLERİ TUTARSIZ
TÜİK verilerine içte, dışta ne ölçüde güveniliyor?
Veriler başta ekonomi olmak üzere hayatın bütün yönleri için çok önemlidir. Eğer verileriniz yoksa veya doğru değilse veriye dayalı politika üretemezsiniz, veriye dayalı politika üretemezsiniz doğru politika üretemezsiniz, doğru politika üretemeyince ülkeyi doğru yönetemezsiniz ve başarılı olamazsınız, büyüyemez gelişemezsiniz, sorunlarınızı çözemezsiniz.
Dolayısıyla elinizde veriler olacak ve bu veriler doğru ve güvenilir olacak. Kimse verilerin güvenilirliğinden şüphe etmeyecek. İşte bu yüzden bütün dünyada istatistik kurumlarının bağımsızlığına çok önem verilmektedir. Bağımsızlık istatistik kurumlarının olmazsa olmazıdır. Bağımsızlığı sağlamak ve verilere güveni artırmak için istatistik kurumlarının hükümete bağlı olmaması yönünde uygulamalar gelişmeye başlandı.
Örneğin parlamentoya bağlı olan istatistik kurumları var. Dünyada böyle bir trend ve gelişmeler varken 5 yıldır başkanı atanamayan, bağımsızlığı gitmiş bir TÜİK’in verilerine güvenebilir misiniz? Ayrıca veriler arasında tutarlık olmaması ve verilerin toplanması konusunda şüphe uyandırıcı işlemlerin olduğu bir durumda TÜİK’in verilerine nasıl güvenebiliriz?
Ülkede istihdam düşüyor fakat işsizlik de düşüyor. Pandemi süreci ile birlikte açıklanan istihdam verileri böyle oldu. Biz bunun doğru olamayacağını defalarca söyledik. Gerekirse ilave veriler ve göstergeler yayınlayın dedik. Doğru bir adım atılarak enflasyon ve istihdam verileri için akademisyenlerin de içinde olduğu bir danışma kurulu kuruldu.
Sonuçta istihdam ve işsizlik verilerinde bizim dediğimiz şekilde ilave göstergeler yayınlandı. Ama ne oldu biliyor musunuz, atanan bu yeni başkan ilk iş olarak bu danışma kurullarını kaldırdı. Şimdi siz gelin de TÜİK’in verilerine güvenin.
Açıklanan büyüme verileri istihdam verisi, çalışılan saat verisi ve diğer yayınlanan istatistiklerle tutarlı değil. İstihdam ve çalışılan saat azalıyor ama biz büyüyoruz. Birçok esnaf, lokanta, cafe, turizm işletmesi pandemi dolayısıyla kapanmış ama hizmet sektörü büyüyor.
Makine teçhizat yatırımları patlamış ama hangi sektörde patlamış bilmiyoruz. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bütün bunları görünce ve yönetişim sorunları ortada iken ve de kurumun bağımsızlığı tamamen kaybolmuşken TÜİK’in verilerine nasıl güvenelim.
LİYAKAT YERİNE SADAKAT
Yargıya bile AK Parti de bir şekilde görev almış isimlerin atandığı oluyor. Bu, kurumları nasıl etkiler?
Kurumları zayıflatmanın ve bitirmenin bir yolu da kurumlara liyakatsız atamaların yapılmasıdır. Yeni hükümet sistemine geçildikten hemen sonra çıkarılan 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bir kurumun üst yöneticiliğine atanmak için 5 yıl kamu veya özel sektörde çalışmış olmak ve üniversite mezunu olmak yeterli hale getirildi. İktidar için önemli olan liyakat değil sadakattır.
Liyakatı dikkate almadan yani bilgi ve tecrübeyi hiçe sayan atamalar kurumları hızla çöküşe götürür. Zira liyakatsız bir yönetici kuruma vizyon veremez, politika geliştiremez, sorunları çözemez, çalışanlarına yol gösteremez kısaca kurumu yönetemez. Çalışanlar yöneticiye güvenmez ve en önemlisi saygı duymazlar. Böyle bir kurumun da sağlıklı işlemesi ve görevlerini hakkıyla yerine getirmesi mümkün olamaz. Bakın size bir örnek vereyim.
ASELSAN’dan bir sürü genç ve yetenekli mühendis ayrıldı. Ayrılan bu mühendislere niye ayrıldıkları sorulmuş. Ayrılık sebepleri ne biliyor musunuz aldıkları ücret veya çalışma şartları falan değil başlarına getirilen liyakatsız ve beceriksiz yöneticiler.
Bundan 7 yıl önceydi sanırım TÜBİTAK’a bağlı ULAKBİM’e (ULUSAL AKADEMİK AĞ VE BİLGİ MERKEZİ) Ankara hayvanat bahçesi müdürü müdür yardımcısı olarak atanmıştı. Veya üniversitelere atanan ve uluslararası saygın hiçbir dergide makalesi bile yayınlanmamış onlarca rektörden bahsediliyor. Şimdi bu rektörlerin yönettiği üniversiteden hangi akademik başarıyı bekleyebilirsiniz.
Güçlü kurumlar olmadan gelişme de kalkınma da olmaz.
Değil kamu kurumları yargı organları bile siyaset karşısında artık çaresiz kalmış ve bağımsızlıklarını yitirmiş durumdalar. Ben geldiğimiz noktaya siyaset fetişizmi diyorum. Siyasetin karışmadığı bir alan yok artık, insanların günlük yaşamlarına bile karışıyor. Neredeyse köy derneklerinin seçimine karışılacak artık…
İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI?
İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomik Reform Paketi açıldı. Değerlendirmeniz nedir?
Bu iktidar her şeyin içini boşaltıp anlamsızlaştırdığı gibi reform kelimesinin de içini boşaltmış ve anlamsızlaştırmıştır. Hukukun en temel ilkelerini yok sayan, tarafsız ve bağımsız yargıyı bitiren, anayasa mahkemesinin kararlarının uygulanmamasını teşvik eden, destekleyen, işkenceyi görmezden gelen bir iktidar insan hakları eylem planı yapsa ne olur.
Bakın açıklanan eylem planı kamuoyunda hiç olumlu etki yaptı mı? Suçsuz yere, haksız yere insanları mahkum edin sonra da insan hakkı olarak görüntülü konuşma hakkı verdik diye reform yapacağınızı söyleyin. En büyük insan hakları reformu yargıyı tarafsız ve bağımsız yapmak, delilsiz, hukuksuz ve kanunsuz şekilde insanları mahkum etmeye son vermek ve hukukun binlerce yıldır uygulanan temel ilkelerine uymakla olur.
Hukuk devleti olmadan insan hakları eylem planı yapmak ne ifade eder. Önce işkenceyi bitirin, faili meçhul cinayetleri açıklığa kavuşturun sonra eylem planı yaparsınız. CB kararı ile uluslararası bir sözleşmenin kadına şiddeti önleme amacı güden İstanbul sözleşmesini Anayasayı, kanunları ve TBMM’yi hiçe sayarak yürürlükten kaldıran bir zihniyetin insan hakları konusunda reform yapması mümkün mü?
EKONOMİK EYLEM PLANI
Ekonomik eylem planı ise yine iktidarın ekonomik olarak sıkışmışlığına çözüm olarak ortaya attığı ama kendilerinin bile ne olduğunu bilmedikleri bir reform paketi. Burada detaylarına girmeden kısaca geneli üzerinden görüşlerimi söyleyeceğim.
- Açıklanan adımları, tedbirleri ve düzenlemeleri reform olarak adlandırmak mümkün değildir.
- Bu adımlar, mevcut kurumların kendi alanlarında olağan işleyiş içinde hali hazırda uyguladıkları veya yapmaları beklenen düzenlemelerdir. Örneğin borçlanmanın ortalama vadesinin artırılması gibi.
- Açıklanan adımların önemli bir kısmı uzun süreden beri gündemde olan, tekrarlanan ve yeni olmayan hususları içermektedir. Bu adımlar geçmişte de gündeme gelen, kalkınma planları, orta vadeli programlar ve diğer resmi dokümanlarda yer alan öneri ve vaatlerden çok farklı ve yeni değildir.
- Somut olarak ne yapılacağı ne zaman yapılacağı, hangi kurumun bunu takip edeceği belli değildir. Paket bir eylem planı içermemektedir.
- Hükümet reform yapma konusunda inandırıcılığını yitirmiştir. Örneğin MB’na yönelik müdahaleci söylemler, rezervlerle ilgili eksik bilgi vermeye devam edilmesi, şeffaf olmayan döviz satışlarının savunulması TÜİK Danışma Kurullarının lağvedilmesi, Ulaştırma Bakanlığı’nın KÖİ projelerinde borç üstlenimine yetkili kılınması.
- Açıklanan vaad, taahhüt ve düzenlemeler ile iktidarı icraatları arasında ciddi çelişkiler ve tutarsızlıklar söz konusudur:
“Kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hedef enflasyona göre belirlenecektir” denildi ama kamu tarafından hedef enflasyonun çok üzerinde fiyat ve vergi artışları yapıldı.
“Elektrikli araçların kullanılması teşvik edilecektir” denildi ama elektrikli otomobiller üzerindeki ÖTV bir ay önce 3-4 kat yükseltildi.
Bu sistemde kurumlar konusunda genel bir değerlendirme?
CB Hükümet sistemi ile birlikte kurumların politika üretme yetkileri ortadan kalktı. Bakanlar eski sistemin müsteşarları kadar bile yetki sahibi değiller artık. Bakanlar ve Kurumlar kendileri ile ilgili bazı kararları resmi gazeteden öğreniyorlar.
Kurumlar sadece Cumhurbaşkanlığı tarafından alınan kararları uygulamaya çalışıyorlar. Kurumlar bilerek ve isteyerek güçsüzleştirildi, iş yapma politika oluşturma kapasiteleri yok edildi. Her şeyin tek bir kişi tarafından belirlendiği bir sistemde başka hiçbir kurumun kişinin önemi olmaz. Hiçbir bakan üst yönetici önünü göremiyor artık. Bakın bağımsız olması gereken iki TÜİK ve Merkez Bankasında son beş yıl içinde birinde 5 diğerinde 4 üncü başkan ataması yapıldı.
Bu sistem içinde ciddi bir reform mümkün değildir. Bırakın reformu her alanda geriye gidiş var. Ekonomi alanında 80 öncesi yıllara doğru gidiyoruz. İnsan hakları alanında 90’lı yılların başına geri döndük. Türkiye artık özgür olmayan ülkeler katagorisinde.
Demokrasi ve özgürlükler konusunda 167 ülke arasında 104 üncü sırada sivil özgürlükler alanında ise çok daha kötü durumda. Ülkemiz için yapılacak en büyük reform önce bu tek adam sisteminin kaldırılarak güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin sağlanması sonra da bu iktidarın değişmesidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları




























































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025