Ümit KIVANÇ
Türkiye İşçi Partisi, 1955’te Rum, Ermeni, Yahudi, Süryani…, kısaca Müslüman olmayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını hedef alan, ölümlü, yaralamalı, tecavüzlü, yağmalı 6-7 Eylül pogromu dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Eski Twitter’dan paylaşılan mesajda, “6-7 Eylül’ü unutmadık!” sloganı gömülmüş bir fotoğraf ve şu sözler yer alıyordu:
“6-7 Eylül’de yurttaşlarımıza gerçekleştirilen saldırı, çıkarları için halkları birbirine düşman eden egemenlerin ekmeğine yağ süren bir utanç sayfasıydı. 6-7 Eylül’ü unutmayacağız, barışı ve kardeşliği tüm yurttaşlarımız için kazanacağız.”
TİP sol-sosyalist bir parti. Bu yüzden bütün unsurlarıyla mesajı ve bağlamıyla birlikte metni ele almak üzücü olduğu kadar zorunlu. Seçilen fotoğraf, görülecek olanı karartıp saklayan ton ve en mühimi, “unutmadık!” denmesine karşılık, olanların galiba epey yanlış hatırlandığını düşündüren metin, memleketimizdeki sol muhalefetin yapısal zaafına ışık tutuyor. Eğer siyaset yalnız söylemlere, kimin kendine ne atfettiğine göre değil, her ortamın özgül koşullarına göre değerlendirilecek, sınıflandırılacaksa, bu siyasetin “sol”luğuna dair sorular doğuruyor.
Geri plan olarak, bazı olguları hatırlamalıyız.
TİP, bildiğimiz üzre, siyasette kendi tarif ettiği özel konuma yerleşmek istiyor: “Kürt siyaseti”ne yakınlık duymayan ama bir şekilde “sol”da olmayı öngörenlerin altında toplanabileceği şemsiye. Bu tercihin icabı ve sonucu olarak, “CHP’nin solu” diye adlandırılan, herkesin varlığından ve sınırlarından eminmiş gibi üstüne konuştuğu, gerçekte nereden nereye uzandığını kimsenin bilmediği alana sesleniyor.
6-7 Eylül gibi bir konu, Türkiye solunda uzun yıllar boyunca esas mevzulardan sayılmadı. Solun da milliyetçilikten ve uydurulmuş yakın tarih hikâyesine bağlılıktan nasibini almış olmasının yanısıra, bunun pratik-siyasî sebebi vardı: Pogromlar kurcalandığında, görece radikal solun, kendisine ettiği onca eziyete rağmen “gericilere” karşı müttefiki saydığı güya “ilerici” yerleşik düzen güçleriyle ve onların hegemonyası altındaki geniş “çağdaş” kitle ile arasının açılacak oluşu. Bu kitlenin, modernlik üzerinden sola doğal olarak meyyal bulunduğu, kazanılabileceği varsayılageldi. Milliyetçilik engeli, eskiden enternasyonalist olmak gerektiğine inanan sosyalist sol için makbul olmayan -fakat asla tamamen dışlanmayan- bu ideoloji, içkiyi gazeteye saran -sonraları siyah torbaya koyan- bakkal misâli, anti-emperyalizm ambalajına sarılarak aşılmaya çalışıldı. Dışarıya bakarken bu engele takılmamak kolaydı, ama işte, 6-7 Eylül gibi, sahalarımızda görmek istemediğimiz hadiseler hayal edilen aşkları doğmadan öldürebilirdi.
Zamanla, bu toprakların en az bizim kadar aslî ahalisi “gayrimüslimlere” revâ görülmüş muamelenin kendine sol, hele sosyalist diyenlerce bütünüyle görmezden gelinemeyeceği ortaya çıktı. (Hrant Dink’in öldürülmesi, üstünden atlanabilir cinsten hadise değildi.)
Fakat AKP’nin iktidara yürüyüşü memleket egemenlerinin her şeyi tâbi kıldığı egemen çatışma şablonunu yeniden ve daha kanlı canlı piyasaya sürmeye imkân verince, sol, TKP’nin öncülüğünde, “CHP solu” denen vaat edilmiş topraklara şimdiye kadarki en geniş çaplı hicretine kalkıştı. AKP’nin uzun süreli başarısı, Fethullahçıların çevirdikleri dolaplar ve yerli-millî rejimin ağırlıkla dinî soslu baskıcı hegemonyaya evrilmesi, gerici-ilerici çelişkisinin yeniden temel Cumhuriyet kurumu konumuna kavuşmasına yol açtı.
Ancak artık “Türk solu” olmakta beis görmeyen siyasetler kümesinin bir büyük handikapı vardı: En büyük radikal muhalefet Kürt siyasî birikiminden besleniyordu ve onun hegemonyası altındaydı. Ona yaklaşmadan günün geçerli siyaset ortamında sesini duyurmak imkânsızdı, yaklaşmak da seni mâlûm “bereketli topraklar”dan uzaklaştırıyordu.
Bu ahval ve şerait içerisinde, Kürt hareketine veya esas gövdesini oluşturduğu radikal sol koalisyona, hasım değil ama mesafeli bir Türk sol muhalefetinin oluşması beklenebilirdi. Ancak iş Kürtlerin Kürt oluşunu doğal hal kabul etmeme ve Kürt siyasetine mesafeli durmayla bitmiyordu. Odanın ortasındaki asıl fil tabiî buydu, ama yaklaşılmak istenen alana girmek için aralarından geçmek gereken başka kocaman yaratıklar da vardı. Özellikle hayaletler tehlikeliydi. Bulutumsuydular, lâkin çarptınız mı anlıyordunuz ki, bunlar gerçek fizikî engellerdir de. Çünkü avutulmamış kurbanların uçuculaşmamış hayaletleriydi onlar. Aralarından geçip yaşayanlar diyarına kabul edilmenin yolu, ağırlıklarınızı siyaset dışı bırakarak bedeninizi daraltmanızdı.
Cumhuriyet topraklarındaki temizlik harekâtları siyasetin konusu olamazdı. TİP lideri Erkan Baş bir ara “Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sahip çıktıklarını” ilan ederken kendileri için geçerli sorgulama sınırını çizdi. Kesişme kümesini de çizmiş oldu. Yerleşik sol ideolojimiz öyledir ki, Karadeniz’de boğdurulan Onbeşler bu çizimin neresinde, Yahya Kahya da kesişme kümesinin içinde mi, merak eden çıkmadı. Yerleşik solumsu popüler siyasetin yeni yıldız adayı Ekrem İmamoğlu “Topal Osman’ların torunuyuz” dediğinde bunu kimse mesele etmedi; onun ayağını bastığı zeminde bu mâkûl karşılanabiliyordu. Ama TİP sosyalist bir parti.
Solu sol yapan nedir? Fazla geniş alana yayılmayalım, indirgeyelim: Solluğun ölçütleri her ortam için aynı mıdır? Şüphesiz aynı olanlar vardır: emekçi hakları, toplumsal adalet, özgürlükler… Toplumların kendi tarihleri, koşulları, bunlara mecburî başka ölçütler katmaz mı?
Yakın tarihte pogromların, etnik çatışmaların yaşanmadığı, din-mezhep hegemonyasının, yasal düzeyde adı konmayan fiilî “kurumsallık” şeklinde dayatılmadığı, azınlık kimliklerinin küfür yerine geçmediği ve her türlü azınlığa saldırı ihtimalinin her an çekilebilir kılıç gibi tepede asılı durmadığı vs. bir ülkede, sol-sosyalist bir partinin ilgisini sınıftan kimliklere çevirmeye kalkmak yanlış bulunabilir. Ancak kuruluşu geniş ve derin bir etnik temizlik sürecine, toplumsal hayatı çoğunluk hegemonyasına, azınlık aşağılamasına dayanan ülkede, azınlıkların başına gelenlere yönelik ilgiyi “dikkatleri sınıf çatışmasından uzaklaştırıyor” bahanesiyle kapı dışarı edene iyi gözle bakılamaz. Zira muhtemelen birşeyleri örtmeye çalışıyordur. Niye?
TİP’in 6-7 Eylül mesajında, talana uğramış Beyoğlu’ndan bir fotoğraf yer alıyor. Koyu sepya tonlandırılmış fotoğrafta binalar, üzerindeki bazı yazıları okuyabildiğimiz duvar reklamları, ağır ağır yürüdükleri belli insanlar seçiliyor. Yakma-yıkma, kırma-dökme fasıllarından kalma döküntüler, molozlar etrafa saçılmış. Fakat gerek fotoğrafın karanlık tonları gerekse döküntülerin en bariz göründüğü ön plana sloganın (“6-7 Eylül’ü unutmadık!”) yerleştirilmiş olması nedeniyle, bunlar yalnız sokağı kaplayan, beklenmedik dalgalar gibi görülüyor, onları yaratan şiddete dair soğuk ipuçlarından gayrısını vermiyorlar. Cinayet sonrası sükûnet. Katil ortada yok. Oysa 6-7 Eylül pogromundan, soluk almayı güçleştiren pek çok görüntü var her yerde. Hınçtan gözleri dönmüş, ellerinde kalaslarla vitrin kırıp döken köylüler mi istersiniz, dehşet ortamında sigaralarını tüttürerek keyif yapan, sevinçle gülüşen “medenî” kılıklı insanlar mı istersiniz… Yarım dakikalık aramayla internetten ulaşılır halde, çoğu. TİP’in tercih ettiği fotoğraf, o gün birilerinin öldürüldüğünü, birilerinin tecavüze uğradığını kendiliğinden asla çağrıştırmıyor. Bir çeşit “geçti… geçti…” fotoğrafı. Azgın kalabalık yok, pogromdan, etnik temizlikten hoşnut şehir ahalisi yok. Ağzında sigarası, ceketi, düzgün kılığı, taralı saçlarıyla durmuş bize bakan ve mizanseni film karesine döndüren adam var.
Yanlış seçim, deyip geçebilirdik. Geçemiyoruz. TİP mesajını hazırlayanlar, oraya koydukları çok-anlamlı metinle, buna izin vermiyorlar:
“6-7 Eylül’de yurttaşlarımıza gerçekleştirilen saldırı, çıkarları için halkları birbirine düşman eden egemenlerin ekmeğine yağ süren bir utanç sayfasıydı. 6-7 Eylül’ü unutmayacağız, barışı ve kardeşliği tüm yurttaşlarımız için kazanacağız.”
Ne demektir?
Önce: “yurttaşlarımıza” saldırılmış. Bizim yurttaşlarımıza saldırıldığına göre, yurttaşımız olmayan başkaları mı saldırmış? Saldıran kim, anlamıyoruz. Çünkü söylemiyorlar. Niye söylemiyorlar?
Bu saldırının ne olduğuna dair ayrıntılı bir tarif veriyorlar, bunun yerine: Saldırı… “bir utanç sayfası”ymış. Fakat utanacak olan kim, onu da söylemiyorlar. “Biz”im olmadığımız belli. Yoksa söylerlerdi. Fakat başkası da yok ki ortada!
Bizden başka adı anılanlar, yalnız “çıkarları için halkları birbirine düşman eden egemenler”. Saldırı da zaten birilerine saldırıldığı için değil, bunların “ekmeğine yağ süren” bir hadise olduğu için kötü. Mesajı hazırlayanlar belki de buradaki katmerli kötülüğün farkında değiller. Mevzumuz 6-7 Eylül ise, hangi “halklar”ın birbirine “düşman edilmiş” olduğundan sözediyoruz? Ve niye ediyoruz? Çarpışan halklar mı var ortada? Biri ötekilere saldırıyor. Üstelik kendi devletinin koruması altındaki birilerini öldürüyor, kadınlara tecavüz ediyor, mal mülk tahrip ediyor, yağmalıyor. Devletin içinden birileri, zaten bu saldırıyı bizzat organize etmiş. Fakat biz kime kızıyoruz? “Halkları düşman eden” birilerine? Kimdir onlar? Yoksa yine “emperyalizm” mi?
İşin ilginci, pogromu organize eden devlete de hakim olan çoğunluğun egemen sınıfından bile bahsedilmiyor, gördüğünüz gibi. “Türk burjuvası, ağası, her ne haltıysa, kendi çıkarı için işçiyi emekçiyi Rumlara, Ermenilere, Yahudilere düşman edip saldırttı,” kaçamağına başvurma gereği dahi duyulmamış. Kimliği belirsiz ve “dışa” göndermeli fail tanımına, pekâlâ “her iki taraftan” gibi anlaşılabilecek bir “egemenler” hayaleti eşlik ediyor. Bunun Maraş Katliamı’na “Alevi-Sünni çatışması” demekten farkı yok.
Mesajın “6-7 Eylül’ü unutmayacağız”dan sonra gelen cümlesi de, merak uyandırıcı ve acı verici çağrışımlar yapıyor: “Barışı ve kardeşliği tüm yurttaşlarımız için kazanacağız,” diyorlar. Barışı ve kardeşliği kazanmaktan söz ederken bunu “tüm yurttaşlar” için yapacağınızı vurguluyorsanız sebebi olmalı. Birileri ayrımcılığa uğruyor olmalı ki, siz onları da kapsayacağınızı belirtesiniz. Kimdir bunlar? Nasıl bir ayrımcılığa uğramışlar? Yoksa sırf ayrımcılığa değil başka şeylere de mi mâruz kalmışlar? Kim onları nelere mâruz bırakmış, peki?
Söylememeye kararlılar, belli. Neden? 6-7 Eylül hakkında “Unutmayacağız!” mesajı yayınlarken takınılan bu fail gizleme, geçiştirme, örtme, saptırma tutumu potansiyel destekçi küstürmeme kaygısından mı kaynaklanıyor yoksa daha derin sebep de mi var?
(NOT: Yeşiller ve Sol’un 6-7 Eylül mesajı da “fazla maraza çıkarmadan geçiştirme” kaygısıyla şekillendirilmişti. Ona da edilecek söz var. Bu daha vahimdi, buna öncelik verdim. “Ona değil buna laf ediliyor!”a bağlı küfredilecektir. Ben izah edeyim de…)
Yazarlar
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024