Ümit KIVANÇ
Akıl ve özgür iradeyle çoğulcu bütünlük kuramadığın için, zorla yapıştırılacağın herhangi bir bütünlüğe ve birilerinin seni buraya doğru gütmesine mahkûm, güdülürken yatıştırılmaya muhtaç olursun. O birileri de işlerini aklına seslenerek görmedikleri için, sana diyebildikleri şudur: Al bu aynayı, meydandaki büyük sütunun önünde kendine bak! Hileli ayna…
“Kompleks”, birçok dilde “karmaşık” anlamı taşıyan bir kelime. Bizdeyse, herkesin kendi dışındakilere musallat olduğuna inandığı illet. Her fert başkasındaki varlığından emin olduğuna göre demek herkesin yaşantısına yön veren illet. Herkesteki ayrı parçaları irtibat halinde, bir araya gelip bir “büyük resim” oluşturan, derindeki varlığın adı. Evet, o bir canlı olmalı. Hurafeye düşkünseniz, içinize girmiş şeytan veya onun temsilcisi, acımasız yaratıklardan kabul edebilirsiniz onu. “Akıldan bilimden başkasını tanımam” diyen biriyseniz, kimyasalların, elektrik enerjisinin işe karıştığı bir sürecin ürünü sayabilirsiniz. Her hâlükârda, cismi olmayan bir canavar, işte. Duygularımızı, tavırlarımızı şekillendirebiliyor. Bazı duygularımızın aşırı gelişmesine, kaynağından ayrışmasına, sapkınlaşmasına yol açabiliyor. Kararlarımızı akılla mantıkla almamızı önleyebiliyor. Yani olduğu yerde sözü başkasına bırakmıyor. Soruları o soruyor, kararları o veriyor.
Yetişkin haliyle gelip içimize girmiyor. Doğuyor, serpiliyor. Büyüyor, yerleşiyor. Ürüyor, üretiliyor.
Kimyasallar, elektrikler bir yana, şu ya da bu şekilde ruhumuzda (orası neresi?) yer etmiş hatıraların, özellikle travmalar barındıran, kötü hatıraların kompleks üretimindeki yeri hayatî. Bunlar kompleksin hammaddeleri arasında en önde gelenler. Kendimize atfettiklerimiz de öyle. Mühim hammadde kaynakları. Öngördüğümüz, varsaydığımız aidiyetler, öyle sandığımız konumlarımız, rollerimiz, bu üretimin vazgeçilmezleri.
İşin kötüsü, ayrı ayrı kaynaklardan, yanlış hatlarla bağlanmış olarak, uyumsuz bir akış içerisinde, curcuna ve keşmekeş halinde bir arada aynı potaya hücum eden ne varsa sonunda tehlikeli bir bütünlük oluşturuyor. Bir yandan sert, kolay dağılmıyor, dirençli, düzeltilemiyor, sağaltılamıyor. Öbür yandan bir araya yapışmış parçaların uyumsuzluğu, bütünlüğün derme çatmalığı, aslında pekâlâ kırılabilirliği, yıkılabilirliği, paramparça olup etrafa saçılabilirliği biliniyor, bu bilgi, başlı başına, yapıştırıcı, tutturucu bir unsur olarak bütünlüğe ekleniyor; onu içten kırılgan, dağılmaya aday kılıyor, sürekli tehdit algısı altında var ediyor.
Kompleks büyüyor, gerilim artıyor; hem içte hem dışta.
İDEOLOJİ Mİ ÖTEKİ Mİ?
Günümüz Rusya’sı ve onun, muhaliflerini öldürdükçe etraftaki hayranları artan külyutmaz ajan, bilge devlet adamı, kurt politikacı, kararlı komutan, genç dinç güçlü kuvvetli karizmatik erkek, silahşör, güreşçi, vücutçu lideri Vladimir Putin hakkında düşünen, yazan-çizen insanların çoğu, bir aşamada bu “kompleks” kavramını evirip çevirmeye başlıyor. Liderin değil, koca ülkenin şahsiyetinin parçası olarak. Veya arızası olarak. Veya hastalığı olarak.
Her hâlükârda, özellikle Rusya’nın dış politikasına yön veren güdü olarak.
Stalin’in kendinden önceki saf haliyle tanımlanmasını, kavranmasını ve yaşanmasını imkânsız hale getirdiği bir komünizm adına iddialı hedefler ilan etmiş Sovyetler Birliği yöneticilerinin aklını, ruhunu da bu meşum gizilgüç mü tutsak almıştı? Yoksa kapitalist dünyanın sağcı propagandacılarının dillerine pelesenk ettikleri deyimle “sıcak denizlere ulaşma” arzusu mu yakıyor, muazzam Avrasya ülkesinde her iktidar sahibi olanın yüreğini? Veya bu propaganda motifinde sıcağın, denizin önemi yok, yalnız arzunun mu kıymeti harbiyesi var? Arzular, hele tatmin edilmemişleri, komplekslerin üretildiği dehlizlere pek uzak değil, haliyle.
Arzu, henüz elinde olmayana uzanışın adı. Tatmin edilmemişi, sahibinin bütünlüğünü bozuyor. Bir yerde bütünlük bozuldu mu, kompleks “ekibiyle” gelir, “bütünlük benim!” der ve o yeri tutar.
Kompleksin üretmeyen, çalışmayan tayfası, ideoloji imalatçılarının, düşünce terzilerinin yerini alabilir mi? Onları kovup yerlerine yerleşebilir mi? Tek ferdinin dünyaya bedel olduğunu ilan eden topluluk, ideolojik bir bildirimde mi bulunuyordur yoksa kompleksi dayanamamış, dile mi gelmiştir?
İç bütünlüğünü kuramamış olmanın yarattığı müzmin dengesizlik, gerçekle sonsuz güreşme-dövüşme hali olarak mı dışa vurur kendini? Ne istiyorsun? Neyin peşindesin? “Şurayı alalım.” Niye? Ne yapacaksın alıp? “Şunlar şurada rahat yüzü görmesin.” Niye? Onlara rahat vermeyince sen rahata mı eriyorsun?
Kompleks bir kuvvet, aynı zamanda. Başlı başına kuvvet. Seni oraya itmekle, buraya çekmekle kalmıyor, gözünü kapatabiliyor, kulağını tıkayabiliyor. Zihnini dumura uğratıyor. Yarattığı neyin bağımlılığı? Bilmiyoruz. Tıp henüz çözemedi. Alternatif arayışlardan da sonuç alınamadı. İşin içinde bir çarpık ayna var, bildiğimiz. Bazı sahte bilgiler, yoldan çıkaran efsaneler. Kimse görmeden varolmuş, herkes bakarken kaybolmuş yücelikler, büyüklükler. Şimdi şöyle alıcı gözle bakınca ufacık kalmış büyüklükler.
Topluluğu topluluk halinde tutmakta çıkar görenler, sürü haline sokup gütme peşindekiler, meydana dikilmiş, hep beraber tapınılan Büyük Kompleks’in yetersizliğinin farkındadırlar. Tesiri bir aradaykendir, meydandaykendir. Herkes köşesine çekildiğinde, kompleksin yoğurmadığı duygular, o şekilsiz kütleye değmeden geçip gelen algılar, kurulu cendereden çıkış yolları arayan akıllar, sofu adamın rüyasına üşüşmüş baştan çıkarıcı periler gibi sahneye fırlarlar. Ve kim bilir kimi çeker, nereye sürüklerler? Bu yüzden meydana dikili Büyük Kompleks yetersizdir. Açık bırakır, bütün tehlikelere kapatamaz topluluğun manevî âlemini.
Kompleks bir bütünlüktür, ama topluluk, aslında değildir. Onu bütün kılmak gerekir. İdeolojin, düşüncen, karmaşık dünya işlerini halletmeni sağlayacak aklın fikrin yoksa senin ilahın kompleksindir.
Akıl ve özgür iradeyle çoğulcu bütünlük kuramadığın için, zorla yapıştırılacağın herhangi bir bütünlüğe ve birilerinin seni buraya doğru gütmesine mahkûm, güdülürken yatıştırılmaya muhtaç olursun. O birileri de işlerini aklına seslenerek görmedikleri için, sana diyebildikleri şudur: Al bu aynayı, meydandaki büyük sütunun önünde kendine bak! Hileli ayna…
Siyasî söylem, tavır ve hareketleri, toplumsal ilişki ve davranışları, koca koca devletleri yönetenlerin gündelik tutumlarına, eylemlerine yön veren saikleri, koca koca devletlerin dış politikalarını kompleksten hareketle izah etmeye kalkmak ne saçma! Böyle izah edilemiyor. Fakat nasıl oluyorsa anlaşılıyor. Sanırım hissediliyor.
Putin mi? Güya bizim buradan bahsedecektim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024