Vahap COŞKUN
Bir ülkede, başta işkence ve kötü muamele olmak üzere insan hak ve özgürlüklerine dair tablo, o ülkedeki iktidarın siyasi tercihleri ve tutumları ile şekillenir. Siyasetinin merkezine hak kavramını yerleştiren ve icraatına özgürlükçü bir perspektifle yön veren bir iktidarda, hak ve hürriyetlerin çıtası yükselir. İhlal iddialarının üzerine kararlılıkla giden, yapanın yaptığını yanına kâr bırakmayan ve her tasarrufuyla hak ihlalcilerine aman vermeyeceğini kanıtlayan bir hükümet anlayışı, koruma mekanizmalarını geliştirir ve ihlallerin giderek azalmasını sağlar.
Buna mukabil, eğer iktidar eylem ve söylemlerine hak ve özgürlük hassasiyetini yansıtmaz, ihlalleri sessizce geçiştirir, “Aman güvenlik güçlerinin moralini bozmayalım, ellerini soğutmayalım” düşüncesiyle iddialara gözlerini ve kulaklarını kapatırsa, orada insan hakları yerlerde sürünür. Hak ihlalleri başını alır gider.
Türkiye’de işkence ve kötü muamele iddiaları giderek artıyor. Son olarak Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinin Altınsu-Şapatan köyünden gelen iddialar kan donduruyor. Köye 6 Ağustos gecesi PKK’nin düzenlediği saldırıda bir özel harekât polisi hayatını kaybetmiş. Ardından köyde operasyon başlatılıyor. Operasyonda gözaltına alınma işlemleri esnasında altmışın üzerinde köylünün darp edildiği ileri sürülüyor.
Bu darp iddialarını kuvvetlendiren fotoğraf ve tanıklıklar söz konusu. Mesela darp edildiğini söyleyen köylülerden biri Şemdinli Başsavcılığına başvuruyor. Özel harekât polislerinden şikâyetçi olduğu dilekçesinde şunları söylüyor:
“6 Ağustos’ta saat 01.00 ile 09.00 saatleri arasında gelen özel harekât, arama kararını bile göstermeden kapımızı pencerelerimizi kırarak evlerimize girdi. Burada ağza alınmasından bile hayâ edeceğimiz küfür ve hakaretler savurdular. Eve girer girmez beni darp etmeye başladılar. Yüzlerini görürsem teşhis edebileceğim polis memurları sabah saatlerine kadar bana işkence edip küfürler savurdular. Evden çıkarıp yüzü koyun yatırdılar. Bu vaziyette sabaha kadar beklettiler. Fırsat buldukları her an tekrar gelip vücudumun çeşitli yerlerine buldukları her şeyle vurdular.”
Suçluların telaşı
Şahitler, şikâyetler ve fotoğraflar ortada olmasına rağmen Hakkâri Valiliği skandal bir açıklama yaptı. Valilik hem “kusuru olan personel tespit edilirse haklarında gerekli idari tahkikatın yapılacağını” belirtti, hem de “Bazı haber ajanslarında ve sosyal medyada güvenlik güçlerinin vatandaşlarımıza işkence yaptığı yönündeki haberler tamamen asılsızdır ve terör örgütünün propagandasını yapma maksadını taşımaktadır” ifadesini kullandı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıklamasının da Valilikten aşağı kalır yanı yoktu. Genel Müdürlük de hem iddiaların “gerçeği yansıtmadığını” söylüyor, hem de “müfettişlerin görevlendirildiğini” ilan ediyordu.
Kendi içinde tutarsız, baştan aşağı çelişkilerle dolu açıklamalardı bunlar. Eğer Valilik ve Genel Müdürlük iddiaların “tamamen asılsız olduğunu” ve “gerçeği yansıtmadığını” tespit etmişlerse, o halde müfettiş görevlendirmenin ya da gerekli idari soruşturmanın yapılacağı söylemenin ne gereği vardı?
Resmi metinlerde suçluların telaşını ele veren bir ruh hali vardı. Neresine el atsanız elinizde kalıyordu. Kısa bir süre içinde sahiplerini mahcup edecekleri belliydi. Nitekim daha metinlerin mürekkebi kurumadan bir polis açığa alındı. Dolayısıyla iddiaların hiç de söylendiği gibi asılsız olmadığı, aksine gerçeği yansıtma ihtimalinin çok yüksek olduğu bizzat devlet tarafından kabul edilmiş oldu. “Yoktur… olmamıştır… külliyen yalandır” diye kestirip atmakla gerçeklerin üzerinin örtülemezdi, nitekim örtülemedi de.
“Terör örgütünün propagandası”
Valilik açıklamasındaki asıl vahamet, işkence iddialarını gündeme getirmenin “terör örgütünün propagandasını yapmak” olarak nitelendirilmesiydi. Gerçi yabancısı olduğumuz bir refleks değildi bu. Memlekette kanunsuz bir davranışın ortaya serilmesinin önüne geçmek isteyen bir bürokratın gösterdiği ilk tepki budur. Hemen o iddiayı dillendireni “terör örgütü” ile irtibatlandırır. Böylece hem iddia sahiplerini itibarsızlaştırmaya, hem de konunun dallanıp budaklanmasını engellemeye çalışır. “Terör örgütü” suçlaması her zaman el altında tutulur; ayyuka çıkan kötü bir kokuyu bastırmak için ilk ona müracaat edilir.
Eğer mevzu teröre malzeme sağlamak ve destek olmak ise, hemen belirtelim ki hiçbir şey bu nevi açıklamaların eline su dökemez. Buldozer gibi insanların hanelerine girecek, evlerini başlarına geçirecek, yaşlı-genç, kadın-erkek demeden dayaktan geçirecek, sonra da bundan şikâyet edilmesini “terör örgütünün propagandası” sayacaksınız. Bundan âlâ propaganda mı olur? Hakan Albayrak’ın dediği gibi “Terör örgütünün propagandasına asıl hizmet, terörle mücadelede 1990’lı yılların iğrençliklerini ‘ihya’ etmekle olur. Ve insan hakları ihlallerine 1990’lı yıllardaki tepkileri vermekle…”
Mazide kalan sıfır tolerans
Peki, buraya nasıl gelindi? Çok değil, üç-dört yıl önce akla bile gelmeyecek bir muamele bugün nasıl halka reva görülebiliyor? Asker ve polis köylülere böyle işkence etme cesaretini nereden alıyorlar? Valilik ve Genel Müdürlük, nereye dayanarak, olayın üzerini örtme gayesi apaçık yalan-yanlış beyanlarda bulunma cüretini gösterebiliyor?
Sebep açıktır; tek kelimeyle iktidarın duruşudur. Bakın, olayın üzerinden hatırı sayılır bir süre geçti. Hemen her konuda konuşan Cumhurbaşkanı ve Başbakan, bu konuya dair tek bir kelime etmedi. Hiç kimsenin insanlara bu şekilde davranamayacağını, terörle mücadelenin hiçbir koşulda hak ihlaline gerekçe oluşturamayacağını, hukuk dışına çıkanların en ağır cezalara çarptırılacağını söylemediler. Sanki böyle bir olay olmamış gibi!
“İşkenceye sıfır tolerans” mazide kaldı. “İleri demokrasi” rafa kaldırıldı. Kürt meselesi, döndü dolaştı, tekrardan güvenlik bürokrasisine emanet edildi. Hukuk zemin kaybetti, hak ve özgürlükler gündemden düştü. Böyle bir siyasetle (!) AKP’nin duvara toslaması kaçınılmazdı; şimdi duvara toslamaya başladı da.
Birkaç yıl önce işkencenin tarih olacağı beklentisi vardı. Oradan sıra dayağının güncellendiği günlere gelindi. Bu vaziyet, hükümet için bir iftihar vesilesi olmasa gerek!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025