Zekeriya Kurşun
Kuzey Irak’taki referandum ile ilgili yaptığımız tartışmalar artık bitti. Bundan sonra olacaklara bakmak zorundayız. Bin yıldır bir arada yaşayan milletlerin arasındaki ahengin bozulması kabullenilmesi zor bir durumdur. Bu yüzden herkes gelişmeye ve sonuca farklı yerden bakıyor. Olumsuz yorumlarıyla yangına ateşle gidip zarar verenler kadar farklı ve zıt fikirler ile yapılan olumlu katkıların da çözüm bulmada birer rehber olacağında kuşku yoktur. Ancak bölgemizin ürettiği sorunlarda sürekli kendimizi veya “takımımızı” haklı çıkarmaya çalışmak çözüm değil, bilakis sorunun kangrenleşmesine fırsat vermektir. Böylesi durumlarda tarihi belgelere başvurmak, tarihi referans almak belki de en doğru yöntem olsa gerektir.
Barzani’nin bölge halklarına ihanet yolculuğunda en önemli rolün Saddam’ın Kürtlere yaptığı zulüm ve merkezi hükümetin adil olmayan hatta mezhepçi yaklaşımlarının olduğu ısrarla söylenmektedir. Elhak, bu söylemler projeyi ve Barzani’nin ihanetini meşrulaştırmadığı müddetçe doğrudur.
Diğer taraftan bu projeyi tarihi olaylardan bağımsız “bir milletin kendi kaderini tayin hakkı olarak” değerlendirmek vahim bir yaklaşımdır. Üstelik bizi çözümden de uzaklaştırır. Bu yüzden bugün IKBY’e karşı bir tavır olarak siyasi, ekonomik ve askeri tedbirlerin alınması Kürtleri değil, ihaneti cezalandırmaktır.
YÜZ YILLIK PLANIN ARKASINDAKİLER
Birinci Dünya Savaşının başında Londra’daki en önemli tartışma konularından biri Irak’ın geleceği idi. Nitekim Osmanlı devleti henüz savaşa girmeden İngilizler, Ekim 1914’te askerlerini Hindistan’dan getirtip Bahreyn adası önlerine yerleştirdiler. Kasım ayında Osmanlı hükümeti savaşa girdiğini ilan edince, İngiltere de kuvvetlerini hemen Fav Boğazı’ndan Basra’ya doğru sevk ederek fiilen Irak’ın işgaline girişti. 1914 yılının sonlarında Basra’ya doğru ilerleyen İngilizlerin sloganı tıpkı ABD’nin 2003’teki sloganı gibi, “Irak halkının özgürleştirilmesi” idi.
Kutulammare’de gördükleri zorlu mukavemete ve verdikleri büyük kayıp ve bıraktıkları esirlerine rağmen geri durmadılar. 1916 ortalarından itibaren Bağdat’a doğru harekete geçip Mart 1917’de Bağdat’ı işgal ettiler. İngiltere, savaş sırasında müttefikleri ile yaptığı gizli anlaşmalarda da, stratejik önemi olan Basra ve Bağdat’ı kendi payı olarak ayırmıştı. Burayı tartışma konusu bile etmiyordu. Asıl sorun Musul idi. Zira Fransa’nın da yeni keşfedilmiş zengin kaynaklara sahip Musul’da gözü vardı. Hatta Sykes-Picot anlaşmasında Musul Fransa’nın nüfuz bölgesinde gösterilmişti. Ama İngiltere sinsi bir plan ile müttefikini de atlatmıştı. Yani Irak’ı işgal eden İngiltere’nin asıl hedefi Musul ve çevresini ele geçirmekti.
NURİ PAŞA İNGİLİZ PLANINI ANLATIYOR
Mondros mütarekesi akabinde anlaşma hükümlerine aykırı olarak İngiltere Musul’u işgale girişti. İşte bu girişim aradığımız sorunun cevabını ve Barzani’nin yüzyıllık hayallerini inşa edenlerin kimler olduğunu göstermektedir. Burada sözü tarihe ve belgelere bırakmak yerinde olacaktır. 18 Kasım 1918 tarihinde Musul vali vekili Nuri Paşa “çok acele” kaydı ile İstanbul’a gönderdiği ve arşivlerimizde mahfuz raporunda şu bilgileri veriyordu:
“Mondros Mütarekesinin şartları arasında İngilizlerin Musul’u işgal etmelerini haklı gösterecek hiçbir fıkra olmadığı görüldü. İtilaf kuvvetlerini tehdit edebilecek bir durum olmadığı için 7. maddenin tatbik imkanı da yoktur. Din farkından dolayı halkın çoğunluğu İngilizlere nefret nazarı ile baktığı hissedilmektedir, ileri gelenlerin bir kısmı da şahıslarını ilgilendiren hususlardan dolayı bize kırık olmakla birlikte yine İngilizlere karşı kesin temayülleri yoktur. Bununla beraber şimdiden yapılacak ve yapılamayacak bir takım vaatler vermeye başlayan İngilizler burada kalacak olurlar ise ahalideki hissiyat değişerek aleyhimize hizmet edecek şekle dönme ihtimali vardır.”
Nuri Paşa açıklıkla yazdığı bu satırlarda “ahalinin temayülü yoktur” diyor ama halkı maceraya sürükleyecek işbirlikçilerine de işaret ediyordu. Nitekim raporunun devamında Kerkük ve yöresindeki İngiliz faaliyetleri hakkında da şu bilgileri veriyordu:
“Kerkük taraflarında bulunan İngiliz kumandan ve memurları Kürt aşiretleri ile ilişki kurmaktadırlar. Bazılarını kazanmak için özel gayretler sarf etmededirler. Ayrıca bazı Kürt reislerin de saygın bir heyet gibi otomobillerle Bağdat’a götürülüp ağırlanarak geri getirilmeleri İngilizlerin Osmanlı Kürdistanı hakkında bazı emel ve tasavvurlarının olduğunu göstermektedir.”
İşte Nuri Paşanın sıcağı sıcağına tespit ettiği, İngilizlerin yüz yıl süren emel ve tasavvurları bugünkü sonucu almıştır. Referandumdan bir gün önce kalabalık bir İngiliz parlamento heyetinin Erbil’e gelip “açık olmayan meclis” ile temaslarda bulunması geçmişteki bu planlamalardan ne kadar bağımsız düşünülebilir? Barzani ve ailesinin IKYB etrafında şekillenen menfaat gurubunun bölge barışını tehdit eden siyasetlerinin “Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkı” çerçevesinde ele alınması bu şartlarda ne kadar doğru olabilir? Sorunu sadece Saddam, Maliki ve İbadi politikalarında aramak ihanete prim vermek demek değil midir?
Bu durumda duygusal davranmak, ihanet mekanizmasını görmezlikten gelip sadece “komşu-kardeşlik” bağlamında meseleye yaklaşmak asla doğru değildir. Burada bağımsız bir Kürdistan’a izin verilmesi halinde olacakları bir kere daha hatırlamakta fayda vardır.
Türkiye’den başka bir çıkış yolu ve imkânı olmayacak olan bu sözde devlet, yaşayabilmek için er ya da geç “komşuluk-kardeşlik hukukunu” dikkate almadan çıkış güzergâhını da kendi sınırlarına katmak için planlar yapmaya başlayacaktır. İşte asıl tehlike buradadır. Açıklanan tedbirler vakit kaybetmeden ve meselenin istismarına imkân vermeden hayata geçirilmeli, geç kalınmış da olsa bölge için uzun vadeli stratejiler hemen yenilenmelidir.
Zira bugün ihanete verilecek en küçük bir prim Türkiye’nin geleceğini rehin alacaktır.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018