Cafer Solgun
Son zamanlarda “Ankara’da hareketli saatler” gibi başlıklarla duyurulan haberlere sıkça rastlar olduk. Bazı üst düzey emniyet görevlileri gözaltına alınıyor, evlerinde arama yapılıyor. Bu kişilerin mafyacı Ayhan Bora Kaplan’ı derdest edip hapse yollayan polisler olması haliyle “manidar” bulunuyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la gecenin bir vakti Saray’da görüşüyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bu görüşmeye çağrılmaması dikkat çekiyor ve spekülasyonlara neden oluyor. Erdoğan’ın Süleyman Soylu ile de görüştüğü söyleniyor ve Soylu’nun yeniden İçişleri Bakanı olarak atanacağı rivayet ediliyor. Önce MHP lideri Devlet Bahçeli “durduk yere” Cumhur İttifakına yönelik bir operasyondan bahsediyor. Ardından Erdoğan da, “yumuşama, MHP’den kopmakla sonuçlanabilir” türü yorumlara cevap verircesine Cumhur İttifakının “güçlenerek” yoluna devam edeceği mesajı veriyor. Sinan Ateş cinayetiyle ilgili cevaplarını arayan soru işaretleri de gündemdeki yerini koruyor…
“Kurt puslu havayı sever” misali Doğu Perinçek de oturduğu yerden ayaklanıyor ve Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soruşturmanın gerektiği şekilde yürütülmesi gerektiğini söyleyenlerin AKP ile MHP’nin arasını bozmak istediklerini iddia ediyor.
Bu arada nereden, kime karşı, kim tarafından olduğu meçhul bir “darbe” girişimi olduğundan bahsedenler bile oldu. Nitekim Erdoğan’ın, partisinin il başkanlarına hitaben yaptığı konuşmada, “Bürokratik vesayetin yeniden nüksetmesine fırsat vermeyeceğiz” şeklindeki sözleri de, “Acaba ne demek istedi?” yorumlarına konu oluyor…
“Ankara’da neler oluyor” sorusunun kısa özeti böyle. Aslında daha da uzatılabilir ama o zaman da özet olmaz tabii.
Saray çevrelerinden “kaynaklarınız” yoksa mecbur Ankaralı gazetecilerin paylaşımlarını izleyerek neler olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Benim anladığım bu: Ankara’da hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oluyor…
Yapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor
Bir iktidar gücünün otoriterleşmesinin kırılma noktası, en genel anlamıyla keyfi bir uygulamaya giriştiği veya yürürlükteki yasaların dışına çıktığı halde, “yaptım, oldu ve bir şey de olmadı” durumu olmalıdır. Yapıyorsun, oluyor ve bir şey de olmuyor; bir iktidar gücü için eşsiz bir imkan… Hele ki herkesten önce kendisini bağlayan, uymak, uygulamak, korumak, gözetmek ve temsil etmekle yükümlü olduğu hukuku, anayasayı, hak ve özgürlükleri “ayak bağı” gören bir anlayışa sahipse…
2015 yılında kaleme aldığım bir yazımın başlığıydı bu; “Meselemiz budur. Yapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor.” Roboski katliamı dosyasını “Parası neyse verelim, uzatmayın!” diyerek kapatmışlardı… 17-25 olayı patlak verdiğinde istifa eden beş bakanın Yüce Divan’a yollanmasını engellemişlerdi. (Aradan nice zaman geçse de, adil ve bağımsız yargı önünde aklanmadıkları için adamlar yaşamlarını hala gözlerden ırak “şüpheli” olarak sürdürüyorlar.) Vatandaşlık verdikleri ve dönemin içişleri bakanının “Gerekirse halı olur önüne yatarım Rıza” dediği Rıza Sarraf’ı önce Türk bayrağı önünde kamuoyuna “hayırsever işadamı” suretinde lanse etmişler, adam Amerika’ya kaçıp itirafçı olunca da “vatan haini” ilan etmişlerdi… Gezi protestolarında polisin “orantısız” şiddeti ve ölümlerle ilgili eleştirileri, “Polisimiz destan yazdı. Emri ben verdim, ne olmuş?” diyerek bastırmışlardı… Gezi protestolarına karşı “diğer yüzde 50’yi” galeyana getirmek için “Camiye ayakkabıyla girdiler, camide bira içtiler, başörtülü bacıma neler yaptılar” diye bağırmışlardı. Bunların yalan olduğu ortaya çıktığı halde o gün bugündür dilinin ucuyla dahi olsa bir özür dilemeye gerek görmemişlerdi… Yapmışlardı, olmuştu ve bir şey de olmamıştı…
Aslında çok şey olmuştu tabii ki; iktidar uğruna hukuk yerle bir edilmiş, yasalar ve anayasa, işlerine gelmediğinde rahatlıkla “yok” sayılmıştı. AİHM kararları da işlerine gelmediğinde “yok” hükmündeydi artık. Seçimlerden de galip çıkıyorlardı nasıl olsa…
Yaptık, oluyor ve bir şey de olmuyor anlayışının gündemdeki en bariz icraatlarından biri Osman Kavala ve Gezi mahpusları ile Kobanê davası…
Kavala 2017 yılında tutuklandı ve hiçbir mesnedi, dayanağı olmayan birbirinden ciddi suçlamalarla (“Askeri ve siyasi casusluk” ve “hükümeti devrimeye kalkışmak”) göstermelik bir yargılama sonucunda ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. Diğer Gezi mahpusları da muhtelif hapis cezalarına çarptırıldılar. İnanılır gibi değil… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala ile ilgili çok net ve bağlayıcı kararları da “yok” sayılıyor üstelik…
Ortada çok net bir hukuksuzluk durumu olduğu için, yerel seçimlerdeki ağır yenilginin ardından, “Osman Kavala ve Gezi mahpuslarını bırakmak lazım aslında” türü görüşler yüksek sesle dillendirilmeye başladı. İlgili mahkeme heyeti değişince, doğrusu, “Bu kez hayırlı bir şeyler olacak herhalde” umudu doğdu. Ne var ki avukatların yeniden yargılama başvurusu “yeni” mahkeme heyeti tarafından da oy birliğiyle reddedildi…
Benzer bir hukuk faciası da Kobanê davası. Malum, aralarında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Sırrı Süreyya Önder’in de bulunduğu 108 kişi, “devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozmak” ile suçlanıyor. Diğer suçlamalar arasında, “Adam öldürme”, “yağma”, “kamu görevlisini silahla yaralama”, “bayrak yakma” gibi fiiller var. Bu suçlamalardan sorumlu tutulan 36 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, Selahattin Demirtaş ile beraber toplam 26 siyasetçi için de yedi kez ağırlaştırılmış hapis cezası isteniyordu.
Bu satırları yazdığım esnada Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde Kobanê davasının karar duruşması vardı. Duruşmaya hiçbir tutuklu katılmazken, SEGBİS ekranlarında da görünen kimse yoktu. Avukatlar da duruşmayı terk edince 130 sayfalık karar boş salona okundu. Eski HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil yargılanan HDP’lilere, klişe tabirle, ceza yağdırıldı…
“Reis yumuşamaya karar verdi herhalde” yorumları bir kez daha yerle yeknesak oldu. Kürt sorununda yeni bir “süreç” beklentisi içinde olanlar, “Reis MHP ile köprüleri atmaya hazırlanıyor” diyenler de öyle.
Yok, bu satırlara yansıyanın aksine karamsar filan değilim. Aksine, her zamankinden daha çok umutlu olmak gereği var. Umut dediğim, bir “hayat devam ediyor” diyalektiğidir ve yaşadığı zorlukları güzel ve özgür gelecekler için göğüslenmeye değer birer bedel gören insana dairdir.
“Yapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor” bugünün görünen realitesidir; ancak hakikat, bugünün bağrında büyüyen adalet arayışıdır ve elbet karşılığını bulacaktır…
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTAlbayrak’ın Gelgitleri.. 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYoksa bu gelen hukuk ve demokrasi mi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolErdoğan ve Trump 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomideki Gelişmelerin Değerlendirilmesi 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveci‘Orta Sınıf’ bu kez kazanıyor… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset arenasında birileri hesabını yanlış yapıyor 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBen Şüheda Sena Öğütalan; masumiyetim tek teminatımdı, kâbusum oldu… 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEller Bağlı Duruş: Barışın ve Özgürlüğün Ahlâkî Politik Çığlığı... 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanÖzgür Özel sol medyanın gazına gelmedi 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSumud tecrübesi bize neler söylüyor? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUBir fotoğrafın bana düşündürdükleri… 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAYM “vatandaşı koru” dedi… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.09.2025
14.09.2025
5.09.2025
29.08.2025
22.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025