Cafer Solgun
Geçenlerde (2 Ağustos 2020) şair Haydar Ergülen Birgün’deki köşesinde “Önemsiz günler ve haftalar-10” başlıklı bir yazı yazdı ve 2010 yılından beri bir türlü gündemden düşmeyen “Yetmez ama evet” mevzusuyla ilgili tutumundan dolayı özür diledi. Kendi tercihidir, hissiyatıdır; kim ne diyebilir?
Ama Ergülen aynı yazısında çıtayı hayli yükselterek, “Akil insanlar, açılım toplantılarına katılanlar, bildirilere imza atanlar, ülkeyi AB’ye taşıyarak demokratikleştirecekler düşüncesiyle bu iktidarı destekleyenlerin, yazı yazanların, yani bu sürece bilerek ya da bilmeyerek katkı sağlayan herkesin özür dilemesi gerekiyor” dedi. (Yazının tamamı burada: https://www.birgun.net/haber/onemsiz-gunler-ve-haftalar-10-310419)
İster gündelik ilişkilerde ister sosyal, siyasal meselelerle ilgili aldığı tutum, savunduğu görüş nedeniyle “yanlış yapmışım” deyip özür dilemek, klişe bir tabirle, kuşkusuz erdemli bir davranıştır. Maalesef diyerek eklemek gerekir; bu “erdemli” davranıştan, etinden parça koparılacakmışçasına uzak durmak hayli yaygın bir toplumsal “hasassiyetimiz” oluyor. Malum, hatasından dolayı özür dilemektense kavga etmeye daha çok teşne “milletiz.”
Bir de kendi adına özür dileyip kendi özrünü genelleştirmek çabası içinde olanlar var. “Tamam, özür dilerim. Ama sen de dileyeceksin!” türü enteresan bir tavır. Bu dayatmacı tavır genellikle başka bir “kavga” veya çekişmenin gerekçesi haline gelir. Sonra da, misal, karşısındakine kafa göz girişen kişinin gerekçesi hazırdır; “Ben özür diledim ama o dilemedi!”
Özür dilemek, son derece kişisel bir duyarlılık. Kendisine karşı hata yaptığınızı düşündüğünüz kişiden, “hatalı” olduğunuz için özür dilersiniz. Özrünüzün nedeni hatanızdır. Bir karşılığı olması gerekli değildir. “Erdemli” olan budur. Aksi durumda özrünüzün samimiyeti tartışılır olur, niyetiniz sorgulanır hale gelir.
Sayın Ergülen 2010 referandumunda “yetmez ama hayır” demiş, şair arkadaşlarından “evet” diyen de, “boykot” diyen de varmış ama. Mesela rahmetli Adalet Ağaoğlu’nun adını anmış.
Siyasal bir tutum, neden ve niçinleri ortaya konularak kuşkusuz eleştirilebilir veya savunulabilir. Ama bizde “eleştiri” ile insafsızca karalama, suçlama arasındaki sınırlar hayli ince.
Soru ve sorun şu: Ergülen’in kendi özrünü genişçe bir liste dahilinde “…Herkes özür dilemeli” olarak dayatmacı bir üslupla ortaya koyması bir “eleştiri” midir?
Muhatabınız yanlış yaptığınız konusunda gözünü karartmış “özür dileyeceksin” diyorsa onunla neyi tartışacaksınız?
Mesela Ergülen’den aldığı pasla, “Kuru bir özürle her şeyi unutacak mıyız?” diyen Cumhuriyet yazarı Enver Aysever’le neyi, nasıl tartışabilirsiniz?
Tabii ki sayın Aysever! Unutmayalım! Özür dileseler de unutmayalım ve “kabul etmiyoruz özrünüzü filan” diyelim. Peki ne yapalım? Herhalde bunları bir meydana toplayıp yakmayacaksınız? “Toplu” ve “köklü” bir “çözüm şekli” gerçi ama el alem “solcu” sanıyor ya sizi, daha “çağdaş” cezalar düşünmek, bulmak lazım!
Bu arada “Yetmez ama hayır!” demiş Haydar Ergülen, neden dolayı özür diliyor; onu atlamayalım. Şöyle yazmış: “17 Nisan 2010 günü, yani tam 10 yıl önce, sinema, müzik sanatçılarından sonra, edebiyatçılarla da buluşan o zamanın başbakanı mevcut cumhurbaşkanı beni de davet etti kahvaltıya. Çok eleştirildim sonradan, sultanın sofrasından beslenmekle, iktidara destek olmakla, vb. O zaman da gazetelerde yazıldı, ben de sonradan yazdım, toplantıda temel olarak ‘Aleviler’e yönelik uygulamalar, Madımak’taki otelin utanç müzesi yapılması’ gibi birkaç konuyu gündeme getirdim…de ne oldu? Ne olacak, hiçbir şey. Madımak Utanç Müzesi olmadı ama, ben o kahvaltıya katıldığım için utandığımla kaldım.”
Bu yaklaşım, bana çok sorunlu geliyor.
Sayın Ergülen’in katıldığı türden toplantılardan bazılarına ben de davet edildim, katıldım. “Sultanın sofrasından beslenmek” ya da bazı düşkün zevat gibi o toplantıların konusunu oluşturan sorunlardan ziyade bakanlarla, bürokratlarla başka “işlerinin” kulisini yapmak için değil. Hasbelkader bulunduğum o masalarda Alevilerin eşit yurttaşlık taleplerini, sorunlarını dile getirmek, savunmak için…
Bizim devlet “arşivlemeye” çok önem verir. Kim ne demiş tutanak altına alır. Devletin arşivlerinde katıldığım o toplantılarda hangi sorunları nasıl gündeme getirdiğim kayıt altındadır.
Bundan dolayı ne diye “utanç” duyalım?
Asıl utanç duyması gerekenler demokrasi, hak ve özgürlükler, adalet ve barışa dair verdikleri sözleri, gündeme getirdikleri “açılımları” sokağa terk edenlerdir.
Şunu da belirtmeden geçmeyeyim: “Destek” deyince” bunu “amigoluk yapmak” olarak anlayanlardan değilim. “Karşı olmak” adına doğru bir iş yapılsa dahi, “Olsun! Ben yine de karşıyım! Benim için esas olan karşı olmaktır” diyenlerden de olmadığım gibi.
Sorumlusu, dolayısıyla da çözüm adresi “devlet” olan sorunlarımız var. Kürt sorununun barışçıl çözümü, Alevilerin eşit yurttaşlık sorunu gibi. Hangi parti iktidarda olursa olsun devleti yönetenler bu sorunları “çözmek” istediklerini söyleyip sizin görüşünüzü dinlemek isterse, konuşmayacak mısınız? Böyle davranmakla barış ve çözüme mi, çözümsüzlük siyasetinin sürüp gitmesine mi hizmet etmiş olacaksınız?
“Konuştuk da ne oldu?” denilebilir elbette. Bu, devleti yönetenlerin suratına tutmamız gereken bir aynadır.
Bir yandan demokrasi mücadelesinden bahsedecksin ama öte yandan da “Sen yetmez ama evet demiştin… Sen AKP ülkeyi AB’ye sokacak sanmıştın… Sen bunların Kürt sorununu çözeceğini sanmıştın… Sen Alevi açılımına destek vermiştin… Sen liberalsin… Sen şusun… Sen busun…” gibi ayrımlar yaparak, sorunlarımızın muhatabıyla değil yan yana olman gerekenlerle kavga edeceksin… Bu denli çapsızlık ancak bizim ülkemizin çapsız aydınlarından beklenir…
Sonra da “Bu halk adam olmaz” minvalinde sayıklayıp durmaya devam edecek, aynaya yansıyan suretine bakmaya yanaşmayacaksın.
Bu anlayış sahiplerinin lafzi keskinliklerinin altını biraz kaşıyın, kronik “olamamışlık” kompleksleriyle malûl olduklarını görürsünüz…
***
Sürekli okurlarım bilir; şununla bununla polemik yapmak pek hazzettiğim bir “tarz” değildir. Görüşlerimi kişilerden ziyade anlayış ve politikalar üzerinden ifade etmeyi tercih ederim. Ama bazen “Yetmez ama… Yeter!” demekten de insan kendini alamıyor.
Sağlıcakla kalın.
Gazete Davul
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025