Halil BERKTAY
[26 Ocak 2014] Bir elitin ölümü’nü 22 Aralık’ta yazmışım. Çıkış noktam, henüz tane tane söyleyemediğim temel fikrim şuydu: Her tarihsel dönemin kendine has iktidarını ve kendine has muhalefetini bir bütün olarak düşünmek lâzım. Biri, diğerinin aynadaki aksi. Hepsi, belirli bir “siyasa”nın (politics) bir parçası. Yapıştırıcısı da ortak bir siyaset kültürü. İçinde yaşarken ve tabii henüz çok gençken, “hâkim sınıflar”dan tamamen farklı ve yüzde yüz zıt olduğunuzu sanabiliyorsunuz. Eh, farklısınız da. Ama aynı zamanda, “zıtların birliği” gibi diyalektik bir ilişki içindesiniz. Nitekim, gün geliyor, bir de bakıyorsunuz ki benimsediğiniz, emek ve sosyalizm yanlılığıyla tarif edilen muhalif aydın mevzilenişinden eser kalmamış. Ama bunun bir çağın göçmesiyle ilişkisini hemen anlamayabiliyorsunuz.
Buradan devam edecektim, Kemalist elitin ölümünün, madalyonun diğer yüzünde, aynı zamanda benim de mensup olduğum ve 1950’lerdeki ilk çocukluk anılarımdan bu yana habire ufalanışına tanıklık ettiğim eski solintelligentsia’nın neden artık tâyin edici sonu anlamına geldiği; 2013-2014 itibariyle bu zümrenin hiçbir manevî ağırlığının, sözü dinlenilirliğinin kalmadığıyla. Meğer 1’de kısmen döndüm de bu meseleye (6-7 Ocak 2014). Daha ziyade, işin demokrasiye inanmamak ve demokratik kurumları savunmamak boyutu üzerinde durdum. Buradan, eski solun en akıllı kişi ve kesimlerinin dahi AKP ile ilişkisinin yadırgı ve eğretiliğine geçtim. Ama söz konusu çarpık ve yanlış siyaset anlayışının, onyıllar boyu aynı solun iç dokusuna ve insan ilişkilerine nasıl yansıdığına, o ân için değinemedim.
Derken bunlar hayli gerilerde kaldı; araya bir yığın başka şey girdi. Derinleşemedim; güncellik aldı götürdü. Şimdi ise, konuya dönmenin çok somut bir vesilesi oluştu. O da,Zaman gazetesinin manşetine taşıdığı “Yetti artık AKlama!” bildirisiyle de netleşen,Serbestiyet içindeki görüş ve tutum farkları. Dün Gürbüz Özaltınlı’nın yazdığı gibi (25 Ocak: ‘Yetti artık’ bu kavgada hiçbirimiz tarafsız değiliz), Serbestiyet yazarlarından dördü bu bildirinin ilk imzacıları arasında yer aldı (Erol Katırcıoğlu, Ferhat Kentel, Turgay Oğur, Roni Margulies). Buna karşılık genel kamuoyunun o kadar bilmediği başka bir şey var: gene Serbestiyet’ten ben dahil yedi kişi ise — üstelik bir kısmı gerekçelerini de uzun uzadıya açıklayarak — aynı bildiriyi imzalamayı reddetti (hatırlayabildiğim kadarıyla, Vahap Coşkun, Oral Çalışlar, Halil Berktay, Alper Görmüş, Serdar Kaya, Gürbüz Özaltınlı, Akın Özçer). Kuşkusuz bu, çok ciddî bir ayrışma. Özetle, Türkiye’nin en güncel ve konjonktürel bölünmesi açısından hayli zıt noktalardayız demek. Kendi payıma, ben de o “yetti artık” bildirisini gerçekten feci, felâket bir siyasi hatâ olarak görenlerdenim. Gürbüz Özaltınlı’nın 25 Ocak yazısının içeriğine, esastan ve tamamen katılıyorum. Bu soruşturmaların ardında Cemaat’in olduğuna inanmadığını söyleyen, hattâ yargı ve polis içinde bir cemaat örgütlenmesinin varlığını “Kemalist paranoya” diye niteleyen Roni Margulies’in tavrını yorumlamakta ise, doğrusu ben de özellikle zorlanıyorum.
İyi de, bütün bunlar Serbestiyet açısından ne ifade ediyor? Amacım bu konuya kendimce iki açıdan açıklık getirmek. Bu yazının kalanında, söz konusu farkları tanımlamaya çalışacağım. Elbette bu, kendi öznel yorumum olacak. Bir sonraki yazımda ise, bu farkların pratikte nasıl ele alınabileceği üzerinde duracak; biçim ve üslûp meselelerine değinecek; bunları da, en başta sözünü ettiğim, solun çürüme sürecinin siyaset kültürü boyutuna bağlayacağım.
Bu site ve burada yazanlar, kendi içinde anlaşmış bir düşünce ve siyaset kollektifi değil. Bu çok açık. Bizler tarihsel bir tesadüfün; gazetenin sahibinin geçmiş beş buçuk yılda hiç sergilemediği türden ve çok anî gelişen bir dizi editoryal müdahaleyle empoze ettiği hızlı çizgi değişikliği girişiminin, iki arkadaşımızın işten çıkarılmasına kadar varmasına tepki sonucuTaraf’tan birlikte ayrılmış olmanın sonucuyuz. Bağlayıcı bir çizgimiz ve kararlarımız yok; sadece, ortak bir geçmişten kaynaklanan minimal anlayışlarımız ve karşılıklı güven ilişkilerimizle var oluyoruz. Peki, bizim aramızdaki farklar acaba hangi noktalarda düğümleniyor? Kuşkusuz buna, herkesin değişik bir cevabı var. Üstelik bu değişik cevaplar, o görüşte olanlara doğal ama diğer bazı arkadaşlara çok ters, hattâ hakaretamiz de geliyor olabilir. Dahası, kendi görüşünü “doğru, dolayısıyla doğal” sayan arkadaşlar, bu görüşleri dile getirirken o diğer arkadaşları ne kadar incittiklerinin hiç farkında bile olmuyorlar. Bunun bir örneği, faraza “yetti artık” bildirisini imzalamayanlara karşı “AKP yandaşlığı” imâsında bulunulmasıyla; zıt bir örneği ise, faraza imzalayanların kendilerini Cemaat’e kullandırtmakla — ya da kestirmeden “kullanışlı aptallık”la — suçlanmasıyla oluşuyor.
Ben öncelikle buradaki temel farkın “AKP’ye az karşıtlık – çok karşıtlık” veya “AKP’ye görece yakın – görece uzak olmak” diye tarif edilmesini çok yanlış buluyorum. Bana göre bunun doğru tarifi, AKP’ye (ve başka herkese) karşı bağımsız, demokrat bir eleştirellik ileözel olarak AKP’ye düşman ve devirmeci bir cephecilik anlayışı arasındaki ayırım. Yukarıda da ifade ettiğim gibi, bu farklılaşma daha bizler Taraf’tayken ve Ahmet Altan ile Yasemin Çongar henüz ayrılmamışken başladı. Erdoğan’ın diktatoryal bir megalomaniye kapılıp kapılmadığı; AKP’nin ilerici reformculuğunun tükenip tükenmediği; Kürt meselesine barışçı çözüm umutlarının hâlâ ufukta gözüküp gözükmediği noktalarında bir tartışma başgösterdi. O sırada örneğin Alper Görmüş, Markar Esayan, Yıldıray Oğur ve Gürbüz Özaltınlı, gazetenin AKP ve RTE’ye saldırı üslûbu ile dozajına karşı uyarılarda bulunmaya başladılar. “Eleştirel gazetecilik” çizgisinden “iktidardaki düşmana karşı cephe gazeteciliği”ne belirli bir savruluşu gündeme getirdiler. Bense itiraf edeyim ki o sırada problemi pek anlamadım. Marksist teorideki “burjuvazinin devrimci barutunun kaçınılmaz tükenişi” paradigmasından türetilmiş “AKP artık bitti” hükümlerini aceleci bulmakla birlikte, özellikle Erdoğan’a manşetten çok ağır saldırı modunu, herhalde benim duygusal tepkilerime de uyduğundan, doğrusu çok yanlış bulmadım. Şimdi ise, o ilk uyarıların çok haklı olmuş olduğunu düşünüyorum. Nitekim, gazetenin bütün yükünü Markar Esayan, Demiray Oral, Kurtuluş Tayiz ve Tuncer Köseoğlu’ların üstlendiği bir geçiş döneminin ardından, Oral Çalışlar’ın da daha dikkatli ve dengeli bir gazeteciliği hâkim kılmasıyla birlikte, bunun altını oyma çabaları yoğunlaşmakta gecikmedi. Neşe Düzel’in alternatif yönetim olarak ileri sürülmesi ve patronun bütün desteğini ona kaydırması, gazetenin Cemaat kanadının egemenliğiyle birlikte, bizim bildiğimiz eski, düzgün, demokratik, çok sesli Taraf’ın sonu oldu. Bu noktada sözü, o sırada Taraf’ta kalan ama daha yeni ve çok net eleştirilerle ayrılan Hıdır Geviş’e bırakayım. Son yazılarından birinde,
Geçmişte İstanbul’un ortasında patlayan bombalar şimdi patlıyor mu… patlamıyor. Geçmişte her gün yüreğimizi yakan şehit ve gerilla haberleri şimdi geliyor mu… gelmiyor. Geçmişte dededen bürokrat Ankaralıların çocukları devlet burslarıyla yurtdışına giderken şimdi köylü çocukları gidiyor mu… gidiyor. Geçmişte ülkeye düşman kampta yer alan Öcalan şimdi Türkiye’nin çıkarlarını gözeten bir vatansever gibi davranıyor mu… davranıyor… Geçmişte ülke ekonomisini delik deşik eden o iğrenç IMF’den şimdi eser var mı… yok… Geçmişte bütün ülkelerin ekonomisi üzerinde kirli oyunlar çeviren uluslararası finans kuruluşları şimdi istedikleri gibi cirit atıyorlar mı… atamıyorlar. PKK geçmişteki gibi savaşıyor mu… savaşmıyor. Geçmişteki gibi büyük devlet ihaleleri büyük ailelere mi veriliyor… verilmiyor… Geçmişte Kürt sözcüğünü dilimize alamazken şimdi her şeyi aradaki kazalara rağmen özgürce tartışıyor muyuz… tartışıyoruz… O hâlde her şey tam iyiye giderken bu kriz niye?
diye soruyor ve ardından, Taraf gazetesinin “aktivist kıvamdaki haberciliğini iyice ileri götürüp bu kadar militan bir düzeye taşıması”na iyiden iyiye bir mim koyuyordu.
Bence meselenin püf noktası burada. Serbestiyet “AKP’yi yeterince eleştirmiyor” ya da “AKP’ye fazla yakın” bulunuyormuş. İnsaf ediniz; hiç farkında değil misiniz, bu sitede AKP’nin ne kadar eleştirildiğinin? Sadece “yetti artık” bildirisini imzalamayanlardan söz edeceğim; tekrar bakalım mı, Oral Çalışlar’ın, Alper Görmüş’ün, Demiray Oral’ın, Tuncer Köseoğlu’nun, Hidayet Tuksal’ın, Serdar Kaya’nın, Gürbüz Özaltınlı’nın, Akın Özçer’in, Vahap Coşkun’un, benim (ve aramıza yeni katılan Doğan Gürpınar’ın), haydi çok gerilere gitmeyelim, sırf burada ve Kasım’dan bu yana yazdıklarımıza? İsterseniz gelin, bu yazılardan AKP’yi eleştiren cümle ve paragrafları kopyala-yapıştır yöntemiyle tek bir metin haline getirelim; AKP’nin hangi dış veya iç politika hatâsını, hangi yolsuzluğunu, hangi anti-demokratikliğini, hangi lâf dinlemezliğini, hangi milliyetçi ve sair körlüğü veya fanatizmini es geçmiş ya da aklamışız?
Ama hayır, mesele bu değil gerçekten. Fark, benim ve isimlerini saydığım arkadaşların, AKP’yi “devrilecek düşman” bellemeyişimizde; AKP’ye karşı bir “düşman cephe” yazarlığı yapmıyor oluşumuzda yatıyor. Tek tek olaylar bazında yanlış/doğru tavırları alıyor, ama belirli bir ideolojik çatı altından konuşurcasına “topyekûn” bir muhalefet yapmıyor; buna uygun, çok şiddetli ve öfkeli, lânet yağdıran, “kahrolsun”cu bir üslûp kullanmıyoruz. Eleştiri fazlasıyla var. Ama ne yok? “Diktatör” yok; “diktatörlük” yok; “faşist diktatörlük” yok; (Roni Margulies göğsünü gere gere savunduğu için varlığını ayrıca ispatlayama kalkmayacağım) “ne pahasına olursa olsun devirmeci” ve “hurracı” anlayış yok. Bize “fazla AKP yanlısı” diye bakanları da, (argo deyimiyle) işte bu “kesmiyor” zaten. Geçenlerde, sol-eleştirel tarihçiliğimden hareketle, Gezi olayları tırmanırken benden asker müdahaleciliğini desteklememi bekleyen öğrencilerimden söz etmiştim. Aynı şeyi anlıyorum ki Gürbüz Özaltınlı da yaşıyor. Serbestiyet’e peşpeşe üç Erdoğan eleştirisiyle başladı Özaltınlı. Ama operasyon başladığında “devirmeci” bir tutum almadığı için hayal kırıklığına uğrayan bazı okuyucuları arasından, kendisine “kara büyü” yapıldığını düşünenler bile çıkıyor.
Evet, farklar böyle (bana kalırsa). Şimdi gelelim, bunları nasıl idare edebileceğimiz; bu konuda yeni bir kültür ve model sunup sunamayacağımız sorusuna.
http://serbestiyet.com/serbestiyetteki-farklar-ve-tartismanin-tanimi/
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
baris seven
Miroğlu battıkça batıyorsun. Roboskiye PKK neden oldu anlamına gelen sözler sarf edecek kadar gerçeklerden kopmuş, PKKye her küfür beleştire kaptırmışsın kendini. Anladık AKPlisin, ekmeğini yediğine yağ çekmen gerekiyorda. Şöyle bir etrafına bak da gör: Erdoğan ve AKPnin siyasal iflas içinde olduğunu söyleyenler her gün artıyor. Hem PKK de bayağı siyaset sahnesinde. Benden söylemesi, ne PKKye öyle boş küfür et, ne de AKPye o kadar yalakalık yapma. Burkayın beceremediğini sen mi becerecen?