Halil BERKTAY
[30-31 Ocak 2017] Bana kalırsa bütün dinlerin aslî işlevi, bazı şeyleri doğru, haklı ve sevap, başka bazı şeyleri ise yanlış, haksız ve günah olarak tanımlamak suretiyle insanları bağlayıcı bir ahlâka raptetmektir. Sırf bu mudur din, bundan ibaret midir? Ahlâka indirgenebilir mi? Herhalde hayır. Bilinçli bir ahlâk ihtiyacı ve arayışından mı doğmuştur inanç dünyalarımız? Yani bazı düşünürler oturup bu kuralları topluma nasıl dayatabilirim diye kafa yormuşlar da o yüzden mi totemizm, şamanizm, antropomorfik politeizm, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet, ya da cedlere tapma, aile kültleri, Budizm, Jainizm veya Konfüçyusçuluk vücut bulmuştur? Kuşkusuz hayır. Ama bir kere ortaya çıktıktan sonra, hele Doğu Akdeniz’in üç büyük tektanrıcı inanış sisteminin, öncelikle toplumları bir arada tutmaya ve yaşatmaya yaradığı rahatlıkla söylenebilir.
“İnsan yalnız ekmekle yaşamaz” (Man shall not live by bread alone). Matta İncili 4:4’e göre İsa, “Tanrının oğluysan, haydi, şu taşları ekmeğe dönüştür de görelim” diyen şeytana, “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrının ağzından çıkan her sözle yaşar” diye karşılık vermiştir. Burada ekmek maddiyattır, “çıkar”lardır. “Tanrının ağzından çıkan söz” ise kültür, ahlâk, idealler, bağlayıcı davranış kuralları demektir.
Kısacası, onsuz yapamıyacağımız “değer”leri simgeler.
Geçtiğimiz günlerde, hayatımda ilk defa Güney Afrika’ya gidip döndüm. El Sharq [Şark] Forum diye bir uluslararası STK var. İlginç ve önemli konulara ışık tutmak amacıyla, özlü tartışma platformları organize ediyor. Afro-Middle East Centre (AMEC; Afrika - Ortadoğu Merkezi) ise benzer bir Güney Afrika STK’sı. Bir araya gelip, Turkey & South Africa: Regional Powers with Global Responsibilities (Türkiye ve Güney Afrika: Küresel Sorumluluklar Taşıyan Bölgesel Güçler) başlığı altında, bir günlük bir konferans düzenlemişler. Birkaç hafta önce yazdılar ve aradılar; her iki ülkenin siyaset sahnesini domine eden partilerin, yani ANC ve AKP’nin konuşulacağı; bu hakimiyetin ve yarattığı sorunların karşılaştırmalı olarak inceleneceği (resmi adıyla Dominant Parties at Play konulu) ilk panelde, işin Türkiye (AKP) ucu hakkında kısa bir bildiri sunarak tartışmayı açmaya dâvet ettiler.
Saniyesinde kabul ettim desem, çok mu ayıp olur? Herkesin gidip görmeyi hayal ettiği ülkeler vardır bu hayatta. Tuhaf şey; hiç üzerinde düşünmemiştim ama ilk mektubu okuduğum anda, benim listemin en tepesinde, hayır, Rusya’nın (ve özellikle St Petersburg’un) değil, Latin Amerika’nın da değil, İskandinavya’nın da değil, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın da değil, herhalde hep Güney Afrika’nın yer aldığını (ama muhtemelen olamaz sandığım için bu hayali bastırıp içime attığımı), duyduğum sevinçten hareketle ve doğrusu hayretle fark ettim. THY’nin günde bir Cape Town, bir de Johannesburg gidiş-dönüş seferi varmış (açmadıkları güzergâh mı kaldı?). Toplantı Pretoria’da olduğundan, 25 Ocak Çarşamba sabaha karşı Johannesburg’a uçtum; 26’sı konferansla geçti; Cuma-Cumartesi gezebildiğim kadar gezdim; o gece binip Pazar sabah İstanbul’a döndüm.
Genel izlenimlerimi, konferansa ilişkin düşüncelerimi, (başkanlık sistemi olabilir, ama kişi kültüne hayır diye özetleyebileceğim) kendi tebliğimi ve iki kritik soruya verdiğim cevapları, bir de Apartheid Müzesi hakkındaki gözlemlerimi ayrıca yazacağım. Şimdilik sadece şu kadarını söylemek istiyorum: Toplantının açılış oturumu, Güney Afrika’dan Libya büyükelçisi Muhammed Dangor’un ve Türkiye’den TBMM Dış İlişkiler Komisyonu başkanı (Dr) Taha Özhan’ın kapsamlı ve gerçekten değerli sunuşlarına hasredilmişti. İkisinin de gündeme getirdiği ortak bir tema vardı: “değerler” (values) ve “çıkarlar” (interests) sorunsalı. Bunlar nasıl ilişkilendirilecek, nasıl dengelenecek? Bu soru sorulduğu anda, arkası çorap söküğü gibi geliyor. Günümüz dünyasında hemen her şey çıkarlara indirgenir oldu. Değerler ise genellikle unutulmaya yüz tuttu. Politikada ve hele dış politikada, her şey mutlak ahlâk kuralları ve/ya ahlâkî reaksiyonlara göre düzenlenemez kuşkusuz. (Ben aynı şeyi “yanında ‘sağlam’ durulacak ‘temiz’ müttefik kalmadı” diye ifade etmeye çalışıyorum.) Bununla beraber, değerleri toptan silip atmak da yanlış. İster içerde, ister uluslararası alanda, bireyleri, partileri ve/ya devletleri “çıkar”ların güya “bilimselliği” ile temellendirilmek istenen “ahlâküstü”cü bir nihilizme (ve tabii oradan, çok daha tanıdık gelen bir ahlâksızlığa) götürüyor.
Son haftalarda Serbestiyet’te yayınlanan pek çok yazı bu noktaya bağlanabilir. Tabii bu, kendi sübjektif yorumum; ama bana öyle geliyor ki birçoğumuz siyasette ve medyadaki kuralsızlık, frensizlik ve sınır tanımazlık tırmanışından çok şikâyetçiyiz. Kimi bunu “dâvâ siyaseti”ne bağlıyoruz, kimi “amaç uğruna her şey mübahtır” Makyavelizmine, kimi “millî ve yerli”liğin aşırılaşmasına, kimi bir “lider kültü” veya “kişi kültü”nün yükselişine, kimi uzun süre iktidar olmanın çürütücü ve yozlaştırıcı etkilerine. Bunlar birbirini dışlayan açıklamalar değil zaten; tersine, hepsi örtüşüyor ve birbirini tamamlıyor. Aynı gerçekliğin değişik görüntülerini meydana getiriyor. Öyle veya böyle, şahsen benim -- İsmail Kılıçarslan’dan hareketle -- “en öz hakiki reisçi(lik)” diye tarif edebileceğim özel bir çevre veya cereyan, yüzer gezer oportünizmi ve ürkütücü iktidar hırsı içinde, alabildiğine çirkinleşen bir saldırganlık sergilemekte. Söyledikleri herhangi bir şeyin, ortaya attıkları herhangi bir iddianın normal insanlık ölçüleri içinde doğru ve haklı olmasına zerrece önem vermiyorlar. Bu, kazara yanlış yapmak, gerçekleri kazara çiğnemek, kazara haksız ve adaletsiz duruma düşmek değil. Bütün bunları bile isteye yapmak. Kasten yalan söylemek, kasten iftira etmek, kasten çamur atmak, hakkaniyetin üzerinde kasten tepinmek. İster İttihatçı-Atatürkçü, ister ulusalcı, ister solcu-komünist geçmişlerinden, sadece amoral bir faydacılık türetiyorlar.
Pretoria konferansının açış konuşmalarında dile getirilen (kalanında da yer yer yankılanmaya devam eden) “değerler” ve “çıkarlar” ayırımı ile (mealen) “tamam, anladık, çıkarlar önemli, ama değerleri de unutmayalım” vurgusu (bazen imâsı), bu çerçevede çok önemli. Çünkü başka birileri (gene mealen) “değerler de neymiş; varsa yoksa çıkarlar” havasında. İç politika gibi dış politikaya da aynı sığlıkla yaklaşıyorlar. Bu da onları, ortalıktaki en görünür örnek diye söylüyorum, meselâ şu son günlerin Donald Trump fenomeni konusunda çok büyük tuzaklara sürüklüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024