Melih ALTINOK
Olmuş ne kadar darbe varsa cansiperane savunan tüm kalemler ve gazeteler bizimle dalga geçer gibi Evren'in ardından beddualar okudular.
Oysa dün bir yana, bugünlerine bakmak bile riyakarlıklarını anlamaya yeter de artar bile.
Cemaat'in dümen suyunda, sandıkta yenilmeyen iktidarı siyaset dışı yöntemlerle devirmeyi meşru sayanlar onlar değil mi?
İçlerinden bazıları da 12 Eylül'de askere verdikleri utanç verici desteği siyaset kurumunun beceriksizliğine bağlıyorlar.
Siyasetçiler ülkeyi yönetemediği için askerin yönetime el koyması doğalmış!
"Silahlı kuvvetlerin emir-komuta zinciri içinde yönetime tümüyle el koyması yağmurun yağması gibi, doğal bir olaydır! Kuraldır, belli nedenler belli sonuçlar doğurur. Devlet devlet olmaktan çıkar, parlamento on beş gün içinde seçilmesi gereken cumhurbaşkanını seçemez ve ülke baştan başa örtülü bir iç savaşın kanlı arenasına dönüşürse, Silahlı Kuvvetler'in yönetime el koymasından daha doğal ne olabilir ki? Sonuç şaşırtıcı değildir."
Evet, darbeyi "şaşırtıcı" bulmayan bu satırların sahibi şaşırtıcı şekilde rahmetli Uğur Mumcu.
Şaşırtıcı diyorum ama aslında 3 siyasinin asıldığı 27 Mayıs'tan "bayram", 3 gencin idam edildiği 12 Mart'tan da "sol cunta umudu" çıkartanlar için ortada garip bir durum yok.
Zira Türkiye'deki darbe mekaniğinin asli unsuru olan medya askerin gelmesi için uygun koşulları hep sonuçlar üzerinden yarattı.
12 Eylül geldiğinde siyasetin işlemez halde olduğunu "en tarafsız" halleriyle tasvir ettiler. Ama asıl yapmaları gereken durumdan vazife çıkartan askerin, o koşulların yaratılmasındaki sorumluluğunu yazmaktı.
Kuşkusuz böyle bir gazetecilik cesaret isterdi. Ve daha önceki darbeleri bırakın eleştirmeyi teorize eden "ilerici" basından da böylesine bir tavır beklenemezdi elbette.
Onlar da üzerlerine düşeni yaptılar. 12 Eylül sabahına giden yolda, askerin, kontgerillanın ülkeyi yangın yerine çeviren toplumsal olaylardaki rolünü hiç konuşmadılar.
Askerin, Çorum'da, Maraş'ta dönemin siyasal iktidarının yerel müdahale taleplerine niçin karşılık vermediğini sorgulamadılar.
ABD'nin Türkiye'yi yeni dünya düzenine entegre etme projesinin startını verdiği 12 Eylül darbesindeki rolünü geçip eli kolu bağlanan siyaseti hedef tahtasına oturttular.
Askerin gelmesiyle 6 saat içinde süt liman olabilen ülkenin, nasıl olup da askerin müdahalesine ihtiyaç duyacak kadar vahim durumda gösterildiğini ise hiç tartışmadılar.
Darbecilik mirası
Bu darbecilik hevesi geçmişte kalsa üzerine bunca söz söylemezdim.
Bakıyorum, o günlerde askerin müdahalesini doğallaştıran yazarların biyolojik ya da kültürel mirasçıları da aynı düşkün tavrın sıkı takipçileri.
Siyaset kurumunun icraatlarının ve söylemlerinin tolere edilebileceği, ancak askerin gelmesi halinde demokraside onulmaz yaralar açılacağı şeklindeki temel düsturu sahiplenmekte bile zorlanıyorlar. Parlamentoyu, medya, akademi ve hatta sanat yardımıyla itibarsızlaştırmayı, yargı eliyle sıkıştırmayı ve ardından para spekülatörlerinin desteğiyle kilitlemeyi meşru bir muhalefet tarzı sayıyorlar.
Tıpkı 7 Haziran seçimleri öncesi, ülkeyi daha iyi yönetmek için değil, yönetilemez hale getirmek yolunda soyundukları fiili ittifaklar gibi. Tek fark bugün istedikleri darbeci askere ulaşılamaması. Onlar da artık dağda ya da şehirde elinde silah olan "hangi güç" varsa, ona yanaşıyorlar.
Şimdi söyleyin Allah aşkına, onca deneyimin ardından ancak Latin Amerika darbeci zihniyetine erişebilmiş kafalarla demokrasi ve sivil siyaset tartışması yapabilir misiniz?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019