Melih ALTINOK
Konumuz, çok haklı olduğu ve “kutsal” vazife gördüğü halde bir türlü başaramayan “muhalefeti” eleştirenlerin kötülükleri.
Merkez medyadakilerin yanı sıra solcu kalemler de uzunca bir süredir bu temayı işliyor.
Çünkü çarpıklıklara, haksızlıklara karşı durmayı değil, “iktidara gelememeyi” muhaliflik sanıyorlar.
Zira muhalif olmak, mücadele edilen durum sonlandığında bile terk edilmemesi gereken bir yaşam biçimi onlar için. Konjonktürle falan alakası yok, kararlılıkla sürdürülmesi gereken ulvi bir pozisyon bu.
Mesleği, uzmanlığı olmayan azımsanamayacak sayıda vatandaşın tek titrinin muhalif kişiliği olması ve onunla tanınması da bu yüzden.
Türkiye muhalif kişiliğiyle tanınanlar cenneti adeta.
Atmosfer bu olunca da modern çağın çilecilerinin nezdinde, reform sürecine fiilen engel olan “muhalifin” arkaik teorilerini ve şiddet yöntemlerini eleştirmek siyasal iktidarı meşrulaştırmak olarak algılanıyor.
PKK sivilleri mi katletmiş, BDP bir tarafın şiddetine karşı sessiz mi kalıyormuş, sol referandumda “hayır” mı demiş, “devrimciler” Ergenekon ve balyoz davalarında suspus mu olmuş?
Susacaksın, söylemeyeceksin. Çünkü iktidarda değiller. Onlardan büyük Ak Parti var ve o iktidarda. Sözün varsa ona sakla.
İyi de bu saydıklarımı Ak Parti değil, bizimkiler yapıyor. Hükümeti de kendi politikaları ve edimleri için eleştiriyorum, sayılmaz mı? Kaldı ki siyasal iktidara solun, muhaliflerin yaptıkları hataları görmezden gelerek nasıl muhalefet edilebileceğinin formülünü de henüz bulamadım.
Sormanız bile gereksiz. Elbette ki sayılmaz. Çünkü arkadaşlara göre muhalifler bir şeyi yapamıyorsa ya da yanlış yapıyorsa, siyasal iktidar engellediği ya da manipüle ettiği içindir.
Ülkedeki siyasal hayatı modern çağın çileciliğinin büyüsünde değerlendirince de Nuh Nebi’den kalma siyaset teorilerinin şablonlarıyla bugünü okumaktan başka yolumuz kalmıyor haliyle.
Kürt sorununu öncelikle demokrasimizin güdüklüğüne değil de, PKK çevresinin ulus inşası girişiminde engellenmesine ve demokratlarca pışpışlanmasına bağlayanlara bir bakın.
Ya da solun burjuva demokrasisine yaklaşımıyla bizler portakalda vitaminken hesaplaştıklarını ima edip, demokrasiden korktuğumuzu iddia edenleri okuyun.
Ama kuşkusuz en vahimi, Kemalist devletin kuruluş pratiklerini nerdeyse harfiyen uygulayan PKK çevresinin şiddet fetişizmini eleştirimizi, ulusların kendi kaderini tayin hakkı “ayetinin” hikmetine varamamamızdan kaynaklandığını söylemeleri.
Kendi adıma, tabanının arşa dayanmış dünyevi sorunları bırakıp, para basma gibi jestlere soyunan, lider kültünün etrafında bütünleşip Kuva-yi Milliye geleneğine atıflarda bulunarak ulus inşa etmeye çabalayan PKK çevresini muhalif diye desteklemenin demokratlığın alâmetifarikası olduğunu sanmıyorum.
Ne kadar ulus-devlet varsa köküne kibrit suyu derken bir yenisinin kurulması için mi heba edeceğim kendimi.
“Hey farkında mısınız, Avrupalılar muhalefeti değil iktidarı eleştiriyor” diyerek bizlere örnek gösterdikleri AB kurumlarının hükümete yönelik şerhlerinin, muhalefete dair eleştirilerimizle alakasını da kurabilmiş değilim.
Zira Avrupalı demokratlar ve Sosyalist Enternasyonal, Türkiye solunun referandumdaki tutumunu ve Kürt siyasal hareketinin siyaset kanalları açıkken silahı reddedemeyen tavrını hep eleştiriyorlar. Daha geçenlerde Türkiye’deki reform sürecini övüp muhalefete çıkışmadılar mı? Avrupalı demokratların bir yandan devleti ve hükümeti eleştirirken, muhalefeti de muaf tutmayan tavırları kızdığınız tutumumuzun simetriği değil mi? E siz örnek alın o zaman Avrupalıları.
Muhalefete, Çankaya’daki bir taksi durağında gördüğüm Atatürk imzalı “Türk şoförü en asil duyguların insanıdır” sözündeki gibi anlamsız payeler yükleyenler bakalım daha ne kadar şaşırtacaklar bizleri.
Ben de saçlarımı kestirdim Sayın Savcı
Ozan Gündoğdu ve Metin Lokumcu isimli Mülkiye öğrencileri, Ankara’daki bir eylemde tutuklanarak cezaevine koyuluyorlar ve uzun saçları kesiliyor.
Arkadaşları da Ozan ve Metin’e moral desteği vermek için saçlarını kestirip fotoğraf çektiriyorlar ve cezaevine gönderiyorlar.
Radikal’den Pınar Öğünç’ün haberine göre davaya bakan Sayın Savcı, gençlerin bu jestini tehlikeli bulmuş. İddianamesinde demiş ki: “tanınmamak için saçlarını kestirdiler, tiz boyunları da vurula”... Arkadaşlarına destek için saçlarını kestiren Çağrı Yılmaz, Hikmet Tanıl ve Can Kaya şimdi cezaevinde.
Tamam, şimdi diyecekler ki Çağrı, Hikmet ve Can’ın tutuklanması için elimizde ciddi deliller var, saçlarını kestirmeleri bir ayrıntı.
Sayın Savcı, bu dava da bitip gidecek, o gençler hayatlarına dönecek, saçları da uzayacak. Ama size garanti ederim ki, saçlarınızı kestirseniz de uzatsanız da siz ve davanız bu kara komediyle anılacaksınız; yani tanınacaksınız.
Bu arada hakikaten yıllardır uzun olan saçlarımı kısacık kestirdim. Gençlere destek için yapmamıştım ama sayın ki öyle olsun Sayın Savcı. Yolda tanımazsanız diye buradan yazıyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019