Akif BEKİ
“McKinsey müdafaası bize düşmez ama” şerhine rağmen, “Yabancı yatırım çekmek isteniyorsa (güvenilir) bir denetim şirketiyle anlaşmak niye yanlış olsun ki” diyor Bahçeli.
MHP lideri gibi, komplekse girmeden adını dosdoğru koymak dururken... 'Denetmen miydi, sadece danışmanlık mı verecekti’ tartışması açılması ciddi bir hata.
Medyada McKinsey’nin yalancılığına soyunmak, ‘denetim değil danışmanlık şirketiydi o’ gibi zorlama tevillere başvurmak da niye?
Kıvranmadan savunmak, ‘denetim şirketiyse denetim şirketi, ne var bunda’ demek, McKinsey’den en rahatsız olanlar nezdinde bile daha evla değil mi?
Karşı çıkanları iknaya yeter miydi, yetmez miydi ayrı bahis. Fakat hiç değilse gerçekçi ve dürüst bir tartışma yaşandığı duygusu uyandırırdı.
Gerekçeleri ve çalışma şartları açıkça ortaya konsa, istemeyen neyi istemediğini, taraftar olan neye taraftar olduğunu bilirdi.
Oysa, itiraz sahiplerini itibarsızlaştırarak, karalama saldırılarıyla bastırma ve püskürtme yoluna gidiliyor. Ve ‘bizden bir şey mi kaçırılıyor, içeriği neden saklanıyor’ izlenimi bırakılıyor.
İkili bir dil kullanılması da en fenası...
Bir yandan “McKinsey’le anlaşmak can simidine tutunmak kadar gerekliydi, ekonomiyi kurtarmak için bir ‘dış çıpa’ya ihtiyaç vardı, aranan garantör bulundu, yabancı yatırımcılarda ekonomimize kaybedilen güveni tekrar vermek için önemli bir adım atıldı” deniyor...
Sözü senetmiş, iyiye gittiğimizi onaylaması büyük teminatmış, alacaklılarımızı rahatlatmak ve daha çok dolar çekmek için adının geçmesi bile çok etkiliymiş, devrede olması neredeyse kefalet yerine geçecek değerdeymiş gibi varlığı önemsetiliyor. Döne döne ‘önemli’ lafına vurgu yapılıyor.
Fakat aynı anda...
O kadar da abartmamamız gerektiği, altı üstü basit bir danışmanlık hizmeti vereceği, çok da önemsenecek bir rol oynamayacağı söylenerek alelade, sıradan bir şeymiş gibi önemsizleştiriliyor.
Herkes kör, alem sersem değil ki ikisine birden aynı anda inansın; ya o doğrudur ya bu.
Hem “McKinsey kimlere hizmet verdiğini ve yaptığı işin kapsamını prensip olarak açıklamaz” diye üsteleyeceksiniz. Hem de “Sıradan danışmanlık veriyor, denetim yapan bir kuruluş değil zaten” diye McKinsey’den rol çalıp görev tanım ve kapsamı üstüne ahkam keseceksiniz... Hangi dediğinize inanalım?
***
Kanıksatma ihalesini alan taşeronlar, tersini de düzünü de satıyor gibi yaparak dolgun karşılıkla yüklerini tutmaya devam edebilir. Ama gerçekçi olalım, bu tezatlar dikiş tutmaz, tutmuyor.
Hikayenin ‘sıradan bir danışmanlık’ versiyonunu esas alsa bile vatandaş, muhakemeye vuruyor, tutamıyorsun. “Ekonomimizi çökertmeye çalışan emperyalist ülkeden akıl sormayı ve danışmanlık almayı benim aklım almıyor” demekten alıkoyamıyor kendini.
Ya da diyelim...
Dolar üzerinden tam da köşeye sıkıştırıldığımız sırada, ‘güçlü Türkiye’ istemediği söylenen Almanlar bize koltuk çıkıyor. Bekledikleri fırsat ayaklarına gelmişken zayıf anımızdan yararlanmıyorlar, bir darbe de onlar vurmuyor. “E hani bizi çekemiyorlardı, batırmak için fırsat kolluyorlardı, yok etmek istiyorlardı, ne değişti de kıskançlıkları geçti, Trump boğmaya çalışırken niye bize nefes aldırıyorlar” düşüncesine mani olamıyorsunuz.
Veya...
Ezanlarımızı susturmak için fırsat kolladıkları, İslam düşmanlığından içimizde kaos ve kargaşa tertipledikleri, denemedik melanet bırakmadıkları algısı köpürtülürken... Suratlarına Osmanlı tokadı patlatma hırsıyla oy atmaya, Türkiye karşıtlığı üstünden ucuz siyasi popülizmle oy toplamaya çalışan Merkel’e sıkı bir ders vermeye, sandıkları unutulmaz bir zaferle patlatarak bu Haçlıların başkentini inletmeye çağrıldığımız sırada... Meğer Köln’de bize görkemli bir ‘cami-i kebir’ yaptırmakta oldukları anlaşılırsa film kopuyor. O ‘din savaşı’ anlatıları çöküyor, ‘kahpe saldırılara karşı koyan kutsal ve şanlı direniş’ hamasetinin ‘E hani’lerle sorgulanmasını engelleyemiyorsunuz.
Söylenen mi gerçek, yapılan mı; ikisi birbirini tutmamaya başlıyor.
Ve eğer çatışma halindeki bu ikililik durdurulmaz, bu tezat çiftelik terk edilmezse, iktidarın propagandasıyla tabanı arasında bir mantıksal kopuşu da önleyemezsiniz.
Gerçeklik testinden geçemeyecek yanlış savunmalara son vermek için yarın çok geç, bugünden tezi yok.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025