Akif BEKİ
Orhan Veli’nin “Anlatamıyorum” şiirindeki gibi. Kapalı rejimler, halklarının gözünü yalanlarla bağlar. Gerçeği saklarlar. Aydınlatmaz, karanlıkta bırakırlar halkı.
Kazın ayağının öyle olmadığını sezenler çıkar mutlaka.
Bilirler, diğer ozanlar gibi Leonard Cohen’in de haklı olduğunu. Bilirler, aslında kaptanın yalan söylediğini, zarların hileli olduğunu. Ama tam anlatamazlar.
Orhan Veli’nin tarif ettiği şeyi hissederler:
“Bir yer var, biliyorum/Her şeyi söylemek mümkün/Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum/Anlatamıyorum...”
Sonra başka bir şair, Kemal Burkay “Gülümse” diye devralır sözü. “Hadi gülümse/Belki şehre bir film gelir” der ve kabul olur duası.
Komünizmin sonunu bile bir gün rejime gelen böyle bir filmin başlatacağını kim söyleyebilirdi?
T24’te okumuştum. Pop grubu Eurythmics’ten Dave Stewart’ın aktardığı bir rivayet. Sovyetler’in son lideri Gorbaçov’la aralarında geçen konuşmaya dayandırıyor.
Rejimin düşüşünde Dallas dizisinin önemli rol oynadığını, bizzat Gorbaçov’dan dinlemiş.
Stewart, bir röportajında Gorbaçov’la 90’lı yıllarda yaptığı görüşmeyi ifşa ediyor.
Anekdota göre: “Gorbaçov Dallas dizisinden söz ediyordu. Biri Rusya’da bir VHS cihazının çalışmasını sağlamış ve ülkenin bir bölümüne diziyi yayınlamış. İnsanlar da, ‘Yani ABD’de insanlar böyle yaşıyor’ diye düşünmüş...”
68 yaşındaki müzisyenin bu çarpıcı anekdotu, hak ettiği dikkati nedense çekmedi.
Gorbaçov, “Dallas, o yarım saatte komünizmin çöküşüne diğer her şeye kıyasla daha çok etki sağladı” demiş.
Yaşı yetmeyenlere: Amerikan pembe dizisi Dallas, 1978 -1991 yılları arasında yayınlandı. Uzunluk ve izlenmede rekor kırdı. TV tarihinin efsaneleri arasına girdi. Ewing ailesinin petrol imparatorluğunu anlatıyordu. Kirli entrikalarıyla Ceyar karakteri, popüler kültürde karaktersizliğin sembolü haline gelmişti.
Fakat büyülü, renkli bir dünyada cereyan eden bu entrikalar, Sovyet vatandaşlarının gözünü açar.
Dışardaki dünyaya, Amerikan rüyasına uyanırlar.
Komünizmin sihrini, şehre gelen bu film bozar.
İki kutuplu dünyanın kapalı kutbunda, değişim ve çözülmeyi tetikleyen film...
Gorbaçov’a, “Perestroyka ve Glasnost” kavramlarını, Dallas ilham edecektir meğer.
Perestroyka’yla sistemde yeniden yapılanma, Glasnost’la da yönetimde şeffaflık ve açılmayı başlatır. Sonun başlangıcı...
Düzen, artık sürdürülemez olmuştur.
Neşet Ertaş türküsündeki trajik uyanışı tadar halk. Cahildir, dünyanın rengine kanmıştır. Meğer hayale aldanmış ve boşuna yanmıştır.
Önce propaganda bombardımanıyla beyni yıkanmış ve cahil bırakılmış, sonra da cehaletinden yararlanılmıştır. Aldatıldığını anlar halk.
Halil Berktay Hoca, geçen gün Serbestiyet sitesinde, Sovyetik kara propagandayı çok şahane teşhir etti.
Sorgulayan, gerçeği arayan, doğrusunu bilmek isteyenler “Halk düşmanı”ydı. “Emperyalizme çalışan ajanlar”dı. “Dışardaki efendilerinin içerdeki kuklaları, muhalefet maskesi takmış uşaklarıydılar”.
Stalin’in propaganda makinesi, hainlere değil resmi ağızların dayattığı gerçeklere inanmasını emrediyordu halka.
Zaten inanmamak da yasaktı.
İnançsızlar şanslıysa ya hapsi boyluyor, ya da Gulag ve Sibirya kamplarına sürülüyordu. Şanssızlarla birlikte kurşuna dizilmediklerine şükrettirilerek...
Pravda gazetesi ne yazıyorsa o doğruydu.
Şeffaflık ve serbest tartışma hakkıyla eleştiri özgürlüğü talep edenler, halkın kötülüğünü istiyordu. İyiliğini düşünmüyorlardı.
Evet, belki her şey mükemmel değildi, eşitlik ve adalette aksaklıklar vardı. Zenginlik içinde yaşamıyorlardı...
Ama dışardaki dünya, Sovyet vatandaşlarından çok daha fazla yokluk ve acı çekiyordu. Daha özgür ve zengin değillerdi. Sefalet ve kaos içinde sürünüyor, cehennem hayatı yaşıyorlardı. Onlar da komünizm tarafından bir gün kurtarılmayı bekliyor, o hayalle avunuyordu.
Halk, nankörlere kulak asmak yerine kendilerine bu düzeni sağlayan kurtarıcı rejime şükran, minnet duymalıydı. Tatlı hayatlarının kıymetini bilmeli, itaatte kusur etmemeliydi.
Ve bir gün şehre Dallas geldi, sahte düzenin yalanlarını yıktı. Uydurma bir cennet sanrısına hapsedildiklerini gösterdi. Dışardakilerin kendilerine imrendiği, özendiği palavraları yerle bir oldu.
Her yalan dünya bir gün acı gerçeklerle tanışacak; her korku rejiminin başına bir gün korktuğu bir film gelecektir.
Kaçınılmaz sonlar için, Sezen’den dinleyin: “Hadi gülümse!”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025