Alper GÖRMÜŞ
15 Temmuz darbe girişiminin akla getirdiği ve cevabı hiç de kolay olmayan sorular var... Bugün bunlardan birini, çarşamba günü de diğerlerini ele alacağım.
Bugünün konusu, darbecilerin sadece vicdan sınırlarını değil, mantık sınırlarını da zorlayan şiddeti... Bu çerçevede, çok kullanılan kalıpla söylersem, “Kurtuluş Savaşı’nda bile bombalanmayan gazi Meclis”in darbeciler tarafından bombalanması özellikle öne çıktı. Meclis’in bombalanması, haklı olarak o kadar akıl dışı ve anlaşılmaz göründü ki herkese, bu işin (ve benzerlerinin) bir şekilde aklı devre dışı bırakılmış kişilerin işi olabileceği hususunda görüş birliğine varıldı. Ben bu yazıyı yazmaya başlarken, Hakan ÇelikCNNTürk’te, Meclis’i bombalayan pilotlar için bilimkurgu filmlerindeki, beyni açılıp yeniden formatlanmış insanlar örneğini yardıma çağırdı. Hakan Çelik bu örnekle tabii ki gerçekte öyle bir şey olduğunu öne sürüyor değildi, fakat anlamaya çalıştığı olayla ilgili nasıl bir çaresizlik yaşadığını şüphesiz çok iyi anlatmış oluyordu.
Gerçi bu boyutlarda bir şiddet bile, darbenin ‘Tayyip’in kurguladığı bir senaryo’ olduğunu öne sürenleri bu fikirlerinden vazgeçmeye yetmedi ama, onlar için yapacak bir şey yok: Artık istediklerini, istedikleri kadar yiyebilirler.
Şu satırlara bir bakın:
“(...) Yaşanılan darbe girişiminin de bir üst akıl tarafından birkaç bin askerin kandırılıp feda edilmesi üzerine kurulmuş; iktidarı devirmek amacına ulaşamasın diye özellikle beceriksiz hazırlanmış bir komplo olduğunu düşünüyorum.” (Mine G. Kırıkkanat,Cumhuriyet, 16 Temmuz).
Kimbilir, belki de darbeciler Meclis’i bombalasınlar diye özellikle kandırılmışlardır, ki kendilerine karşı oluşacak tepki daha da büyüsün ve darbe teşebbüsü böylece ‘iktidarı devirmek amacına ulaşamasın!’
Sosyal medyada yüz binlercesi bulunan bu nevi fikir sahipleri için ‘Allah selamet versin’ diyorum ve darbecilerin, başta Meclis’in bombalanması olmak üzere baş vurdukları akıl dışı, anlaşılması zor şiddetlerinin kaynağıyla ilgili kendi izah çabama dönüyorum...
Bir kurtuluş ideolojiniz varsa...
Tarihte, buna benzer, ‘bu nasıl olabilir’ dedirten, beynimizi patlatsak da açıklayamadığımız olayların ortak bir paydası var: Haklılığına mutlak bir inanç beslenen ‘yüksek’ bir ideolojik-siyasi hedefe; bir ‘kurtuluş ideolojisi’ne, bir ‘kurtuluş siyaseti’ne sahip olmak ve onların üzerinden bir nihai ‘kurtuluş eylemi’ni hayata geçirmek.
Söylemeye gerek yok, bir ideolojik-siyasi hedefin gerçekten de ‘yüksek’ bir hedef olması gerekmez: Önemli olan, belirlenen hedefin ona inananların gözündeki değeridir. Dışarıdan bakıldığında gayet ‘kıytırık’ bir görüntü arz eden bir toplumsal proje, ona inananların gözünde, uğruna ölümün göze alınabileceği bir hedef, nihai bir kurtuluş reçetesi haline gelebilir. Önemli olan da budur.
‘Nihai kurtuluş’ zokasını bir kez yuttuktan sonra, oradan ‘kurtarıcılık’ saplantısına sıçramak, sıçramamaktan çok daha zordur.
Emil Cioran, insanın, “selâmet (kurtuluş) saplantısı”yla mâlûl bir yaradılışının olduğunu söyler. Ona göre yaşadığımız dünya, “insanın selâmet saplantısının hayatı soluksuz bıraktığı bir yer”, toplum ise bir “kurtarıcılar cehennemi”dir.
Cioran’a göre, insandaki “selâmet saplantısı”nın nedeni, “kendimizi zamanın merkezi, nedeni ve sonucu zannetmeye bilinçsizce meyilli olmamız”dır:
“Reflekslerimiz ve gururumuz, teşkil ettiğimiz et ve bilinç parçasını bir gezegene dönüştürür. Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik, eğer kıyaslamak, yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak, kendi boyutlarına karşı körleşmektir.”
Cioran’ın sözleri, kendi boyutlarına karşı körleşerek kendilerine ‘kurtarıcılık’ vehmedenlerin, güçleri ve yetenekleriyle, ulaşmayı öngördükleri hedef arasındaki büyük makası neden fark edemediklerini ve neden sonunda ‘intihari’ eylemlere sürüklendiklerini de izah etmiyor mu?
Balyoz davasındaki tartışmayı hatırlamanın tam zamanı
Hep birlikte yaşadık: 2003’teki bir darbe girişimine dair Balyoz davasında ortaya çıkan bilgi, belge ve bulguları sonradan kurgulanmış büyük bir ‘kumpas’ın unsurları olarak takdim eden çevreler zamanla bu yaklaşımlarına epeyce müşteri topladılar. Bu çevrelerin, yaklaşımlarına müşteri kazanmak için başvurdukları en önemli ikna araçlarından biri, soruşturma belgeleri arasında yer alan ve tıpkı Meclis’in bombalanması gibi akıl dışı görünen bazı eylemlerdi.
Halk arasında infial yaratmak hedefine matuf bu eylemlerden ikisi özellikle öne çıkıyordu: Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait bir uçağı düşürmek ve Fatih Camii’ni bombalamak.
İşte akıl ve vicdan sınırlarını fazlasıyla zorlayan bu ve benzer eylem planlarından yola çıkılarak, güçlü bir savunma hattı inşa edildi. Bu savunma hattı en dramatik ifadesini, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un, “Askerine Allah Allah diye hücum ettiren subaylar mı Allah’ın camisini bombalayacak; lanetliyorum” çıkışında buldu...
“Bu kadar kötülüğü hiç kimse yapmaz, öyleyse yalan bütün bunlar” propagandası zaman içinde kamuoyunda gerçekten de bir karşılık buldu ve böylece davanın öteki delilleriyle ilgili olarak da güçlü bir şaibe örüntüsü geliştirilebildi.
Balyoz davası sürecinde, 2003 martında Birinci Ordu’da bir darbenin planlandığına inananların bir bölümü dahi, ‘cami bombalama’, ‘kendi uçağımızı bombalama’ gibi eylemlere inanmakta güçlük çekiyor, Balyoz Darbe Planı ile onun parçaları olan eylem planlarını (Sakal, Çarşaf, vb.) birbirinden ayırmayı tercih ediyorlardı.
Ben de zorlanmıştım...
Doğrusunu isterseniz başlangıçta ben de epeyce güçlük çektim ve bir süre “bu kadar kötülüğü hiç kimse yapamaz” çizgisinin etkisi altında kaldım. Kendilerine ‘mahvolup gitmekte olan vatanı kurtarma’ gibi bir ‘kurtuluş ideolojisi’ vehmedenlerin böyle şeyleri göze alabileceklerine kendimi inandırmam için epeyce bir zaman geçmesi gerekti.
Yine de, özellikle Gülen Cemaati’ne mensup polislerin cemaat çıkarları doğrultusunda gerçek belgeler arasına attıkları ‘parçalar’ meselesine iyice ikna olduğum bir anda ‘Çarşaf’, ‘Suga’, ‘Oraj’ gibi eylem planlarının bu neviden olabilecekleri hususunu bir daha düşündüğümü gayet iyi hatırlıyorum.
Fakat şimdi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, kendilerine ‘kurtarıcılık’ vehmetmiş birtakım askerlerin, bu saplantılarını sivil iktidara karşı besledikleri derin nefretle birleştirdiklerinde neleri göze alabileceklerini gördükten sonra bu yöndeki kuşkularımın dağıldığını söyleyebilirim.
Yıllar boyunca, ‘Ne yani, asker kendi uçağını mı düşürecekti’ diyenlere gelince; bence artık onlar da yeni bir değerlendirme yapmalılar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025