Atilla YAYLA

Atilla YAYLA
Atilla YAYLA
Tüm Yazıları
Küba’yı korumalıyız!
21.02.2015
1975

 Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Küba ziyareti bazılarının içindeki Küba sevgisini canlandırdı. Bu kimseler kendini tutamayıp Küba’daki rejime duyduğu sevgi ve hayranlığı dışa vurdu, övgüler yağdırdı. Meğer Küba ne güzel bir memleketmiş! Devrim yeni bir toplum yaratmışmış! İnsanlara kimlik ve onur kazandırmışmış! Eşit bir toplum yaratmışmış! Küba’dan alınacak çok ders varmış! Küba neredeyse bir yeryüzü cennetine dönüşmüşmüş! Bu saçmalıklara şaşırmadım. Daha yakınlarda, Stalin’in elektrifikasyon yaparak ve Sovyet vatandaşlarına kimlik kazandırarak çok iyi işler yapmış olduğunu söyleyenleri bile gördüm, dinledim.

Küba ile öteden beridir ilgilenirim. Rejimin gerçek yüzünü ve yarattığı felaketleri dile getiririm. Bu hususta sözümü sakınmadığımdan sosyalistlerden ve sosyalizm severlerden gelen eleştirilerle çok karşılaştım. Ancak, gerçeğe olan aşkım beni yine bildiğimi yazmaya itiyor.

Küba bir sosyalist diktatörlüktür. Diktatörlük sosyalizmden bir sapma değildir, sosyalizmin doğal hâlidir. Bu gerçeği ifade edince şaşıranlara ve kızanlara hayret ediyorum. K. Marx proleterya diktatörlüğünü savunmadı mı? Hangi sosyalist ülke diktatörlük değildi? Bir tek örnek var mı? Küba bunun dışında mı? Lafı dolandırmaya gerek yok; Küba insan haklarına en küçük saygı gösterilmeyen bir ülkedir. Küba’da ifade ve basın özgürlüğü yoktur. İnsanlar üretim araçlarında özel mülk edinemez; iş kuramaz ve işletemez. Küba’da yarışmacı siyaset yoktur. Vatandaşlar kimin yöneteceğine karar veremez. Zamanında bir askerî harekât ile başa geçen F. Castro yaşlandı ve kısmen kenara çekildi, ama Castro ailesi, damatların da katkısıyla, ülkenin başına çöreklendi. Küba bir aile şirketi gibidir. Castro ailesi her şeye hâkimdir. Küba’da siyasal haklar ve siyasal katılım yoktur. Muhalif parti kurulamaz. İktidar hiçbir eleştiriye tabi tutulamaz. Küba tüm vatandaşlar, özellikle muhalifler için bir açık hava hapishanesidir.

Castro sosyalizmi siyasî bakımdan olduğu gibi ekonomik bakımdan da başarısız oldu. Küba halkının refah seviyesi yerlerde sürünüyor. Geçenlerde Nagehan Alçı’nın bir yazısında işaret ettiği üzere, en itibarlı mesleklerdeki insanların resmî geliri Türkiye’deki asgarî ücretli kimselerin gelirinin onda biri. Castro Küba’sı Castro’dan önceki diktatör Batista’nın Küba’sından çok daha kötü ekonomik performansa sahip. Uzmanlar Küba’nın şimdiki ekonomisinin nispi olarak Batista Küba’sı ekonomisinin yarısı büyüklüğünde olduğunu söylüyor. Rejimin hiçbir iktisadî başarısı yok. Sağlıkta çok ileri olduğu da bir propagandadan ibaret. Zaten bu akla, mantığa aykırı. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri dünyanın en ileri sağlık sistemlerinden birine sahip olabilir mi? Modern tıp büyük ölçüde pahalı cihazlarla yapılan pahalı testlere dayanır. Küba’da sıradan vatandaşlar bu imkâna ulaşamaz. Aynen Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi, ancak elit tabaka bu imkâna sahiptir.

Küba’daki ekonomik felakete işaret edince sorumluluk hemen ABD ambargosuna yıkılır. Doğrusunu söylemek gerekirse ben bu çeşit ambargolara karşıyım. Serbest ticaretin her zaman daha iyi olacağına inanırım. Bu tür ambargolar rejimlerin egemenlerine değil gariban halk kitlelerine zarar veriyor, hatta diktatörlerin yerini sağlamlaştırıyor. Bu yüzden, ABD’nin Küba’ya ambargo politikasını yanlış buluyorum. Buna rağmen, Küba’nın ekonomik sefaletinde ABD ambargosunun sınırlı bir payı var. Asıl problem Küba’nın özel mülkiyeti, serbest mübadeleyi, serbest girişimi yasaklayan ekonomik sistemi. Şöyle de ifade edebilirim: ABD Küba’ya ambargo uyguluyorsa, Küba diktatörlüğü de Küba halkına ambargo uyguluyor. İnsanların kendi imkânlarıyla kendi hedeflerinin peşinden koşmasına izin vermiyor. Bu yüzden, halk potansiyelini gerçekleştiremiyor. Küba rejimi ülke içinde özel mülkiyete ve serbest ticarete izin verseydi, ticarete açık ülkelerle normal ilişkiler kurabilseydi, ülkede ortalama refah seviyesi çok daha yüksek olurdu.

Küba’yı bir açık hava müzesi olarak muhafaza etmenin insanlığa çok yararlı olacağına kaniyim. Sosyalizmin insanî ve müreffeh bir ülke yaratacağı masalına inananları bu müzeye gönderirdik. Küba’da resmi programların dışında harcayacakları birkaç gün gerçeği anlamalarına yardımcı olurdu. Ancak, Küba halkı bunu istemeyecektir. Mobilya ve bisiklet tamirhanelerinin özelleşmesine izin vererek sosyalist devrimi ve kurumlarını tasfiye etme sürecinde ilk adımı atan Küba bu yolda artan bir hızla ilerleyecek. Böylece, dünyanın Kuzey Kore ile birlikte iki resmî sosyalist ülkesinden biri olan Küba sosyalizmin sebep olduğu açlık, fakirlik ve zulüm günlerini hızla ve mümkünse hatırlamayacak şekilde geride bırakmaya çalışacak. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar