Atilla YAYLA
Türkiye'de hiç ırkçılık ve ayrımcılık yapılmadığını söylemek imkânsız. Irkçılığın ve ayrımcılığın sadece Kürtlere yapıldığını söylemekse bir abartma. Güzel vatanımızda ırkçılıktan ve ayrımcılıktan küçüklü büyüklü pek çok kesim nasibini almış, alıyor. İşin trajikomik yanı, kendileri de ırkçılık ve ayrımcılığa maruz kalmış ve/veya kalmakta olan bazı kesimlerin –meselâ kimi Kürtlerin– başkalarına yapılan ırkçılık ve ayrımcılığı normal görebiliyor, teşvik edebiliyor, hatta bilfiil gerçekleştirebiliyor olması.
Araplara ve dolayısıyla Arapçaya karşı ırkçılık ve ayrımcılık tarihsel köklere sahip. Kemalist Türkiye eğitim sistemiyle ve devlet eliyle şekillendirdiği popüler kültürle bunu bizzat teşvik etti. Kemalistler negatif referanslar üstünden kendini tanımlamaya ve ülkeyi/toplumu belirlemeye çabaladı ve hayli başarılı oldu. Bunu yaparken kullanılan başlıca araçlardan biri Arap düşmanlığıydı. Bugün toplumun –kendini Kemalizmden etkilenmemiş veya kurtulmuş zannedenleri de dâhil olmak üzere– hemen her kesiminde Arapları kültürel olarak ve yaşama tarzı bakımından küçümseyen, onlardan söz edildiğinde tiksintiyle yüzünü buruşturan veya öfkeli, hakaretamiz sözler sarf eden kimselerle karşılaşmak mümkün.
Arapça da diğer her dil gibi saygı görmeyi hak ediyor. Bana göre tüm diller bir anlamda kutsal, çünkü her dil Tanrının bir eseri. Bu yüzden, hiç bir dili ve dil grubunu küçümsememek ahlâklı olmanın şartlarından. Diğer taraftan, Arapça, hiç şüphe yok ki, Türkçeden ve Kürtçeden daha güçlü ve zengin bir dil. Hem bir edebiyat hem bir bilim dili. Yani Arapçanın gücü sadece Müslümanların kutsal kitabının dili olmasından değil, aynı zamanda tarihten, tecrübeden ve yaygınlıktan kaynaklanıyor.
Araplar da tarihte derin izler bırakmış bir halk. Bugün bazı bakımlardan başka ülkeler karşısında nispî olarak geride görünmekle beraber geçmişte parlak ekonomik, ticarî, bilimsel, edebî başarıları var. Kaldı ki, bir halkın saygı görmesi için bunları yapmış olması gerekmez. İnsanlar sırf insan olduklarından ötürü eşit saygıya lâyıktır. Araplara küçümseyici gözle bakanlar başkalarının kendilerine öyle bakmasından şikâyetçi olma hakkını kaybeder.
Türkiye'de sayılarının bir milyon civarında olduğunu tahmin ettiğim bir Arap asıllı vatandaş kitlesi var. Bunların bir kısmı Arapçayı tamamen unutmuş durumda. Ana dili Arapça olan vatandaşlarımız dillerinin eğitim sistemine entegre edilmesini istiyorsa bu çok meşru ve haklı bir talep. Nasıl ki Kürtçe eğitimi (ve Kürtçede eğitim) bir insan hakkıysa, Arapça eğitimi ve Arapçada eğitim de öyle. Bu yüzden, ilkokullara seçmeli Arapça dersi konmasından, özgürlüğe değer veren herkesin memnuniyet duyması beklenir. Bu adım eğitimde demokratikleşmeyi ve çoğullaşmayı besler. Arapçanın ilkokul ikiden itibaren seçimli ders yapılmasıyla eğitim sisteminde dinileşmeye veya Araplaşmaya gidildiği de bana göre saçma, ama doğru olsa bile yukardaki tezleri geçersizleştiremeyecek bir argüman.
Ayrıca, Arapça eğitiminin pratik bir faydasından da söz edilebilir. Dünyada yüz milyonlarca insan Arapça konuşuyor ve Türkiye Arap nüfusun yoğun olduğu ülkelerle sınır. Mevcut kargaşaya rağmen Türkiye Arap toplumlarıyla daimî ilişki içinde olmak zorunda. Arapça bilen insanların sayısının artması Arap ülkeleriyle ticarî, kültürel, sportif ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunur. Bunun tüm taraflara yarar sağlayacağı ise açık.
Irkçılığın ve ayrımcılığın her türüne hayır!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Emekli Amirallerin Bildirisi Neden Yanlış?
16.04.2021 - 23 Nisan 100’üncü Yılında Niçin ve Nasıl Kutlu Olsun?
24.04.2020 - Hükümetin Ekonomi Politikasındaki Temel Hata
12.02.2020 - Unutulan ve Unutturulan Mümtaz’er Türköne
13.11.2019 - Su Fiyatları Niye Artırılmalı?
28.07.2019 - Neler Haktır Neler Hak Değildir?
28.05.2019 - Demokratik totaliterizmin kısmî bir örneği: Amerikan totaliterizmi
22.05.2019 - Seçimi sınırları içinde tutmak
14.05.2019 - Seçim sistemimizi ıslah etmeliyiz!
12.05.2019 - AK Parti’nin Yersiz Telaşı
18.04.2019
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Abdullah Selimoğlu
Ufuk Bey galiba Yandaşlar seni daha tespit edememişler. yoksa bu yalakalanmayla bir köşe de sen kapar Gmaillerde sürünmezdin. Ama sabret eğer savundukların ayakta kalırsa birgün ümidin gerçekleşir. Fakat unutma Ben de üç dönem Akpyi destekleyen fakat şimdi gerçeği gören paralel değil bir çaprazım.