Atilla YAYLA
Her mesleğin kendine göre iyi ve kötü yanları vardır. Her meslek insana maddî ve manevî anlamda bir şeyler katar ve ondan bir şeyler alır. İnsanlar olağan şartlarda kendi serbest iradeleriyle meslek seçer ve icra eder. Ancak, bazen mesleklere giriş şu veya bu ölçüde tesadüfe bağlı olur. Baba mesleğini sürdürme, etkilenilen insanların peşinden gitme, geçici olarak yapılan bir işi sürekli meşgaleye dönüştürme durumları karşımıza az çıkmaz.
Öğretim üyeliği mesleğine bilerek ve isteyerek girdim. Başka yolları takip etmem imkân dâhilinde olmasına rağmen hiçbir alternatif düşünmedim desem yalan olmaz. On yılları geride bıraktığım bu meslekte iyi şeyler de gördüm kötü şeyler de. Ancak, bir kere olsun pişmanlık duymadım. Meslek hayatımın hemen hemen her safhasında ağır sorunlarla, haksız engelleme çabalarıyla, insafsız tutumlarla karşılaşmış olsam da işimi severek ve iyi yapmaya çalışarak bugünlere geldim.
Meslek hayatım boyunca öğrencilerimle genellikle iyi geçindim. Onları hasım, aciz zavallılar ve onlara ayırdığım zamanı israf olarak görmedim. Öğrencilerim arasında dil, din, ırk, ideoloji, deri rengi, cinsiyet, sosyal ve ekonomik statü vb. sebepler yüzünden pozitif veya negatif ayrımcılık yapmadım. Benim ilgime ve yardımıma ihtiyaç duyan her öğrencinin yanında oldum.
Öğrencilerim görev yaptığım ve sınıfa girerek ders verdiğim yerlerdeki öğrencilerle sınırlı kalmadı. Özellikle sivil toplum faaliyetlerim sayesinde Türkiye’nin hatta dünyanın birçok köşesinde öğrencilerim oldu, oluyor. Liste tutmadım ama sanırım en çok öğrencisi olmuş hocalar arasında -eğer en başta değilsem- en başlarda gelirim.
Öğrencilerime her zaman özgüven telkin etmeye çalıştım. Daima hedeflerini iyi belirlemelerini, asla umutsuzluğa düşmemelerini, gayretli ve disiplinli olmalarını, sabırlı davranmalarını, kendilerine zaman vermelerini, ne yapacaklarsa en iyi şekilde yapmaya çalışmalarını, kendi akıl ve yeteneklerine “ihanet” etmemelerini telkin ettim. Öğrencilerimi etkilemede ve hayata hazırlamada çoğu zaman başarılı olduğumu sanıyorum. Akademik hayata girip profesörlüğe ulaşmış öğrencilerim var. Diğer mesleklerde olduğu gibi gazeteciler, bürokratlar ve politikacılar arasında da çok sayıda eski öğrencim bulunuyor. Bazen tesadüfen karşılaştığım eski öğrencilerimden aldığım geri bildirimlerle öğrencilerimin hayatına yaptığım katkıların farkına varıyor ve bundan çok mutlu oluyorum.
Klasik, odasından çıkmayan, dar alanı dışında hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir öğretim üyesi olarak kalmadım. Gerek sivil toplum faaliyetlerim, gerek çalışma saham, gerekse tabiatım icabı kamusal meselelerle ilgili olarak öne çıktığım anlar oldu. Çoğu zaman buna mecbur kaldım. Yanlış bildiğim fikir ve tavırlara karşı hem kendime karşı dürüst olma hem de kamusal bir hizmet yapma gereği beni ses çıkarmaya itti. Kritik anlarda aldığım tavırların ve dile getirdiğim görüşlerin çoğunda haklı çıktığımı görme şansı da buldum.
Kamusal alana çıkan herkes eleştiriye açık ve hazır olmak zorunda. Bunun bilincindeyim. Hiçbir şey yapmayan hiç dikkat çekmez ve hiç eleştiri almaz. Ayrıca, eleştiriyi de kapsayan kamusal diyalogun, karşılıklı etkileşimin, fikrî ve akademik gelişmenin vazgeçilmez ve yeri başka bir şey tarafından doldurulamaz araçlarından biri olduğu kanaatindeyim.
Ancak, eleştirinin de bir seviyesi, ahlâkı ve asaleti olmalı. Eleştiri ağzına geleni söylemek; hiç bilgi birikimine sahip olunmayan alanlarda cüretkârca ahkâm kesmek; insanların şahsiyetine, özel hayatına saldırmak; iftira atmak; aklınca alay etmek, küfretmek değildir. Fikirler karşı fikirlerle tartılır. Eleştirilerin kişiselleştirilmemesi, şahsiyata dökülmemesi, bilgiye dayanması olması gerekir. Benim prensiplerim belli: “Kişilere karşı nazik, fikirlere karşı acımasız olmak.” İnsanları yok etmeye değil fikirlerinin yanlış olduğunu göstermeye çalışmak. Tanrısal bilgiçlik ve yanılmazlık havasına girmemek. Yanılmaya ve düzeltilmeye her zaman bir açık kapı bırakmak.
Eleştiride insafa da ihtiyaç var. Bunu “engizisyon mantığından uzak kalmak” şeklinde de ifade edebilirim. Hata yapmayan insan olmaz. Bu olağan hayatta da fikir hayatında da böyle. Bir kimsenin belli bir anda hata yapması onun bütün hayatının, bir fikrinin yanlış olması tüm fikirleinin yanlış olduğunu göstermez. Bu yüzden, doğrusu, kişilere ilgili değerlendirmeleri onun bütün hayatını kuşatacak şekilde değil hata anını esas alacak şekilde yapmaktır. Aksi takdirde, kişiler adeta haksızca infaz edilmiş olur.
Türkiye’de genel olarak eleştirel kültürün özel olarak eleştiri kültürünün ve ahlâkının gelişmesine çok ihtiyaç var. Belki de meraklı, yetkin birileri bu konuya özel olarak eğilmeli ve kamusal yankıları ve etkileri olacak çalışmalar yapmalı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019