Aydın ENGİN
Yüklendiğini taşıyamıyorsun.
“Keşki yüklenmeseydin” demem. Bugün geldiğin yeri hayal bile etmemiştin ama yine de “Ben bu kadarını taşıyamam” demeyecek kadar muhterissin.
Nasıl bir eğitim aldığını ayrıntısıyla bilmiyorum. Ama anlaşılan okul yaşamın senin için bilgi edinme, derinleşme değil bir diploma sahibi olmakla sınırlı kalmış. Sorgulamayı değil ezberlemeyi öğreten eğitim sistemimizin kurbanlarından biri olduğunu da düşünüyorum.
Bildiklerin yalınkat ve sığ. Yabancı sözcükler kullanmaya meraklısın ama onlar ağzında eğreti duruyor. Aziz Nesin bir söyleşisinde “Yarım aydını ele veren yabancı sözcükler kullanma merakıdır” demişti. Sen bu bilgece tanımlamanın iyi bir örneğisin...
Hitabet yeteneğine sözüm yok. Öyle kimilerinin söylediği gibi önündeki cihazdan (=Prompter) okumaya ihtiyacın yok. Zaten sorun hitabet yeteneğinde değil, ne söylediğinde. Her konuda fikrin varmışcasına konuşuyorsun. Her konuda fikrin yok. Az konuda fikrin var. Onların da bir kısmı derme çatma bilgilerden ibaret.
Ama çok bildiğinden, herkesten daha çok bildiğinden kuşku duymuyorsun. Kötü olan da bu. Harcıalem bilgileri süslü cümleler, iyi kullanılan bir ses tonu ve hünerli vurgularla söylemek onların harcıalem bilgi ve fikirler olduğu gerçeğini değiştirmez ki... Sorgulayan, bilgiyle konuşan önce kendine döner ve kendini kandırmadan neyi ne kadar bildiğini sorgular. Bu tutum senden çok uzak. O yüzden senden farklı düşünenlere öfkelenmekle yetinmiyor, onları düşman belliyorsun.
Sevdiğin bir söz var: “Barika-ı hakikat müsademe-i efkardan doğar”. Yani: Gerçeğin şimşeği, fikirlerin çatışmasından doğar.
Ama unutma, ancak farklı fikirler çatışabilir. Sen farklı fikirlere öfkelenir, eline geçirdiğin güçle onları dile getirenleri susturur, farklı düşünenleri düşman bilirsen gerçeğin şimşeğinin doğmayacağını düşünemiyorsun. Düşünüyorsan bile -haydi moda olmuş deyimi ben de kullanayım- aşırı “şişkin ego”n seni engelliyor.
Bir zamanlar hayalini bile kuramayacağın kadar büyük bir iktidar gücünü elinde tutman başını döndürdü. Çok az kişinin sahip olduğu bir kitle desteği seni popülizmin batağına çekiyor ve sen koşar adım o batağa ilerlemektesin. Oysa popülizm “halkçılık” değil, “halk dalkavukluğu” demektir. Büyük, çok büyük kitlelerin çok büyük yanılgılara, felaketle sonuçlanan yollara saptığı tarihte çok görüldü.
Kitleler yanıltılabildiği kadar yanıltabilir de...
İflah olmaz bir aydın düşmanısın. Galiba bu sonradan olmadı. Galiba kendini bildin bileli öyleydin.
Ülkenin seçkin aydınlarına öfkelenmektesin. İktidarın gücünün ardına sığınıp onlarla alay etmeye, onlara hakaretler yağdırmaya bayılıyorsun.
Oysa böylesi zaaflardan arınmış biri, hele iktidar sahibi biri ülkesinin seçkin (=elit) aydınlarıyla övünür.
Önceleri bu seçkinlere duyduğun öfkeyi bir tür kompleksle açıklıyordum. Ama sonra fark ettim, seçkin (=elit) kavramının anlamını bilmiyorsun. Bir iki iyi okul bitirmiş, bir ya da iki yabancı dili çat pat ya da çatır çatır konuşan, kendini nedense halktan üstün gören ve daha vahimi kendinde halka öğretmenlik yapacak, onlara nasıl olmaları ve ne olmaları gerektiğini anlatacak bazı nitelikler vehmeden, hele hele üniforma kuşanmışsa bunu bir ödev değil hak olarak gören, yasaların üstünde davranmayı doğal hakkı sayanlara seçkin filan denmez. Aydın hiç denmez.
Sense seçkin deyince tam da onları anlıyorsun. Göründüğü kadarıyla yakın çevrende bu yanlışını düzeltebilecek birileri de yok.
Dünyada olup bitenleri izlediğin de söylenemez ve yanılmıyorsam daha önceleri de izlemiş filan değilsin. Örneğin kadın, kadın bedeni, kadın-erkek, kadın-devlet ilişkileri üstüne muhtemelen baba ocağında öğrendiğin kimi yargıların var. O yargılarla ortaya çıktığında yürekler açısı bir ilkelliğin içine yuvarlandığını fark etmiyorsun. Oysa insanlık mesela şu saydığım kavramlar üstüne çok yıllardır, çok zengin ve çok derin tartıştı, tartışıyor; düşünce üretti, üretiyor. Onlardan haberin yok.
Sakın bunu bir yabancı dili bilmeme mazeretinin ardına sığınarak göğüslemeye kalkma. Senin gibi devlet okullarında eğitim görmüş, yabancı dil bilgisi turistliğe bile yetmeyecek milyonlarca yurttaş var. Meram eden çevirileri okuyarak bu evrensel düşünce üretimine katkı sunabiliyor, tartışmalara katılabiliyor. Ama bunun için “her şeyi bilen biri” olmadığını anlaman gerek. İnsanlığın bilgi ve kültür birikiminden beslenmenin zorunluluğunu kavraman gerek.
Sorun sadece sen olaydın “yazık” der yazıyı noktalardım. Ama “yazık olan” tek sen değilsin ki... Hatta sen değilsin ki...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































faruk tuncay
O kültürel kimliğin, meşruiyet algısına şeriat denir. 21. yüz yıl modeli Light zımmiliğin ve de zamane reayalığının nasıl bir şey olduğunu da göstermeğe başladılar zaten.