Erol KATIRCIOĞLU
Geçenlerde bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni utanç içinde bırakan bir olay oldu. Herkes meşrebine göre bir tepki gösterdi ama yine de olayın ima ettikleri üzerine pek durulmadı. Olay, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’de yaptığı bir konuşmada, gerçekten inanılmaz bir cehaletin örneklerinden biri olarak yaptığı bir yorumdu. Tabii cehalet derken Sayın Cumhurbaşkanı’nı atfen demiyorum bunu ama onun etrafındaki danışman ve dış işleri personelinin neden olduğu bir cehaletten söz ediyorum. Erdoğan konuşmasını yaparken şöyle dedi:
“Beni en çok rahatsız eden konulardan bir tanesi herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na girerken basamaklarda ve diğer bazı alanlarda LGBT renklerinin olduğunu görüyorsunuz. Burayla ne yapılmak istendiği önem arz ediyor. Şu anda liderlerden bir tanesi LGBT’ci bir diğer lider LGBT’ye karşı, böyle bir durum var. Ne yapılmak isteniyor? Ben şahsen Genel Sekreterle fırsat bulup bunu konuşmak isterdim”.
Erdoğan’ın böyle konuşmasının nedeni salonda ve bazı alanlardaki renklerdi.
Erdoğan, bu mekanlarda kullanılmış olan 17 farklı rengi yanlış anlamış, bunların BM’nin farklı kalkınma hedeflerini temsil ettiğini bilmediğinden bu renkleri LGBTQ’nun bayrak renkleri sanmış. Tabii tahmin edebileceğiniz gibi işi LGBTQ karşıtı, aile vs. gibi konulara bağlamış. Korkunç!
Bir ülkenin cumhurbaşkanının böyle bir bilgisizlikle konuşması gerçekten utanç verici. İnsan böyle bir konuda bu denli ciddi bir hata yaptıranların başka görüşmelerde ne türden hatalar yaptırdıklarını da merak ediyor doğrusu. Tabii insan Cumhurbaşkanının sergilediği özgüvene de şaşırmadan edemiyor. Çünkü anlaşılan yaptığı bu “tespiti” kimseyle konuşmamış. Tabii bu olay karşısında bir çok diplomat ve gazeteci Erdoğan’ın yanlışını kibarca dünya basınıyla paylaşmış.
Peki Türkiye’de yaşayan milyonlarca insan bunu hak ediyor mu? Tabii ki hayır! Bir cumhurbaşkanı daha dikkatli olmalı, yani onun konuşmasını hazırlayanları kastediyorum bu türden açıklar vermemeli. Ama ne yazık ki bugünün devlet kadroları liyakat esasına göre değil de Erdoğan’a ya da partiye yakınlık esasına göre görevlendirildiklerinden insan bu kişilerin çapları ve kıraatlarının da pek yüksek olmadığını anlıyor.
Birkaç yıl önceydi. Meclis’de Plan Bütçe Komisyonu üyesi olarak görev yapıyordum. Kimdi hatırlamıyorum ama teknolojiyle ilgili bir konu görüşülürken muhalefetten bir arkadaş, teknolojiyle ilgili konuşurken, araştırma ve geliştirmedeki “kuluçka” dönemiyle ilgili bir laf etti. O sırada bir AKP milletvekili söz isteyerek “Aklınız fikriniz nerenizde? Ahlaksızlar bir de düzgün konuşsanız!” diyerek bağırdı. Önce herkes şaşırdı. Sonra da güldü. Çünkü anladık ki bu vekil, konuşmacının bu kelimeyi kanatlı hayvanların cinsel arzularıyla ilgili kullandığını sanmış. Tıpkı Erdoğan’ın BM kalkınma renklerini LGBTQ’ların bayrak renkleri sanmış olması gibi.
Açık konuşalım. Bugün Türkiye’yi birikimleri ve kaliteleri çok sıradan olan insanlar yönetiyor. Gerek hükümette ve gerekse de iktidarın Meclis gruplarındaki vekillerin çoğu bu kategoride. Tabii her partide olduğu gibi düzgün insanlar olsa da genel görüntü bu.
Peki ama neden böyle? Neden yönetim bilgi ve becerileri sınanmış ve başarılı olmuş insanlar siyasette olamıyorlar?
Doğrusu bu konuda özellikle laik kesimin kendisini sorgulamasında büyük yarar var. Bu kesimin partisi olarak da CHP’nin. Özellikle kaybedilen seçimler sonucu bu partinin içine düştüğü sıkıntılar öyle kolayına aşılabilecek sıkıntılar değil. Değil çünkü bugün CHP’nin sorunları yalnızca parti örgütünün sorunlarından ibaret değil. Bence asıl önemli sorun laik kesimin yani daha geniş bir ifadeyle “laik kimliğin” öncelikli olarak kendinin bir kimlik olduğunun farkına varmamış olması. Bu iş de öyle “Atam sen kalk da ben yatam!” türü popülizmlerle aşılabilecek bir mesele de değil.
Şu gün Türkiye’yi gerçekten ehil insanlar yönetmiyor. “Türk-İslam” kimliğinin burada ayrıntısına giremeyeceğimiz sosyolojik sorunları nedeniyle iktidar kadroları kalitesiz ve yeteneksiz insanlarla dolu.
Laik kesimin baskısı altındaki mütedeyyin kitleler kendi kimliklerinin “İslam diniyle” ve “Türk gelenek görenekleriyle” ilişkilendirerek nasıl “Türk-İslam” kimliğini oluşturmuşlarsa, benzer baskılar altında Kürtler nasıl kendi kimlik farkındalığına ulaşarak Kürt kimliğini biçimleyip, taleplerini tartışmaya açmışlarsa, laikler de artık AKP yönetiminin 20 yıllık baskısı altında kendi kimliklerini tanımlamaları ve gerçekten nasıl bir Türkiye istediklerini ortaya koymaları gerekiyor. Öyle herkese yukarıdan bakarak, kurucu babaların arkasına saklanarak ne sağcıyız ne solcuyuz havalarıyla bu işi yapmaları da bence mümkün değil.
Gelelim bu yazının muradına: Şu gün Türkiye’yi gerçekten ehil insanlar yönetmiyor. “Türk-İslam” kimliğinin burada ayrıntısına giremeyeceğimiz sosyolojik sorunları nedeniyle iktidar kadroları kalitesiz ve yeteneksiz insanlarla dolu. Ama öte yandan bu ülkede bilgi ve birikimleri yüksek olan ve çoğu da laik kimliğe mensup çok sayıda insan olduğunu da biliyoruz. Fakat ne yazık ki bu insanların ülkenin sorunlarına bakışlarındaki- büyük ölçüde Batı dünyasının bireyciliğinden etkilenmiş olarak- suya sabuna dokunmamayı tercih ediyor oluşları ülkenin gerçek niteliğinin gerçekleşmesini de önlüyor.
Bütün bu nedenlerle, CHP’nin ve tabanı olduğunu varsaydığımız laik kimliğin siyaseti ciddiye alıp süreçlere sahip çıkması gerekiyor. Aksi durumda, Erdoğan, yüz yıllık geçmişi paranteze alıp laiklerin içinde pek de yaşayamayacakları bir toplum yaratacak.
Seçim onların önlerinde!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025