Etyen MAHÇUPYAN
Ergenekon ağının hedefi, ülkede kargaşa ortamı yaratırken AKP iktidarını itibarsızlaştırmak ve böylece silah gölgesinde rejime bir kez daha el koymaktı.
Çok farklı kesimlerden insanları bir araya getiren ve gevşek bağlar içinde ilişkilendiren bu geniş örgütün becerisi ise epeyce yaygın bir sosyolojik tepkiyi siyasileştirebilmesinden geliyordu. Dünya konjonktürü ile birlikte değerlendirildiğinde AKP iktidarı 'geri dönüşü olmayan bir yolun', yani demokrasi sürecinin başlangıcı gibi görülüyordu ve bu durum rejimin sağladığı her türlü imtiyazın bitmesini ifade etmekteydi. Dolayısıyla Ergenekon'un toplumsal tabanının çeşitliliği şaşırtıcı değil. Ancak bu ağın kuşatıcılığı ve gevşekliği, aynı zamanda fikirsel açıdan mobilizasyon gücünün de ifadesi. Diğer bir deyişle Ergenekon'un arkasında 'anlamlı' bir ideoloji var...
Ulusalcılık aniden keşfedilmedi. Yıpranmış ve siyasi taşıyıcılığını yitirmiş olan Kemalizm'in günümüze taşınması ile oluştu. Değişim sürecinin müstakbel kaybedenlerine 'postmodern bir Kemalizm' sunuldu. İdeolojinin temel ayakları laiklik, devletçilik ve Türklük üzerine otururken 'millet' kavramı bu üçlünün uzantısı olarak kendiliğinden ortaya çıkmaktaydı. Böylece klasik Kemalist anlayışın muğlak milliyetçiliği daraltılarak kesin kimliksel öncüller üzerine oturtulmuş oldu. Ulusalcılık Kemalizm'e göre daha az popülist ve çok daha ideolojikti. Bu açıdan bakıldığında kuruluş yıllarının proaktif, faşizan inşa anlayışını yeniden canlandırmaktaydı. Çünkü ortada kazanılması gereken bir mücadele, yeniden kurulması gereken bir devlet vardı...
Batı demokrasilerinde açıkça 'sağcı' hatta 'aşırı' sıfatıyla birlikte anılacak olan bu ideoloji, Türkiye'de bir tür 'solculuk' olarak şekillendi. Bu algının yaratılmasında hedefin 'sağ' olarak adlandırılan AKP olması ve tarihsel ana akım Kemalizm'in 'solculuğu' doğal olarak etkiliydi. Ancak ulusalcılık gerçekten de Türkiye'deki 'sol' zihne uygun düştü. Birincisi, 'bilimsel' ve katı bir laikliği, yani çağdaşlığı savunuyordu. İkincisi, kapitalist piyasanın hegemonyasına karşı devletçiydi. Üçüncüsü, Türk kimliği üzerinden günümüzün emperyalizmine karşı set oluşturacak bir Kurtuluş Savaşı önermekteydi.
Hedefteki AKP ise doğal düşmandı... 'Çağdışı', piyasacı ve Müslüman'dılar. Türk-İslam sentezi kırılmış, Müslümanlık küresel ve özgüvenli bir kimlik olarak ortaya çıkmıştı. Bunun anlamı dindarların artık Türk kimliğine eskisi kadar muhtaç olmamalarıydı. Nitekim AKP'nin Kürt kimliğini tanıma adımlarını atabilmesinin nedeni de buydu ve eğer 2011 seçimlerini de büyük yüzdeyle alırlarsa, yapılacak bir anayasa eski rejimin 'müebbet hapse' atılmasını ifade edecekti.
Dolayısıyla ulusalcılık gerçek bir toplumsal zemin üzerinde yükseldi ve bugün de o zemin giderek konsolide oluyor. Ergenekon davasının kalıcılığı ile birlikte ortaya çıkan 'post Ergenekon' durum, ulusalcılığın 'ovaya' inmesini, yani siyasete nüfuz ederek alternatif oluşturmasını gerektiriyor. AKP karşısında 'çare' ayrı bir parti kurmak değil. Çünkü eğer anketleri dikkate alırsak en iyi haliyle yüzde 10-15 arası oy alacak bir parti oluşabilir. Ama bu, CHP ve MHP'nin küçülmesi, sonuçta AKP'nin daha da büyük milletvekili rakamlarıyla Meclis'e girmesi demektir. Ayrıca her partinin kendi 'kişiliğini' koruma içgüdüsü, CHP ve MHP'nin ulusalcılığa mesafeli durmalarına da neden olabilir.
Dolayısıyla 'ovaya' inmenin ilk adımı bu iki partiye çeşitli kademelerden girerek, Meclis'te dirsek temasına sahip ve gereğinde grup kurabilme yeteneği olan bir kadro yaratmaktır. Ulusalcılığın 'sol' görünümü CHP için başlı başına bir cazibe olup, bu partinin ideolojik boşluğunu da dolduracaktır. Öte yandan bu 'sol' MHP için de çok itici sayılmaz, çünkü İslami duyarlılığı olan bir zeminden giderek uzaklaşan bu partiyi tutacak tek çıpa 'Türklük' gibi gözükmekte. Nihayet devletçilik ise her iki partinin de genetik kodlarına ve güncel ihtiyaçlarına uygun. AKP'nin yükselen yeni bir burjuvaziyi ve orta sınıfı temsil ettiği, dünya sistemiyle entegre olma gayreti içinde olduğu, vatandaşın 'girişimci inisiyatifine' yer açmak için her fırsatı kullandığı bir ortamda, 'devletçilik' CHP ve MHP için bir tür vatanseverlik haline gelecektir.
Önümüzdeki dönemde belki asıl yadırgatıcı gözüken, ama biraz düşünüldüğünde kolayca kavranacak olan gelişme ise Türkiye'deki sol ve sosyalist aydın cemaatinin giderek ulusalcılığa kayması olacak. Kritik kavşak Kürt meselesidir... Eğer çözüm yoluna AKP inisiyatifiyle girilirse, 'solcu' cemaatin hırçınlaşması ve gerçek benliğini ulusalcılığın içinde araması şaşırtıcı olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023