Etyen MAHÇUPYAN
Ermeni diasporasının çeşitli ülkelerde Ermeni soykırımının tanınmasına yönelik gayretleri, Türkiye devletinin bu gayretlerin sonuç vermemesi için çalışmasına yol açtı.
Bu amaçla Türkiye yabancı lobi kuruluşlarına milyonlarca dolar aktardı, Amerika'daki Yahudi lobisiyle ve İsrail'le iyi geçinmeye çalıştı, elçilikler vasıtasıyla yurtdışındaki Türkleri 'milli' bir tepki üretmeleri için teşvik etti ve bazı yabancı akademisyenlerle akçalı ilişkiler kurup onlara birtakım kitaplar yazdırdı. Ancak gerçekçi olmak gerekirse 'tatmin edici' bir sonuç alınamadı ve Ermeni soykırımının tanınması giderek genişleyen bir ortak kabul haline geldi. Bunda en önemli etken muhakkak ki özellikle Batı demokrasilerindeki sıradan vatandaşların büyük bir ekseriyetle 1915 ve sonrasını bir soykırım olarak görmeleridir. Buna zemin sağlayan da yaklaşık 90 yıldır sürdürülmekte olan ve kasıtlı bir öznellikle suçlanması pek mümkün olmayan bağımsız tarih çalışmalarıdır. Öyle ki geride binlerce akademik ve biyografik kitap ve on binlerce makale olduğu gibi, her yıl bunlara yerel tarih perspektifi ile yazılmış yenileri eklenmekte. Dolayısıyla Türkiye devletinin bu konudaki stratejisi aslında başarı şansı olmayan bir yoldu. Nitekim hem akademik hem popüler entelektüel alanda, insanlar ellerindeki bilgiyle Türkiye'nin propaganda çabalarını mukayese ettiler ve soykırımın gerçekliğine bir kez daha inandılar.
Aynı süreçte Türk Tarih Kurumu nezdinde bilgi üretme ve resmi tez için delil toplama çabasına girildi. Ne var ki devlet tarihçiliğinin böyle bir konuda herhangi bir saygınlığı olamazdı. Ama daha da önemlisi bu devletçi 'tarihçilik' Türkiye'nin kendi tarihçilerini utandırma pahasına epeyce uyduruk, neredeyse gülünç metinler ve argümanlar geliştirdi. Olguları çarpıtan, birçoğunu görmezden gelen, bilimsel sorgulama eleğinden geçmemiş bir anlatıyı 'bilgi' olarak sundu. Öylesine yanlı bir üretim anlayışı sergilendi ki, çıkan ürünler sadece düzeysizlikleriyle anılır oldular ve yurtdışından bakıldığında Türkiye'nin 'bilerek suçunu gizleme' çabası içinde olduğu teşhisi daha da güçlendi. Belki bunun da sonucu olarak, kısa sürede Türk Tarih Kurumu'nun etkileme alanı yurtiçine yöneldi ve devletin kendi vatandaşını endoktrine etmesinin bir aracı olarak kullanılmaya başlandı. Artık hedef Türkiyelilerin soykırım 'yalanına' inanmalarını engellemekti... Ama ortada 'eğer soykırım değilse neydi?' türünden sorular da vardı ve böylece 'aslında onlar bizi öldürdü' diye özetlenebilecek olan demagojik manipülasyonda karar kılındı. Bugünlerde 'zaten hak etmişlerdi' şeklindeki bir destek önermeyle katliamı kabul edip bunu 'haklı' bir sebebe dayandırma uğraşı daha öne çıkıyor. Ancak bu önermenin tarihsel gerçekliğe uyma sorunu olması bir yana, failin kendince haklı sebepler bulması, bir olayı soykırım olmaktan çıkarmıyor.
Buraya kadar kıssadan hisse, Türkiye'nin bütün bu faaliyetlerine bir an önce son vermesi gerektiğidir. Çünkü bu uğraş Türkiye'yi küçük düşürmekten başka işe yaramıyor... Ayrıca ülkenin bu alanda çalışan birçok tarihçisi bulunuyor ve devletin önce onların bulgularını sindirmesinde yarar var. Çünkü kendi tarihçilerini bile ikna edemeyen bir resmi tarih tezinin -ciddi bir tarihçiliğe dayanma gayreti gösterse bile- ciddiye alınması mümkün değil.
Bu durumda soru, Türkiye'nin niçin böyle bir yol tutturduğudur... Bunun çaresizlikten veya meselenin bir dış politika olduğu sanısını yaratan bir bilgisizlik halinden kaynaklandığı öne sürülebilir. Ama en kritik noktalardan biri, Türkiye'de devletin ve halkın önemli bir bölümünün karşılarında 'düşman' bir tarih tezi olduğunu sanmalarıdır. Milliyetçilik o denli içselleşmiş bir durumda ki, her türlü tarihsel değerlendirme ve kabulün birer 'milli' tez olduğuna inanma eğilimi çok yüksek. Bu da tarihin çeşitli milli devletlerin kendi tezlerini yarıştırdıkları bir alan olarak algılanmasına neden oluyor.
Oysa tarihçilik bağımsız bir disiplin olarak hayatiyetini sürdürmekte ve 'Ermeni tezinin' gücü de burada, yani söz konusu bağımsız tarihçiliğin o tezi desteklemesinde. Diğer bir deyişle aslında 'Ermenilerin' veya Ermenistan'ın bir tarih tezi yok... Hatta bir hukuk tezleri de yok... Yani Türkiye'nin karşısında tarihin belirli bir şekilde yaşanmış olduğunu söyleyen ve buna hukuken soykırım denmesi için uğraşan birileri bulunmuyor. 'Ermeniler' bunu zaten var olan bilgi birikimine ve oluşmuş kanaate gönderme yaparak, bir 'veri durum' olarak sunuyorlar. Buna karşılık 'Ermenilerin' bir siyasi tezi var... O da söz konusu 'veri durumun' tüm dünya tarafından siyaseten görülmesi ve tanınması.
Türkiye alternatif tarih üreterek hiçbir yere varamaz. Ama siyaset yapabilir... Ancak bu siyasetin başarılı olabilmesi için de tarihin kabul edilmesi gerekiyor. Varılacak sonuç basittir: Türkiye bu gidişi ancak ve ancak 'Ermenilerle' siyaset yaparak durdurabilir ve tarihi kabullendiği ölçüde soykırım tespitinin muhtemel sonuçlarını hafifletip, hatta belki tamamen ortadan kaldırabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024