Etyen MAHÇUPYAN
Geçen haftalarda sola ilişkin yazdığım yazıların birinde, solun kendi ideallerinden hareketle bir ahlak yarattığını, oysa sağın kendi ahlakından hareketle idealler ürettiğini söylemiştim.
Doğal olarak her iki anlayışın da pragmatik versiyonları mevcut ve bunlar arasında benzerlik de var. Ancak ideolojik bir tutuma yaklaştıkları ölçüde sol ve sağ siyasetler arasında temel bir farklılık gözüküyor. Solda siyaset, ideallerin gerçekleşmesi amacıyla 'sol ahlak'tan türetiliyor ve bu da ahlakçı bakışı, kalıpçı değerlendirmeleri, kategorik reddiyeleri, cemaatleşmeyi ve bölünmeyi getirebiliyor. Buna karşılık sağda siyaset, ahlakı egemen kılmak üzere 'sağ kültür'den türetiliyor ve bu da kültürcü tutumla, yani bireyi kendi alanına çeken, benzeşmenin gücünden yararlanan, ötekini hiyerarşik olarak aşağıda konumlandıran, yüzeysel normlar etrafında biçimlenen başka tür bir cemaatleşme ile sonuçlanabiliyor. Kritik farklardan biri şu ki, sosyoekonomik ve siyasi açıdan olumlu çevre koşullarında sağ cemaatleşmeler kendiliğinden genişleme istidadı gösteriyorlar...
AKP, bu dinamikten fazlasıyla yararlanan bir parti. İslami kesimin dünyaya entegre olma ve kendisini özgüvenle ifade etme isteği, bu cemaatin geçişken olmasına neden olurken, cemaat içinde kalmalarına rağmen kişiliklerini öne çıkaran bir entelektüel elit de yarattı. Bu durum, modernliğin özellikle ortak ahlak üretme konusunda tıkandığı bir dönemde, bir yandan demokratlık üzerinden iç kırılma yaşayan, diğer yandan da maneviyata yeni bir gözle bakmaya başlayan laik kesim için bir 'davet' anlamını taşıdı. Laik kesimin içinden bir bölüm insan AKP'ye destek verirken, gündelik hayatın katı laik anlayıştan beslenen dışlayıcı alışkanlıkları da törpülendi. Bu karşılaşmalar özellikle kentlerde komşuluk ilişkileri ve gençler arası çoğul bağlar kurma şeklinde ete kemiğe büründü. Buna ekonomi alanındaki başarılı gidişin yarattığı 'daveti' de eklemek gerekiyor. Çünkü bu davet hem İslami kesimi girişimci kıldı hem de zaten var olan laik kesim girişimcilerini hükümete yakınlaştırdı. Rasyonelliğin sadece aydınlanmış olanlara ait olmadığı, bugünün rasyonalitesinin de aydınlanma işlevi gördüğü ve bunu kabullenmenin de bizatihi rasyonellik olduğu keşfedildi.
AKP bu durumun keyfini fazlasıyla çıkardı... Oyunun sürekli artması ve değişimci gücünün teslim edilmesi, parti yönetiminin özgüvenini rasyonalitenin sınırına ulaştırdı ve nihayet o sınır geçildi. Bu sonucun kaçınılmaz olduğunu söylemek mümkün değil. Eğer AKP kendisine verilen desteğin sosyolojik bir melezleşmeyle birlikte yükseldiğini fark edip, oluşmakta olan bu 'gri alanı' tanımaya çaba sarf etseydi, belki de bugün 'sessiz devrimin' demokrasi yolunda yeni bir aşamasına tanık olacaktık. Ama AKP kolay yolu seçti... Artan toplumsal desteği kendi cemaatinin 'eskiden var olduğu gibi', yani o zamanki nitelikleriyle birlikte büyümesine yordu. Oysa cemaatler arası geçişkenlik ve bu dinamiğin küresel postmodern bir dünyada yaşanması bugün İslami kesimin de ahlaki normlarını değiştiriyor ve onları kültüre hapsetme imkânı kalmıyor. Açıktır ki burada sözü edilen 'ahlak', takvadan hareketle kurulacak bir mümin dünyasını değil, birlikte yaşamanın kodlarını ima ediyor. Nitekim İslami kesimde bugün yakalanmakta olan sentez, takvaya dayanan iman ile yaşama kodlarını üretebilecek esnekliğin bir arada olabileceğini gösteriyor.
Kısaca söylemek gerekirse, AKP bu değişimin ürünü olduğunu unutup, sanki o değişimi kendisi yaratmış zehabına kapıldığı ölçüde, kendisini söz konusu yeni dinamiğe yabancılaştıracak bir yola girdi. Her siyasetçide mevcut olan narsizmin gücü, gerçekliğe mütevazı bir tutum içinde yaklaşmayı engelledi. Kendisini siyaset açısından 'hizmet veren' olarak tanımlayan AKP, tam da 'ustalaştığını' sandığı noktada, ideolojik açıdan bir 'hizmet alan' haline geldi. Bunun anlamı, İslami kesimin entelektüel enerjisini bir kara delik gibi emen, toplumun vicdanını küçümseyen ve laik kesimden merkeze doğru adım atmakta olan belki milyonlarca insanı ürküten bir iktidar anlayışının egemen olmasıdır.
Alternatifsiz olunması AKP oylarını daha bir süre yüksek seviyelerde tutabilir, ama içinden geçtiğimiz şu dönem AKP seçmeni içinde niteliksel kırılmalar yaratıyor. Bunlar esas olarak iki cemaatin birbirine değme noktasında yaşanıyor ve şimdilik bir çoğunluğu ima etmiyor. Ama değişim dinamiği, söz konusu gri alanın genişleme hızının göreceli yüksekliğini ve entelektüel hegemonya gücünü şimdiden gören gözlere sunuyor. Türkiye toplumu giderek kendi anlam dünyasına uygun bir 'kalite' arıyor ve iktidarın kalite zaafı artık daha çok göze batıyor.
Öte yandan AKP'nin ancak tarihsel perspektif içinde anlaşılabilecek olan benzersiz iktidar potansiyeli zayıflamış değil. Bu ülkede 'daha iyiye' doğru her şey bir süre daha İslami kesimin içinden veya onlarla birlikte çıkacak. Bu misyonu taşıyabilecek bir partinin kendi parıltısına kapılıp toplumun ışığını görememesi ise herhalde ancak tarihsel bir trajedi olarak adlandırılacak...
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024