Fehim TAŞTEKİN
Kaddafi tapılası bir adam değildi. Ama lincine sebep de diktatörlüğü değildi. Onu yakan Batı’nın gözündeki günahlarıydı. Sömürgecilerin biçtiği kaftana sığmayan kolları vardı. Belki son günahı, Batı’nın çıkarlarını tehlikeye atacak şekilde Afrika kıtasını örgütleme çabasıydı.
Libya’daki yıkım ekibinin ‘değerli’ ortağı Türkiye, oyundan düşünce, eski ortaklarını emperyal heveslerle siyasi çözüm sürecini tıkamakla suçluyor. “Onların Libya’nın petrolünde gözü var” diyor; “Biz insani kaygılarla hareket ediyoruz” diye ahlak dersini yapıştırıyor. Elbette bu aktörler için Libya sadece petrolü için parçalanmaya değer. Herkesin hesabı var ama Ankara’nın yok!
2011’deki müdahaleye “Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da?” diye efelenip ertesi gün İzmir’i operasyonların ana karargâhına dönüştüren aklın erdeminde bit yeniği arayacak halimiz yok. Haşa! NATO güçlerinin, linç etsinler diye çakalların önüne attığı Albay Muammer Kaddafi dirilse de bir konuşsa!
“Biz dostuz, arkadaşız” diye seslendiği Erdoğan’ın son dakikada müdahale komplosunu önleyebileceğini ümit etmişti. Çaresizlikten. O yüzden son röportajını TRT’ye vermişti. Türkiye’nin tutum değiştirmesine ve Türk şirketlerini çekmesine içerlemişti.
“El Kaide Libya’yı ele geçirirse büyük bir facia yaşanır. Türkiye olayların gerçek yüzünü öğrendiğinde tutumunu değiştirecektir. Olayların arkasında El Kaide’nin olduğunu görünce durumu anlayacaktır” diyordu. Görmek kimsenin işine gelmedi.
Kaddafi tapılası bir adam değildi. Ama lincine sebep de diktatörlüğü değildi. Onu yakan Batı’nın gözündeki günahlarıydı. Sömürgecilerin biçtiği kaftana sığmayan kolları vardı. Belki son günahı, Batı’nın çıkarlarını tehlikeye atacak şekilde Afrika kıtasını örgütleme çabasıydı. Afrika için ortak para birimi öneriyordu mesela. Sömürdüğü ülkelere CFA Frangını dayatmış Fransa’nın tahammül edemeyeceği bir şey. Ve dolar-euro saltanatının…
Erdoğan ilk tereddüdün ardından bütün yatırımını çökertme harekatına yaptı. Şu Irak işgalinden çıkardıkları uğursuz dersle; “Sahada olursak oyunu kurarız.”
Katar kendinden beklenmeyen performansla subaylarını sahaya sürüyor, asileri silahlandırıyor, cephane indiriyor, bol bol para saçıyordu. Herkes müteşekkirdi, özellikle İslamcılar. El Kaideciler, selefi cihatçılar, İhvancılar NATO’nun sevimli devrimcileri oluvermişti.
Ama yıkılanın yerine bir düzen kuramadılar. NATO neşter attığı ülkeyi ameliyat masasında bırakıp gitti. Vekâlet düzeni hızlıca şekillendi. Bir tarafta Katar, Türkiye, Sudan; diğer tarafta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e darbenin bir simülasyonu asilerin elinde lime lime olmuş Libya’ya taşındı.
Müslüman Kardeşler ve ortaklarının 2014’de sandıkta yenilgiyi kabullenmeyip görev süresi bitmiş Milli Genel Kongre’yi sürdürmesi, laik-liberal kanadın başkentte toplanamadıkları seçilmiş Temsilciler Meclisi’ni Tobruk’a taşıması ve ardından her iki tarafın rakip hükümetler ilan etmesi fiili bölünmüşlüğe ‘kurumsal karakter’ kattı: İki parlamento, iki hükümet ve çok sayıda askeri güç. Tobruk’taki iktidar ve onların koruyucusu ‘Libya Ulusal Ordusu’nun komutanı Halife Hafter’in ana sponsoru Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır. Trablus’taki İslamcıların destekçileri ise Katar, Türkiye ve Sudan.
Sorarsanız hepsi Libya’nın bütünlüğünden yanalar, Libyalıların iyiliği için varlar. Tobruk merkezli güçler bu ayrışmadan beri Türk hükümetini İslamcıları silahlandırıp kardeşi kardeşe kırdırtmakla itham ediyor. Ağır bir suçlama. Ankara zinhar kabul etmiyor; bunu rakip üçlünün kara propagandası sayıyor. Fakat yükünü İskenderun’dan almış silah dolu gemiler Yunanistan, Mısır ve Libya açıklarında birkaç kez yakalandığından o diyarlarda “Türkiye masum” hikayesinin okuyucusu fazla çıkmıyor.
Savaşçıların ‘tedavi üssü’ Türkiye. El Kaide’nin uzantısı Ensar el Şeria’nın liderlerinden Muhammed el Zehavi Türkiye’de tedavi görürken öldü. Usame bin Ladin’in dava arkadaşı Libya İslami Savaş Grubu’nun kurucusu Abdulhakim Belhac da Katar-Türkiye ekseninin himayesi sayesinde Trablus’taki güç dengesinin tam ortasına oturdu. Şimdi siyasi arenada El Vatan Partisi’yle varlık gösteriyor.
Bütün bu akıl almaz müdahalelerin kılıfı, bizzat Erdoğan’ın ifadesiyle “Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil etmekti.” Bugün birbiriyle gırtlak gırtlağa giren aktörlerden hiçbiri bu enkazı sahiplenmek istemiyor.
Bütün bu sevimsiz hatırlatmayı 12-13 Kasım’da İtalyan hükümetinin Palermo’da düzenlediği Uluslararası Libya Konferansı nedeniyle yaptım.
***
Libya milyonlarca Afrikalı için iş kapısıydı. O Afrikalı işçiler İslamcı milisler ve yeni yetme savaş ağalarının elinden çok çekti. Şimdi Libya ekmek değil Avrupa’ya umut yolculuğu için bir çıkış kapısı. Haliyle İtalya gibi ülkeler bir an önce Libya’da siyasi çözüm olsun ve o kapı kapansın diye bastırıyor. Elbette bütün hesapların üzerinde enerji savaşı var. Türkiye İslamcılar üzerinden Libya’nın geleceğinde söz sahibi olmaya çalışırken Fransa ve İtalya da rol çalmak için kapışıyor. Fransızlar mayısta Paris’te düzenlenen konferansla şansını denedi. İtalya iç siyasi belirsizliği geride bırakır bırakmaz Fransa’ya Palermo’da çelme attı.
Bence asıl çelmeyi Türkiye yedi. Güya Libya’nın doğusunu kontrol eden Halife Hafter, Türkiye-Katar ikilisi ve bunların desteklediği Mısratalı İslamcılarla aynı masaya oturmamak için konferansı boykot etmişti. Fakat Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah el Sisi’nin iteklemesiyle Palermo’ya gelip ‘güvenlik zirvesi’ adı altında konferansa paralel bir toplantıya katıldı. Türkiye bu toplantıdan dışlandı. Çünkü Hafter Türkiye ve Katar’ın katılmamasını istemiş, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte de bu kırmızı karta çanak tutmuştu. Fakat asıl vetonun Ankara’da meşruiyeti sorgulanan ‘darbeci’ Sisi’den geldiğinde hiç şüphe yok.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın başkanlık ettiği Türk heyeti bu yüzden konferanstan çekildi. “Benden izinsiz Akdeniz’de gemi yürütülemez” sanısıyla pupa yelken giden ‘büyük oyuncu’, küçük bir savaş ağasının eliyle ekarte edilmiş oldu. Çekilmek kararında bir böbürlenme var ama bu bir hezimet. İş bilmezlik. Yetersizlik. Yine de Oktay iddialı konuştu, “Türkiye’nin dışlandığı herhangi bir toplantı, sorunun çözümüne ters etki yapacaktır” dedi. Yani? Türkiye ne yapacak, desteklediği gruplar üzerinden BM Özel Temsilcisi Ghassan Selame’nin yol haritasını mı sabote edecek? Libya’nın bölünmüşlüğünün kalıcılaşmasına katkı mı sunacak? Abanın altında ne var?
Palermo, BM’nin 2019’da ulusal uzlaşı konferansı düzenleme ve seçime gitme önerisini destek ifade etmekten öte bir netice vermedi, yeni bir mekanizma ortaya koymadı. Türkiye’nin postası sonucu olumlu ya da olumsuz etkilemedi. Üstelik Türkiye’nin alınmadığı toplantıya Erdoğan’ın İstanbul’da ağırladığı Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz el Serrac katıldı. Türkiye çekildi diye o da masayı terk etmedi. Elbette sahada etkin olup da konferansa katılmayan çok sayıda küskün örgüt var. Ama uluslararası aktörler halihazırda çözüm planını Hafter ve Serrac üzerinden yürütüyor. Hafter seçime kadar Serrac’ın başbakanlığını sorgulamayacağını belirterek sürece şans tanıyan bir görüntü sergiledi. İtalya bu tutuma hayli değer atfetti. Yol haritası Libya’da dümeni tutanlarca benimsenir de seçim süreci işlemeye başlarsa o zaman diğer vekil güçlerin oyunlarını nasıl oynamak istediğini anlayacağız. Türk hükümeti öyle bir noktaya geldi ki kendi etkisini ancak kavga ortamında gösterebiliyor. Oyun kurucu değil oyun bozucu aktör karakteri giderek baskın çıkıyor. Bunun üzerine ikide bir “Libya’da daha fazla dış müdahale olmasın” diyor. Kendisi de bir ‘dış güç’ değilmiş gibi.
Ankara çıbanbaşı olarak özellikle BAE ve Mısır’ı görürken Türkiye’nin Suriye’de çözüm ortağı Rusya da son zamanlarda Libya’ya ilgi göstermeye başladı. ABD’nin aylak takılmayı tercih ettiği alanda kendine yer açan Ruslar enerjide ortaklık ve askeri üs hayalleri kuruyor. Palermo öncesi Serrac İstanbul’a gelirken Hafter Moskova’ya gitti. Ruslar Trablus kanadını da yokluyor ama genel görüntüde Hafter’e el vermiş görünüyorlar. Suudiler ve Emirlikler’i Şam’la barıştırmaya çalışan Moskova’nın Libya’da bu ekseni memnun etmesi muhtemel.
Peki ya Libyalılar ne diyor? Palermo buluşması etrafında görüş beyan edenler “Çözüm ancak Libyalılarla Libyalılar arasında olur” diyor. Bu oyunda asillerden de vekillerden de herkesin sıtkı sıyrılmış.
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025