Fehim TAŞTEKİN
Kaddafi tapılası bir adam değildi. Ama lincine sebep de diktatörlüğü değildi. Onu yakan Batı’nın gözündeki günahlarıydı. Sömürgecilerin biçtiği kaftana sığmayan kolları vardı. Belki son günahı, Batı’nın çıkarlarını tehlikeye atacak şekilde Afrika kıtasını örgütleme çabasıydı.
Libya’daki yıkım ekibinin ‘değerli’ ortağı Türkiye, oyundan düşünce, eski ortaklarını emperyal heveslerle siyasi çözüm sürecini tıkamakla suçluyor. “Onların Libya’nın petrolünde gözü var” diyor; “Biz insani kaygılarla hareket ediyoruz” diye ahlak dersini yapıştırıyor. Elbette bu aktörler için Libya sadece petrolü için parçalanmaya değer. Herkesin hesabı var ama Ankara’nın yok!
2011’deki müdahaleye “Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da?” diye efelenip ertesi gün İzmir’i operasyonların ana karargâhına dönüştüren aklın erdeminde bit yeniği arayacak halimiz yok. Haşa! NATO güçlerinin, linç etsinler diye çakalların önüne attığı Albay Muammer Kaddafi dirilse de bir konuşsa!
“Biz dostuz, arkadaşız” diye seslendiği Erdoğan’ın son dakikada müdahale komplosunu önleyebileceğini ümit etmişti. Çaresizlikten. O yüzden son röportajını TRT’ye vermişti. Türkiye’nin tutum değiştirmesine ve Türk şirketlerini çekmesine içerlemişti.
“El Kaide Libya’yı ele geçirirse büyük bir facia yaşanır. Türkiye olayların gerçek yüzünü öğrendiğinde tutumunu değiştirecektir. Olayların arkasında El Kaide’nin olduğunu görünce durumu anlayacaktır” diyordu. Görmek kimsenin işine gelmedi.
Kaddafi tapılası bir adam değildi. Ama lincine sebep de diktatörlüğü değildi. Onu yakan Batı’nın gözündeki günahlarıydı. Sömürgecilerin biçtiği kaftana sığmayan kolları vardı. Belki son günahı, Batı’nın çıkarlarını tehlikeye atacak şekilde Afrika kıtasını örgütleme çabasıydı. Afrika için ortak para birimi öneriyordu mesela. Sömürdüğü ülkelere CFA Frangını dayatmış Fransa’nın tahammül edemeyeceği bir şey. Ve dolar-euro saltanatının…
Erdoğan ilk tereddüdün ardından bütün yatırımını çökertme harekatına yaptı. Şu Irak işgalinden çıkardıkları uğursuz dersle; “Sahada olursak oyunu kurarız.”
Katar kendinden beklenmeyen performansla subaylarını sahaya sürüyor, asileri silahlandırıyor, cephane indiriyor, bol bol para saçıyordu. Herkes müteşekkirdi, özellikle İslamcılar. El Kaideciler, selefi cihatçılar, İhvancılar NATO’nun sevimli devrimcileri oluvermişti.
Ama yıkılanın yerine bir düzen kuramadılar. NATO neşter attığı ülkeyi ameliyat masasında bırakıp gitti. Vekâlet düzeni hızlıca şekillendi. Bir tarafta Katar, Türkiye, Sudan; diğer tarafta Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan ve Mısır. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e darbenin bir simülasyonu asilerin elinde lime lime olmuş Libya’ya taşındı.
Müslüman Kardeşler ve ortaklarının 2014’de sandıkta yenilgiyi kabullenmeyip görev süresi bitmiş Milli Genel Kongre’yi sürdürmesi, laik-liberal kanadın başkentte toplanamadıkları seçilmiş Temsilciler Meclisi’ni Tobruk’a taşıması ve ardından her iki tarafın rakip hükümetler ilan etmesi fiili bölünmüşlüğe ‘kurumsal karakter’ kattı: İki parlamento, iki hükümet ve çok sayıda askeri güç. Tobruk’taki iktidar ve onların koruyucusu ‘Libya Ulusal Ordusu’nun komutanı Halife Hafter’in ana sponsoru Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır. Trablus’taki İslamcıların destekçileri ise Katar, Türkiye ve Sudan.
Sorarsanız hepsi Libya’nın bütünlüğünden yanalar, Libyalıların iyiliği için varlar. Tobruk merkezli güçler bu ayrışmadan beri Türk hükümetini İslamcıları silahlandırıp kardeşi kardeşe kırdırtmakla itham ediyor. Ağır bir suçlama. Ankara zinhar kabul etmiyor; bunu rakip üçlünün kara propagandası sayıyor. Fakat yükünü İskenderun’dan almış silah dolu gemiler Yunanistan, Mısır ve Libya açıklarında birkaç kez yakalandığından o diyarlarda “Türkiye masum” hikayesinin okuyucusu fazla çıkmıyor.
Savaşçıların ‘tedavi üssü’ Türkiye. El Kaide’nin uzantısı Ensar el Şeria’nın liderlerinden Muhammed el Zehavi Türkiye’de tedavi görürken öldü. Usame bin Ladin’in dava arkadaşı Libya İslami Savaş Grubu’nun kurucusu Abdulhakim Belhac da Katar-Türkiye ekseninin himayesi sayesinde Trablus’taki güç dengesinin tam ortasına oturdu. Şimdi siyasi arenada El Vatan Partisi’yle varlık gösteriyor.
Bütün bu akıl almaz müdahalelerin kılıfı, bizzat Erdoğan’ın ifadesiyle “Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tescil etmekti.” Bugün birbiriyle gırtlak gırtlağa giren aktörlerden hiçbiri bu enkazı sahiplenmek istemiyor.
Bütün bu sevimsiz hatırlatmayı 12-13 Kasım’da İtalyan hükümetinin Palermo’da düzenlediği Uluslararası Libya Konferansı nedeniyle yaptım.
***
Libya milyonlarca Afrikalı için iş kapısıydı. O Afrikalı işçiler İslamcı milisler ve yeni yetme savaş ağalarının elinden çok çekti. Şimdi Libya ekmek değil Avrupa’ya umut yolculuğu için bir çıkış kapısı. Haliyle İtalya gibi ülkeler bir an önce Libya’da siyasi çözüm olsun ve o kapı kapansın diye bastırıyor. Elbette bütün hesapların üzerinde enerji savaşı var. Türkiye İslamcılar üzerinden Libya’nın geleceğinde söz sahibi olmaya çalışırken Fransa ve İtalya da rol çalmak için kapışıyor. Fransızlar mayısta Paris’te düzenlenen konferansla şansını denedi. İtalya iç siyasi belirsizliği geride bırakır bırakmaz Fransa’ya Palermo’da çelme attı.
Bence asıl çelmeyi Türkiye yedi. Güya Libya’nın doğusunu kontrol eden Halife Hafter, Türkiye-Katar ikilisi ve bunların desteklediği Mısratalı İslamcılarla aynı masaya oturmamak için konferansı boykot etmişti. Fakat Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah el Sisi’nin iteklemesiyle Palermo’ya gelip ‘güvenlik zirvesi’ adı altında konferansa paralel bir toplantıya katıldı. Türkiye bu toplantıdan dışlandı. Çünkü Hafter Türkiye ve Katar’ın katılmamasını istemiş, İtalya Başbakanı Giuseppe Conte de bu kırmızı karta çanak tutmuştu. Fakat asıl vetonun Ankara’da meşruiyeti sorgulanan ‘darbeci’ Sisi’den geldiğinde hiç şüphe yok.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın başkanlık ettiği Türk heyeti bu yüzden konferanstan çekildi. “Benden izinsiz Akdeniz’de gemi yürütülemez” sanısıyla pupa yelken giden ‘büyük oyuncu’, küçük bir savaş ağasının eliyle ekarte edilmiş oldu. Çekilmek kararında bir böbürlenme var ama bu bir hezimet. İş bilmezlik. Yetersizlik. Yine de Oktay iddialı konuştu, “Türkiye’nin dışlandığı herhangi bir toplantı, sorunun çözümüne ters etki yapacaktır” dedi. Yani? Türkiye ne yapacak, desteklediği gruplar üzerinden BM Özel Temsilcisi Ghassan Selame’nin yol haritasını mı sabote edecek? Libya’nın bölünmüşlüğünün kalıcılaşmasına katkı mı sunacak? Abanın altında ne var?
Palermo, BM’nin 2019’da ulusal uzlaşı konferansı düzenleme ve seçime gitme önerisini destek ifade etmekten öte bir netice vermedi, yeni bir mekanizma ortaya koymadı. Türkiye’nin postası sonucu olumlu ya da olumsuz etkilemedi. Üstelik Türkiye’nin alınmadığı toplantıya Erdoğan’ın İstanbul’da ağırladığı Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz el Serrac katıldı. Türkiye çekildi diye o da masayı terk etmedi. Elbette sahada etkin olup da konferansa katılmayan çok sayıda küskün örgüt var. Ama uluslararası aktörler halihazırda çözüm planını Hafter ve Serrac üzerinden yürütüyor. Hafter seçime kadar Serrac’ın başbakanlığını sorgulamayacağını belirterek sürece şans tanıyan bir görüntü sergiledi. İtalya bu tutuma hayli değer atfetti. Yol haritası Libya’da dümeni tutanlarca benimsenir de seçim süreci işlemeye başlarsa o zaman diğer vekil güçlerin oyunlarını nasıl oynamak istediğini anlayacağız. Türk hükümeti öyle bir noktaya geldi ki kendi etkisini ancak kavga ortamında gösterebiliyor. Oyun kurucu değil oyun bozucu aktör karakteri giderek baskın çıkıyor. Bunun üzerine ikide bir “Libya’da daha fazla dış müdahale olmasın” diyor. Kendisi de bir ‘dış güç’ değilmiş gibi.
Ankara çıbanbaşı olarak özellikle BAE ve Mısır’ı görürken Türkiye’nin Suriye’de çözüm ortağı Rusya da son zamanlarda Libya’ya ilgi göstermeye başladı. ABD’nin aylak takılmayı tercih ettiği alanda kendine yer açan Ruslar enerjide ortaklık ve askeri üs hayalleri kuruyor. Palermo öncesi Serrac İstanbul’a gelirken Hafter Moskova’ya gitti. Ruslar Trablus kanadını da yokluyor ama genel görüntüde Hafter’e el vermiş görünüyorlar. Suudiler ve Emirlikler’i Şam’la barıştırmaya çalışan Moskova’nın Libya’da bu ekseni memnun etmesi muhtemel.
Peki ya Libyalılar ne diyor? Palermo buluşması etrafında görüş beyan edenler “Çözüm ancak Libyalılarla Libyalılar arasında olur” diyor. Bu oyunda asillerden de vekillerden de herkesin sıtkı sıyrılmış.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025