Fehmi KORU
“Flaş haber” uyarısıyla karşılaşınca insan kulak vermeden edemiyor. CHP’den üç milletvekili istifa etmiş. ‘Flaş haber’ bu.
Hiç kuşkusuz ‘flaş’ diye duyurulacak önemde bir haber.
Politikacıları uzun süreyle aynı parti içerisinde tutmak sanıldığından daha zordur. Herkesi her konuda mutlu etmek kolay değildir de ondan. En mutlu politikacı, ne olursa olsun sessizliğini koruyandır. Tabii bir de partide karar alma mekanizmasına kadar tırmananlar mutlu olur ya da mutlu görünürler.
İki tip milletvekili de bir sonraki seçimde yeniden aday gösterilmeyi bekler.
Eskiden adayları belirlemede ‘ön seçim’ sistemi uygulanır, adayın seçilmeyi düşündüğü ilin parti delegelerinin onayına başvurulurdu. Artık partilerde büyük çapta uygulanmıyor ön seçim sistemi [CHP’de kısmen uygulanıyor]; bu sebeple parti yönetimlerinin gözüne girmek ya da gözde olmayı sürdürmek önem taşıyor.
CHP’den ayrılan üç milletvekili bu şablona uymuyor. Anlattıklarına göre, parti yönetiminden talepleri olmuş, yerine getirilmediğini görünce ayrılmayı düşünmüş, kalmaları için çaba gösterilmesine rağmen istifalarını sunmuşlar…
[Ayrılan milletvekillerinin isimleri: İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ve Yalova Milletvekili Özcan Özel.]
Ayrılanların genel merkezle derin sayılabilecek görüş ayrılıkları olduğu ve kendilerini son seçimde CHP tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmiş Muharrem İnce’ye daha yakın hissettikleri anlaşılıyor.
Muharrem İnce’nin kuracağı partide yer almaları bekleniyor.
Bunlar ‘flaş haber’ içerisinde yer alan bilgiler…
Tepkiler değişik. CHP yönetiminden isimler üzüldüklerini açıklıyor, iktidar cephesi ve AK Parti’nin itibar ettiği gazeteler ise bu cesur politikacıları alkışlıyor.
Görüş ayrılığı ayrılma getirebilir
Alkış ile üzüntü arasında bir yerde duruyorum ben.
Politikacıların içerisinde bulundukları partilerden ayrılmalarına ilk kez rastlanmıyor. İktidarın büyük ortağı AK Parti’nin kurucu kadrosunun en kalabalık bölümü daha önce uzun yıllar başka bir partinin safında bulunanlardan oluşuyordu. İYİ Parti kadrosunun önemli isimleri de, bir başka partide barınmaları imkansız hale gelince yollarına yeni bir partiyle devam kararı vermiş kişilerdi.
Muharrem İnce’nin parti kurması ve istifa eden üç milletvekilinin onun yanında yer almasında yadırganacak bir yön yok.
Özellikle arada ciddi görüş ayrılıkları varsa…
Ayrılanların yaptıkları ilk açıklamalar bugünkü CHP yönetiminin izlediği politikaları tasvip etmediklerini belli ediyor. Onlar AK Parti yöneticilerinin buldukları her fırsatta yönelttikleri CHP’nin geçmişine dönük ağır eleştirileri hak edecek bir partiden yanalar. Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde kendini belli eden ve CHP’nin İstanbul ile Ankara başta olmak üzere pek çok büyükşehir belediyesini kazanmasını sağlayan yeni açılım politikalarından rahatsızlık duyuyorlar. “HDP” denildiğinde tüylerinin diken diken olduğu anlaşılıyor. Aralarında başörtülü kadınlar veya eşleri başörtülü partililer görmek istemiyorlar.
Korkarım, bir süre sonra, Muharrem İnce bile, ailesinin bazı kadın üyeleri başörtülü olduğu için, onlara ters gelmeye başlayabilir.
Ayrılan üç milletvekili, CHP’nin bir önceki seçimde MHP ile birlikte cumhurbaşkanı adayı seçtiği Ekmeleddin İhsanoğlu ile son seçimde cumhurbaşkanı aday olmasını istediği ve ittifak ortağı İYİ Parti lideri kendi adaylığında ısrar ettiği için adaylığı gerçekleşmeyen Abdullah Gül isimlerine de alerjik insanlar…
[Son seçim öncesinde Abdullah Gül’ün adaylığı konuşulurken Muharrem İnce’nin “O aday gösterilirse ben oyumu Tayyip Erdoğan’a veririm” dediği duyulmuştu. Şimdi ayrılanlarla İnce’yi birleştiren unsur da hepsinin aynı görüşte olması.]
CHP’de kalsalardı iktidar cephesi CHP karşısında kendisini daha rahat hissedebilirdi.
28 Şubat’çı bir partiye ihtiyaç duyanlara hitap edebilir
Üç milletvekilinin ayrılması ve hepsinin yeni kurulacak bir partinin çatısı altında buluşması, CHP’nin son yıllarda izlediği daha geniş kitlelere ulaşma amaçlı politik çizgi sebebiyle boşalmış olan bir alanı doldurması ihtimali açısından Türk siyaseti için önemli.
Ne demek istediğimi açayım.
Daha önceleri alışık olduğumuz ve en çarpıcı örneklerine 28 Şubat (1997 ve sonrası) günlerinde tanık olduğumuz söyleme kurulacak partinin sahip çıkacak olmasını, yeni açılımları yüzünden CHP tarafından temsil edilmez hale gelmiş bir politik çizginin ihyası olarak kabul edebiliriz.
Bunu da ben siyasi hayatımız adına kazanım olarak görüyorum.
Fazla uzak olmayan o geçmişin önemli isimlerinin kurulacak partiye ilgi duyduklarını, kurucu olmak için sıraya girdiklerini görmek kimseyi şaşırtmamalı.
Siyasi hayatta var olduğu güçlü biçimde hissedilen boşluğu tek gören herhalde ben değilim; boş kalan 28 Şubat’çı alanın kendileri tarafından temsil edilmesini isteyeceklere yeni parti bu imkanı sağlayabilir.
Ayrılmamak için ileri sürdükleri şartları kabul etseydi CHP yönetimi, partilerini zora düşürecek bir yanlışlık yapmış olurlardı; dıştan üzülüyor görünseler de içten içe sevindikleri bile düşünülebilir.
İtiraf etmelerini beklemem ama, belki de ayrılmalarının yolunu CHP yönetiminde bulunanlar kendi elleriyle hazırlamışlardır.
Şunu iyi bilelim: Türkiye seçimlere kadar daha çok siyasi çalkantılar yaşayacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025