Gökhan BACIK

Gökhan BACIK
Gökhan BACIK
Tüm Yazıları
Yeni Başvekil ve dış politika
22.05.2016
1851

 Binali Yıldırım tek aday olarak AKP kongresine gidecek ve sonrasında Türkiye’nin yeni “Başvekili” olacak. Kamuoyundaki algı Yıldırım’ın Erdoğan merkezli oluşacak fiili yönetim modelinde bir yardımcı rolünde olacağıdır. Bu nedenle belki de Yıldırım, başbakandan ziyade başvekil olarak -yani eski ifade ile Reis-i Cumhurun baş vekili- bir siyaset takip edecek.

Ancak şunu da not etmek gerekir: Binali Yıldırım son tahlilde erken dönem AKP başarısının önemli mimarlarındandır. AKP’nin seçmen desteğini sağlayan ulaşım gibi bir alana “imzasını atmıştır.” Dolayısıyla AKP mantığı içinde en az Davutoğlu kadar başbakan olmaya iddiası olacaktır.

Son tahlilde Davutoğlu teşkilatçılık yapmamıştır ve bıraktığı zaman dış politikanın durumu pek iç açıcı değildi. Dolayısıyla normal şartlarda aslında Davutoğlu’nun “birden” AKP başkanı olarak ortaya çıkması asıl sürprizdi. Halbuki Yıldırım hem “particilik” yapmıştır hem de şöyle yahut böyle bir dönem başarılı bakanlık yapmıştır.

Sayın Yıldırım’ın başbakan mı başvekil mi olacağını zaman gösterecek. Şunu da ifade etmek lazım: Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti’nin son başbakanı olma ihtimali bile var.

Binali Yıldırım’ın Türk dış politikasında etkisi ne olacaktır? İlk önemli konu şudur: Dış politikanın dümeninde kim olacaktır? Göstergeler dümenin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olacağı yönündedir. Büyük ihtimalle Yıldırım, iç siyasette “kalkınmacı adam” olarak kalacak ve dış politikayı Erdoğan merkezli ve içinde dış işleri bakanının da ikincil rol alacağı bir yapıya bırakacaktır.

İkinci önemli nokta şudur: Yıldırım dönemi dış politikada bazı yerleşik sorunlar konusunda keskin dönüşler ortaya çıkarır mı? Mesela Suriye konusunda veya Rusya ile olan ilişkilerde ne olacaktır? Dışarıdan bakınca Yıldırım “tüccar mantıklı, siyasetin ideolojik önceliklerini pek dikkate almayacak bir kişi” olarak görülüyor. Rusya konusunda örneğin bir yeni siyaset ortaya koyabilir. Dolayısıyla ile Davutoğlu’dan Yıldırım’a geçiş Türk dış politikası açısından neyi değiştirecektir?

Büyük ihtimalle TBMM önümüzdeki dönemde dış politikada düşük etkisini devam ettirecek. Zaten başından beri Türk siyasetinin temel sorunu -istisnai zamanlar hariç- TBMM’nin sistemin merkezinde olamayışıdır. Seçilmiş meclisin siyasetin merkezinde olamadığı bir düzende pek çok sorunun çözülme ihtimali yoktur.

Türk dış politikasının bu kadar büyük sorunların olduğu bir dönemeçe gelmesinde TBMM’nin etkisinin az olması da rol oynamıştır. Eğer TBMM etkili biçimde Türk devlet mekanizmasının merkezinde olabilseydi başta dış politikada pek çok sorun bu noktaya gelmezdi. Başarılı dış politikanın olmazsa olmaz şartı meclis etkisi ve denetimidir. Yıldırım döneminde de TBMM’nin dış politikada “izleyici” konumundan ileri bir yere varamaması güçlü ihtimaldir.

AKP’nin son on yılda dış politika karar sürecinde oluşturduğu büyük bir kadro vardır. Hükümete yakın bazı araştırma merkezlerinden dış işleri bürokrasisine kadar bir alanı etkileyen büyük bir kadrodur bu. İçinde bazı akademiyenlerin de olduğu bu kadro korunacak mı? Yeni dönemde dış politikanın entelektüel mutfağı değişecek mi? Örneğin Dış İşleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) ne olacak? Profili korunacak mı yoksa daha etkisiz bir hale mi dönüşecek? SETA gibi kurumların etkisi ne olacak? Şunu unutmamak lazım AKP’nin “dış politikasının entelektüel mutfağı” Ahmet Davutoğlu’nun entelektüel mahallesinin yetiştirdiği “çocuklardır”. Bunların yeni dönemde rolü ve etkisi ne olacaktır?
[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar