Gürbüz Çimen

YEREL SEÇİMLER YAZI DİZİSİ - 1
7.02.2014
1443

            30 Mart Yerel Seçimlerine tamtamına 2 ay kaldı. Yeşil Düzce'miz bir yana tüm ülke çapında bu seçim için çok manidar bir seçim olacağını siyasal iktidarın söylemlerinden her gün bir kere daha anlıyoruz. Siyasal iktidarı elinde bulunduran AKParti iktidarı 30 mart yerel seçimleri için hummalı bir yarış içindeler. Sayın Başbakan ve partisi AKParti'nin şu anda karşı karşıya kaldığı durumu hepimiz elbette biliyoruz.

             Bilindiği üzere Sayın Başbakan fırsat bulduğu her ortamda eskiden ileri demokrasi söylemi üzerinde dururken şimdilerde ise bilhassa 17 Aralık 2013'ten bu yana milli irade söylemi üzerinden siyaset yapmaktadır. Efendiler, öncelikle bu iki söylemin analizini yapmak gerekir. İleri demokrasi söyleminin gelişmesinin en önemli sebebi türban problemiydi. Türbanlı kadınların, ikna odalarında başlarının açıldığı ve öyle okullara girdiği bunun da anti-demokratik bir uygulama olduğu bir durum söz konusuydu. Sayın Başbakan da siyasi dehası ve ülkenin de din konusunda çok hassas olduğundan ötürü vatandaşlar başbakanın geliştirmiş olduğu bu türbanlı kadınların okullarda okumasını sağlaması yönünde fikir birliği içinde oldular ve destek oldular, olduk. Kesinlikle başbakan haklıydı. Tabii ki bu ileri demokrasi fikri sadece türbanlı kadınlar için olmayacaktı, ülkede o kadar ötekileştirilmiş unsurlar vardı ki onlardan en önemli bir parçası da büyük bir azınlık olan Kürtler.

             AKParti iktidarı Kürt Sorununu çözmek adına ayrılıkçı terör örgütü PKK ile aynı masaya oturmuş ve soruna çözüm bulmaya başlamıştı, her ne kadar ilk başlarda Sayın Başbakan ben oturmam, oturan haindir gibi laflar etmiş olsa da bu gerçekleşiyordu. Ve globalleşen dünyada Türkiye'nin Batı'ya entegre olması adına atılan bu adımlar sahnenin ön kısmında harika adımlarmış gibi görünse de sahne arkasında da bir o kadar karmaşık bir düzen, oyun olduğu her haliyle belli. O yüzden ben şahsen bu atılan adımların çok da gerçekçi olduğuna inanmıyorum. Gelelim değişen söyleme, milli irade... Sayın Başbakan, 17 Aralık 2013 günü gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonuyla adeta büyük sıkıntı çekmektedir. En tabi doğal hakkıdır ki tek başına koca ülkeye hükmetmek kolay olmayacağından ve senelerdir de bu ülkenin tek başına hükümranlığını yaptıklarından beraber yürüdükleri yolda koalisyon ortaklarıyla aralarının açılması AKParti iktidarını zor duruma düşürmüştür.

            Hepimiz çok iyi biliyoruz ki 12 yıllık siyasal iktidar boyunca ülkede pek çok önemli operasyonlar oldu, Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Gezi Parkı ve pek çokları... En son olan Gezi Parkı operasyonunda, bunların amacı iki-üç ağaç değil diyen AKParti iktidarı, bunlar darbecidir diyen siyasal iktidar, gezi parkı eylemcilerinin üzerine aynı polisleri sürmüştü, ve aynı savcılar pek çok öğrenciyi, öğretim görevlisini, doktoru, genci, yaşlısı, taraftarı ve hatta müezzine bile suç duyurusunda bulunmuştu. Polisler aynı polisti, savcılar aynı savcı... sadece ve sadece bir kaç ay öncesinde oluyordu bu olanlar, peki ya şimdi ne oldu? 17 Aralık 2013'ten sonra emniyetin tüm kadrosu yer değiştirdi, savcılar yer değiştirmeye başladı, milli eğitim müdürleri yer değiştirmekte... Yolsuzluk iddialarıyla suçlanan bakanların yeri değişti, bir tanesi istifa etti ve bunun sorumlusu sayın başbakandır dedi. Bürokrasi ve siyaset kurumu büyük bir çatışma içindeler ve şimdi 30 Mart yerel seçime Milli İrade söylemiyle hazırlanmaktalar. Peki, ben şimdi sorarım size eyy siyasal iktidar mensupları, milli irade olması için bütün vatan toprakları içinde yaşayan ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine herkesin iktidarı olabildiniz mi, herkesin başbakanı olabildiniz mi? Bu sorunun cevabını vermek gerekir.

            

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar