Gürbüz ÖZALTINLI
Politik olarak çökmüş, inandırıcılığını kaybetmiş statü cephesinin ahlaki sefaleti yeni bir durum değil; her türlü riyanın, yalanın, çarpıtmanın göz kırpmadan tedavüle sokulduğunu biliyoruz. Hrant kararı, bu yüzsüzler korosunu çok heyecanlandırdı. Karar ile Anayasa referandumu arasında ilişki kurmaya yeltenmekten tutun, Başbuğ’un tutuklanması ile kararı aynı sepete koyup, Başbuğ’a haksızlık yapıldığının kanıtı olarak telaffuz edebilecek kadar arsızlaşan sesler geliyor bu çevreden.
Adam, kalkmış “‘Yetmez ama evet’çiler de Hrant’ı anma yürüyüşüne gelmişlerdi, pişmanlardı eski tutumlarından” diye yazıyor. Hrant’ın arkasından demokratlara ateş etmeye kalkıyor. Hrant senin umurunda mı? Hrant’ın kararı üzerinden hükümeti aşındırma fırsatının kokusunu almasaydın seni o meydana getirmek, dava üzerine iki çift söz söyletebilmek mümkün olabilir miydi? Biz beş senedir“gerçek katiller bulunsun” talebinin peşinde koşarken sen neden yanımızda değildin? Sen gerçekten Hrant’ı katleden örgütün ortaya çıkartılmasını istiyor musun? Peki, o cinayetlerin planlanıp kotarıldığı karanlıklardan, çeteler birer birer hesaba çekilirken nerede saf tuttun? Yarın Hrant davasının yönü değişir, yolun ucu Silivri’ye dayanırsa, senin yine “komplo” masalı okuyan korodaki yerini alacağından emin değil miyiz sanıyorsun?
Yürüyüş daha kalabalık olurmuş... Ama insanlar iktidarın baskısından korkuyorlarmış... Kameralardan, polisten, “enselenmekten” endişeleniyorlarmış...
Senin takım oralara hiç gelmedi ki. Senin takımı biz en son Cumhuriyet mitinglerinde gördük. Göreve çağırdığı ordusunun “kâğıttan kaplan” olduğuna karar verince, hayal kırıklığıyla içine çekildi. Şimdi sen ve senin gibi yazanların ucuz demagojisiyle teselli bulmaya çalışıyor. Seni geçelim. Seni zaten tanıyoruz. Hrant’ın kaybından öğreneceğimiz daha ciddi dersler var.
Hrant tecrübesi, derin ve yavaş ilerleyen toplumsal değişimin, beklenmedik biçimde görünür hale geldiği eşikleri barındırıyor.
Önce, cinayeti planlayanlar yanıldılar. Ermeni kimliği nedeniyle Hrant’ın cenazesinin kaldırımda sahipsiz kalacağını sanmışlardı. Genelkurmay, medya, yargı ve mahkeme basan “sivil”ler eliyle,“içerisi” cinayeti hazmedecek kıvama getirilmişti. Ermeni sokakta vurulur, ülke sırtını döner yürür giderdi. Avrupa Türkiye’yi azarlar, içeride milliyetçi dalga yükseltilirdi. Hükümet Avrupa’yla karşı karşıya gelirdi... Olmadı. Hrant’ın cenazesi, o ahmak katillerin göremediği toplumsal değişimi görünür kılan bir sürpriz oldu. Plan çöktü.
Şimdi de, bu kararı üretenler, bu kararın adım adım oluşturulmasına sessiz kalanlar yanıldılar. İki üç “okeyci” serseri içeri atılır, “ihmal edilebilir bir çevrenin homurtusu” göze alınır, mesele kapatılırdı. Bir Ermeni cinayeti üzerinden devletle salkım saçak bir çatışmanın içine dalmanın riskine değmezdi. MİT’inden, valisine, Trabzon- İstanbul Emniyet’inden, Jandarma’sına kime çarpacağın belli olmayan bu labirentten uzak durmak daha doğruydu. Kısacası, Balyoz, Andıç, Bitirme planları el altındayken, Hrant davası, cuntayla, Ergenekon’la mücadelede çok elverişli bir enstrüman değildi. Milyonlarca Müslüman’ın oylarıyla yükselen hareketin, herhalde bir Ermeni cinayeti için devletin üstüne yürünmedi diye destek kaybı olmazdı.
Türkiye, bu hesabı da bozdu. Öyle bir bozdu ki, karar ortada kaldı. Hâkim bile kanal kanal dolaşıp kararın içine sinmediğini söyledi durdu.
Ertesi gün neredeyse tüm medya kararla dalga geçen manşetlerle çıktı. Karar, verilirken öldü. Ölü doğdu...
Beş yıl susan; daha geçen sene “davayı umursamıyorsunuz” eleştirilerine “katilleri hemen yakaladık, gerisi yargının işidir” cevabı veren Başbakan, davanın ortada bırakılmayacağını taahhüt etmek zorunda kaldı.
Bu nedenle, geçen hafta bitirirken, siyaset sektörünün kendisinden çok, o sektörün oyuncularını etkileyen sivil süreçlerin önemine inandığımı yazmıştım. Buna, şimdi daha çok inanıyorum.
İki yeni durum göze çarpıyor:
Öncelikle; son on yılda siyasetin toplumla ilişkisinde kurduğu dil, kimlikler üstü, siyaset üstü bir vicdan oluşmasının önünü açtı. Otoriterizme karşı özgürlükçülük; ayrımcılığa karşı adalet temaları yeni bir algı yaratmaya başladı. Somut, travmatik olaylar karşısında görünür olan, elle tutulmaz kolay sezilmez bir ruh oluşmaya başladı sanki toplumda. Kimse “benim tabanım farklı” tesbitine kolaylıkla güvenemez gibi gözüküyor. Evet, biz (Mazlumder’in saygın tutumunu selamlamakla birlikte) Hrant’ın anılışında başörtülüleri pek görmüyoruz yanımızda, doğru. Ama, muhafazakâr medyanın karara kayıtsız kalamayışının da bir toplumsal karşılığı, sebebi olmalı.
İkincisi; otoriter statükonun çözülmesiyle birlikte, siyaset sektörünün toplumsal taleplere daha duyarlı hale geldiğini kabul etmek gerekir. Demokratikleşmenin umulan ödülü de budur zaten. AKP, bunu yapabildiği için en yakın rakibini açık ara ezdi geçti.
Değişim; uzun, kolay ölçülemez, inişli çıkışlı bir süreç. Nereden baktığınıza bağlı olarak iyimser ya da karamsar olabilirsiniz.
Cinayet korkunçtu. Yargılama da onun kadar dehşet verici oldu.
Ama, toplumun verdiği tepki, bu tepkinin siyaset katında bulduğu yankı öyle olmadı.
Umut da burada zaten.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023