Hadi ULUENGİN
İYİ-kötü klasik müzik düşkünü sayılırım. Dolayısıyla “TRT3”ü çok dinliyorum.
Birkaç ay var, program yapımcısı birazdan eseri çalınacak besteciyi tanıtmaya başladı.
Hangisinden bahsettiğini şimdi çıkartamıyorum ama Smetana, Bartok, Grieg gibi folklorik temaları da işlemiş kompozitörlerden biri olacak. Aniden kulaklarıma inanamadım.
Sunucu “ulusalcı akımın öncülerindendi” demez mi!
“Ulusalcı” ha, dondum kaldım!
***
HAYIR, öküz altında buzağı aramadığım ve komplo teorilerine itibar etmediğim için spikerin “ulusalcı” sözcüğünü dinleyiciyi şartlandırmak amacıyla kullandığını sanmıyorum.
Gerçi Goebels’in “propaganda yalnız ve yalnız tekrardır” ilkesi pekâlâ yukarıdaki varsayımı da geçerli kılabilir. Kelimeleri değiştirmek düşünceleri değiştirmenin anahtarıdır.
Kaldı ki Ergenekon sanığı “odacı”nın “klasik müzik devrimcidir” yutturmacasına kalkıştığı düşünülürse radyoda da aynı tür dezenformasyona başvurulduğu şüphesi doğabilir.
Yine de ihtimal vermiyorum. Umarım “ulusalcı” sıfatı “milliyetçi” yerine kullanıldı.
Eh, klasik Batı müziği akımı ülkemizde Cumhuriyet’le, dolayısıyla da “arı Türkçe”yle (!) bütünleştiğine göre ideolojik boyuta vâkıf olmayan sunucu sözcükleri harmanlayıverdi.
Vakıa şu da akla gelebilir: Aynı akımın eli bagetli zaptiyelerinden Hikmet Şimşek 28 Şubat generallerine yaslanarak “devrim vidası sıkmak gerekiyor” diye bağırmamış mıydı?
Veya piyanist Fazıl Say sabah akşam Jakoben tasalluta övgüler düzmüyor mu?
Bu takdirde klasik Batı musikisinin Türkiye’de “ulusalcı” damarla kan bağı iletişimi kurduğunu söylemek belki de o kadar yanlış olmayacak. Her neyse, sadede geleyim.
***
ÜŞENMESEM şu “ulusalcı” kelimesinin ne zaman ve hangi vesileyle “milliyetçi” sözcüğüne ikame ettirilmeye başlatıldığını araştıracağım. Ama her hâlükârda şundan eminim:
Tarihçesi taş çatlasa yirmi yıla uzanıyor. Artı, komünizmin çöküşüyle atbaşı gidiyor.
Ne zaman ki aslında zaten hep şoven içgüdüler barındırmış olan fakat milliyetçiliğin dinden arındırılmış veçhesine meylettiği için hem Türk-İslam Sentezi MHP ikilisine uzak duran, hem de evrensel değerlerin ırzına geçerek “sol” (!) diye piyasaya çıkan kesim artık hiçbir gelecek perspektifi olmadığını anladı, en faşizan ve en aşırı sağ söylemlerle zuhur etti.
Geleneksel milliyetçilikle farkı vurgulamak için de “ulusalcı” yaftasını seçti.
Sözkonusu akım bir nefret ve korku ideolojisidir! Artı, bir vasatlık ideolojisidir!
“Öteki”nden nefret etmektedir, çünkü bilinçaltında “öteki”nden ödü kopmaktadır.
Ve Türkiye’de böylesine totaliter ve otoriter ideolojilerin “müşterisi” (!) ibadullahtır!
***
ÖYLEDİR, zira kurucu efsaneler zaten bir yana Cumhuriyet’in inşası Sevr paranoyası yahut Düvel-i Muazzama kaygısı gibi travmaları kasten canlı tutmak ekseninde gerçekleşti.
Başka bir deyişle ulus-devlet yurttaşlarının “ben” kimliğini o “öteki” husumeti çerçevesinde oluşturdu. Bu şartlandırmada da asla küçümsenmeyecek bir başarı kazandı.
Dolayısıyla kendini “Atatürkçü” sayandan “Kemalist” diyene; Maoculuktan neo-Nazizme ve eski TKP’den onun kalpına geçene; mezhebi türkü çalandan Weber dinleyene, mümbit toprak çok geniş bir yelpazede “ulusalcı” devşirmeye imkân sağladı ve sağlıyor.
Ve onlar hiç yabana atılmayacak subaşlarını tuttukları içindir ki de kâh yalanla, kâh propagandayla, kâh dezenformasyonla kavramları bile tahrifata uğratmayı becerebildiler.
Nitekim yurtsever, hadi bilemediniz milliyetçi diye sıfatlandırılabilecek kompozitörler radyoda “ulusalcı” diye tanımlanıyor ve kimsede gık çıkmıyor. Oysa çıkması gerekiyor.
Kelimeleri değiştirmenin düşünceleri değiştirmede ilk aşama, ilk anahtar, ilk adım olduğunu bilemeyecek kadar vasat olamayız ve olmamalıyız!
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015