Hakan Albayrak
Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin başını çektiği geniş bir cephenin ortak adayla girdiği 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimini daha birinci turda yüze 52 ile kazandı… Adalet ve Kalkınma Partisi Kasım 2015 seçimlerinde oyların yüzde 49,50’sini alarak Meclis’te muazzam bir çoğunluk elde etti… Bugün ise, yaygın kanaate göre, Erdoğan MHP’nin desteği ile ancak kıl payıyla cumhurbaşkanı seçilebilecek ve AK Parti mecliste ancak MHP ile birlikte muhalefete galebe çalabilecek (hatta o bile şüpheli).
MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan “Bu ittifak kazanacak ve Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’yi yönetecek” dediğinde kimse çıkıp ‘Ne alâka?’ diye itiraz etmiyor, edemiyor, çünkü alâka ortada. Erdoğan liderliğindeki AK Parti, 2015’ten bu yana FETÖ belasını da başımızdan def ettiği ve PKK/PYD’nin de belini büyük ölçüde kırdığı halde, tek başına iktidar olmayı sürdürme perspektifini kaybetmiş –veya HDP’nin yüzde 10 barajına takılması gibi acizane bir ümide bağlamış- gibi görünüyor.
Sorun ne?
Ekonomide işlerin kötüye gittiği ve bunun sadece dış güçlerin yıkıcı faaliyetlerinden değil hükümetin yanlış kararlarından ve hatalı uygulamalarından da kaynaklandığı intibaı, devlet işlerinin emanet edileceği kişilerde liyakate değil kurşun asker olup olmama istidadına bakıldığı intibaı, iktidarın kibre kapıldığı intibaı ve daha birçok şey sayılabilir. En önemlisi: Hürriyet ve adaletle ilgili sorunlar. AK Parti, hürriyet ve adaletle ilgili sorunların çözümünü temsil etmekte iken, bu sorunların hatırı sayılır bir kısmını temsil eder hale geldi.
Neticede; düpedüz din düşmanlığı olan katı laiklik anlayışını değiştiren, Kürt Meselesini büyük ölçüde çözen, askerî vesayeti bitirip sahici bir demokrasinin önünü açan, 80 senede yapılan yolların üç beş mislini 15 senede yapan, yerlerde sürünen sağlık sistemini ayağa kaldıran, yerli silah sanayiini canlandıran vs, vs, vs, AK Parti’nin bu eşsiz başarıları gölgelenmiş oldu.
***
AK Parti bu noktaya nasıl geldi?
Herhalde, Erdoğan’ın 14 Ağustos 2001’de (AK Parti’nin kurulduğu gün) söylediği şu sözdeki ‘tılsım’ı kaybederek geldi: “Bugün Türk siyaset hayatına lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak, tekelci bir anlayışa dayanan liderlik anlayışının yerine kolektif aklın temsilcisi olan bir anlayışın yerleştiği gün olarak geçecek.”
Bu yeni anlayış sayesinde üretebildiği sinerjiyle en yaman siyasî, iktisadî ve içtimai meselelerin bile üstesinden gelip Türkiye’ye ışık saçmıştı AK Parti. Ne var ki şu son birkaç senedir bu anlayışın tam tersi istikametinde ilerleyerek kendi ışığını söndürdü.
Erdoğan, kurşun asker olmaya yanaşmayıp yanlışa yanlış demekte direttikleri için tasfiye ettiği bazı yoldaşlarını yanında tutma olgunluğunu göstererek o bereketli sinerjiyi muhafaza etmiş olsaydı, bugün hem cumhurbaşkanlığı seçiminde hem de milletvekili seçimlerinde yüzde 60’a varan bir perspektife sahip olabilirdi, hem de MHP’siz! Ama iktidarda kalabilmek için bugün MHP lideri Devlet Bahçeli’ye gösterebildiği müsamahayı vaktiyle o yoldaşlarına gösteremedi işte.
***
Erdoğan ve AK Parti’ye destek hâlâ Almanya, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerindeki hükümet başkanları ve iktidar partilerinin rüyalarında bile göremeyeceği kadar yüksek. Bununla beraber, Erdoğan ve AK Parti’ye güvenleri sarsıldığı halde iktidarı sadece daha iyi bir alternatifi olmadığını düşünerek ve “Yine de… Her şeye rağmen…” diyerek destekleyenlerin oranı da -benim tahminimce- yüksek. Zaten AK Parti’nin “Yaparsa gene AK Parti yapar” sloganında da biraz ‘Yine de… Her şeye rağmen…” havası var.
Bana öyle geliyor ki, AK Parti kendisini düzgün bir şekilde yeniden üretip parlak bir ufuk çizebilecek kabiliyette değil artık; bu kabiliyetini hoyratça ve hatta hunharca tüketti. Muhalefet partilerinde de parlak bir ufuk potansiyeli göremediğim için, siyasette yeni bir rüzgâra ihtiyaç olduğunu ileri sürüyorum. Kanaatimce 24 Haziran seçimleri -sonuçları nasıl olursa olsun- bu ihtiyacın altını çizecektir.
Yeni bir rüzgâr ne zaman eser, bilmem. Yeni bir parti tarafından mı estirilir, yoksa -zannımın aksine- şaşırtıcı bir şekilde gene AK Parti tarafından veya mevcut muhalefet partilerinden birisi tarafından mı estirilir, onu da bilmem. Hayırlısı inşaallah.
***
NOT: Birkaç gündür bazı sosyal medya sahalarında ve WhatsApp gruplarında yeni bir yazı gibi paylaşılan “Bu seçimde AK Parti’ye bir ders verelim diyen bazı İslamcı seçmenlerin dikkatine” başlıklı yazım, 29 Mayıs 2015’te -yani 7 Haziran 2015 seçimleri sürecinde- Diriliş Postası’nda yayımlanmıştı. (Diriliş Postası’nın internet sitesinde tarih 16 Ekim 2015 olarak gösteriliyor. Yanlış. Teknik bir sorun yüzünden, farklı tarihlerde yayımlanan daha bir sürü yazının altında da o tarih var.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021
9.08.2021