Hasan Bülent KAHRAMAN
Geçen hafta Dersim olaylarıyla ve bu konudaki sorumluluğuyla ilgili yazı yazdığımda henüz CHP'nin içinde Hüseyin Aygün krizi ortaya çıkmamıştı. Hemen ertesinde cereyan etti. Şaşırmamak mümkün mü?
Bir defa parti yapısı, parti kimliği, parti aidiyeti bakımından akıl almayacak bir tartışma yaşanıyor. Aygün krizi CHP'nin önünde yürümesi gereken ne kadar uzun bir yol olduğunu gösteriyor. Onur Öymen'in siyasal kariyerini bitiren o manasız sözlerinden sonra bu defa Aygün'e yaptığı açıklamadan sonra gösterilen tavır bu partinin nerede durduğu, kim olduğu konusunda, toplum bir yana, bizatihi kendi kafasının ne kadar karışık olduğunu gösteriyor.
Eşi, Kemal Kılıçdaroğlu'nungeçmişi, ailesi, Dersim'le olan ilişkisinin, ailesinin o olaylarda 40 kişiyi kaybetmesiyle ilgili açıklama yapacak, aynı başkan Aygün krizi konusunda nasıl davranacağını bilmeyecek, bu aklın alacağı bir şey midir? O zaman CHP'nin kim olduğunu, bizzat Kemal Kılıçdaroğlu'nun kim olduğunu sorgulamak gerekir.
O partiye tepeden inmiş, Kürt asıllı, Dersimli, Alevi bir "devlet memuru"daha sonra parti genel başkanı olacak, partiye adı Ergenekon diye bilenen oluşumlarla, süreçlerle en yakından ilgili isimleri taşıyacak, eşi bu açıklamaları getirecek ve genel başkan muğlak, müphem, meşkuk bir pozisyonda kalacak, sadece arşivler açılsın açılmasın tartışmasına girecek. Afedersiniz, o arşivlerden Demokrat Parti'nin veya AK Parti'nin tarihi mi çıkacak?
Bunları bir tarafa bırakmadan devam edelim ve şu iki önemli saptamayı yapalım.
Birincisi, CHP'nin geçmişiyle olan ilişkisi şu Restorasyon (Revizyon da diyebilirsiniz) döneminde bana komünist partilerin geçmişini, yapısını anımsatıyor. Kruşev'in üstelik de Ukrayna'da Stalin'in emriyle bin türlü haltı karıştırıp, binlerce insanı yok ettikten sonra çıkıp, 1956'da 20. Parti Kongresi'nde "gizli konuşma"yı yapmasına benzer bir "özeleştiri"yi CHP yapmak zorundadır.
CHP, çok açık söyleyeyim, Tek Parti yönetimiyle hesaplaşmalı, yüzleşmelidir. Öyle bir girişimden sonra o dönemin içinden seçtiği "doğruları" özel bir duyarlılık ve geçmiş bilinciyle sahiplenir. Buna kimsenin itirazı olmaz. Ama aynı dönemin akıl almaz uygulamalarını bugün bir asr-ı saadet anlayışıyla arkaladığı takdirde kendisine bundan böyle toplumsal bir destek bulması olanaksızdır CHP'nin. Bütün bunlar CHP'nin kendi kendisini yemesine, yontmasına yol açıyor ki, ikinci konu odur.
"CHP'nin sahipsiz olmadığını gösterdik" diyen "ulusalcılar" bana kalırsa çok farkında olarak bu partiyi eritiyorlar. Bugünkü Türkiye'de, Arap Baharı'nın yaşandığı şu dönemde, yani teknolojinin politik bilinç ve toplumsal hareket inşa ettiği bir çağda Türkiye toplumu Tek Parti zihniyetinin ve doktrininin güne uyarlanmış sanılırken uyarlanmasına imkân bulunmayan zihniyetiyle devam ederse CHP tarihe karışacaktır. Bu iki kere ikinin dört ettiği kadar sabit bir gerçektir. CHP yok oluyor. Şu tartışmada doğru yere çekmezse kendini, behemehal, CHP tarihin derinliklerine karışacaktır.
Çünkü bugünkü dünya 1920 ve 30'lardaki gibi bir modernleşmenin değil demokrasinin dünyasıdır.Demokrasiyi sağladığı, gerçekleştirdiği ölçüde bir siyaset toplumsallaşabilmektedir bugün. Kürt hareketi biz yoksuluz diye ortaya çıkmıyor, ekonomik olarak sömürüldük diye feryat etmiyor, demokratik haklarımız diye haykırıyor.
Bir CHP ki, ağzına sosyal demokrat kavramını almıyor (alamaz, başka...), bir CHP ki, soldan ne anladığı belli değil (anlayamaz, başka...) ve üstelik solu getirip Tek Parti anlayışıyla iç içe geçiriyor, hangi toplumsal dönüşüme cevap verecek? Üstelik, tarih boyunca CHP ile çok farklı ilişkiler kurmuş Kürtler kendi partilerine sahip, Aleviler apayrı bir telden çalıyor. "Metropol" kitlelerde AK Parti donukluğu çözülüyor. Bundan sonra hangi CHP gelip de Türkiye'de siyaset üretecek?
Ne oldu o endişeli modernlere, ne oldu o yeni orta sınıflar edebiyatına, Cumhuriyet Mitinglerindenheyecanlananlar hangi deliklerdesiniz, nereye kayboldunuz o akılları veren akademisyenler?
"Yeni" diyor kendisine CHP. Eskiyi yeni sanmak tarihin çukuruna düşerken görülen bir hayal olur ancak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024